Türkçe-Lazca indeks A-Ç
● Maddebaşı olarak Türkçe fiillerin, fiil-isim hali (ör. gitmek, olmak vs) değil, kökü (ör. git-, ol- vs) gösterilmiştir.
◘ Bir fiilden kurallı olarak türeyen kelimeler (ör. otur- > oturul-, oturt-, oturtul-, oturma vs) genelde ayrıca maddebaşı edilmemiştir.
● Türkçe’de oldurgan ve ettirgen olan fiiller arasında Lazca olarak ettirgen olmayan fiile denk düşenler, ayrıca maddebaşı edilmiştir. Ör. ye- [= imxors/ imxoy; ipxors; ç’k’omups] ve yedir- [= çams/ çaps]; karış- [ant’alen, int’alen vs] ve karıştır- [unt’alun, unt’alams vs].
◘◘◘ Bu sayfalar, Lazca-Türkçe Sözlük taslağımıza ait kelime listesi olup bir “Türkçe-Lazca sözlük” değildir. Kelimelerin mecazi kullanımlarının çoğu gösterilmemiştir.
◘ Aşağıdaki listede Lazca faydalananlı fiillerin çoğu gösterilmemiştir. Bunlar, Lazca-Türkçe Sözlük taslağımızda genelde faydanalansız fiillerin alt-maddesi olarak yer almaktadır.
A
abartılı : elaçama[2]; elam3xvineri
ABD (= Amerika Birleşik Devletleri) : Amerik’a
abdest : ap’t’ezi, ap’t’esi; abdezi, abdesi.
abur cubur konuş- : nçxalumsIII; patxumsIII; kançums; goşubğams; vrat’k’umsII; barbalaps
acaba : p’at’a; p’iya, p’ea; çkva[2]
acayip : u3xu; garibi
acele et- : duşinams/ duşinay; dauşinams, dauşens
acele ile hareket et- : nok’ap’ams
acı : p’rik’e
acı (biber) : p’rik’e; nk’olo, mk’olo
[biberli olduğundan dolayı] acı : p’ep’eroni
[(birinin) midesine] acı ver- : guri uç’ums/ guri uç’uy; guri uç’vay/ guri uç’vams
[(birinin) yarası bir yere değip (veya yarasına bir şey değip)] acı ver- : elankanen
[(birine) yüreğini yakıp] acı ver- : guri doluç’ums/ guri doluç’uy/ guri doluç’ups/ guri duluç’ups
[birine] acı- : guri naç’ven; guri ceduy; guri niç’vay, guriz niç’vams
[(birinin) vücudunun bir yeri] acı- : aç’ven/ aç’un
acık- : amşk’orinen, amşk’urinen, amşkorinen, amşkironen
acıkır gibi ol- : guri a3’k’unen
acıkmış : mşk’orineri, mşkorineri, mşkironeri; p’içveriII
acıma duygusu : guri-meç’vala
acımasız : meremt’isuzi
[yürek] acısı : ç’vini
acıt- : uç’vinams/ uç’vinay/ uç’vinaps
[ısırgan otu] acıt- : uç’ums; çxap’ums; zuums/ zuups
aç/ aç kalmış : mşk’orineri/ mşkorineri, mşkironeri/ mşkiyoneyi; aci; ucare[2]; ugyareli, ugyarali
aç gözlü : toli-uz*ğu
aç kal- : nşkoroy, şkorons, şkirons
aç- : gon3’ams; gon3’uy; gon3’ums; gon3’k’ums; gon3’k’ims/ gon3’k’ips
[bohçayı] aç- : mela3’k’ums, mela3’k’ims
[buldozer yolu] aç- : gelakosums
[çiçek] aç- : purki obğams, obğun; goin3’en; gont’ams/ gont’ay; gon3’uy; gon3’k’ums; gontxums; goin3’k’en; gon3’k’ims/ gon3’k’ips; muşimers, muşimars; purkulams, pukuroms/ pukurams
[hava] aç- : gon3’k’ums; gon3’ums/ gon3’ups
[kapı, pencere, perde ya da gözünü birazcık] aç- : elam3’ums, elam3’ams; elan3’uy; ela3’k’ums, ela3’k’ims
[kolları, kanadı, ipi, bureği] aç- : gontxims
[meyve ağacının çiçekleri] aç- : mexuy
[(bir şeyin) örtüsünü] aç- : eyoçums/ eyoçuy
[örtüyü] aç- : go3’ams
[(kendi üstündeki) örtüyü] aç- : moyiçuy; moyi3’ay; moiçvams; moi3’k’ams/ moi3’k’ims
[paketi] aç- : mela3’k’ums, mela3’k’ims
[saat vs cihazı] aç- : mo3’k’ams/ mo3’k’aps
[sonuna kadar] aç- : goncamuy
[(bi şeyin) üst kısmını] aç- : eyoçums; moyoçums/ moyoçuy; moyo3’uy; muçvams
açığa çık- : gelams
[gizlenmesi gereken bir şeyi] açığa çıkart- : cexuy
açığa dök- : gamaxums/ gamaxuy/ gamaxups
açık (hava) : mapxa, mapxaşi
açık (nesne) : gon3’eri, gon3’k’eri
[üstü] açık : em3veri
açık hava : mapxa; mjuroni t’aroni
açık renkli : kçe, xçe; kçeoci
[aralarında] açık renkli olan : kçeşi
açık saçık : xilafiII
açıkla- : ognapams/ ognapay; gamugnapay
[daraba tahtalarının zamanla kuruma sonucu meydana gelen çok ince] açıklık : firida
[çiçek] açıl- : purki obğams, obğun; goin3’en; gont’ams/ gont’ay; gon3’uy; gontxums; goin3’k’en; gon3’k’ums, gon3’k’ims/ gon3’k’ips; muşimers, muşimars; purkulams, pukuroms/ pukurams
[hava] açıl- : gon3’k’ums; gon3’ums/ gon3’ups
[örtülmüş şey] açıl- : mostun
[gözlerini] açıp kapat- : oduy-gon3’uy
açlık : mşk’orini, mşkorini; mşkironi/ mşkiyoni; ugyaraloba/ ugyareloba
açıklar [= denizin kıyıdan uzakça olan yeri] : oginepe
açlıktan : ugyareli
açlıktan dayanamaz hale gel- : p’ip’idi numç’vay; p’ip’idi nust’un; p’ip’it’i nomç’k’vams; p’ip’i nomç’k’vams
[uzun süren] açlıktan dayanamaz hale gel- : p’ip’it’i nuxombun
ad : yoxo; ncoxo, coxo
ad ver- : codums/ coduy, codvams, gyodums, gyodumers/ gyodumels, gyodvars
[yeni] ad ver- : meyodums/ meyoduy
adam : k’oçi
Âdemelması : ğağalida, ğarğalida; xunç’uli, xunç’k’uli[2]; xoxonç’a; xixit’oni
adenit oluş- : elidven
adet : tane; teği; k’ore3xala; k’ak’alaII, k’ak’ali[1]-II
âdet : adet’t’i, adeti
âdetimize göre : şk’uneburiII; çkuneburi
[birinin] adı ...dir : cozun, gyoz*in; coxons
adının söylenmeyeceği bir yer : P’etracici [= bir yer adı gibi göründüğü halde bir yeri kastetmeyen bir kelime]
adi gürgen : mç’oni
adlı : coxoni
adres : adresi
Afrika : Afrik’a, Afrika
ağ : boda; mosa; lesa
[balık tutmak için gece dereye atılıp bırakılan] ağ : lesa
[balık yakalamada kullanılan çift sopalı] ağ : xulexi
[don ve pantolonun] ağ kısmı : xayi[1]
ağa : ağa
[evin ana direkler üstü] ağacı : ak’irluği
ağaç : mca, nca, ca; ağaci
[ince uzun] ağaç : yat’oniI
[kesilmemiş ama artık çökmüş, dibi çok büyük ve içi kovuk] ağaç : kap’i
[kesilmemiş ya da kesilmesi güç] ağaç : yat’oniIV
[kesilmiş yontulmamış] ağaç : yat’oniIII-1
[belli bir biçim verilmiş] ağaç direk : soya
ağaç kepçe : k’op’a, k’op’p’a
[kesildikten sonra filizlenmemiş ve öylece kurumuş] ağaç kökü : kap’i
ağaç leğen : ombolina; sk’afindi, skafit’i; k’ançxa
ağaççık : tamli
ağaçkakan : t’ok’t’ok’oro-k’inçi; mk’udi; k’urk’amt’axu
ağar- [= beyazlan-]: cikçanden, cikçanen, geikçanen, gixçanen; gamikçanden; ikçanden, ikçanen, dixçanen; goikçanen
[gün] ağar- : dotanums, dotanun, dotanuy; ditanun; gontanun; tanun; tanums/ tanups
[(birinin gece kalkması gerekirken uyanamayıp) gün] ağar- : cotanun; gyotanun
[örümcek] ağı : raxna-mosa, raxnaşi boda, bobola-mosa mosa, bobola-mosa, limsa, bobola-lemsa, bombula-lemsa, bombula-lemsi, bombula-msesa
ağıl : bageni
ağır : monk’a
ağır bas- : co3’onums, ce3’onums/ ce3’onuy, ce3’onay; gyo3’onams/ gyo3’onaps; gyon3’onams, gyon3’inams/ gyon3’inaps; ge3’inums/ ge3’inups
ağır- : a3’unen, a3’k’unen; 3’k’uns, 3’k’ups
ağırlaş- : monk’a iyen; imonk’anen
ağırlık : monk’anoba
ağıt : bgara; mgara
ağıt yak- : ç’ek’vabgars; gyabgars, gyamgars
[beklenmeyen ölümler için düşünceleri sıralayarak] ağıt yak- : k’ore3xumsII/ k’ore3xuyII; svarums[2]-II
ağıt yakma : svarapa; k’ore3xapa
ağız : p’ici, p’iji; nuk’u, nunk’u; çarbi
ağız ve yüz : nuk’u-nak’i
ağla- : ibgars/ ibgay, imgars
[acı duygularını kelimelere dökerek saya saya] ağla- : k’oro3xups
[(birinin) arkasından ya da peşinden] ağla- : cabgay; ek’abgay/ ek’vabgay; cek’vobgay; ek’vobgay
[birini hedef alıp] ağla- : nabgay, abgars, namgars, nabgars
ağlama : bgarini
[birinin ardında bırakıp gittikten sonra] ağlamaklı kalan kişi : nobgare[2]-2
[her şeye bahane uydurup gereksiz yerde] ağlamaklı ol- : ç’urinams, ç’irinoms
[her şeye bahane uydurup gereksiz yerde] ağlamaklı olan : ç’urinace, ç’irinace
ağlamışlı : nobgare[1]
ağlat- : obgarinams/ obgarinay, omgarinams/ omgarinaps, obgarinaps
[ona buna] ağlayan kişi : nobgare[2]-1
ağlayanı sustur- : op’lanams/ op’lanay; omplanay; omp’lanams; lakums, olakinams
ağrı : 3’una[1]; o3’unu; 3’k’una, 3’k’uni
ağrıdan inle- : mk’usums, mk’usinoms; mk’usoms, mk’usaps
[birinin] ağrına git- : guriz gyat’en; p’at’i da3’onen; p’at’i u3’ons
[birine ait birşeyi] ağrıt- : u3’unams/ u3’unay; u3’k’unams/ u3’k’unaps
Ağustos : Ağust’ozi/ Ağustozi, Ağuste; Maryaşina/ Mariaşina
[bıçağın] ağzı (= keskin yanı) : nuk’u
ağzı boş durmayan [= obur]: nuk’u-ğurz*uli; korba-ğurz*uli; korbala
ağzı bozuk : at’at’uri
[birinin] ağzı buruş- : uxup’uren
ağzı ve yüzü ile değişik hareket yap- : t’ak’unums
ağzı ve yüzü kirli : nuk’u ğut’ut’a
[bir şeye] ağzını daya- : nondgay
ah i. [= inkisar; beddua] : me(y)oçama, meyaçama; k’rima[2]
ah ü. [= tasa ünlemi] : oi, oyi
ah aha : ah aha
[birine birinin] ahı tut- : ağoden; ak’nen; nak’nen
ahır : axiri; mandre; bak’i
ahır gelberisi : mandre-gamağmalaşe
ahırın önü/ ahırın girişi : axiri-p’ici, axi-p’ici
ahlâk : exlak’i
ahmak : banga[2]; gangara
[yapılarda kullanılan] ahşap ızgara : reik’a
[atmaca yakalamak için üzerine ağ kurulan] ahşap tezgâh : skence[2]
[kara kovanları ağaclara yerleştirmek için yapılan] ahşap tezgâh [= petek tezgâhı]: skence[1], sk’enceI + III-1
[taş dibeğin eğri] ahşap tokmağı : mangana
ahşap yalak : omçveli, omçvelina
ahşaptan bölme duvarı : k’odaI; darabaII
[askerlere istihbarat toplayan] ajan : çelepuri
[birine ait bir şey] ak- : aben
[birine ait bir şeyden bir şey] ak- : calen
[(dere, ırmak, nehir) aşağı doğru] ak- : culun, gyulun
[(dere, ırmak, nehir) çok az meyilli yerde aşağıya doğru] ak- : gelulun, gilulun
[(birinin) kanı] ak- : mankten, mvankten
[su] ak- : diben, iben
[su zayıf bir şekilde] ak- : 3’urulams
akıl : nosi
akıl dengesi bozul- [= akıl dengesini kaybet-]: elast’un; celust’un; nosis ilaçaps
akıllı : nosoni; gamamk’aseri; ğnoseri; nosiyari, noseri
akılsız : nosi dixo, nosi-suzi, ağnose, unose, unoseli, uğnose; ubğu; ugamamk’asu
akıntı [= su akıntısı] : zurani
[yaradan çıkan] akıntı : akinti
akıntılı [su] : mot’aleri
akışkan : lon3’aI; tutxuIII; tutxoci; titxuII
[sıvıyı bir yerden] akıt- : cut’ams[2]/ cut’ay[2]
[(vücudundan) ter] akıt- : o3’rodinams, o3’urdinaps
[sıvı (bir şeylerin) arasında] akıtılmış halde dur- : k’oşk’abun/ k’oşk’obun, k’oşk’vobun, goşobun
[birinin] aklı karış- : nosi ant’alen[3]; nosi guşant’alen; nosi uxvant’alen
[birinin] aklı kes- : nosi oxuzdams; nosik nuk’vatams; nosik yuzdams
aklı olmayan : nosi dixo, nosi-suzi, ağnose, unose, unoseli, uğnose; ubğu; ugamamk’asu
aklı yerinde olmayan ugamamk’asu
aklında tut- : elik’orams/ elik’oray; nisimadams/ nisimaday, nisamadams
[birinin] aklını çel- : meyunt’alams
akordiyon : muzika
akraba : ek’raba
akraba veya toplulukların en yaşlı saygın kişi : t’işineriI; ğonişi/ goniş; umçaneII
akrep : akrebi, ak’rep’i
aksır- : açinden/ açindren, açindinen; çindums/ çinduy/ çindoms/ çindups; ciçindray
aksi : xavi; anksi
akşam : limci, lumci, lumcizI
[hiçbir iş yapmadan gününü] akşam et- : olumcinams; oxominamsIII
akşam ol- : limci diyen; seri diyen; dolumcun, dolumcuy; lumcun; iseren
akşam üstü : limcerişi; dolumcerişi; limcizII
akşam yemeği : limci-cari
akşama kadar : limcişa, lumcişa, lumci şakiz
akşama kal- : culumcun, dulumcun; dolumcinams, dvolumcinay, dolumcinaps, dvolumcinaps
akşamki : limcineri; lumcineri; limcineyi; akşamineri
[taneli katı cismi beri tarafa] aktar- : moyoxums
[taneli katı cismi karşı tarafa] aktar- : meyoxums
[(kendi) ağzına] al- : amidums/ amiduy, amidvams, amidumers/ amidumels, amidvars; melidums/ meliduy, melidvams; molidumers
[(birinin ya da bir şeyin) altından bir şeyi] al- : k’o3’uğams
[aptes/ abdest] al- : ap’t’ezi eç’opums/ ap’t’ezi eç’opuy; ap’t’esi eç’opuy; abdezi eç’opuy/ abdezi eç’opums; abdezi yeç’oups; abdezi yeç’opups: abdezi yezdips
[eline] al- : eç’opums/ eç’opuy/ eç’opups; yeç’oups; yeç’opups
[(birinin) elinden ya da önünden] al- : k’o3’uğay
[(kendi) omzuna bir yükü yatay konacak şekilde] al- : mxuciz geidumers/ mxuciz geidumels
[satın] al- : eç’opums/ eç’opuy/ eç’opups; yeç’oups; yeç’opups
[(kendi) sırtına bir yükü] al- : moibams/ moibay; moik’idams/ moik’idaps, muik’idaps
[üstü ve kenarları kapalı yere (tavuk vs)] al- : moloxunams, molvoxunay, moloxunay, moloxunaps, muloxunaps, mulvoxunaps; moxuy
[(genelde) üstünden veya tepesinden] al- : moyoğams[1]/ moyoğay, mooğay/ mooğams
[(süt vs sıvı maddenin) üstünden (kaymağı ya da köpüklerini)] al- : moyoğams[1]/ moyoğay, mooğay/ mooğams; moyoğams[2]/ moyomers
[(kendi) üstüne (= genelde omzuna) bir yük] al- : moyidums/ moyiduy
[yemek, ilâç ya da kendi payını] al- : ezdums/ ezdims
[yere serilmiş mısır, fındık vs’nin üzerinde biriken kabukları] al- : mo(y)okosums; moyoğams[2]-II/ moyomersII; moyo3xunoms
[(bir şeyi birinin eline geçer geçmez elinden) zoraki] al- : nucubalams
[(birinin elinden) zorla] al- : go3’uğams; go3’umers, gu3’umers; gu3’umars; go3’uncubalams
alabalık : k’armaxa, k’almaxa
alaca/ alacalı : t’alaxa; ç’ereli; ç’erema
alan : dogneği
alay et- : cadi3en; caziçen, cazi3en, cazisen; gyaz*i3en; e(y)iz eç’opums
alay et- [= küçümse-; aşağıla-] : elorçams[1]; elaçay
alaya al- : elanz*iguy; e(y)iz eç’opums; aigdems/ aigdeps; noci3’aps
alaya alın- : e(y)iz eiç’open
[birini] alaycı şekilde taklit et- : gyaz*i3ams
alçak : tapala
aldat- : moğordinams/ moğordinay; mvoğuredinay; moğerdinay/ moğerdinams/ moğerdinaps, mvoğerdinaps; doloxunams
aldatıl- : moğordams/ moğorday; moiğuredinen, moiğerdinen; moğerdams/ moğerdaps
aldırış etme : anank’eni
[bir şeye artık] aldırma- [= kafaya takma-/ boş ver-] : oxuşk’ums; naşk’uy; oxuşkumers; nok’ank’amsII
[birine hiç] aldırma- : golobun, golvobun; golusums/ golusuy, golusumers/ golusumels; çemane golusums/ çemane golusuy; kemane golusumers; kemane usumers; kemane gulusumers
alet takımı : t’akimi[1]
alev : paluriI
alevlen- : adven, nadven
[birine ait bir şey] alevlen- : gamvagzen
algıla- : gonognams, gvonognay; digurinay
algılama : gogna, gvonognapa, gognapa, ognapa, gagna, gak’na
alın : k’op’a; ofrinditi; ti; k’va, x’va
[kendi üzerine] alın- : digurinay; ti-muşişa iğay
[bir şeylerin arasından] alıp at- : eşk’ut’oçams; moşk’at’oçams; moşat’k’omersI
alış- : cagen, gyagen
alışkanlık : gegapa
alışkı : adeti
alıştır- : coginams; cogay, gyogams; gyoginams/ gyoginaps
[yabani hayvanı birine] alıştır- : oxomç’k’inams/ oxomç’k’inaps
[yabani hayvanı kendine] alıştır- : oximç’k’inams/ oximç’k’inaps
alkol : isp’irto, ispirto, isporto
Allah : T’angri, Tangri, Trangi; Ğormot’i, Ğormoti
Allah aşkına : Allayise
allerji : alerji
Almanya : Alamani/ Alamanya/ Almanya
[birinin] alnında yazlıdır : nanç’arams/ nanç’aray; naç’arams, naç’araps; noç’ars
alpin ormangülü : mşk’eri-nkolo
[serender ve kulübelerin] alt katları : marani
[meyilli bir yerin] alt tarafı : çiji
alta/ altta : tudele
alta/ altta/ alttan : tudendo
altı : aşi
altın : okro, orko; altuni
[bir şeyin] altına : tudeleşa
[evcil hayvanların] altına serilen koruyucu şey : merçale; dorçaleIII-2
altına/ altında/ altından : tudendoII
altına doğru : tudendoşa
altıncı : maaşani; maaşineri; aşineri; maşitani; aşitani; aşoni
altında/ altına : tude, tudeşa, tudeşi, tudes
altmış : sumeneçi
alttaki : tudeni, tudendoni; tudeleni
alttan/ altından : tudeleşen; tudelen; tudeşen
alttan etraflıca : tudendope
am : çuri
ama/ amma : mara, mana; ama, ala; çkva; edo; do
aman : amani.
