Türkçe-Lazca indeks D-J
● Maddebaşı olarak Türkçe fiillerin, fiil-isim hali (ör. gitmek, olmak vs) değil, kökü (ör. git-, ol- vs) gösterilmiştir.
◘ Bir fiilden kurallı olarak türeyen kelimeler (ör. otur- > oturul-, oturt-, oturtul-, oturma vs) genelde ayrıca maddebaşı edilmemiştir.
● Türkçe’de oldurgan ve ettirgen olan fiiller arasında Lazca olarak ettirgen olmayan fiile denk düşenler, ayrıca maddebaşı edilmiştir. Ör. ye- [= imxors/ imxoy; ipxors; ç’k’omups] ve yedir- [= çams/ çaps]; karış- [ant’alen, int’alen vs] ve karıştır- [unt’alun, unt’alams vs].
◘◘◘ Bu sayfalar, Lazca-Türkçe Sözlük taslağımıza ait kelime listesi olup bir “Türkçe-Lazca sözlük” değildir. Kelimelerin mecazi kullanımlarının çoğu gösterilmemiştir.
◘ Aşağıdaki listede Lazca faydalananlı fiillerin çoğu gösterilmemiştir. Bunlar, Lazca-Türkçe Sözlük taslağımızda genelde faydanalansız fiillerin alt-maddesi olarak yer almaktadır.
D
da : da
dadan- : naçkinen[1]
dağ : daği, ndaği; germa, gemma, gema
dağ ol- : idağen
dağdaki : dağuri/ dağuyi
[aşağıya doğru] dağıl- : meyixvenII
[kendiliğinden] dağıl- : goşibğen
dağın sırtı boyunca : rak’a rak’a
dağın zirvesi : r’ak’ani-dudi; tim3a
[taneli katı cisim] dağınık şekilde konmuş haldedir : golobğun
[taneli katı cisim yanlamasına derin kapalı mekânın içinde] dağınık dur- : meşk’obğun, meşk’vobğun; meşobğun, mişobğun, mişvobğun
[bir şeyin] dağınıklığını gider- : k’arxums/ k’arxuy
dağıt- [= kendisi pay almadan taksim ediyor] [= tevzi et-] : gopayams; k’ok’ok’atams; gurtay/ gurtams; gumparams; gultams; uparams; urtams; guipağupsII
[çayı vs havalandırmak için] dağıt- [= düzenini boz-] : gondağilams
[pirinç vs’nin tozlarını uçurmak için serperek] dağıt- : urt’ams
[taneli katı cismi ortalığa] dağıt- : k’oşk’obğams, k’oşk’vobğay, goşobğams/ goşobğaps, guşobğaps, guşvobğaps
[yün vs’yi havalandırmak için] dağıt- : gokankuy/ gokankums; ont’alayI
daha : daa, daha; çkva
dahil : -ti; -ti doni
daima [= her zaman] : p’anda[1]; irote, irroti; iyya; p’ant’a
daima [= sürekli]: boyine/ boine, boyne; pasa; manniya; p’anda[1]; k’at’ayya; telli
daima [= gereksizce sürekli] : boyine/ boine, boyne; p’anda[1]
dakika : t’ek’ik’e, dek’ik’e
dal : ara; ndali; t’at’i[1], t’ot’i[1]; x’a
[bir şeye] dal- [= bir şey ile vakit geçir-]: nakten
[(birilerin) arasına] dal- : goşat’alen; guşvat’en
[balık kancaya, solucana vs] dal- [= saldır-] : nolams/ nolaps
dalavereci : xit’ip’iyozi; meşağer-moşağeriI; ç’axraci; dubaraciII; uci-mek’vateri
daldır- : doliğams/ deliğams, doliğay; dolimers, dilimers, dilimars
[idareli kullanmaya düşünmeden yemeğe] daldır- : totumsI
[iğne vs] daldır- : 3onums/ 3onuy; no3onams/ no3onay; o3onams; no3igams/ no3igaps; gumt’ams; gunt’ay/ gunt’ams/ gunt’aps
[(bir şeyi başka bir şeyin) içine] daldır- : duğams/ duğay, dumers; udumers