ambar : bağu
[ev içinde bulunan] ambar odası : mbağu
amca : emice, emuca, emica; jumadi, cumadi; dayi
amel : korbaçxala; ameli; t’ra3’i
ameliyat : ameliyati, emeliyati
Amerika : Amerik’a, Amerika
Amerika Birleşik Devletleri (= ABD) : Amerik’a
amortisör : amort’isori
ampul : ampuli
an- : goişinams/ goişinay; elişinams/ elişinay; moişinams; molişinams; şinoms[2]; şanums; guişinaps
[evin üst tarafındaki] ana taban ağacı : makosale
anaç tavuk : monç’e, monç’o, monç’ve, monç’va
anadil : nana-nena
anahtar : mk’ola, nk’ola; nk’ila
anayasa : anayasa; doxmeli k’anuni
ancak : ancaxi.
anla- : ognams[1]/ ognay; gonognams, gvonognay; oxo3’onay/ oxvo3’onay/ oxo3’onams/ oxo3’onaps; nagneps; nagnen, nagnapun
[bir şeyden] anla- : nugnay
[durumu] anla- : gamognams, gamvognay, gammognay; oxo3’onay/ oxo3’onams/ oxo3’onaps; gamagneps
anlama kabiliyeti : oxo3’onaliki; oxo3’onale
anlamsız konuş-/ anlamsız söylen- : barbalams
[(bir) söz biri tarafından] anlaşıl- : nodgitun
[bebek] anlaşılmayan ses çıkar- : ğat’alams; inağlen
anlaşmazlık : xilafiIII
anlat- : (ognams[1]/ ognay altında) ognapams[1]/ ognapay; gamugnapay; (gamognams altında) gamognapams; nognapay/ nognapaps; (oxo3’onams altında) oxo3’onapams; (gamagneps altında) gamognapaps
[birine bir hikâye] anlat- : uzit’ay; umeselay
[birine bir şeyi] anlat- : umeselams
[birine bir şeyin nerede bulunduğunu] anlat- : uçinadvay
anlayış : gogna, gvonognapa, gognapa, ognapa[2], gagna, gak’na; oxo3’onale, oxo3’ona
anlayışlı : gognaperi; oxo3’onaperi
anne : nana
anneanne : didi; morderi-nana; bedi; bena; didi-nana, nandidi
ansızın : ameşvene/ ameşvenu, umeşvene/ umeşvenu
anten : anteni.
anüs : mundi2; p’uruli
[anaç tavuğun] anüsü : moç’e-mundi
apansız : ameşvene/ ameşvenu, umeşvene/ umeşvenu
apolet : cençareri; geç’eriI; apolet’i/ apoleti
aptal : k’oft’e; sefili; budala; banga[2]; gangara; gangu
aptal [ve heykel gibi umursamaz kadın] : dundula
aptes : ap’t’ezi/ ap’t’esi; abdezi/ abdesi
aptes al- : ap’t’ezi eç’opums/ ap’t’ezi eç’opuy; ap’t’esi eç’opuy; abdezi eç’opuy/ abdezi eç’opums; abdezi yeç’oups; abdezi yeç’opups; abdezi yezdips
[büyük] aptes yap- : dozgums/ dozguy, doz*gums/ doz*gups
apteshane : çenefi; çeşme; gezme; çeçme; abdez-xana, abde3xana; oz*gumale; gale.
ara : ara
ara- : gorums[2]/ goruy[2]/ gorups[2]
[altından] ara- : e3’agoruy/ e3’agorums
[altını üstünü] ara- : meşk’agorums-moşk’agorums, moşk’agorums-meşk’agorums
[her tarafı] ara- : gogorums/ gogoruy/ gogorups
[kendisi için] ara- : goigorams/ goigoray/ goigoraps, guigorups, guigoraps
[yanlamasına derin kapalı mekânın içinde bir şeyi] ara- : meşk’agoruy
[yanlamasına derin kapalı mekânın içinde bir şeyi kendisine doğru çekerek] ara- : moşk’agoruy
ara sıra : bazi; tenoraIII
araba [= otomobil]: arabaII; mangana[1]-II; taksiII
[eğlence] arabası : dumen-araba
[el] arabası : arabaI
Arabistan : Arap’istani, Arabistani/ Aabistani
arada : arada
arakla- : dolugyaurams; vuyi-cubriya uxenams
[kapı, pencere, perde ya da gözünü] arala- : elam3’ums, elam3’ams; elan3’uy; ela3’k’ums, ela3’k’ims
aralan- : elvaçven
aralık s. [= aralıklı; yarı açık yarı kapalı]: araluği; [elam3’ams altında] elam3’umeri; [elan3’uy altında] elan3’umeri; [ela3’k’ums/ ela3’k’ims altında] ela3’k’eri/ ela3’k’imeri
[duvardaki] aralık : arini
[serenderin çevresi ve tabanındaki] aralık : armozi
[tahta vs’de kendiliğinden oluşan veya bilerek havanın girmesi için bırakılan] aralık : firida
Aralık ayı : Xist’ona; Tuta-didi; Zemperi; Xistana, Xristina
aralıklı : [elam3’ams altında] elam3’umeri; [elan3’uy altında] elan3’umeri; [ela3’k’ums/ ela3’k’ims altında] ela3’k’eri/ ela3’k’imeri; araluği
arasında/ arasına : oşk’enda; k’oşk’a-, goş’a-
arazi : let’a; dixa; arazi
[büyük] arazi : k’omat’i
[vadinin su kenarlarında bostan olarak kullanılan küçük] arazi ve yanından geçen su : ç’ala
[yerleşim yerinden uzak bulunup otlak veya küçük bahçe olarak kullanılabilen ya da odun gibi gereksinmelerin karşılabildiği çok verimli olmayan] arazi : ona, x’ona
arda bırak- : nut’ams/ nut’ay, nut’alams/ nut’alaps
arda bırakılan şey : genot’ale
Ardeşen ilçe merkezi : Art’aşeni
Ardeşen’li : Art’aşenuri
ardı sıra [= peş peşe] s. : meyona
ardı sıra [= peşinden] z. : peşine-muşi
ardıç : ank’ra.
Arhavi ilçe merkezi: Arkabi
Arhavi ile Fındıklı arasında geniş bir bölge : Armoni
Arhavi ile Fındıklı arasındaki geniş bir bölgeden olan : Armonuri
Arhavi’li : Arkaboyi/ Arkaburi
arı : p’ut’uci/ p’ut’t’uci, p’ut’uji, but’uci/ but’t’uci; but’k’uci
arı iğnesi : mzi; nz*i/ nzi
arı kovanı : ğurni/ ğunni/ ğuni; torpi-ğuni; bogina; k’arvani; m3ka
arı yavrusu : şeni[1]
arıkuşu : mapat’ule
[arpa, buğday, mısır, pirinç vs’yi tozdan] arındır- : urt’ams
[mısırı tozdan] arındır- : ceşatxuy
[bir cins yaban] arısı : a3’uğe
arıza : ariza
Arife : Arafa, Arefe
ark : xerk’i, xergi, xargi
arka : k’ap’ula
arka arkaya : meonaII, meoneriII/ meyoneriII
[evde açık ateşin yandığı yerin] arka köşesi : m3’k’ora [= Eski Laz evlerinde açık ateşin yandığı bölümün arkasındaki köşede zeminden tavana kadar olan bölüm. Ateşin baş tarafında yassı ve takriben 50 x 60 cm ebadında bir taş vardır. Üstünde pilekide mısır ekmeği pişirilir, güğüm vs konur. Bu taşın arkası da m3’k’ora’dır.]
arkada : ceride, geride; geidele; uk’açxe[2]
arkadaki : gerideni, geideni; geideleni
arkadan : ceride; geidelen
arkadaş : arkadaşi
[bir hayvanın] arkadaşı olan başka bir hayvan : k’ata[1]
arkalıklı sandalye : finori-k’uli; meyojinaşe-k’uli; troni; mencironi/ menciyorni
[bir şeyin] arkası : k’ici
[pantolonun, donun vs] arkası : mundi
[bir şeyin] arkasına : cerinde
[kendi] arkasına : uk’açxe-muşis
[birinin] arkasına takılıp git- : ek’vayonen
[bir şeyin] arkasında z. : uk’açxes; uk’vaşxe
[bir şeyin] arkasında s.-e. : k’ap’ulas, k’ap’ula[2]
[fırınlı sobanın] arkasında s.-e. : jilendo[2]
[bir şeyin] arkasından : uk’vaşxeşen
[belirsiz birinin] arkasından koş- : mentxozuy
armut : m3xuli/ m3xul, msxuli
[bir cins] armut : mek’t’asi
[bir dalın üzerinde çokça bulunan] armut, fındık ya da kirazın tümü : konz*oli
[yüksek daldaki] armut toplama aleti : m3xul-o3’ilaşe
armutluk : msxulona
arpa : ç’eri; nkeri/ nkeyi, mkeri; arpa
arpacık : tutun3ela
art arda : meonaII, meoneriII/ meyoneriII
art- : mvanz*inen, mvanzinen; manz*inen, manzinen
[birine ait bir şey] art- : eyanzinen
arta kal- : mosk’udun, mvosk’udun; moskidun, mvoskidun
artık : aşk’va; çkva, a çkva; artuği
artist : artis
arttır- : munz*inams, munzinay, munz*inaps
arzu et- : ç’ondun; guri ayen; guri ceduy[2]; afik’iren; agoren
[bir şeyi yapmayı çok] arzu et- : delingonams/ dolingonay/ dolingonams/ dolingonaps, dilingonaps
[bir hareket yapmayı] arzula- : f.-i. + guris uğun/ f.i. + guri uğun/ f.-i. + guriz uğun
as- : cobams/ cobay; cuduy; codginay; gedgums;gyodginams
[altına] as- : e3’obams, e3’vobay; e3’ok’idams/ e3’ok’idaps, i3’ok’idaps, i3’vok’idaps
[arka tarafa] as- : ek’ok’idams/ ek’ok’idaps
[(kendisinin) arka tarafına (= sırtına, omuzuna veya beline)] as- : ek’ik’idams/ ek’ik’idaps
[aşağıya doğru (= ağacın dalına, evin yan duvarındaki askıya, çiviye vs)] as- : celabams/ celabay; celobams, celvobay; gyok’idams; gelok’idams/ gelok’idaps
[ateş zincirine bir kazan] as- : nobams/ nobay; nok’idams/ nok’idaps
[belirli bir yere bir eşyayı] as- : mubams/ mubay
[boy seviyesinden yukarı] as- : amok’idams/ amok’idaps/ amvok’idaps.
[etrafına] as- : guk’limams; gvok’limay; gvobay[1]; gok’idams/ gok’idaps, gvok’idaps
[iki ucu birbirine bağlı halka şeklinde olan bir şeyi birine] as- : dolok’idams/ dolok’idaps
[iki ucu birbirine bağlı halka şeklinde olan bir şeyi kendine] as- : dolik’idams/ dolik’idaps, dilik’idaps
[insan boyundan az yukarıdaki bir yere aşağıya doğru sarkıtarak] as- : ge3’ok’idams/ ge3’ok’idaps, gi3’ok’idaps, gu3’ok’idaps, gi3’vok’idaps
[insan boyundan çok yüksek yere bağlıp sarkıtarak] as- : go3’ok’idams/ go3’ok’idaps, gu3’ok’idaps; gi3’ok’idaps; gu3’vok’idaps
[insanı] as- [= idam ediyor] : eyonç’ams/ eyonç’ay; yonç’ams/ yonç’aps; go3’ok’idams/ go3’ok’idaps, gu3’ok’idaps, gu3’vok’idaps
[kendini] as- : k’o3’iben; nişk’iden; k’o3’ibay; ti-muşi einç’ams; einç’en; amik’iden; ti-muşi yonç’ams; ge3’ik’iden; gu3’ik’idaps; yinç’aps (kinç’aps)
[(bir şeyi başka bir şeyin) tepesine] as- : mujok’idaps
[(bir şeyin) üstüne] as- : yok’idams/ yok’idaps
[(kendi) vücudunun bir yerine taşıma amaçlı bir şey] as- : e3’ibams/ e3’ibay
[yan tarafa] as- : elabams; elobams, elvobay, elobay; elok’idams/ elok’idaps, ilok’idaps, ilvokidaps
[(kendisinin) yan tarafına (= omzuna veya beline)] as- : elik’idams/ elik’idaps
[yukarıdan bir şeyin içine] as- : geşok’idams
asfalt : asfalti
[(kazan) ateş zincirine] asıl- : niben; nik’iden
[insan boyundan az yukarıda bulunan bir şeye] asıl- : ge3’ik’iden; gu3’ik’iden
[(bir şeyin) üstüne] asıl- : yak’iden
[(bir şeyin) yan tarafına] asıl- : ilak’iden
[(bir şeylerin) arasında] asılı dur- : oşk’endas k’o3’obun; k’oşk’vobun, goşobun, guşobun, guşabun
[(vücudun) aşağı tarafına] asılı dur- : celvobun
[(cansız bir şeyin üzerinden bir yere) değerek (örneğin, duvara veya ipe)] asılı dur- : celabun, celvobun, celobun, gelobun, gilobun, gilvobun
[düşebilecek bir şekilde kenarına veya ucuna] asılı dur- : ce3’vobun
[(bir şeyin bir yerinde) eğreti bir şekilde] asılı dur- : nubun
[etrafında] asılı dur- : gvobun; gvombun; gobun
[etrafında yatay ] asılı dur- : gvombun
[rozet, düğme vs gibi küçük eşya bir yerde] asılı dur- : nubun
[sarkarak] asılı dur- : k’o3’obun, k’o3’vobun; go3’obun, gu3’obun, gu3’vobun
[(birine ait bir şeye) sarkarak] asılı dur- : gu3’ubun
[(ipte veya sırıkta başka bir şeye değmeden) sarkarak] asılı dur- : cebun; cobun, gyobun
[(üstü kapalı olan, üstü görülmeyen şeye) sarkarak] asılı dur- : amobun
[(birinin) sırtında] asılı dur- : ç’ek’obun; ek’obun, ek’vobun; mobun[2], mujobun
[(bir çiviye veya bir dala) temas ederek] asılı dur- : ge3’obun, gi3’obun, gu3’obun
[(birinin veya bir şeyin üzerinde başka bir şey) yanlamasına] asılı dur- : golobun, golvobun
[(bir şeyin) yukarı tarafa] asılı dur- : elabun; elvobun; elubun; elobun, ilobun, ilvobun
asit : asit’i
asker : ask’eri, askeri
[rütbesiz] asker : çelepuri
askerlik : ask’erluği, askerluği; ask’eri, askeri; askeroba
askı : sk’endeII; gek’idale
[duvardaki] askılık : k’oda-celvobaşe
[heybenin] askısı : xit’iIV
asla : çkarII; ebedi
asla ...mez : şa[1]-II ...-i ?