dalga : dalga
[denizdeki] dalga [= denizin dalgalanması] : soloğani, salağani
[küçük] dalga : dalgana
dalga geç- : cadi3en; caziçen, cazi3en, cazisen; eiz eç’opums; elaçams[1]
[sıvı bir şeye] dalga halinde çarp- : noçxams/ noçxay; namçvalen, nançvalen; nançxvaren
[yele vs] dalgalan- : ivals
[rüzgâr veya hava akımı bayrak, alev vs’yi] dalgalandır- : ofarfalamsI-1
[sıvıyı] dalgalandır- : int’valeps
[sıvıyı yararak geniş bir biçimde] dalgalandırarak karıştır- : ndğvarums/ ndğvaruy; mjvarups
dalgalı : soloğanoni; dalgali; solağani
[ağaçların kuruyup dökülen ince] dalı : n3xik’i
dalı bir halde olan (ağaç) : t’ot’oni
dalları sağa sola çok açılmış : paçxa, paxat’a; poçxot’a
dallı : t’ot’oni
[çok] dallı : paçxa, paçxat’a; poçxot’a
dam [= çatının dış yüzeyi; yapıların üzerlerine yapılan örtü] : otvaII; ç’eri[2]-II
damadın kayınpederi ve kaynanasına ettiği ziyaret : sicalik’oba
damak : cicili; p’iji-m3a; nuk’uşi-n3a; çarbişi-n3a
damar : damari
damat : noğame; enist’e; sica
damga : damga; menç’areri; t’ambuğa; nişani; t’amuga
damgalı : t’ambuğali
damla : ç’veti; 3’ap’i
damla damla : 3’ip’it’i 3’ip’it’i
damla şeklinde sızdır-: ç’vetums
damla- : t’ik’ams; comç’ims/ comç’iy, gyomç’ims; mç’vetun; it’ap’en; i3’ap’en, 3’ap’ums/ 3’ap’un
[çok az] damla- : me3’ap’un
[birine] damla- : na3’ap’en
[birine ait bir şeye biraz] damla- : naç’vet’en; na3’ap’en
[(bir şeyin) üzerine su] damla- : yat’ap’en; ya3’ap’en
damlat- : ot’ap’inams; o3’ap’inams
[(birine ya da bir şeye) yere paralel hareket ile su] damlat- : no3’ap’inams
dana : nceni, ncenina, ngeni, geni
[dişi] dana : muzari, mozari/ mozayi, mozari-ngeni
[erkek] dana : xocik’a, xojik’a
[küçük erkek] dana : xocik’ina, xojik’ina
danalık [= danaların bulunduğu yer] : nongene[1]
[yeni doğan ve sırf süt ile beslenmiş] dananın midesi : p’ip’idi[1]-I, p’ip’it’i
[yeni doğan ve sırf süt ile beslenmiş] dananın midesinde bulunan katılaşmış süt : p’ip’it’i3
danaburnu : ğvap’a/ ğvap’p’a
[birine] danış- : mok’itxoms, mok’itxums/ mok’itxups
dantel/ dantela : tentena, tentene
dar : m3’ule[1]; ndari, dari
dar ve uzun : m3’ule[3]
dara düş- : gandaren, nandaren[3]
[insan] daral- [= sıkıl-] : goincogen; guri exrisk’uy; nik’açen, nikaçen
[yıkanmış giysi] daralıp kısal- : oxt’un; im3’ulanen; k’o3’im3’ulanen; zduy; txun; xtun[1], xtams; muizdips
daralt- : nok’açinams; nok’açay; nokaçams/ nokaçaps
darda kal- : gandaren, nandaren[3]
darı : çxvari, nçxvari, mçxvari; kurumi
darı pilavı : ğormu
darıl- : guri malen/ guri mvalen, guri muxtams/ guri muxtaps, elabru3’un
darla- : naç’iren; meç’irdun; ga3’k’endun
darlan- : gvancugen, gvancogen; nandaren[1]
darmadağan et- : oxisumers
[(birinin) orasını burasını] darp et- : goragadums
davet : ç’anda
davet et- : uç’andramsIII/ uç’andrayIII; uç’andams/ uç’andaps