[sıracagillerden] aslanağızına benzer bir yabani bitki : livori
asma [= üzüm asması]: binexi
[evlerin giriş kaplarında konan çift kanatlı] asma yarım kapı : p’ort’a; pot’rina, t’ubi-pot’rina; p’ort’t’a
aspiratör : aspiratori
Asya : Asya
[tepeyi] aş- : moyilay
aşağı : 3’ale
[az meyilli yokuştan] aşağı doğru : celamtumani; celamtu, celamti; gelamti, gelamte; gelamtumani
[dere boyu] aşağı doğru : gamamtumani
[dik meyilli yokuştan] aşağı doğru : gemti
[uzak mesafede] aşağı doğru : gamamtumani
aşağıda : 3’ale, 3’alendo
[dik meyilli yokuş] aşağıda : cemtumani, gemtumani
aşağıdaki : 3’aleni, 3’alendoni
aşağıdan : 3’alendo, 3’alendon
[küfür etmeksizin] aşağıla- : elaçay
aşağıya : 3’ale, 3’alendo
aşağıya doğru : ti-3’ale, ti-3’aleşi; 3’ale
[dik] aşağıya doğru : ti-tude
[dik meyilli yokuştan] aşağıya doğru : cemtumani, gemtumani; gemti
[canlı varlığı] aşağıya gönder- : coşk’ums/ coşk’uy, gyoşkumers/ gyoşkumels; gyoçkumers, gyoçkumars
aşağıya kadar : ti-tudeşa
aşer- : cadginen
aşı : aşi; lemşi; igne
aşı kalemi : aşilama; lemşi; igne
âşık ol- : aoropen, ax’oropen
[Lazların geleneksel] âşık şiiri ve şarkısı : dest’ani/ destani
âşıktaşlık ed- : ibirams; izuray
aşıla- : coyonams/ coyonay/ coonay; gyomp’onams/ gyomp’onaps
aşılanmış (bitki) : oxiyale
aşılı (ağaç) : oxini
aşın- : işiren, aşiren
[(bir şeyin) etrafı] aşın- : guişiren
aşındır- : şirums/ şiruy[1]/ şirups; şirç’uy; gamaşirums; gyuşiraps
[(bir şeyin) etrafını] aşındır- : guşirams/ guşiray; gvoşiray; goşirums
[(kendine ait bir şeyin) etrafını] aşındır- : goişiray, goişirams
aşınıver- : gamişiren
[üstünden] aşır- : moit’oçams; moint’orams[2]
[yandan] aşır- : xe elaçams[7]
aşureye benzer bir tür tatlı : ekşaşiI + IV; termoniI + II
at : n3xeni, 3xeni
at- : dok’anams; ot’oçams/ ot’oçay; ot’omay; ot’k’oçams/ ot’k’oçaps; ot’k’omers; istomers; ostolaps
[(birinin ya da bir şeyin) ardından] at- : ek’ut’oçams/ ek’ut’oçay, ek’ut’k’oçams/ ek’ut’k’oçaps, ek’t’k’omers
[aşağı doğru] at- : gelat’k’omers/ gelat’k’omels, gilat’k’omers, gilat’k’omars ; gelat’k’oçams/ gelat’k’oçaps, gilat’k’oçaps
[(uçurum vs indirmenin mümkün olmadığı yerden) aşağıya] at- : meyaxums
[birine doğru] at- : astomers
[birine ya da bir şeye bir şeyi] at- : not’oçams/ not’oçay; not’k’omers; not’k’oçams/ not’k’oçaps ; nostomers
[beriye] at- : molot’oçams, molvot’oçay, molot’oçay; molot’k’omers; molot’k’oçams/ molot’k’oçaps
[(artık kullanılmayan şeyi) çöpe] at- : ot’oçams/ ot’oçay/ ot’t’oçay, ot’k’oçams; istomers; ostolaps
[dışarı] at- : gamot’oçams; gamvot’oçay; gammat’t’oçay; gamat’k’oçams; gamat’k’omers
[düşey doğrultuyla derin kapalı mekânın içine] at- : dolot’oçams, dolvot’oçay; dolot’k’oçams, dolot’k’omers; dolontxams
[havaya] at- : e3’ok’anams
[(bir şeyin) içine veya belirli bir alana taneli katı cismi rastgele] at- : ceşk’vobğay
[(birine) karşı] at- : mek’udgams
[kenara] at- : elat’oçuy
[öteye] at- [= ileri at-] : met’k’omers, met’k’omels; met’k’oçams/ met’k’oçaps
[öteye] at- [= karşı tarafa at-] : mek’atk’omers, mek’atk’omels; mik’at’k’omers, mik’at’k’omars; mek’at’k’oçams/ mek’at’k’oçaps, mik’at’k’oçaps; mik’istomers
[(bir şeyin) ötesine doğru] at- : golut’oçay
[son düğümü] at- : mentxozuy
[taneli katı cismi döküp] at- : mexums/ mexuy/ mexxuy/ mexups
[taneli katı cismi yanlamasına] at- : golobğamsI/ golvobğay/ golobğay
[tekme] at- : ceçams/ ceçay, geçams/ geçaps
[uzaklara] at- : go3’onk’anams/ go3’onk’anaps; gu3’onk’inaps
[(bir şeyin) üzerine yukarıdan] at- : cot’oçams/ cot’oçay; geyot’k’oçams, geyot’k’omers; gyot’k’oçams, gyot’k’omers; gistomers
[(bir şeyin) üstüne yukarıdan ya da aşağıdan] at- : goyot’oçams/ goyot’oçay; yot’k’oçams/ yot’k’oçaps; yot’k’omers
[yanlamasına derin kapalı mekânın içinden dışarı] at- : moşk’vot’oçay; moşat’k’omersII
[yanlamasına derin kapalı mekânın içine] at- : meşk’at’oçams; meşk’vot’oçay; meşat’k’oçams/ meşat’k’oçaps; meşat’k’omers
[yanlamasına öteye] at- : golot’oçams; golat’oçuy; golat’k’omers/ golat’k’omels; golat’k’oçams/ golat’k’oçaps; gulot’k’oçaps
[(birine doğru) yanlamasına] at- : golut’oçams
[yanlamasına beriye doğru] at- : molat’oçuy
[yanlamasına derin mekânın içine] at- : meşk’ut’oçams/ meşk’ut’oçay; meşut’k’oçams/ meşut’k’oçaps, mişut’k’oçaps
[(toz ya da süprüntü artık nesneleri) yüksek yerden uzağa] at- : meyoxumsII
ata : p’ap’uli2
[at yürürken ya da koşarken birden] atağa kalk- : moicgiyalams
atasözü : p’ap’u-nena; p’ap’uliş nena
ateş : daçxuri, daçxiri, daçxeri
[birini] ateş sar- : gagzen
ateş tutuştur- : numbinams; nugzams; nudvinay/ nudvinams; nun3’ams/ nun3’ay/ nun3’aps; amun3’ams; elun3’ams
[düşey doğrultuyla derin kapalı mekânın içinde veya dibinde] ateş yan- : doligzen
ateşböceği : p’ap’azulya; map’azule, map’p’azule; 3’i3’inate, 3’i3’inateri; p’inç’k’u
[aceleyle doğrudan doğruya] ateşe gösterip pişir- : got’urt’olums
[doğrudan doğruya] ateşe gösterip pişir- : ot’uxnams
ateşi yak- : ogzams/ ogzay; dogzams/ dogzaps; ogzaps
[ev ortasında sürekli yanan] ateşin çevresi : k’eladi
atık suların döküldüğü yer : mçvela; oç’ertela; omç’vetela, oçvet’ela, oçvet’ula
atıl- : it’oçen, it’k’oçen
atılacak olan şey : ostomiloni
atıştır- : amipxors
atkı : atki
atla- : nuk’ap’ams/ nuk’ap’ay; nok’ap’ay; mo3’uk’ap’ams[2]; uk’ap’un[2]; 3xont’un
[içeriye] atla- : amuk’ap’ams/ amuk’ap’ay
[düşey doğrultuyla derin bir şeyin içine] atla- : doluk’ap’ay, doluk’ap’un; dolo3xontun
[karşıdan beriye] atla- : mo3’uk’ap’un; mok’a3xont’un, muk’a3xont’un; muja3xont’un
[karşıya] atla- : mek’a3xont’un, mik’a3xont’un; mija3xont’un
[kenara] atla- : elvobay
[(bazı) kısmını] atla- : goşint’alams
[(bir şeyin) tepesini aşarak üzerinden] atla- : moyok’ap’ams/ moyok’ap’ay, moyok’k’ap’p’ay
[yanlamasına derin kapalı mekânın içine] atla- : meşk’uk’ap’ams/ meşk’uk’ap’ay
[yere paralel hareket yaparak bir yere] atla- : no3xont’un[2]
[yukarıda bulunduğu yerden ileriye] atla- : me3’uk’ap’un
[yukarıdan alta] atla- : me3’uk’ap’un; me3’antxen; o3xont’un
[yukarıdan bir şeyin içine] atla- : dolantxen
[hastalığı] atlat- : golut’oçams/ golut’oçay; gololapams
atlet : fanela; fit’ik’ozi, filt’ik’ozi
atma türkü : met’rağudi; mebira
atma türkü söyle- : not’rağodams, not’rağuday/ not’rağudams; nobirs; nobirams/ nobiraps;
nobirs, nobiraps, nubirs, nubiraps
atmaca : sift’eri; atmaca
[dişi] atmaca : daduli3’i
[erkek] atmaca : mamuli3’i
atmaca ağı [= atmaca yakalamak için kullanılan ağ] : sindomi
atmaca oturak yeri : sk’enceIV
atmaca tutmakta yem olarak kullanılan kuş (= genelde sığırcık, çekirgekuşu) : ceceğeni, ç’eç’eğeni; ğaç’o
atmaca tuzağı : skence[2]
atmacacı : sift’erci
atsineği : p’urzi
av : avi
avare kal- : amaonams-gamaonams
avcı : avci
avize : avize
[Fındıklı] Avcılar mahallesi : Ky’ulava/ Kyulava
Avrupa : Avropa, Evropa, Avrupa
avuç [= elin iç kısmı] : xe-t’abu; xeş t’abu; xeş t’at’i
avuç [= ölçü birimi] : mcixi
avuçla- : guk’açams/ guk’açay, gukaçams/ gukaçaps
avun- : ip’lanen, implanen, imp’lanen, imp’ranen; guri goindumers, guri goindvams
avut- : op’lanams/ op’lanay; omplanay; omp’lanams; olakinams
ay : tuta
ay ışığının var olduğu hal : tutast’e, tutaste, tutaşte
ay sonu : tuta-mesk’uru; tuta-mest’uri, tuta-mesturi
ay sonunda : tuta-mesk’urus; tuta-gamalvora, tuta-gamalveri, tuta-gamolvuri; tuta-mesturis
aya : t’abu
[aniden] ayağa kalk- : mo3’uk’ap’ams[1]/ mo3’uk’ap’ay[1]; e3’uk’ap’ayII; e3’uk’ap’un; yuk’ap’un; eipxasen
[masa, sandalye vs’nin] ayağı : k’uçxeII; p’aç’a; polo[1]; baba[2]
ayağın alt kısmı : xamp’u; k’uçxe-t’abu, k’uçxeş t’abu
ayağın ön kısmında parmaklarının bulunduğu yer : k’uçxe-tati, k’uçxe-tatili; tatiII; tatili[2]
[canlılarda] ayak : k’uçxe, k’uşxe
[birine] ayak bağı ol- : gvağen, gağen
ayak bileği : k’uçxe-men3xuli; k’onç’i, k’oç’i
ayak bileğindeki kemik çıkıntısı : k’onç’i, k’oç’i
ayak dire- : nobazgay; t’rik’i nobaz*gams
ayak ile bacak : k’uçxe
ayak sırtı : k’uçxe-tî; k’uçxe-jin
ayak tabanı : xamp’u; k’uçxe-t’abu; k’uçxeş t’abu; k’uçxeş t’at’i
ayak topuğu : kuri; k’uçxe-kui
ayak üstü : k’uçxe-tî; k’uçxe-jin
ayakkabı : k’uçxe-modvala; post’ali; k’uçxe-modvale, k’uçxe-modvalu, k’uşxe-modvalaşe; modvalu; ayak’k’abi
[kara lastik ile yapılan] ayakkabı : dimok’arat’i
ayaklan- : mo3’ixven, mo3’ixuy; edgitun
ayaklandır- : yopxasinams
[iki, üç, dört ...] ayaklı : (jur, sum, otxo ...) p’aç’oni
ayakta dur- : dogutun; dodgitun
[(birinin) karşısında] ayakta dur- : nogutun; nodgitun
[(bir şeyin) üstüne çıkıp] ayakta dur- : eyogutun/ eogutun, yodgitun
[(bir şeye) yanaşıp] ayakta dur- : nogutun; nodgitun
[(birinin) yanında] ayakta dur- : elugutun; eludgitun
ayakta durdur- : dogutinams, dvogutinay; dodginams; amodginams
ayakta kalmış halde dur- : dgun, dgin; ceren
[(bir şeyin) altına girip] ayakta kalmış halde dur- : e3’agutun; e3’adgitun, i3’adgitun
[(birinin ya da bir şeyin) altında] ayakta kalmış halde dur- : e3’udgun, e3’udgin, i3’udgin
[içeride] ayakta kalmış halde dur- : amadgun, amadgin
[üst tarafından gelip arasında veya ortasında] ayakta kalmış halde dur- : ç’eşk’adgun
[(bir şeyin) üstünde] ayakta kalmış halde dur- : eyodgun/ eodgun; yodgin
[yan tarafta ya da kenarda] ayakta kalmış halde dur- : eladgun, eladgin, iladgin
ayakyolu : çenefi; çeşme; gezme; çeçme; abdez-xana, abde3xana; oz*gumale; gale[1]-II; tuvalet’i, tuvalet’t’i
[değirmenin] ayar değneği : t’ak’t’ak’ara
ayarla- : ce3’opxums/ ce3’opxuy, ge3’opxums; m3vanums
ayaz : ayazi
ayçiçeği : simişk’a
aydın kişi : tişineri
aydınlan- : itanen; natanen[2]
[gün ağardığından dolayı hava] aydınlan- : cetanuy
[hava] aydınlanmak üzeredir : cetanurişi
[bir şeyi] aydınlat- : otanay
[bir şeyi ya da birini] aydınlat- : notanams/ notanaps; otanaps
[birini] aydınlat- : utanay
[doğa tepeleri] aydınlat- : nşk’oruy
[kendini] aydınlat- : itanams
[doğa (= gösterilmeyen özne) tepeleri etraflıca] aydınlat- : gonşk’oruy
[ışık bir şeyi] aydınlat- : cedums/ ceduy; natanen[1]
aydınlatan : tanura[2]
aydınlatma aracı : ç’ak’la[1] -III
[elektrikli] aydınlatmaç : nukla
ayı : mtuti, tuti
[balık] ayıkla- [= pullarını soy-]: 3xont’umsIII; n3xot’ums; otemizanams; 3xot’uyI/ 3xot’umsI/ 3xot’ups
[canlıları] ayıkla- : goşoonams/ goşoyonams; guşox’onups
[cansızları] ayıkla- [= iyilerini seç- ] : k’oşk’iğams/ k’oşk’iğay; goşiğams; goşimers, guşimers, guşimars; n3xonuy[1]; 3xunums/ 3xunoms/ 3xunups
[fındık, ceviz vs] ayıkla- [= tanele-] : n3xunums; k’ak’aluy/ k’ak’alums/ k’ak’alups; n3xunups
[fidan] ayıkla- : un3xunams
[herhangi bir şeyi] ayıkla- : n3xot’ums
[kendi vücudunun bir yerindeki toz veya bit vs] ayıkla- : t’işinay; it’işinams/ it’işinay; it’işons, it’işonams/ it’işonaps, it’işonups/ it’işinups
[kesilmiş ağacı] ayıkla- : 3xont’umsI
[mısırı] ayıkla- [= koçanını soy-]: 3xot’uyIII
ayıklayıcı : t’işineri
ayıp : oncğore, oncğor, oncğoro
ayır- : gamak’atums/ gamak’atuy; gamok’atay
ayır- [= pay et-]: k’ok’ok’atams
ayır- [= birine pay et-] : urtams
[birbirinden] ayır- : ok’o3’uy; ok’ortuyII; ok’o3’k’ums, ok’o3’k’ims, ok’o3’k’ips
[birine bir şeyi] ayır- : nuçkinams
[birini veya bir şeyi birinden] ayır- : nu3’k’ams/ nu3’k’aps
[kendine] ayır- : elik’atams[1]; gamik’atay/ gamik’atams
[ortadan] ayır- : k’ok’o3’ums/ k’ok’o3’uy; ok’o3’uy; ok’o3’k’ums, ok’o3’k’ims, ok’o3’k’ams, ok’o3’k’ips
[(pay etmek için) ortadan] ayır- : ok’ortuy/ ok’ortums, ok’oltums
[(kendini) ortadan] ayır- : ok’i3’ilen
[sert bir şekilde çekerek ikiye] ayır- : ok’oç’k’idams/ ok’oç’k’idaps
[sıvı (birine)] ayır- : elubams/ elubay
[(birine bir şeyin) bir kısmını önceden] ayırıp bırak- : elut’alams/ elut’alaps, ilut’aleps
ayırt edeme- : ant’alen[3]; okvakten[3]
[gerek olanı] ayırt edemez hale gel- : gvaşaşen, gaşaşen
aylak dolaş- : goitoren
[yaşı (bir, iki, üç ....)] aylık olan : tuteri
ayna : no3’omilaşe; ayna[1]; yali
[geri bakma] aynası : ek’a3’omilaşe
aynı : çisti
aynı tek parçadan elde edilen : ok’onok’veti
ayran : mja[1]; tani[1], ntani; ayrani/ ayyani
ayrı : ayi
ayrıl- : gamik’aten
[birbirinden] ayrıl- : ok’i3’k’en
[(bir madde) düzensiz] ayrıl- : gamaç’ordun
[sıkıştırılmış şeyi] ayrıştır- : kankuy/ kankums/ kankups
[alttan yukarıya gereksiz] ayrıştır- : ekank’uy
[fasulye] ayrıştır- : un3xunams; ntolums/ ntoluy
[gereksiz] ayrıştır- : kank’uy
[yuvarlak bir çember içinde gereksiz biçimde] ayrıştır- : gokank’uy
Ayşe : Ayşe, Aşe
ayva : biya
az : m3’ika; m3ik’a, m3ika
az kalsın ... yapardı : t’ora; t’ua; t’uva
az- [= baş kaldır-; isyan et-] : edgitun
[bayan] az- : dunçxvams; dunçxunay; dunçxvay; dumçxvams; duçxups
azalt- : durk’inams; duk’lams
azarlayarak çağır- : mok’ucoxams[2]/ mok’ucoxums
azcık : 3’ulup’inaII
[bayanı] azdır- : dunçxvams; dunçxunay; usp’at’lay; onçxunay; dunçxvay; dumçxvams; duçxvinaps
Azerbaycan : Azerbeycani/ Azeybeycani
azıt- : moiğams
[bayan] azmış haldedir : asp’at’alen
[erkek] azmış haldedir : asalen
B
baba : eba, baba, pederi
babaanne : didi; morderi-nana; bedi; bena; didi-nana, nandidi
[iskele] babası : p’andura
babasız : ubabeli
badana : badana
baca [= dumanı ocaktan çekip havaya vermeye yarayan maden ya da kâgir yol] : baca; omk’omale
baca [= eski evlerde ateş yakılan ve dumanın çıktığı yer] : m3’ora[1]
bacak : polo[1]; p’aç’a; t’rik’k’i, t’rik’i
badya : badya
bagaj : bagaci
bağ : baği
[(birden fazla ot bağının) birleştirilmesinden oluşan büyükçe] bağ : enç’ili; ink’ili
[(ot, mısırın yapraklı gövdesi vs’den) iki elle sarmalanıp yapılan] bağ : xeşi
[(ot, saman vs’den yapılan bir) kolluk] bağ : xeşi
[mısır, eğreltiotu, ot vs gibi otsu bitkilerin] bağı : nçalaIII
[mısır sapları vs’nin] bağı : ink’ili
[ot ya da mısırın yapraklı gövdeleri gibi şeyin iki el ile sarmalanıp yapılan] bağı : xeşi[1]
bağımsız [= müstakil] : doxmeli
[buzağı] bağır- : p’et’elams/ p’et’elay/ p’et’elaps
[erkek insan] bağır- : mğorums/ mğoruy/ mğorups, mğorams/ mğoray/ mğoraps
[erkek veya kadın] bağır- : k’riyay; x’uramsI/ x’urapsI
[inek, dana, domuz vs] bağır- : mğorums/ mğoruy/ mğorups, mğorams/ mğoray/ mğoraps