davetiye : davetiye
davul : t’ebi-korba; davuli
daya- : nomp’onams/ nomp’onay; nocinams; nojinay; nonciray, noncirams
[dudaklarını bir şeye] daya- : condgay; leşk’epe-muşi nodums, çabri-muşi nodumers
[yere paralel hareket ederek dik bir şeye] daya- : medums/ meduy, medumers, medvars; nodums/ noduy, nodvams, nodumers, nodvars
dayak : dayaği; geçama
dayak at- : mbaxums/ mbaxuy, mbarums/ mbaruy; baxums/ baxuy
[pata küte ya da rasgele] dayak at- : gombaxums; gvombaxay; gobaxums
dayakçı : xe-bigoni
[biri veya bir şey bir şeye] dayalı dur- : nodgun[1]; nodgin
[cansız bir şey bir şeye] dayalı dur- : nozun[1], noz*in
[(birine ait bir şey bir) yere] dayalı dur- : nudgin
dayan- [= kendini daya-] : nacinen; najinen
dayan- [= sabret-] : nuxondun; naxondinen; isarbams, isap’rams; nobazgams/ nobazgay; iç’ibray, iç’ibren, iç’ibrams; moiç’ibray/ moiç’ibrams; ezdims; ninç’en
[(bir şeyin) altına] dayan- : e3’vamxven
[bir şeye] dayan- : najinen, nacinen[2]-II
[bir şeye vur-, çarp- ya da] dayan- : nuntxams
[birinin nefesi boğazına] dayan- : nacinen[2]
dayanabil- [= sabret-] : naxondinen
dayanarak engel ol- : nacinen[3]
dayanarak it- : nacinen[1]; nacins
[insan güç koşullara] dayanarak yaşa- : ninç’en
dayandır- : nuxondinams/ nuxondinay
[(bir şeyi) tutumla kullanıp bir süre] dayandır- [= yettir-] : einç’inams/ einç’inay; ninç’inams[1]-III; nuxondinayII; ninç’ilarams/ ninç’ilaray; nink’ilyarams, nink’iyalams/ nink’iyalaps
dayanıklı : muçemi; k’ap’et’i
[kuvvetlice] dayanıp iş yap- : nacinen
[yan yana veya art arda meyilli biçimde bir şeye] dayayarak diz- : nosvarams/ nosvaray/ nosvaraps
[yan yana veya art arda meyilli biçimde bir şeye] dayayarak dizili dur- : nosvarun
[dik bir şeye] dayayıp koy- : nodgams/ nodgay/ nodgaps, nodgips
dayı : emice, emuca, emica; jumadi, cumadi; dayi
DDT : DDT
de/ da : do
de- : it’urs/ it’uy; zop’ons; tkumers, tkumars
debelen- : badgalams; ibadgalen
[yerde] debelen- : ingolen, ingors/ ingos
dede : p’ap’u, p’ap’p’u; p’ap’uli
dedi : ya[2]
dedikodu yap- : ek’otkvams; gyok’itxams; nena ikoms
dedikodu yapıl- : izit’inen
defa : defa; fori, fara; seferi
defne : defne
defter : t’eft’eri; onç’aroni supara; defteri
değ- [= değerindedir] : ğirs, ğirun, ğins
değ- [= temas et-] : nantxen
[birine] değ- : elaçams[8]/ elaçaps[1]
[aşağıdaki bir şeye] değ- : celvan3’en, gelan3’en
[(bir şey birinin) eline] değ- : mvadven
[nazar] değ-: toli nat’en; toli mat’en; nazari ak’nen
[(bir kabın içindeki sıvıya veya gölleşmiş sıvıya bir şeyin bir) ucu] değ- : celvan3’en
[(bir şeyin) üzerine] değ- : yan3’en
[yandan yavaş] değ- : elvan3’en; elan3’en, ilan3’en, ilvan3’en
[yavaş] değ- : nan3’en
[yere] değ- : dan3’en, dvan3’en
[(bir şeyin) ucunu bir şeye] değdir- : non3’ams/ non3’ay/ non3’aps