[insan kızarak] bağır- : becğams/ becğay; şvanuyIII
[kadın] bağır- : urams, x’urams/ x’uraps
[kadın ve çocuk ince ses ile] bağır- : k’iyams/ k’iams
[(birine) kızarak] bağır- : uğarğalams
[(yetişkin erkek) kızarak] bağır- : dolomğorums/ dolomğoruy/ dolomğorups; dolomğorams/ dolomğoray/ dolomğoraps
[(birinin) kulağının içine] bağır- : doluk’iyams, doluk’riyay
bağırarak çağır- : gamicoxams/ gamicoxums, gamicoxups
bağırarak ya da döverek sustur- : nok’arbapay; dolvok’arbapay
bağırma : mğorini
bağırsak : ç’inç’vala
bağışla- : nut’oçayc; nuşkvams; uxasurams; uxat’irams[2]
bağla- : k’orums/ k’oruy, k’irums/ k’irups
[(bir şeye) aynı cinsten olan bir şeyi] bağla- : numbinams[2]/ numbinay; nun3xums/ nun3xuy, num3xvay/ num3xvams; nun3xvams/ nun3xvaps
[birbirine] bağla- : oxvok’oray[1]; ok’ok’oruy/ ok’ok’orums; oxok’irums/ oxok’irups
[(ip vs’nin iki ucunu) birbirine] bağla- : ok’um3xvams; ok’o3xums
[bohça, yük vs’yi] bağla- : conk’orams, conk’orums, cenk’orums/ cenk’oruy; cek’oruy; genk’orums; gek’orums; gek’irums/ gek’irups
[düğme vs’yi kendisi için olduğu yere yandan] bağla- [= ekle-]: elimbinay
[düğme vs’yi bir şeye yandan] bağla- [= ekle-]: elumbinay
[düğüm atarak] bağla- : nuk’k’oray
[(bir şeyin) içine] bağla- : melak’orums; melak’irums/ melak’irups, milak’irups; mulak’irups
[kendi saçına, başına ya da boynuna eşarp vs] bağla- : delink’orams/ dolink’orams, dolink’oray; dolik’orams
[kendine ya da kendine ait bir şeyi] bağla- : ik’orams/ ik’oray; ik’irams/ ik’iraps
[kendinin bir yerine] bağla- : nik’orams/ nik’oray; nik’irams/ nik’iraps
[(biri ya da bir şeyin) önüne] bağla- : k’o3’ok’orams, k’o3’vok’oray, k’o3’ok’oray; go3’ok’orams; go3’ok’irams/ go3’ok’iraps, gu3’ok’iraps, gu3’vok’iraps
[(kendi) önüne] bağla- : k’o3’ik’orams/ k’o3’ik’oray; go3’ik’orams; go3’ik’irams/ go3’ik’iraps, gu3’ik’iraps
[(bir yerin) üstüne] bağla- : cok’orams/ cok’oray, gyok’orams, gyok’irams/ gyok’iraps, gyok’irups
[(bir şeyin) üzerine (bir şeyi)] bağla- : eyok’orams/ eyok’oray; yok’orams; yok’irams/ yok’iraps; ijok’irups; ijvok’iraps
[(kendi) yanına] bağla- : elik’orams/ elik’oray, elik’irams/ elik’iraps, ilik’iraps
[(bir şeyi bir) sabit yere ona yapışık durumda] bağla- : oxvok’oray[2]/ oxvok’k’oray; oxok’orams, oxok’orums; oxuk’orums, oxuk’orams
[(bir şeyi bir) sabit yere ona yapışık olmayan durumda] bağla- : nok’orams/ nok’oray; nuk’orams; nok’irams/ nok’iraps
bağlan- : ik’oren
[İnternet’e] bağlan- : nambinenII; [“nok’orams” altında] nik’oren
[sonradan ilâve edilerek] bağlan- : ek’vambinen
[su veya ateş bir şeye] bağlan- : nambinen
[taşınmaya hazır] bağlanmış yük : mobalaşe
bağlı : mek’oreri, mek’ireri
[birine aşırı derecede] bağlıdır : dolaxeri
[(bir şey bir) sabit yere ona yapışık durumda] bağlıdır : oxuk’ors
[(bir şey bir) sabit yere ona yapışık olmayan durumda] bağlıdır : nok’orun, nok’k’orun; nok’irun
bahane ara- : mayana k’orobuy; 3’iloğma k’orobuy; e3’agorumsII; maana gorums
[evin önündeki] bahçe : avla, avli; oput’eII, ofut’eII
[yerleşim yerinden uzak bulunup otlak veya küçük] bahçe [olarak kullanılabilen ya da odun gibi gereksinmelerin karşılabildiği çok verimli olmayan arazi] : ona, x’ona
bahçe kapısı [= bahçenin çit kapısı]: t’ikşari, t’ik’şari; p’ot’ra
bahçenin dibi : livadi-k’udeli; livadişi k’udeli; ont’uleşi k’udeli
[sebze] bahçesi : livadi; ont’ule; baxça; cetasule2, getasule2
baht : t’işi; bedi[2]
[birinin] bahtı çök- : t’işi cuvelay
bak ! : aha.
bak- : no3’ers, no3’en; o3’en; o3’k’en, o3’k’ers
[alttan] bak- : e3’o3’ers/ e3’o3’ey, e3’o3’en, e3’o3’k’en, e3’o3’k’ers, i3’o3’k’en
[alttan yukarı] bak- : ek’a3’ersI/ ek’a3’ey; e3’i3’k’en
[(üstü kapalı olan, üstü görülmeyen şeye) alttan yukarı] bak- : amo3’k’ers; amo3’k’en
[(biri veya bir şeyin) ardından öteye doğru] bak- : mek’o3’k’en
[arkadan] bak- : ç’ek’a3’en; ek’a3’ersII/ ek’a3’ey, ek’a3’en, ek’o3’ers, ek’o3’en, ek’a3’k’en, ek’o3’k’en[1]
[belirsiz bir şeye] bak- : i3’k’en, i3’k’ers
[birine ait bir şeye] bak- : u3’en
[başını çevirip beriye] bak- : mok’i3’k’en, mok’i3’k’en
[belirli bir şeyi hedeflemeden beriye] bak- : mola3’ers/ molo3’ers, mola3’en
[beri tarafta bulunan belirli bir hedefe] bak- : molvo3’en; mok’o3’k’en
[birine] bak- [= birinii besle-] : mç’eşums; osk’uledinams/ osk’uledinay; osk’edinay, oskedinams/ oskedinaps
[derinliğin dibine] bak- : dolo3’ers, dolo3’en; dolvo3’en/ dolvo3’ey, dolo3’k’en/ dolo3’k’ers/ dolvo3’k’en
[dışarı] bak- : gamo3’ers/ gamo3’ey, gamo3’en; gamo3’k’en[1], gamo3’k’ers[1]; gami3’k’ersIII-2
[durumu anlamak için bir tarafa] bak- : (“-3’k’en” altında) menda3’k’en, minda3’k’en
[(bir şeyin) etrafına ya da her tarafına] bak- : go3’ers/ go3’es, go3’en, gvo3’en, go3’k’en, go3’k’ers, gvo3’k’en
[(kendi) etrafına] bak- : k’ok’i3’ers/ k’ok’i3’en, ok’i3’ers/ ok’i3’en; goi3’en; goi3’k’en, goi3’k’ers, gui3’k’en
[(kendi) giyimine] bak- : ge3’i3’k’en, ge3’i3’k’ers
[gizlice dışarıya] bak- : gamixosarams/ gamixosaray, gamixorsals, gamixosars
[karşıya] bak- : meyo3’ers, meyo3’en
[kendine] bak- : ti-muşis gami3’k’enI
[üstü ve kenarları kapalı mekânın içindeki birine veya bir şeye] bak- : mola3’k’en, molo3’k’en
[üstten aşağıya] bak- : goyo3’ers/ goyo3’ey, goyo3’en; co3’ers, co3’en; gyo3’k’en, gyo3’k’ers
[kendi yüzünü görmek için aynaya] bak- : gyo3’k’en
[yukarıdan aşağı] bak- : gami3’k’enIII
[yükümlü] bak- : 3adums[1], 3aduy
bakalım ü. : yat’i, yat’t’i
[saçı ve sakalı karışmış yaşlı ve] bakımsız adam : k’onk’oraxi
bakımsızlık : u3’k’omilu
bakır : bak’iri, bakiri
bakır pası : zemci, zanci; mjangi
bakır paslı : mjangiyayi
bakırcı : bakirci
bakış : me3’omilaI; 3’k’omili
[dışarı] bakıver- : gami3’k’enII, gami3’k’ersII
bakkal : turçaniI; bak’k’ali
bakkaliye : turçaniII
baklava : baklava, bak’lava
bakma : no3’erapu; me3’olimu
bakraç : parxaç’i; bak’laçi/ bak’laç’i; paklaci
[büyük] bakraç : ç’uk’aliII-2
bal : torpi; topri/ topr, topuri/ topuyi
bal armudu : m3xul-topuyi
bal peteği : k’vari[1]; toprişi çaça[2]; çeçi; k’arvaniI
bal tutması : mozine
balçık : t’ot’o3i
baldır : t’ut’uli[1]-I; polo[2]; mpolo
baldız : oxasure, oxrasure
balgam : fingiliII; xvaliI
balgam çıkar-/ balgam sök- : fingiliII gamişifonams; eşk’ixvalay; gamixvalenII; xvaliI dobğams/ xvaliI dobğaps
balık : çxombi, çxomi, mçxomi, nçxomi
[tatlı suda yaşayan, yaklaşık hamsi büyüklüğünde pulsuz olup yenmeyen] balık : ançkarya/ ançkara
[yavru] balık : 3’ip’i
balık pulu : kat’o; ker3ela
balıkçı : zuğa-k’oçi; mamçxome, mançxome
balkon : balk’oni; xayat’i/ xeyat’i, xayatiI, xaatiI; balkoni
balon : baloni
balta : arguni; burç’uli; nacaği/ najaği/ nacaki
balyoz : vayyozi
bana doğru : çkimda, çkimde
bana doğru/ benden: şk’iminde, şk’imde, şk’imda
[pekmeze ekmeği] bandır- : yon3’ams
[suya] bandır- : nt’olams; nt’oluy
banka : banga[1], panga, banka
banyo : banyo
banyo kesesi : xura-tati
baraj : mekaçaloni [aslında “su tutulan yer” anlamında olup K.A. tarafından “baraj” anlamına da kullanabilir diye önerilen terim]
[(bir) ırmağa] baraj yap- : mvot’obalinay, mvot’ombalinay; nut’t’ombalay; nut’obalams
baraka : mandre[2]
bardak : bardaği; meşlep’e, meşrepe
barınak : baceni; barana
[içine kayığın konduğu] barınak [= kayıkhane] : parxana
[yerleşim bölgesinden uzak tek katlı tek odalı] barınak : merze; pa3xa
barış- : ibarişen; izaden; moim3kven; ok’i3’k’ven
barıştır- : obarişams; zaduy; mum3kvinams; mu3’k’vinams
bari : p’a[2]; tina[3]; baem
[bir şeyi bir şeye] bas- : nobazgams/ nobazgay, nobaz*gams/ nobaz*gaps
[kenarına veya ucuna] bas- : celabazgams; celvobazgay/ celobazgay; gelobaz*gams/ gelobaz*gaps
[düşebilecek bir şekilde kenarına veya ucuna] bas- : ce3’vobazgay
[sert] bas- : dontxams
[su (bir şeyi)] bas- : mat’alen
[(bir şeyin) üstüne] bas- : cobazgams/ cobazgay, gyobaz*gams/ gyobaz*gaps
[(ayağını bir şeyin) üstüne] bas- : yodgamsII
[(bir şeyin) yan tarafına sert] bas- : elvontxay, elontxams/ elontxaps; ilontxaps, ilvontxaps
[yere] bas- : dobazgams, dvobazgay/ dobazgay, dobaz*gams/ dobaz*gaps, dvobaz*gaps
[yukarıdan aşağı doğru] bas- : gyacins
basa basa el gezdir- : srimums, srimoms; simums/ simups
basamak : cebazginaşe
[bir şeye] basamak oluştur- : k’arbums
basık : t’abala[2] t’abala
basınç : taziği
basınç yap- : nombaray
basınçlı : gombareri; bzit’a
basketbol : bask’et’i/ basket’i
baskı : ebaz*gele
baskın yap- : cecginams
[çamaşırı suya] bastırıp beklet- : gelupinams; gelumt’vinams; golibams/ golibaps
[tuzlu yiyecekleri suya] bastırıp beklet-: gelupinams; gelumt’vinams
bastırarak derin çiz- : ğri3koms/ ğri3kams
baston : bik’a, biga
baş : dudi; ti
baş aşağı olan [= ölü] : ti-cerişi
baş kaldır- : edgitun
[biriyle] başa çık- : jebari zday
[mısır, buğday, arpa gibi tahılın] başağı : ç’eba
[(buğday, arpa, pirinç gibi) tahılların] başağını al- : gumums/ gumuy, gumoms
[henüz yetişmemiş mısır, buğday, arpa vs’de] başak ve koçan : bjit’ili
[bir işte birinden daha] başarılı ol- : golvalen
başbakan : başbakani
[birinin] başı dön- : ti asenen; ti akten
[yüksek bir yerde birinin] başı dön- : ti gakten
başı dönmüş : ti dveri, di dvaleri, dudi dveri, ti seneri, ti gokteri
[kötü bir olay birinin] başına gel- : ağoden; tiz meyuxtams; gyabğen
[birinin] başına gelecek var : moxolun, mvoxolun
[bir şey birinin] başından geç- : tişen meyuxtams; tişen goluxtams
[birinin göğsüne] başını koymuş halde dur- : congsis nomxun; gyonksiz nocans
başka : teni; başk’a, başka
[-den] başka : gale; aşk’va; met’a, met’i; çkva
başkan : reisi
başkası : ç’k’va, çkva(-şi, -şa, -şe, -şen)
başla- : coç’ams/ coç’ay, gyoç’k’ams/ gyoç’k’aps; moiç’ay
[ardı sıra] başla- : ek’voç’ay
[bir harekete] başla- : cegutun
[kendiliğinden] başla- : ciç’en, geiç’k’en
[(bir konu hakkında konuşulurken bir başkası) farklı bir konuda konuşmaya] başla- : eluç’ams
başlangıç : moç’k’a; geç’k’apa
başlangıçtaki : emogindeni; moç’k’a; iptineri, iftineri
başlat- : coç’apams/ coç’apay, gyoç’k’apams/ gyoç’k’apay
[beyaz ve kenarları oyalı kadın] başörtüsü : mandili; dudi-motvala; ti-cetvale; ti-gotvala; mandili; fot’aII; xase; yazma[2]
baştankara : laç’i-k’inç’i; manç’uri
bat- [= saplan-] : gvamt’en, gvant’en, gant’en
[gemi] bat- : dixven; geilams; gyant’onun
[güneş] bat- : dolulun; dolilay; geilams; gyant’onun
[(bir şey birine ait bir şeyin) içine] bat- : goxedun, gvoxedun
[bedduada : insan] bat- [= beter ol-] : nak’arben
[merdiven yere] bat- : geilams
[yan tarafa] bat- [= saplan-]: eli3onen; eli3igen, ili3igen
bataklık : zoni; ç’orç’i, ç’orç’ona; çoli; çoşlop’i; batakluği
bataklıkta çamurlan- : iç’orç’en
[(biri) iğne vs’yi] batır- : 3onums[1]/ 3onuy[1]; no3onams/ no3onay; o3onams; no3igams/ no3igaps; gumt’ams; gunt’ay/ gunt’ams/ gunt’aps
[(böcek) iğnesini birine] batır- : nomsk’ams/ nomsk’ay; nonsk’uy, nomsk’uy; nomz*ams, nunz*ams, nonz*ams/ nonz*aps; nomskaps
[(bir şeyi birine ait bir şeyin) içine] batır- : goxunams/ goxunaps, gvoxunaps
[suda ya da çamura] batır- : dont’olams/ dont’olums; dvoxuy
[suda yapılan] batırmaca oyunu : gent’ona; geşkida
battaniye : bat’t’aniye/ bat’aniye
Batumi : Batumi
bavul : bavuli, bauli
bayağı : xasi[2]
bayat : bayat’i
[ekmek] bayatla- : mt’k’orun
bayıl- : ok’onağurun, uk’unağurun; guri nantxen
bayır : k’abani; yama
baykuş : huhuli; ğu, mğu; ololi
bayram : dandra; xvamule-ndğa; bayrami/ bayami
bayramlık : bayramluği
bazen : bazi
bazı : bazi; p’anda[2]; kimi
bazısı : kimi
be : be
bebek : berena; lulu-bere; çiçku-bere
becer- : ibecerams
beceri : çalimi[2]; xenapa
becerikli : xe-meçaneri
becerikli ve iyi bir ev kadını : oxoç’ura, oxoky’ura/ oxokyura
beceriksiz : çorpa; xalat’ali; çoma; çonexi; xe-k’ot’i, xe-k’ot’ili; nçonexi
beddua : me(y)oçama, meyaçama; k’rima[2]
[birine] beddua et- : meyoçams/ meyoçay/ meoçay/ meyoçaps, mijoçaps
[kendine ya da kendi kendine] beddua et- : meyiçams/ meyiçay
bedel biç- : cazaden
bedel biçil- : cizadinen
bedeldir : ğirs, ğirun, ğins
bedelini belirle- : cuzaday
beğen- : mo3’ondun, mo3’ondrun, mo3’ons
bekas : mt’a-korme
bekçilik yap- : çumers/ çumels, çumars; mç’eşums/ mç’eşuy
[(birine) ait bir şeyi] bekle- : umç’eşay[1]
[arkadan gelen birini] bekle- : ek’uçumers
[belirli bir şeyin veya birinin gelmesini] bekle- : uyondams, uyondrams/ uyondray; mç’eşun; mç’eşuy, umç’eşay[2]; mçetuy; çumers/ çumels, çumars
[belirsiz biri veya bir şeyi] bekle- : iyondams, iyondrams/ iyondray; çumers/ çumels, çumars
[evcil hayvanı] bekle- : çumers/ çumels, çumars; mç’eşums/ mç’eşuy
[kısa bir süre] bekle- : ek’içvams, ek’içumers
[hareket halindeyken çok kısa süre birini] beklemek için durakla- : iyondams; uyondams
beklenmeden : ameşvene/ ameşvenu, umeşvene/ umeşvenu
[bir şeyi bir halde] beklet- : oyondinams
[bir şeyi ya da bir hayvanı] beklet- : oyondrinay
[birini] beklet- : oyondinapams; oyondrinapay
[birini veya bir şeyi] beklet- : oyondrinams; omç’eşapay; omçetinay; oçvapams/ oçvapaps
[çamaşırı suya bastırıp] beklet- : gelupinams; gelumt’vinams; golibams/ golibaps
[tuzlu yiyecekleri suya bastırıp] beklet-: gelupinams; gelumt’vinams
bekletilip yayıkla yağ ve ayran yapılması icin ekşimiş (süt): xt’eri, xt’umeriI, xt’imeri, xtimeri
bel [= insan bedeninin göğüsle karın arasında daralmış olan kısmı] : şk’a, şka
bel [= toprağı kazmaya yarayan ve ayakla basılarak yere batırılan, ucu sivri kürek ya da çatal biçiminde bir tarım aracı] : mbeli
[birine] belâ ol- : elvaçams; dolobun; dolak’iden; dolak’it’en/ dolvak’it’en; dolvak’iden
belediye : belediye
beleşe konmuş ol- : geşaxen
belge : belge
belirle- : no3’irayII
belki : beçi, beki, bekita; mondo; galiba; belki
belle- [= aklında tut-]: elik’orams/ elik’oray; nisimadams/ nisimaday, nisamadams
belle- [= bel ile toprağı işle-]: bergums/ berguy/ bergups; çizonuy; molums/ molups; belups; gomolaps; gumers; ntxorums/ ntxoruy/ ntxorups
[aşağı doğru] belle- : celantxorums/ celantxoruy, gelantxorums/ gelantxorups/ gilantxorups
belli : belli
ben i. [çoğu doğuştan, tende bulunan ufak, koyu renk leke veya kabartı] : simadi; bengi, beni
ben zm. [birinci şahıs zamiri]: ma, man
benden : çkimden, çkimişen
benden/ bana doğru : şk’iminde, şk’imde, şk’imda
benim tarzda : şk’imeburi
benimkiler : çkimepe
beniz : çere, ç’ere; peri
bensizlik [= senin ya da onun yanında benim bulunmadığım durum] : uçkimeloba
benze- : numgums; numgus/ numgurs; numgvay; nungvay; nungams/ nungaps; nugaps
[birbirine] benze- : ok’umgums/ ok’umgus, ok’umgvay, ok’ungvay, ok’ungams/ ok’ungaps; ok’ugaps; uk’ungaps
benzer [= eş, aynı] : çisti
[biri zamanla değişerek birine] benzemeye başla- : nagapen; nagnapen
[biri kendini değiştirerek birine] benzemeye çalış- : namgvapams; nimgvapinams; nangvapay; nagnapen; nungapinapsII
[biri birini birine] benzet- [= biri yanlışlıkla birini başka biri san-] : numgvapams, numgvapinams, numgvapinay; nungvapay, nungapams/ nungapaps; nungapinapsI; nugapaps
[bir şeye] benzeyen : -memgvaperi
[birbirine ikiz gibi] benzeyen : ok’onok’veti
benzi : p’et’li
benzi çok soluk olan : p’it’li-gexra3keri
benzin : benzini
beraber : bile; aroğverda; asva; arte; baabeyi
[işi] berbat et- : k’oşk’azgums/ k’oşk’azguy, goşaz*gums/ goşaz*gups, guşaz*gups
berber : berberi
bere : p’ap’axi
bereket : bereketi
[-den] beri : -şen doni; -şen beri
beri tarafa/ beri tarafta : molenk’ale, molenk’ele, molendok’ele, molenik’ele
beri tarafa/ beri taraftan : molamtume; molenk’aleşa
beri tarftaki : moleni/ molen, molendoni; molenk’aleni; molenk’aleşi; molenk’eleni, molenik’eleni
beri taraftan : molendo, molendon, molenk’alendo
beriye : mole
beriye doğru : ti-mole
berrak : 3’iminda
besin al- : imgvanen
besle- [= birinin ihtiyaçlarını karşıla-/ birine bak-]: mç’eşums[1]; osk’uledinams/ osk’uledinay; osk’edinay, oskedinams/ oskedinaps
besle- [= insanı, hayvanı ya da bitkini yetiştir-] : omgvanams/ omgvanay/ omgvanaps
besle- [= insanı ya da hayvanı yetiştir-]: menç’eluy, menç’elums
[kendisinin yanında birini] besle- : eliskedinams
beslen- [insan bir şey ile beslen-]: ninç’elen
beslen- [insan ya da hayvan beslen-; kilo al-; bitki besin al-] : imgvanen
beş : xut, xuti
beş yüz : xut-oşi
beşe beş [= inşaatçılıkta kereste kalınlığını ifade eden terim]: xutişa-xuti; xut-xuti; beşe-beşi
beşe on/ beşon [= inşaatçılıkta kereste kalınlığını ifade eden terim]: xutişa-viti; xut-viti; beşe-oni
beşibirlik : beşluği; beşibirluği
[birinin bulunduğu] beşiği salla- : unk’ansI
beşik : om3’eli, on3’eli; 3’en3’eII + III
beşik kertmesi nişanlı : om3’elişa mesimaderi
beşinci : maxutani; xutoni
beşinci kez : maxutanişe
beter ol- : nak’arben
beton : betoni
beyaz : kçe, xçe
[aralarında] beyaz olan : kçeşi
beyaz saçlı (erkek ve kadın) : kçini[1]-I-1
beyaz saçlı ve beyaz sakallı : kçini[1]-I-2, kçini-pimbiloni
beyazımsı : kçeoci
beyazla(n)- : cikçanden, cikçanen, geikçanen, gixçanen; gamikçanden; ikçanden, ikçanen; dixçanen
[(birinin saçları) kenar tarafında] beyazlan- : elvakçanden, elvakçanen, elakçanen, elaxçanen, ilaxçanen, ilvaxçanen
[birine ait bir şeyin bir kısmı] beyazlan- : nakçanden, nakçanen, naxçanen
beyin : kuni
[zihinle çok çalışmaktan veya gürültüden (birinin)] beyni yorul- : ti gan3oren
bez : bezi; mbela; paç’avra, p’aç’avra; k’onk’i
[altına serşlan] bez : e3’arçale
[yayığın örtüsü olarak kullanılan bal mumlu] bez : demet’ula
bez parçası : şibi[1]
bıçak : xami
bıçakla- : 3onums[1]/ 3onuy[1]; nç’k’iluy
biçki : oşk’oraşe; xerxi[2]
bıçkının sapı : genk’lima
bık- : meç’irdun; naç’iren; ga3’k’endun
bıktır- : nok’açinams; nok’açay; nokaçams/ nokaçaps
bıldırcın : ort’iç’i, ort’t’iç’ç’i; bulducini; ot’rik’e
[arda] bırak- : nut’ams[1]/ nut’ay[1], nut’alams[1]
[belirli birine] bırak- : nut’omay; nut’oçayb
[canlı varlığı serbest] bırak- : oxoşk’ums; uxuşkumers; uxuskuraps; nuskuraps
[canlı veya cansızı] bırak- : met’omalums; dut’ams/ dut’ay, dut’alams/ dut’alaps; naşk’ums/ naşk’uy, naşkumers/ naşkumels, naşkumars
[canlı veya cansızı belirli birine] bırak- : nut’omalams; nuşk’uy, nuşkumers/ nuşkumels, nuşkumars
[canlı veya cansızı belirli birine bir daha geri almamak üzere] bırak- : nuşkvams
[canlı veya cansızı serbest] bırak- : oxuşk’uy[2], oxuşkumers
[(birine) hoş ve uygun olmayan şekilde bir şeyi] bırak- : ek’ut’k’oçams/ ek’ut’k’oçaps, ek’ut’k’omers
[içeriye] bırak- : amut’alams
[ilgiyi kaybedip] bırak- : oxoşkumers; ek’u3’k’ams
[kendini olduğu yerde] bırak- : didven
[kendi vücudunun üstüne sakal vs] bırak- : nişk’uy
[ortada] bırak- : amut’alams
[tümünü kullanmadan sonda kalan kısmını birine] bırak- : cut’ams/ cut’ay, gyut’alams/ gyut’alaps
[(birine bir şeyin) bir kısmını önceden ayırıp] bırak- : elut’alams/ elut’alaps, ilut’aleps
[(bazı) kısmını] bırakıp geç- : goşint’alams
bıyık : buyuği
[tatlı suda yaşayan] bıyıklı balık : pon3’o
biber : p’ip’eri, p’ep’eri
biberli : p’ep’eroni
biberon : 3i3a; emzuği; o3’u3’ale
biç- : şk’orums/ şk’oruy, ç’k’orums, ç’k’irums/ ç’kirups
[(bir şeyin) alt tarafından bir kısmını] biç- : k’o3’uşk’orams/ k’o3’uşk’oray; go3’uç’k’orams; go3’uç’k’irams/ go3’uç’k’iraps, gu3’uç’k’irups, gu3’uç’k’iraps
[(fındık, çay vs’nin) altındakiı (ot, diken vb’yi)] biç- : e3’uşk’oray; e3’uç’k’orams, e3’uç’k’irams/ e3’uç’k’iraps, i3’uç’k’irups, i3’uç’k’iraps; k’o3’uşk’orams/ k’o3’uşk’oray
[(kırılan dalı vs’yi) altından yukarıya doğru] biç- : e3’uşk’orams/ e3’uşk’oray
[aşağıya doğru] biç- : ceşk’orums/ ceşk’oruy, geç’k’orums, geç’k’irums/ geç’k’irups
[düşey doğrultuyla derin mekânın içinde] biç- : doloşk’orams, dolvoşk’oray, doloç’k’orums, doloç’k’irams/ doloç’k’iraps, doloç’k’irups, dolvoç’k’iraps
[etrafa bir şeyi] biç- : goşk’orums/ goşk’oruy, goç’k’orums, goç’k’irums/ goç’k’irups
[etrafını] biç- : goç’k’orums, goç’k’orams
[kökünden] biç- : eşk’orums/ eşk’oruy, eç’k’orums, eç’k’irums/ eç’k’irups/ yeç’k’irups
[ortadan] biç- : k’ok’oşk’orums; ok’oşk’oruy; ok’oç’k’orums; ok’oç’k’irums/ ok’oç’k’irups
[testere ya da motorlu testere gibi dişli kesici alet ile] biç- : xerxums/ xerxups
[tırpan, bıçak, makas ya da testere ile] biç- : ç’k’orums, ç’k’irums/ ç’kirups
[tırpan, bıçak, makas ya da testere ile bir kısmını] biç- : meç’k’orums; meç’k’irums/ meç’k’irups
[tırpan, bıçak, makas ya da testere ile] biç- : şk’orums/ şk’oruy
[tırpan, bıçak, makas ya da testere ile bir kısmını] biç- : meşk’orums/ meşk’oruy
[tırpan, bıçak, makas ya da testere ile kendine ait bir şeyi ya da kendisin bir şeyi] biç- : işk’orams/ işk’oray; iç’k’orams; iç’k’irams/ iç’k’iraps, iç’k’irups
bidon : bidoni
bil- : uşk’un, uçkin; açkinen
bildiğinden şaşmayan : ti-xinci
bile :bile
bile- : last’ums, last’ruy; larsums; lasirums/ lasiroms/ lasirups
bileğitaşı : çost’e, çost’ra; kyosta; bilevi; kyoste
bilek : xe-men3xuli
bileme taşı : kroste; k’rosta
bilevle- : last’ums, last’ruy; larsums; lasirums/ lasiroms/ lasirups
[bir aletin bir kısmını] bilevle- : nularsams
bilezik : bilezuği, belez*z*uği
bilge : tişineri
bilgi : çkina
[kendisini] bilgilendir- : içkinapaps
bilgili : t’işineri
bilgin : çkineri
bilgisayar : bilgisayari
bilinmeyen bir yer : esvele
bilinmeyen bir yerde : sotxa, sutxa, sontxa, suntxa, suntxani, sotxani[2]
bilmece : ognapa[1]; megnapa
bilye : mirasi; mila, mili, mile, milya
bin (sayısı) : şilya; vit’oşi
[taşıma aracına] bin- : cexedun, gexedun
[taşıma aracına alelacele] bin- : doluk’ap’un
bina : bina
[taşıma aracına] bindir- : coxunams/ coxunay, gyoxunams/ gyoxunaps
[üstüne] bindir- : coxunams/ coxunay; yoxunams/ yoxunaps
bininci : vit’oşonori
[taşıma aracına] binmiş haldedir : cexen, gexen
bir : ar, ari
bir gün [= günün birinde]: a p’ot’e, a p’ot’t’e
bir kolla tutulacak şekilde bağlanmış yük : xeşi[2]
[belirsiz] bir şey : mutxa, muntxa, muntxani, mutxani; muti, mutu; ar muti, ar mutu; muton
bir şeyler : mu-t-ort’ape; mutonpe
bir türlü + osz [= ne yapılırsa] : mutute
bir yerde/ bir yere : soti
[belirsiz] bir yerde/ bir yere : ar soti
[bilinmeyen] bir yerde : sotxa, sutxa, sontxa, suntxa, suntxani, sotxani[2]
[bilinmeyen] bir yerden : sontxaşen
[bilinmeyen] bir yere ait : sotxani[1]; sontxani
[bilinmeyen] bir yere doğru : sontxaşa
bir yerler : sotipe
bir yerlerde : sotxapes
biraz : ar piçi, ar pirçi; ar ç’it’a
birazdan : ar pirçi oraşi
birbiri, birbirleri : k’artik’arti, k’art’ik’art’i; artikarti/ artikati; artikartis; arti-majvaras
birden : ar piçiz; birden
birer : tito; ar ar
birer birer : teği teği; tito tito; ar do ar
biri [≠ “öbür”]: arti
[belirsiz] biri : mintxa; mitxa, mintxani, mitxani
birik- : ok’ibğen, uk’uibğen
[(sıvı, bir şeyin) altında] birik- : e3’agutun
[(bir şeyin) üzerine kar] birik- : cedums/ ceduy
biriktir- : ok’iğams/ ok’iğay/ ok’k’iğay; ok’imers, ok’imars
[parayı] biriktir- : ok’odums; ok’ot’oçuy; ok’iğay/ ok’iğams, ok’odumers/ ok’odumels; ok’onç’ams
[tasarlanmış bir amaç için parayı] biriktir- : omordinayIII
[taneli katı cismi] biriktir- : ok’obğams, ok’vobğay, ok’obğay, ok’obğaps, ok’vobğaps
[taneli katı cisim] biriktirilmiş halde dur- : ok’obğun, ok’vobğun
birinci : maoroni; aroni; maroni; artani; maarani; [ilk] sift’eneri; emogindeni; moç’k’a; iptineri, iftineri
birisi : ar3’o
birleş- : int’alen, oint’alen; ok’int’alen; ok’int’alay; oxint’alen; uxuint’alen
[derelerin] birleştiği yer : ok’ont’aloni
[canlı veya cansızı] birleştir- : ok’ok’atams, ok’ok’atuy, ok’ok’atay, ok’ok’ataps
birlikte z. : bile; aroğverda; asva; arte; baabeyi
[biri veya bir şey ile] birlikte : şk’ala; k’ala
birşeysiz : umuteli
bisiklet : k’et’i-n3xeni; bisikleti/ bisiklet’i
bit : mt’i; mt’iri
bit- [= hal f. : bitmek üzeredir] : çodun
bit- [= har.f. : sona er- ; tüken-] : içoden
[bitki] bit- [= yeşer-, filizlen-] : mzgudun
[bir şey biri için kökten] bit- [= kesil-] : mak’vaten
[tamamen] bit- : gamiçodinen, gamiçoden
bitap düşüp kendini olduğu yerde bırak- : didven; go3’it’k’omers, go3’it’k’oç’ams
bitir- : oçodinams/ oçodinay/ oçodinaps
[bir işi] bitir- : eyonç’inay
[tamamen] bitir- : gamoçodinams, gamvoçodinay/ gammoçodinay, gamoçodinaps,
gamvoçodinaps
[yiyip] bitir- : ceş’komams, ceşk’omuy, cimxoy, geimxors, geipxors
bitiş : çodini
bitişik : ok’oçaneri
[bir yer başka bir yere] bitişiktir : nodgun[2]
bitiştir- : ok’odgimsII
bitiver- : gamiçocinen, gamiçoden
bitki bit- : mzgudun
bitkin : sap’ari
bitkin duruma gel- : helaçi iyen; eç’k’odun; isap’aren, goisap’aren
biz i. [= sivri metal el aleti] : bizi
biz zm. [= şahıs zamiri, 1.şahıs çoğul] : şk’u, çku, çkin
biz bize : şk’un do şk’u; şk’unonaII; çku çkunebura; çkuneburaIII; çkineburaI
bizden : çkunden; çkunişen; çkinden
bizden/ bize doğru : şk’uninde, şk’unde, şk’unda
bize doğru : çkunda, çkunde; çkinda
bizim dille [= Lazca z.] : şk’uneburaII, şk’uneburiIII; çkuneburaIV; çkineburaIII
bizimkiler : şk’unepe, çkunepe, çkinepe
blog : İnternet’i-sva/ İnternet’i-msva; suribini; bloği; blogi
bodur : cekarçaleri
bodur ağaç : tamli
boğ- : oşk’idams/ oşk’iday, oşkidams/ oşkidaps; coşk’idams/ coşk’iday, gyoşkidams/ gyoşkidaps; oşkvidaps
[(birinin) boğazını elle sıkarak] boğ- : noşk’idams/ noşk’iday, noşkidams/ noşkidaps
[su içinde] boğ- : doloşk’idams/ doloşk’iday, doloşkidams/ doloşkidaps
boğa : xoci, xoji
boğaz [= boyun] : ali, x’ali
boğaz [= gırtlak] : xurt’uli; xurxi; xoxonç’aII
boğaz boğaza gel- : ok’işirams/ ok’işiray
boğazına düşkün [= obur]: nuk’u-ğurz*uli; korba-ğurz*uli; korbala
[yemek vs birinin] boğazında kal-/ boğazında takıl- : xurt’uli cadven; gyari geladven; x’irx’int’is gilvoskidun; x’irx’int’is guludgitun
[yemeği ya da suyu] boğazından indir- : coşk’ums/ coşk’uy; cuşk’ums; cişk’uy; geişkumers/ geişkumels; gyuşkumers
boğazla- : mek’vatums/ mek’vatuy/ mek’vatups
boğmaca : k’ok’i3’i; k’ori3’a; k’ork’i3’a, k’ok’i3’a
boğul- : işk’iden, işkiden, işkviden; cişk’iden, geişkiden, gişkiden
bohça : boxç’a/ boxça
[sardıç] bohçala- : melak’orums; melak’irums/ melak’irups, milak’irups; mulak’irups
bok : k’undi
[işi] bok et- : dolozgums/ dolzguy; cozgvay; goyozgvams/ goyozgvay; gyoz*gvams/ gyoz*gvaps; goz*gvams/ goz*gvaps
boklu : k’undiyari; k’undoni
bol : opşa[1]; mboli; zade; dido; moşkva
bolla- : gointxen
bollan- : goninzden; imbolanen
Bolluk ve mutlulukla ! : Xila do k’ayobate ! [= yeni eve oturunca ve yeni yılda tutulan bir dilek]
bollukta rahat yaşa- : omtun
bomba : bumba, bomba
boncuk : zenişi; dadala[1]; moni
borç : e3xa; borji, borci; meçama, meçamoni; e3xeri
borç al- : ei3xams/ ei3xay, i3xams, ni3xams; e3xeri gu3’umers
borç edilmiş : cezaderi
borç üstlen- : borci eik’idams
borç ver- : no3xay/ no3xams/ no3xaps
Borçka ilçe merkezi : Boçxa
Borçka ilçesi İçkale köyü : Çxala
Borçaka-İçkale’li : Çxaluri
boru [= su borusu]: purengi, pufrengi; boru
[topraktan yapılmış, genelde atık su ve tuvalet için kullanılan kiremit benzeri] boru : pufrengi
bostan : cetasule, getasule
boş [zaman] : avara
boş ver- : oxuşk’ums; naşk’uyIV; oxuşkumersII; nok’ank’amsII
boşa- : dik’atams; met’omalums; naşk’ums/ naşk’uy, naşkumers, naşkums, naşkumels, naşkumars
boşal- : moiçoden; moiçodinen; muiçoden
[tamamen] boşal- : gamiço; dinen, gamiçoden
boşalt- : moçodinams, mvoçodinay, moçodinay; moçodaps
[cansız cismi yukarı] boşalt- : eşk’axums/ eşk’axuy, eşaxums/ eşaxups, işaxups
[delikten] boşalt- : gamaxums/ gamaxuy/ gamaxups
[(bir kaptan) sıvı] boşalt- : meyorums/ meyoruy, meoruy/ meorums, mex’orums/ mex’orups; mijax’orups; munktay
[tamamen] boşalt- : gamoçodinams, gamvoçodinay/ gammoçodinay, gamoçodinaps,
gamvoçodinaps
[derelerde taş altındaki] boşluk : arini
boşu boşuna : m3udişi
boşuna konuş- : nçxalumsIII; patxumsIII; kançums; goşubğams; vrat’k’umsII; barbalaps
boy : boyi
boya : paye; ğap’i; boya
boya- : ğap’ams
boyanmış : ğamperi
[dereyi] boyla- : dolilay
[tepeyi] boyla- : eilay
boylu boyunca : ayk’iri; golamtumaniI
boynu bükük : dudi-celeri; guri cet’eri
boynunu bük- [= muhtaç ol-]: ali elunktams
boynuz : arka, akra, kra, nkra
boynuzlu : akroni
boynuzsuz : koligi
boyun : ali, x’ali.
boz- : k’ok’oxums; ok’oxuy/ ok’oxums/ ok’oxups
[derin bir şeyin dibindeki bir şeyi] boz- : doloxums
[ev, bina vs’yi] boz- [= yık-]: dolobğams[2]/ dolobğaps[2]
[(dışarıdan net ve açık görülmeyen kapalı bir sistemin) içini] boz- : doloxums/ doloxuy
[hava] boz- : ok’oxums/ ok’oxups
[(birinin) işini ya da olayını] boz- : gyuşalups
[kenarını ya da bir kısmını] boz- : elaxums/ elaxuy/ elaxups, ilaxups
[kurulu düzeneği] boz- : ceşalums/ ceşaluy, geşalums, geşalams/ geşalaps; moşalums
bozuk [para] : ok’oxveri
[(ceviz, fındık vs hakkında) delik, koruk, çürük ya da] bozuk : punt’ura, punt’a
[düzen] bozul- : cipaşen
[ev, bina vs] bozul- [= yıkıl-] : k’ok’ixven; ok’ixven
[evlilik vs] bozul- : muişaleps
[kilit] bozul- : geinçxilen
[süt] bozul- [= kesil-] : şk’orun; xtun[2]
[yemek ekşiyerek] bozul- : mç’oxun; imç’oxen; imjaren
bozulmuş/ bozuk : ok’oxveri
böbrek : bombureği, bumbureği
böcek : bobola; bobonç’va; boceği; buzula
[unda yaşayan] böcek : şivri; mşivi
[un] böceklen- : imşiven
[buzağı] böğür- : p’et’elams/ p’et’elay/ p’et’elaps
[inek, dana, domuz vs] böğür- : mğorums/ mğoruy/ mğorups, mğorams/ mğoray/ mğoraps
[düşey doğrultuyla derin mekânın içinde] böğür- : dolomğorums/ dolomğoruy/ dolomğorups; dolomğorams/ dolomğoray/ dolomğoraps
böğürme : mğorini
böğürtlen : durğuni, duğreni; mt’k’a[1]; daz*i-k’andğu
[kendi aralarında] böl-/ bölüş- : k’ok’ik’atams; ok’irtay/ ok’irtams, ok’iltams; goirtams, goiltams; irtams
[ortadan] böl- : k’ok’o3’ums/ k’ok’3’uy; ok’o3’uy; ok’o3’k’ums, ok’o3’k’ims, ok’o3’k’ams, ok’o3’k’ips
[(pay etmek için) ortadan] böl- : ok’ortuy/ ok’ortums, ok’oltums
bölge : oput’eIII, ofut’eIII
[evlerinde ince tahatadan yapılan ahşap ara] bölme : daraba
[ortadan] bölüp pay et- : ok’ortuy/ ok’ortums, ok’oltums
börek : bureği
böyle s. : ha-st’eri, ha-steri
böyle z. : haşo, aşo
böylece/ böylelikle ; haşote, haşoten, aşoten
bu iş.zam. : ham[1], ha[1], haya, aya[3]
bu iş.s. : ham[2], ha[2], aya[4], am, a[1]
bu akşam : amseri, hamser
bu akşamki : amserineri, hamserineri, hamseneri, hamserei
bu gece : amseri, hamseri
bu geceki : amserineri, hamserineri, hamseneri, hamserei, amseneyi
bu kadar : hak’u/ hak’k’u, hak’o, ak’o, ok’o.
bu sene : 3’o, ham3’o, han3’o, an3’o, an3’i, 3’i
bu seneki : 3’oneri[1], ham3’oneri, han3’oneri, an3’oneri, an3’ineri, 3’ineyi
bu tarafa : hakoleşa; akule
bu taraftan geçip : hakele, hayele, hakole, hakolen, akolendon, akolen, akule
bu yıl : 3’o, ham3’o, han3’o, an3’o, an3’i, 3’i
bu yılki : 3’oneri[1], ham3’oneri, han3’oneri, an3’oneri, an3’ineri, 3’ineyi
buçuk : do gveri
[kesilmiş ağacı] buda- (= ayıkla-) : 3xont’umsI
[yaşayan ağcı] buda- :3’opxuy; 3xop’ums, go3xop’ums; xorxums; gok’vatums/ gok’vatuy/ gok’vatups;; goxums/ goxups; guşaç’k’irups
[yaşayan ya da kesilmiş ağacı] buda- (= dallarını yol-) : 3xot’uyII/ 3xot’umsII
[bir ağacın etrafını] buda- : goxorxums/ goxorxuy; gok’vatums/ gok’vatuy/ gok’vatups; go3xop’ums; goşk’orums/ goşk’oruy
[(belirli bir şeyin) tepesini] buda- : mouk’avatay/ mouk’vatams
budala : k’oft’e; sefili; budala; banga[2]; gangara; gangu
bugün : andğa, hamdğa, handğa; dğa
bugünkü : hust’ineri; ha3’ineri, a3’ineri; handğaneri; dğaineri
bugünlerde : handğalepez, andğalepes
buğday : mdik’a, dik’a; boğda; buğdayi
buğday ekmeği : mdik’a-cari; kovali, kuali, kvali
buğday tarlası : mdik’alepona, mdik’apuna, mdik’a-livadi, mdik’aluği; dik’apona
[çeşitli] buğdaygillerden bitkilerinin ortak adı : kurumi
[ağızdan çıkan] buhar : keşuriI
[(sıcak veya soğuk) her çeşit] buhar : t’ufa; nefli; keşuriII
[kokulu veya kokusuz sıcak] buhar : klesti
[kokulu sıcak] buhar : kresti
[kaynayan suyun sıcak ve kokusuz] buharı : keşuriI
bul- : z*irams2; ziray1; z*irums2/ z*iroms2/ z*i(r)ops2
bula- : nt’olams; nt’oluy
[çamur vs’ye] bulan- : işlop’en
[insan bir şeye] bulan-/ bulaş- : mvaselen[1]; int’olen; nt’olun; int’k’olen
bulandır- : omğiranams/ omğiranay/ omğiranaps
[birinin midesini] bulandır- : guri uktinams[2], guri duktinams
[yemek veya tatlı hazırlamada karışık malzemelerin] bulandırılmış hali : k’ork’ort’i, k’ork’ot’i
bulanık [görüntü] : ğağili
bulanık [su] : mğiri/ mğiyi, mğiyayi
[(bir) hastalık birine] bulaş- : ak’nen; nak’limen
[(bir) hastalık, renk vs birine veya bir şeye] bulaş- : nak’nen; meyak’nen; mijvakten; uxvakten
[(bir) hastalık, renk vs belirsiz birilere veya bir şeylere] bulaş- : meyik’nen
[(bir) renk, kan vs bir şeye] bulaş- : akten; ankten; meyakten; nakten
bulaş- [= leke yapıyor] : dolvankten, dolakten
bulaşık : noçxeşe; p’ut’ali; k’ap’i/ k’ap’p’i; angi; bulaşuği
bulaşık/ bulanmış : t’at’eri
bulaşık suyu : menoçxe
[hastalığı birine] bulaştır- : uğodinams; meyuşkumers, meuşkumers
[hastalığı, rengi vs birine] bulaştır- : unktams/ unktay; meyuk’limay; nuk’limams, nuk’nams
[hastalığı, rengi vs etrafına] bulaştır- : gunktams/ gunktay
[pelte halinde olan bir şeyi bir yere] bulaştır- : t’a3ums; t’a3’uy; t’a3uy; not’a3ams; not’a3’ay; not’a3ay; t’at’ups
[pelte halinde olan bir şeyi kendine] bulaştır- : goit’a3ams, goit’a3’ay, goit’a3ay; guit’at’ups
[(bir) rengi birine] bulaştır- : uktinams[1]
[yemeği] bulaştır- : getotums
buldozer : dozeri, boldizeri; xuberi
Bulgaristan : Bulgaristani/ Bulgayistani
bulunmaz hale gel- : nik’arben
bulut : dumani; mp’ula, m3a-mp’ula, mpula
[hava] bulutlayıp karar- : dilikaçen
bulutlu hava : mp’ulera
[hava hakkında] bulutlu ve kapalı : rumeli
bunal- : naç’iren; meç’irdun; ga3’k’endun
bundan : hamdo
bundan sonra : hamu do ok’ayi/ hamu do ok’aye; husişuk’ule, husuşuk’ule
bunlar : hani; hantere, hantepe, hamtepe, antepe
[ağzını] bur- : xup’ums/ xup’oms
burada : hay, hak, hako, ak; amyeris
buradan : hakelendo, hakole/ hakolen; hakşen; akolendo/ akolendon, akulen, akolen
buralara : haminepeşa
buralara kadar : haninepeşa
buralarda : haninepes, haminepe; hantepe; hamerepez
buralı : hakoni
buraya : hay, hak, hako, ak; ameris
buraya kadar : hakşa, hakşakiz/ hakşakis; akşa, akşaya
burgu : burgi; bileyizi, mat’k’ap’i
[(birinin) eli ya da ayağı] burkul- : nun3xot’un; gamuvelay; gyakten; no3xont’un; nancğimen
burnunu çek- : nçxindi eyişvanams; çxindi moişifonay; onç’ams; çxundi 3’in3’ups
burnunu kıvır- : nçxindi elanz*ik’ums, çxindi elanzik’uy, nçxindi elanz*ikoms
burnunu sok- : nçxindi no3onms; çxindi o3onams, çxindi no3onams
buruk [= neşesiz] : guri-cet’ineri; cet’eri, guri cet’eri
buruk [= uygun olmayan koşullar sonucu dönerek büyüyen (ağaç)] : purjineri; ndrik’eri
buruk [= yiyince ağzı buran; çok kekre] : lon3aII; nk’oloIII
burun : çxindi, nçxindi, çxvindi, çxundi
burun kanadı : çxindişi parpa[2]-I; çxindişi pampariII; p’ip’iliI
buruş- : iç’ik’olen; iç’ilaxen, incğimen
buruştur- : ncğimuy, ncğimoms; ncğimok’ums; ncğimops, ncğimups
buruşuk : ncğimeri
but : t’ut’uli[1]-II-3 + III
buz : doği, ndoği; ineri
[yoğun kar yağdığı zaman ağaç dallarından ve evlerin damından sarkan] buz : xila[3]
buz dolabı :buz-dolabi, buz-dolap’i; dolabi
buz istalaktiti : xila[3]
buzağı : ncenina, nceni, ngeni, geni
[dişi] buzağı : muzarina, muzayina; muzari, mozari/ mozayi; mozari-ngeni
[erkek] buzağı : xocik’ina, xojik’ina
[yeni doğmuş] buzağı : p’ep’ela
bük- : ndrik’ums/ ndrik’uy, ndrik’oms, ndrik’ups
[aşağıya doğru] bük- : cendrik’ums/ cendrik’uy, gendrik’ums/ gendrik’oms
[(çubuk vs’yi) düşey doğrultuyla derin mekânın içinde] bük- : dolondrik’ums/ dolondrik’uy
[(bir) insan] bük- : mentxozuy
[kenardan] bük- : elandrik’ums/ elandrik’uy, elandrik’oms, elandrik’ups, ilandrik’ups
[tel vs’yi içeri doğru] bük- : dolondrik’ups
[(bir şeyi bir) ucundan] bük- : mendrik’ums/ mendrik’uy, mendrik’oms, mendrik’ups
[(genelde dikili olan bir şeyi) üstten aşağıya doğru] bük- : mondrik’ums/ mondrik’uy, mondrik’oms, mondrik’ups
[yana doğru] bük- : golandrik’ums/ golandrik’uy/ golandrik’ups, gulandrik’ups
büklüm : mentxozeri
bükme tatlısı : k’irk’oleri
[insan belden] bükül- : mondrik’un, mondruk’un
[insan (kafasını bacaklarına yaklaştıracak şekilde) belden] bükül- : ok’ondruk’un
[insan isteyerek spor olarak] bükül- : indrik’en
[(bir) şey kendi kendine (güçsüzlüğünden ya da dirençsizliğinden)] bükül- : mendruk’un, mendrik’un
bükülen yer : mendrik’oni
bütün : bit’umi; mtel/ mteli/ mtelli; telli
bütünüyle : sotinuri[2]
büyü- : irden; imorden; moirden, muirden
[birinin çocuğu] büyü- : arden
[deniz] büyü- : epunII; irdenIII; epumsII
[evin] büyüğü : didi
büyükçe [= büyüğe yakın; tam büyümemiş olan] : morderi[2]
[birilerin arasında] büyükçe olanı : morderi[3]
büyük : morderi[1]; didi
büyükanne : didi; morderi-nana; bedi; didi-nana; nandidi
büyüklen- : ibaren
[çocuk hiç] büyüme- : meyimorden[1]
[çocuğunu, hayvan yavrusunu ya da bitkiyi] büyüt- : omordinamsI/ omordinay; orday/ ordamsI/ ordapsI
[çocuğunu ya da hayvan yavrusunu sıradan bir amaç gütmeksizin] büyüt- : morduy
[(bir şeyin) hacmini] büyüt- : didi ikuy; odidanams
[odayı] büyüt- [= genişlet-]: gamvonç’ay; omordamsII; ordamsII/ ordapsII
[çocuk iyi] büyüyüp yetişkin ol- : meyimorden[2]
[(birinin) çocuğu] büyüyüver- : elarden
büz- : uxup’inams[1]/ uxup’inayI; oxup’inams; xup’ums, xup’oms; oxoxupups
büzül-/ büzüş- : oxup’un
[birine ait bir şey] büzül-/ büzüş- : axup’inen, uxup’un
[toplanan sebze tazeliğini yitirip] büzüş- : purcun, purjun, prucun; çunun
C
cadı : cazi, cadi
cam : cami, jami, ncami
cami : came, ncame; oxvamule
camuş : camişi
can : şuri[1]-II
[çok] cana yakın (çocuk) : oxiyale
canı çık- [= çok yorul-] : şuri eyalen; şuri yuxtams, şuri yuxtaps, şuri yuxteps
canı iste- : ç’ondun; guri ayen; guri ceduy[2]; afik’iren; agoren
Canım ! : Gurişi yagi !; Guri-yaği !
Canım !/ Canımın içi ! : Şurimşine !
[çocuklara söylenen sevgi sözü olarak] Canım ! : Nculi !; Sebculi !
vazgeç- : şuri ek’it’oçay
canlı : saği; skidala[2]-II
[birine] cebbelezi yap- : vuyi-cubriya uxenams
ceket : cek’eti/ cek’et’i; ruza; ceketi
[keçi-koyun yününden veya kendir ipinden yapılan geleneksel kısa] ceket : mçoxa[1]
cenaze : cinaze, cenaze
Cennet köylü : Ç’ennetayi
cep : cebi, jebi; aç’u; xenduziII; cebe
[elektrik] cereyanı : ceryani
cesaretli : guroni
cevap : cevabi; coğap’i
[birine] cevap ver- : coğap’i meçams; cevabi meçaps; nusimins
ceviz : nez*i, nezi; k’ak’ali
ceviz ve fındığın kabukları : çepla, çapla
ceviz içi : k’ak’alişi nez*i
ceviz posası : no3’ilexi
cevizin ve fındığın iç kabuğu : xeç’ep’a
cevizin yeşil kabuğu : ğampu, ğampo
cevizlik : nez*opuna
[kendi üstündeki bir şeyi söküp] çıkar- : doli3’ams/ doli3’ay, doli3’k’ams/ doli3’k’aps, dili3’k’aps, dili3’k’ips
cılız : ç’irili
cırcırböceği : seri-mç’umale
cıvar : gomtumani; dogneği; gomti, gomte; golamtumaniV + VIII
[(bir şeyin)] cıvarı yan taraflarına : golamtumaniIII
cıvata : civeta
cıvık : lon3’aI; tutxuIII; tutxoci; titxuII
[kuş] cıvılda- : 3i3ilams; k’ark’alams; i3’vi3’vilay, 3’vi3’vilay; 3’ip’inams; t’rağodumsII; uç’andamsII; ustvinsII
[çocuklara söylenen sevgi sözü olarak] Cicim ! : Sebculi !
[birinin yaptıklarını ya da söylediklerini] ciddiye al- : uşinams
[birini] ciddiye alma- : elaçams[1]; var-moi3’onams[2]; va-ci3’onay; var-moi3’onay; var-num3’k’rams; var-nuxondinams; moi3’onams[3]
ciftlik : çiftluği
ciğer : cigeri
[çok olgunlaşıp içi] ciğer rengi olmuş (armut) : mğaca; mğica/ mğija; monduna
cimri : 3’im3’imi; nak’isi; xinç’ç’i; xesisi; t’at’i-mç’veri; k’it’ip’irozi
[çok] cimridir : rak’anişi mskveris-ti nunç’vals; m3’k’iriz xardali gamimers
cins : cinsi
[biri ile] cinsel ilişki kur- : xodums/ xoduy/ xodups; mak’iden
civciv : p’ulina; 3’ip’ulina; civcivi; 3’ip’ili; variya; ç’uç’uli
coğrafya : coğrafya
conta : conta
cömert : comert’i; ğeni; xe-boli
cuma günü : obiçxa; çaçxa; p’araske, p’araske-ndğa
cumartesi günü : şuriçxa; sabaxça; sabat’oni, sap’at’oni
cuzdani : cüzdan
cüce : p’uç’a
Ç
çabucak [= az zamanla] : manişa, manişa-xolo
çabucak [= hızlı; acele ederek] : k’ap’ineri; ar ceşvajoni; a picora, a piçoraşi, a piçoraz, a piçuraz, a piçvaz; a şvaçiz
çabucak [= zamanın geçtiğinden farkında olmadan] : ar ceşvajoni; a picora, a piçoraşi, a piçoraz, a piçuraz, a piçvaz; a şvaçiz; ar nebetis, ar nebetişi
çabuk : mani mani
çabuk ol- : duşinams/ duşinay, dauşinams, dauşens
çabukça hareket et- : nok’ap’ams
çadır : çadiri
çağılda- : çaçxalams/ çaçxalay, çaçxalums; şirşilayII
çağır- : moiç’anday
[azarlayarak] çağır- : mok’ucoxams[2]/ mok’ucoxums
[belirli birini] çağır- : uyoxams/ uyoxay/ uoxay; ucoxams, ucoxums, ucoxops, ucoxups
[belirsiz birini] çağır- : iyoxams/ iyoxay; icoxams, icoxums, icoxops, icoxups
[karşı taraftan] çağır- : mok’ucoxams[1]
[kendisi dışarıdayken içeride olan birini dışarıya] çağır- : gamuyoxams
[nerede olduğu bilinmeyen birini] çağır- : iyoxams/ iyoxay; icoxams, icoxums, icoxops, icoxups
çağlatarak akıt- : meyoçxiyalams
çağlayan : maçxa; çaçxa; geçaçxaloni; meçaçxaloni, meyaçxaloni
çağlayarak ak- : meyaçxiyalums
[kendi içine doğru] çağlayarak ak- : doliçxiyalams
çak- [= çivi ile tuttur-] : coç’adams/ coç’adums, gyoç’k’adams; yoç’k’adams/ yoç’k’adaps
[alttan yukarı çivi] çak- : e3’aç’adums/ e3’aç’aduy; e3’aç’k’adums/ e3’aç’k’adups, i3’aç’k’adups
[araya] çak- : k’oşk’aç’adums/ k’oşk’aç’aduy, goşaç’k’adums/ goşaç’k’adups; guşaç’k’adups
[bir araya getirerek] çak- : ok’oç’adums/ ok’oç’aduy, ok’oç’k’adums/ ok’oç’k’adups
[çakmak, elektrik anahtar vs] çak- : ç’apxums/ ç’apxuy; gelançaxums, gelonçaxams
[çivi] çak- : ç’adums/ ç’aduy, ç’k’adums/ ç’k’adups
[çivi, nalı vs] çak- : ceçams/ ceçay, geçams/ geçaps
[çivi, çeper vs etrafına] çak- : goç’adams/ goç’aday, goç’k’adams/ goç’k’adaps
[çivi, tahta vs (duvar gibi) düşey bir yüzeye] çak- : noç’adams/ noç’aday; noç’k’adams/ noç’k’adaps
[çivi vs (bir şeyin) üzerine] çak- : moç’k’adams
[kibriti] çak- : ç’apxums; eluç’apxay; celoçay; gelançaxums, gelonçaxams
[(bir şeyin) üzerine çivi vs] çak- : coç’adams/ coç’adums, coç’aday
çakal [erkek ve dişi]: mç’apu; lip’adre; mky’apu
[erkek] çakal : lap’arde; lip’arde, lip’adre, lip’art’e
çakal eriği : ombri-ğeci, ğeci-ombri
çakalsız : umky’apeli
çakı : ç’ak’i
çakıl : 3’ik’vabi; xijili; kvanç’ala; çağili
[(bir şeyin veya birinin üzerine) çivi vs] çakıl- : gyaç’k’aden
[(duvar gibi) düşey bir yüzeye] çakılıdır : noç’adun, noç’k’adun
[(bir şeyin) üzerine] çakılıdır : coç’adun, gyoç’k’adun; yoç’k’adun
çakıllık : 3’ik’vabepuna; xijilopona; kvanç’alapuna
çakmak : ç’akmaği, çakmaği
çal- [= hırsızlık et-] : ixirams/ ixiray, ixirs; nixirams/ nixiray/ nixiraps
[belirli birinden bir şeyi] çal- : dolugyaurams
[kırağı] çal- : doği govalay
[kabak yaprağının sapı ile yapılan basit bir] çalgı : p’ililiII
çalgı çal- : oç’andinams/ oç’andinay, oç’andrinams/ oç’andrinay; gilaçaps
[aşağıdan yukarıda olan birine doğru] çalgı çal- : elvoç’andinay
[hafiften yavaş yavaş keyifle] çalgı çal- : geloç’andinamsI
[öteye doğru hareket yaparak] çalgı çal- : goloç’andinams
[sıkılınca kendince neşelendirmek için] çalgı çal- : geloç’andinamsII
[yukarıdan aşağı doğru hareket yaparak] çalgı çal- : geloç’andinamsIII
[yüksek yerde asılı duran] çalgıyı indirip alıp çal- : celvoç’andrinay
çalı : tamli
çalı çırpı : nçalapona; n3’ixi; n3xik’i, 3xik’i
çalı çırpı yığını : k’un3xi
çalıaldatan kuş : ç’eç’eğeni
çalıkuşu : mç’urç’a-k’inçi; m3’oridaII
çalıkuşunun yeni uçmağa başlayan yavrusu : m3’oridaI
çalılık : tamlona
[kesilmiş ve kurumuş] çalılık : nçalapona; n3’ixi; n3xik’i; 3xik’i
çalımlı gel- : moxvadums, moxvaduy, moxvadun
çalıp çırp- : goixirams/ goixiray
çalış- : içalişams/ içalişay/ içalişaps, içalişeps; dulya ikums/ dulya ikuy, dulya ikoms, dulya ikips
çalışkan : çalişkani; dulya-mxenu
[vantilatörü] çalıştır- : [vantilatori] ofarfalamsI-2
[ağzını] çalkala- : gamiçxams/ gamiçxay/ gamiçxaps, gamiçxups
çalkala- : nçaxums/ nçaxuy/ nçaxups
[sıvıyı] çalkala- [= salla-; dalgalandır-]: int’valeps
çalkalan- : inçaxen; int’valen
çam ağacı : çambi, çami/ çam, nçami; noteII
çamaşır : şeyi[1]
çamaşır sırığı : yat’oniII
[yıkanacak olan] çamaşırı : onaxoni
Çamlıhemşin ilçesinde Lazların eskiden beri oturmadıkları bölge [= Hemşinlilerin geleneksel yerleşim alanı] : Vija, Vica, Vice [Çamlıhemşin ilçe merkezinin Lazca adı yoktur.] [“Mjora” dergisinin 2’nci sayısında (İstanbul, 2000) yayımlanan “Fonoloji ve morfoloji bakımından Lazca diyalektleri” adlı metinde “Çamlıhemşin’in Lazca adı” olarak “Vija” biçimi yazılmıştır. İsmail Avcı Bucaklişi, metnin yazarı Gôichi Kojima’ya hiç haber vermeden metne bunu eklediğini sonradan açıkladı. Gôichi Kojima, böylece yapmadığı hatanın sorumlusu edildi. İAB bu konuda kendisinin haklı olduğunu bugüne dek inadına iddia etmeye devam etmektedir.]
çamur : çamuri; ç’oç’oxi, ç’anç’axi, ç’aç’axi; t’ot’o3’i; t’ot’olo3i; t’olopi; t’alaxi[2]-II
[koyu, yapışkan ve özlü] çamur : t’ot’o3i
[kurumuş] çamur : xombula ç’oç’oxi; xombula let’a; t’alaxi[2]-I
çamur ile kirlet- : t’alaxums/ t’alaxups
[kendi ayağını] çamura batır- : it’ot’o3’ay
çamurlan- : iç’oç’oxen; iç’anç’axen
[bataklıkta] çamurlan- : iç’orç’en
çamurlu : ç’oç’oxiII; ç’anç’axoni, ç’anç’axiII; t’oloponi; t’alaxoniII
[kuru] çamurlu : t’alaxoniI
çamurlu ol- : iç’oç’oxen; iç’anç’axen
çamurlu yer/ çamurluk : ç’aç’axopina; ç’anç’axuna
[büyük] çan : çangi
[küçük] çan : t’angalaII
[yabani hayvanları korkutmak için teneke vs ile yapılan bir nevi] çan : orayoni
çanta : çanta
çapa : berci; çapa
çapa vur- : pouşi ikoms
çapala- : bergums/ berguy/ bergups; çizonuyII; 3ijonuyII; molums/ molups; belups; gomolaps; gumers
[bahçelerde bitkiler boy verince] çapala- : om3’ulanay[1]
[derinlemesine] çapala- : 3’ardups
[etrafını] çapala- : goxaçkums/ goxaçkups, guxaçkups; gumolams
[tarlayı etraflıca] çapala- : goxaşk’uy
[tarlayı lâlettayin] çapala- : goxaşk’uy
[kendine ait bahçenin] çapalama işini bitir- : goiçizonay
çarçabuk [= hızlı] : k’ap’ineri; ar ceşvajoni; a picora, a pişoraşi, a piçoraz, a piçuraz, a piçvaz; a şvaçiz
çarçabuk [= zamanın geçtiğinden farkında olmadan] : ar ceşvajoni; a picora, a piçoraşi, a piçoraz, a piçuraz, a piçvaz; a şvaçiz; ar nebetis, ar nebetişi
çardak : ceturgeri
çare : çare
çarık : çabla; kalamani
[değrimenin] çarkı : parpa[1]-I
[biri bir şeyi bir şeye] çarp- : nontxams[1]; noç’irdams/ noç’irday; montxams[4]; nutxips
[biri bir şeyi bir şeye yukarıdan aşağı doğru hareket ederek] çarp- : coç’apxams/ coç’apxay
[biri bir şeyi bir şeyin yan tarafına] çarp- : elvontxay, elontxams/ elontxaps, ilontxaps, ilvontxaps
[biri bir şeyi etrafa] çarp- : goç’apxams/ goç’apxay
[biri bir şeyi yere paralel hareket ederek] çarp- : noç’apxams/ noç’apxay/ noç’apxaps
[biri birine ait bir şeyin yan yukarı tarafına] çarp- : eluntxams
[biri birine arkasından] çarp- : ek’uç’apxams/ ek’uç’apxay/ ek’uçapxaps
[biri birine elinin tersi ile hafiften] çarp- : nuft’ilams
[bir şey bir şeye] çarp- : nontxay
[biri veya bir şey bir şeye] çarp- : nabri3’en; naç’irden
[biri veya bir şey (biri veya bir şeyin) etrafına] çarp- : gvaç’apxen
[biri veya bir şey (biri veya bir şeyin) kenarına] çarp- : elvaç’apxen
[biri veya bir şey bir şeye yandan] çarp- : elvantxen, elantxen, ilantxen, ilvantxen
[biri veya bir şey birşeylere sağa sola] çarp- : ilantxen-gilantxen
[biri veya bir şey yere paralel hareket ederek kendisi bir şeye (hızlı)] çarp- : naç’apxen; mantxen; maç’k’iden, mvaç’k’iden
[biri veya bir şey yukarıdan aşağıya doğru kendisi bir şeye] çarp- : gyaç’k’iden
[biri bir şeye aşağıdan yukarıya hareket ederek] çarp- : e3’oç’k’idams/ e3’oç’k’idaps, i3’oç’k’idaps, i3’voç’k’idaps
[biri kapıyı] çarp- : moç’k’idams/ moç’k’idaps
[zemine] çarpa çarpa düş- : uk’ap’un[1]
[kapıyı] çarparak kapat- : noğramams/ noğramay
çarpık (= çökük): ok’oçvap’eri
çarpık (= yamuk): ç’ap’ra, ç’up’ra
çarpıl- : damralen
[elektriğe] çarpıl- : nik’iden
[sıvı bir şeyin üzerine] çarpıp sıçra- : namç’veten
[biri veya bir şey bir şeye] çarpıp yapış- : mvaç’apxen, maç’apxen
[hareket halinde olan araçlar veya insanlar] çarpış- : ok’aç’k’iden
[biri bir şeyi bir şeye] çarptır- : noç’apxapay; nontxapay/ nontxapams/ nontxapaps
çarşaf : eyorçala, eyorçale, eyarçale, erçapule, ijarçale, ijarçapule; çarşafi
çarşamba günü : cumaçxa
çarşı : noğa; çarşi
çarşıdaki : noğayi
çarşıdan i. [ablatif durumu] : noğaşe, noğaşa, noğaşen
çarşıdan z. : noğale
çarşılı : noğaluri, noğayi
[birine] çat- : elvaben
[kaşlarını] çat- : ciğay
çatal [= ağaç gövdesinin kollara ayrılış yeri]: ç’at’ala; bajği
çatal [= yemek yerken kullanılan uzun dişli maden araç]: ç’at’ali, ç’at’al-k’uzi
çatal [biçiminde olan] : ç’at’ali
[eğilmiş fındık vs ağaçlarına destek vermek için hazırlanan] çatal ağaç : mebaz*gale, mebaz*gule
çatı [= yapıların üstünü akıntılı biçiminde örten ağaç iskelet] : otvaI
çatı [= çatının dış yüzeyi; dam; yapıların üzerlerine yapılan örtü] : otvaII; ç’eri[2]-II
çatı borusu : otva-sp’ina
çatı ızgarası : reik’a
çatı katı [= tavan arası]: on3xeni; osxone, o3xone, on3xone; nç’eriII, ç’eri[2]-I
çatının ana taşıyıcı ağacı : ongure
çatırda- : ç’arç’alay
çatla- : ç’k’odun
[kurumuş çamur vs] çatla- : t’va3un[2]
[yan tarafı] çatla- : elaç’k’odun
çatlak : t’va3ina
çatlat- : ok’ot’k’omers, ok’vot’k’omars
çavuşkuşu : gola-mamuli; ngola-mamuliII
çay [= akan su]: ruba; abca/ abja; ğali.
çay [= bitki adı]: nçayi; çayi, çai
çaydanlık : çaydanluği, çayniği, çaynik’i
[Rize-]Çayeli : Map’arve
çayır : nçayiri, çayiri; tipepuna; çaepe
Çayırdüzü köylü : Ğvanduri
[Çamlıhemşin] Çayırdüzü köyü: Ğvant
çayırlık [= otluk] : mt’alepona, mt’alopona, mt’alepuna; omcvinale
çaylak kuşu : didi-sift’eri; kuri[1]
çaylık : çayluği
çehre : p’ici, p’iji; nuk’u, nunk’u
çek- [= herhangi bir yöne yanaştır-] : zdams/ zday, zduy
çek- [= sürükle-] : z*ams; torums; tiyoms/ tiyops, tirups
[ailesinden birine] çek- [= benze-]: dozdams, dozduy/ dozdums, dozdims, dozdun
[aşağıya] çek- [= aşağıya yanaştır-] : geizdams
[aşağıya] çek- [= aşağıya sürükle-] : cetorums/ cetoruy, getorums; getiyoms/ getiyops, getirups
[derdini] çek- : zdips[2]
[dışarıya sürükleyerek] çek- : gamatoruy/ gamatorums, gamatirums/ gamatirups
[fotoğrafı] çek- : zdamsII; dizdamsII; zduyII; gamiğamsII; gamimersII; eşimersII
[(biri için ya da birinin) fotoğrafını] çek- : gamuğams; gamumers
[(tekme ya da tokat atmak üzere ayağını veya elini) geriye doğru] çek- : goiniğams/ goiniğay, goiğay
[kendine doğru] çek- [= kendine doğru yanaştır-] : zdams/ zday; dizdams/ dizday; ek’izdams; moinç’ay; moizdams/ moizday; muizdips; moint’orams[1]
[kendine ait (bir şeyi) dışarıya sürükleyerek] çek- : gamitoray/ gamitorams
[kendine doğru sürükleyerek] çek- : moitoray/ moitorams/ moitiraps/ muitiraps/ muitirups
[kendine doğru sürükleyerek dışarı] çek- : gamint’orams
[kendisinin içine (bir şeyi) düşey doğrultuyla] çek- : delizdams, dolizday
[kendisinin içine (bir şeyi) düşey doğrultuyla sürükleyerek] çek- : dolitoray/ dolitorams, dolitirams/ dolitiraps
[kendisinin üzerinden bıçak vs] çek- : eli3’ams/ eli3’ay, eli3’k’ams/ eli3’k’aps, ili3’k’ips, ili3’k’aps
[(cansız bir şeyi) önünden] çek- : k’o3’iğams/ k’o3’iğay, go3’iğams; go3’imers, gu3’inimers, gu3’imars
[(kendisi giydiği) pantolonu vs yukarıya doğru] çek- : einç’ams/ einç’ay; elizdams; ilizdips
[perdeyi] çek- : golazdims
[tetiği aşağı doğru vurarak] çek- : geluncaxams/ geluncaxaps
[yıkanmış giysi] çek- [= daralıp kısal-] : oxt’un; im3’ulanen; k’o3’im3’ulanen; zduy; txun; xtun[1], xtams; muizdips
[(bir şeyi bir) yöne doğru] çek- : 3’in3’oms, 3’in3’ups
çekerek çıkart- : gamotiraps
çeki düzeni ver- : lagums, golagums
çekiç : ç’ak’uç’i
çekil- [= utan-] : k’o3’izden
[kenara] çekil- : golinkten
[(biri için) yana doğru] çekil- : uk’vanç’en
[(önünden) yana doğru] çekil- : k’o3’ulun; go3’ulun
çekin- [= utan-] : k’o3’izden
[birinden] çekin- : k’o3’vazden; ce3’vazden; go3’imt’en[1]
çekingen : oncğore, oncğor, oncğoro
çekinme : oncğore, oncğor, oncğoro
[(giydiği veya taktığı bir şeyi) aşağı doğru çekip çıkarıyor] çekip çıkar- : celo3’ams, celvo3’ay, gelo3’k’ams/ gelo3’k’aps
[(birinin) belden aşağı giysisini] çekip çıkar- : gamo3’ams, gamvo3ay/ gammo3’ay, gamo3’k’ams
[(birinin taktığı) yüzük, bilezik vs’yi] çekip çıkar- : gamo3’k’ams
[kapıyı, pencerenin kapağını vs içeriden kendine doğru] çekip kapat- : molazdams, molazduy/ molazdums; mozdips
[(asılı bir şeyi bir yerden) uygunsuzca] çekip kopar- : gestikoms/ gestikups
[yukarıya doğru] çekip kopar- : eç’irdums/ eç’irduy, eç’k’idums/ eç’k’idoms/ eç’k’idups/ yeç’k’idups
[(asılı bir şeyi bir yerden) uygunsuzca] çekip yırt- : gestikoms/ gestikups
çekirdek : p’ip’ila
çekirge : badara; mk’oli
çekirgekuşu : ceceğeni; ç’eç’eğeni; ğaç’o
çekiş- [= kavga et-] : ok’obun; ok’ak’iden, ok’vak’iden
[ip vs’yi] çekiştir- : moişantams
çekmece : çekmece, çekmeje; xenduziI; xalamit’a
çekmece [= sandıkların içinde, üst kenarında, üstü açık göze] : xalamida
çelik : ç’eliği
çelikçomak oyunu : rik’i; mili-oyini
çelimsiz : sap’ari
çelme tak-/ çelme at- : mok’uğams; ek’uborkay; k’uçxe ek’uğay; k’uçxe goluğams; k’uçxe golumers; k’uçxe gulimers/ k’uçxe gulumers
çember : ç’emberi
çember biçimli : mumgvarlaği; murgvala, mungvala, mugvala, mogvala, morgvali/ mogvali, murgvali/ mugvali
çene : nuk’uI + II-2; çenge[1]
çenesi düşük : xaşari[1]
[küçük] çengelimsi : k’ik’i
[küçük] çengelimsili : k’ik’inoni
çengelli iğne : ela3ona, ela3onaşe; k’afri3’a; fik’eta; me3igale
[fındık, kiraz vs toplarken dallar çekmeye yarar] çengelli sopa : k’uk’ari, k’ok’ari
çeper : ğoberi, ğober
[bahçenin] çeper kapısı : t’ikşari, t’ik’şari; p’ot’ra
çeper yap- : ğobums/ ğobups
çeperin dibi : ğober-cici
çeperin kapısı : ç’ikşari
[etrafı] çeperli olan : goğoberi
çeşit : tevuli
çeşitli : ç’eşit’i
[su] çeşmesi : omşvelina
çetin : monk’a
çevir- : oktams/ oktay/ oktaps
[(elindeki küçük bir şeyi) bir kere] çevir- : goktams, gvoktay, goktay, goktaps, gvoktaps
[dik duran bir şeyi kendi ekseni etrafında (ters yöne, düz yöne, sağa, sola vs)] çevir- : goktams, gvoktay, goktay, goktaps, gvoktaps
[(bir şeyin) etrafını çit, tel vs ile] çevir- : guğams/ guğay; gumers
[içini dışa] çevir- [= tersyüz et-] : gamanktams; gamoniktams; gamvonktay/ gamonktay; gammoktay; gamanktums; gamoktams/ gamoktaps; gamvoktaps
[kitabın sayfalarını teker teker yüksek sesle okumadan] çevir- : svarums[1]
[tarlafaki toprağı] çevir- : oktams/ oktay/ oktaps
[ters] çevir- : coninktams/ coningtams; conktay; gyoktams/ gyoktaps
[ters] çeviril- : caninkten
[yana] çevril- : elinkten, elikten
çevre : gomtumani; dogneği; gomti, gomte; golamtumaniV + VIII
çevre(de) : golamtumani
[bir şeye] çevrelenerek tutulmuş haldedir : gok’açun, gokaçun
çevreleyerek tut- : guk’açams/ guk’açay, gukaçams/ gukaçaps; guikaçeps
[cansız cismin] çevresi : gort’ale
[bir şeyin] çevresindeki : gomteII
çeyiz : çeyizi
çeyiz sandığı : k’amoti
çeyrek : çeyreği
çıban : pupuli
[(birinin) vücudunun bir kısmı] çıbanlan- : gvapupulen
çıbanlı : pupuloni
çığ : ç’iği; şvai
[çocuk] çığlık at- : nçxiroms
çık- : → dışarı çık-; yerinden çık-; yukarı çık-; üste çık- vs
[(canlı cansız birinin) elinden seve seve] çık- (= biri, elindeki şeyi vermeye esirgeme-) : gaminç’en
[(bir düzenek oturduğu) kaideden] çık- : gelams
[kendiliğinden] çık- : gami3’en
[(yün çorabından) kıl] çık- : gamvaxven
[piyasaya] çık- : gamulun
çıkar- : → dışarı çıkar-; yerinden çıkar-; yukarı çıkar-; üste çıkar- vs
[çakılı bir şeyi] çıkar- [= sök-] : mo3’ams, mvo3’ay
[(bir bikti) filizi] çıkar- : gamonç’ams
[kendi giydiği giysilerini] çıkar- : goiçums/ goiçuy; goiçven; moi3’ams/ moş3’ay; moi3’k’ams, moi3’k’ims; goit’et’elams/ goit’et’elaps
[kendi giyindiği (bir şeyi) içinden (= dışındakini çıkarmadan)] çıkar- : muşi3’k’ips
[kendi içinden bir şeyi sürükleyerek dışarıya] çıkar- : gamitoramsII, gamitirams/ gamitiraps
[kendi üzerindeki elbise, sargı vs’yi] çıkar- : goi3’ams/ goi3’ay, goi3’k’ams/ goi3’k’aps, gui3’k’ips, gui3’k’aps
[kendisinin giydiklerini] çıkar- : gami3’ay, gami3’k’ams; moi3’ay; moşk’i3’ams/ moşk’i3’ay; moşi3’k’ams
[(bir rakamdan başka bir) rakam] çıkar- : nok’ordinay; gamiskedams; gamoşkumers; gamix’onups
[(birinin) giydiği giysiyi] çıkart- : goç’ums[1]/ goç’uy; mo3’ay, mo3’k’ams
[gizlenmesi gereken bir şeyi açığa] çıkart- : cexuy
çıkıntı : gamanç’eri
[pantolon, ayakkabı vs] çıkıp düş- : gamalay; gamolun; gamvolay/ gammolay/ gamolay/ gamolams
[dışarı] çıkıp uzaklaş- : gamilams/ gamilay
çıldır- : ilaxams/ ilaxay; dumçxvams; elak’iden
çıngırak : t’angalaI + III-1; ç’indraği, ç’inlaği; oran3’k’inoni, on3’k’iyaloni
[küçük] çıngırak : 3’ingiri
[öküzlere takılan büyük] çıngırak : t’ongo
çıngırda- : ran3’uy
çınla- : i3’iyaps
[birinin kulağı] çınla- : u3’iyams/ u3’iyay, u3’irams; un3’irams; un3’k’iyalums, u3’irs, u3’iyaps
çıplak [= giysisiz] : t’at’ari, t’ant’ari; t’ent’eliI, t’et’eliI
çıplak ol- : goiçums/ goiçuy; goiçven; moi3’k’ams, moi3’k’ims; goit’et’elams/ goit’et’elaps; moi3’k’ams, moi3’k’ims
çıra : mç’ira; note
çıra ışığı : ç’ak’li, ç’ak’la[1]-I
çırak : çiraği
çırılçıplak : got’at’areri; t’at’ari, t’ant’ari; t’et’eliI, t’ent’eliI, t’emt’et’eli
çırp- : govrat’k’ums
çırpı [= küçük çalı kırıntıları] : nsxvak’a
çırpı ipi : ç’ip’ri; ç’apxu; ç’apxu-nonç’epi; çilpi
[bir şeye] çırpı ipi vur- : yoç’apxams
[kuş] çırpın- : patxalams/ patxalay; patkalams, patkalums
[suda] çırpın- : çxap’alams, 3xap’alams
çıt : 3it’i
çiçek : çiçeği; dadala, dada; culi; purki, pukri, pukuri/ pukuyi, pukiyi/ pukiri
çiçek aç-/ çiçek açıl- : purki obğams, obğun; goin3’en; gont’ams/ gont’ay; gon3’uy; gon3’k’ums; gontxums; goin3’k’en; gon3’k’ims/ gon3’k’ips; muşimers, muşimars; purkulams, pukuroms/ pukurams
çiçek aşısının bıraktığı izi : vavili, k’vavili
çiçek hastalığı : purki-zabuni
çift-avuç [= bir ölçü birimi] : nuxu
[kedi, köpek vs] çiftleş- : izuren; imzik’en; izurzen; imçinocen
[kuşlar, horoz ve tavuklar] çiftleş- : iksinen; gyoksinams, gyoksinoms; gyoskinams/ gyoskinaps
[sığır vs] çiftleş- : imçinocen/ imçinojen; xoci goyonay; xoci puciz elak’aten
[sığır vs’yi] çiftleştir- : omçinocams, omçinojay, omçinocay, omçinocaps
çiğ köfte : çiği-k’oft’e
çiğdem : alimorji
çiğne- : lağunums/ lağunuy; lağuy; ç’inaxuy; lağunups
çikolata : ç’ik’olata, çukulata, çukuleta
[birine] çile çektir- : on3’orinapay; ozdapay[2]
çilek : k’andğu, k’andğo
çimdikle- : nusk’ip’olams; nu3’k’ip’olay/ nu3’k’ip’olams; 3’ip’olums; nu3’ip’olams; me3’ip’olups
[eti vs sert biçimde] çimdikleyerek kopar- : me3’ik’onups
çimenlik : tipepuna
çimento : çimento
çimlen- : mzgudun
çirkin : bet’i, beti
çise : mç’ize
çiş : mseli, pseli
çişi var : apsen; 3’k’ayişe dadginen
çişli : mseloni
çit : ğoberi, ğober
[(bir alanın) açık yerini] çit ile kapat- : noğobams/ noğobay/ noğobaps
[(birinin) yolunu] çit ile kapat- : cuğobams/ cuğobay, gyuğobams/ gyuğobaps; nuğobams/ nuğobay/ nuğobaps
[yönünü belirtmeden] çit ile kapat- : meğobams/ meğobay, meğobums, meğobaps
[bahçenin] çit kapısı : t’ikşari, t’ik’şari; p’ot’ra
[evlerin veya bahçenin] çit kapısı : pot’ra, t’ubi-pot’ra
çitle- : guğobams/ guğobay/ guğobaps
çivi : muxi; k’afri, k’arfi
çiy : çize; murun3xi-mseli; şetxi; toşiII
[çizgi ya da resim] çiz- : ğarums/ ğaruy/ ğarups
[(bir şeyin) altını ya da alttan yukarı] çiz- : e3’uğarams/ e3’uğaray/ e3’uğaraps, i3’uğarups, i3’uğaraps
[bastırarak derin] çiz- : ğri3koms/ ğri3kams
[(bir şeyin) etrafını] çiz- : guğarams/ guğaray
[rasgele, gelişigüzel] çiz- : celvoğaray/ celvoğarams
[yanlamasına] çiz- : golağarums/ golağaruy/ golağarups, gulağarups
[yukarıdan aşaı doğru] çiz- : calağarums/ celağaruy; geloğarams, geloğaraps
[(bir şeyin) üzerine] çizik at- : eyoğarams/ eyoğaray/ eoğaray, eyoğarums/ eyoğaruy/ eoğaruy; yoğarums, yoğarams/ yoğaraps, mijağarups, ijvoğarups
çiziktir- : ğanç’k’ums/ ğanç’k’uy
çizme : çizme
çoban : mç’eşi; çobani
çobanlık : mç’eşu
çocuk : bere
[erkek] çocuk sahibi ol- : tasums/ tasuy/ tasups
çocukça : berona; bere st’eri/ bere steri
çocuklu [çocuğu olan; çocuk sahibi]: beroni
çocukluk : berenoba; berona; beroba
çocuksuz [çocuğu olmayan] : ubereli
çoğal- : cinz*iren/ cinziren; imralen, imbralen, imbrialen
[fare, böcek vs] çoğal- : ipşen
çoğu : dido
çoğu zaman : peğiII; tenoraII; didoten
çoğunlukla : tevekeli; didoten
çok s. : opşa[1]; mboli; zade; dido
çok z. : opşa[1]; birden; mboli; zade; dido
[oldukça] çok s. : moşkva
çok dallı : paçxat’a; poçxot’a
çok eski zaman : zimi-zamani
çok gidilen yer : 3’k’arişi gza
çok olgunlaşıp içi ciğer rengi olmuş [armut] : mğaca; mğica/ mğija; monduna
çok var : opşunI
çokları : didope
çokluk : didoba
çoluk çocuk : bere-bara, bere-bura, bere-buru, bere-bari
çorap : 3’endeç’i/ 3’endeç’ç’i, 3’ineç’i, 3’inek’i
çorba : çorba
[unu yağ ile kızartıp su ile haşlanarak yapılan hafif katı] çorba : k’ork’ot’i
[(üstündeki bir şeyin) ağırlığıyla] çök- : doliçven; eiçvap’en, yaçvap’en
[etraflıca] çök- : gonstun
[hızla yere] çök- : cuk’ap’p’ay
[(birine ait sertçe bir şey) içeri doğru] çök- : ok’alat’en
[toprak] çök- : dolont’roxun
[yere tam] çök- : damxven
çökelek : minz*i, minci
çökert- : gyoçvap’ams; yoçvap’ams
[metalleri içeriye doğru] çökert- : dolondrik’uy, dolondrik’oms
[içe doğru] çöktür- : dolok’lant’ums
çökük : ok’oçvap’eri
[dizlerini yere temas ettirerek] çömel- : damxven
[yere doğru] çömel- : mcvamxven; camk’usen; camxven, gyamxven; namxven; gyanç’en; gyomk’u3un, gyamk’u3un; damk’u3un, damk’u3en
çömelmiş haldedir : omk’u3un
çömelt- : comk’usinams; comxunams, comxvinay, gyomxvinams; domxvinams; gyonç’inams
çömlek : k’van3a; zameli
çökelek tavalamsı : minci-cet’ağaneri, minci-cet’t’ağaneri; minci-get’ağaneri; k’vali-t’ağaneri, k’vali get’ağaneri
çöplük : mçvela; omç’vetela, oçvet’ela, oçvet’ula
[halka biçiminde] çörek : k’erk’eli, k’irk’eli
[mısır veya buğday unundan yapılan hamur] çörek : kada
çöz- : me3’ums/ me3’uy, me3’k’ums, me3’k’ims/ me3’kips
[birine ait bir şeyi] çöz- : gyu3’k’ams; nu3’k’ams/ nu3’k’aps
[bağlı olan bir şeyi] çöz- : ce3’ams, ce3’uy, ge3’k’ums, ge3’k’ams, ge3’k’ims
[hayvanları bağlayan ipini] çöz- : mo3’uy; gyu3’k’ams/ gyu3’k’aps
[kapının mandalını] çöz- : golut’oçams
[kendine bağilı olan bir şeyi] çöz- : ci3’ams/ ci3’ay, gei3’k’ams
[sorun] çöz- : dulya svaruy[1]
çözülmeyen : usvaroni
[bağ] çubuğu : k’ant’ari
çubuk : k’et’i, k’et’t’i
[ağaçtan yapılan, kilit vazifesi gören] çubuk : ç’ulu, nç’ulu
[ince] çubuk : ç’epxe
çukur : çuk’uri; cendra3’eri; dolondra3’eri; dolont’raseri, dolont’ra3’eri; dolok’ufa; dolok’lant’eri; dolok’ut’ala, k’ut’ala; dolok’lant’a
[birinin kazdığı] çukur : t’afoni
[derin] çukur : xut’ulaIII
[kayalık yerlerde veya derelerde taşlar arasında oluşmuş büyükçe] çukur : ğrunçki, ğunçki
çukurca oyuk : xut’ula
çukurlaştır- : dolok’lant’ums
çukurlu : k’ut’ali
çulluk : mt’a-korme, mt’k’aş-kotume
çuval : ç’uvali; didi p’indi; t’uvra; t’urva[2]
çuvaldız : ç’uvalit’uzi
çünkü : çkva
çürü- : k3un, k3uy, ksun, x3un
[(bir şeylerin) arası ya da arasındaki bir şey] çürü- : k’oşk’ak3un, k’oşk’aksun; goşak3un, goşax3un, guşax3un
[(bir bitki) olduğu yerde] çürü- : cok3un; nok3ams/ nok3ay; dox3un
[(bir bitki) olduğu yerde kısmen] çürü- : nok3ams/ nok3ay, nok3un; mek3un; elak3un; nox3ams/ nox3aps
[kenardan] çürü- : elak3un, elak3uy, elax3un, ilax3un
[kesilmiş bitki bırakıldığı yerde] çürü- : nok3ams
[kısmen] çürü- : mek3un, mex3un
[(bir şeyin bir) kısmı] çürü- : nok3ay/ nok3ams; nuk3un, nok3un; elak3un
çürük : k3aperi, ksaperi, x3aperi; çuruği
[arası] çürük : k’oşk’ak3aperi, k’oşk’aksaperi; goşak3aperi, goşax3aperi, guşax3aperi
[(ceviz, fındık vs hakkında) delik, bozuk, koruk ya da] çürük : punt’ura, punt’a
çürüme zamanı : Ç’uruği, Çuruği, k3apaşi ora, Tuta-k3ala
[kenarı ya da kısmen] çürümüş : elak3eri; elak3apineri; elak3aperi, elax3aperi, ilax3aperi
çürüt- : ok3inams/ ok3inay; ox3inams/ ox3inaps
Çxala’lı [= Artvin-İçkale’li]: Çxaluri