[yere] değdir- : don3’ams, dvon3’ay, don3’aps
değer : dogneri; ğira
değerindedir : ğirs, ğirun, ğins
[harcadığı para vs’yi] değerlendir- : noxesap’ams
[ölünün arkasına bıraktığı] değersiz şey : anderi; esk’at’i; k’aybana
değil : var
değilse de : vana-ti
değip dokun- : nantxen
değirmen : karmat’e; mskibu
değirmende açık oluk : 3’ari-moydoni
değirmende içine mısır konan prizmatik bir ahşap kap : xaroI
değirmende kapalı oluk : sp’ina-moydoni; ğurni[2]
değirmende mısırın akışını sağlayan araç : moydoni
değirmende öğütücü taşın ağzına mısırı belli oranda dökmek için ayarlanabilir düzenek : k’ariç’i
değirmende su iniş borusu bitimindeki ince delik : mzi
değirmende suya tazyik kazandırmak için oluğun sonuna takılan bir aparat : sp’inaII; stvina
değirmende suyun fışkırması için ağaçtan yapılan aparat : lula
değirmende tahıl konulan tahta kap : karmat’eşi moconi
değirmende titreştirici : gorayaşe
değirmenin ayar değneği : t’ak’t’ak’ara
değrimenin çarkı : parpa[1]-I
değirmenin öğütme düzeninde değirmen taşına mısırın dökülmesini sağlayan aparat : 3’ak’ank’eli
değiş- : gonikturen; ikturen, iktiren
değiş- [= değiştiril-] : (gonkturuy altında) goinkturen
“Değişmez Kuralları” : “Mp’ila Zit’ape”
değiştir- : mturums/ mturams; gonturums/ gonturams; nunkturay; nkturuy; gonkturuy; kturums, ktirams/ ktiraps
[çocuğun altını] değiştir- : go3’ukturams
[kendisi için bir şeyi ya da kendine ait bir şeyi] değiştir- : ikturams, iktirams/ iktiraps
değnek : bik’a, biga
değnekle döv- : gzap’ums
del- : nç’orums/ nç’oruy; xums/ xuy/ xups; mxuy; gamaxums/ gamaxups; guşaxups
[(küçük kemirgenler) ağaç, tahata vs] del- : : moşk’axums/ moşk’axuy, moşaxums/ moşaxups, muşaxups
[bir delici gereç kullanarak] del- : gamanç’orums/ gamanç’oruy
[kendine ait bir şeyi] del- : inç’orams/ inç’oray
[(toprağı vs) yukarı doğru] delerek boşalt- : exums/ exuy
delerek kemir- : gamaxorums/ gamaxoruy/ gamaxorups
delgi : burgi; bileyizi, mat’k’ap’i
deli : laxeri
delici alet : onç’oraşe
delik i. : gamanç’oreri; nç’oreri; 3’up’a; xut’ulaII; ğormaIII
[Onçaxule’nin ağzını kapatan deriye havayı boşaltmak için oluşturulan] delik i. : 3’ip’a[2]
[tahta vs’de kendiliğinden oluşan veya bilerek havanın girmesi için bırakılan] delik i. : firida
[(ceviz, fındık vs hakkında) bozuk, koruk, çürük ya da] delik s. : punt’ura, punt’a
delik deşik et- : nç’eluy
delikanlı : p’alik’ariI + III
delilen- : didelen
delin- : gaminç’oren; gamixven
delir- : ilaxams/ ilaxay; dumçxvams; elak’iden
delirt- : olaxams/ olaxay; eluk’edinamsII; elok’idinams
demek ki : p’anda[3]
demin : huy-daya; ndğura, mdğura, mdğora, ndğora
deminden beri : mdğuraşen beri; mdğora-şkule; ndğoraşen doni; ndğora-şkule
deminki : ndğuraneri, mdğuraneri, mdğoraneri, ndğoraneri
demir : demiri
[közleri öne doğru çekmek için ocakta veya sobada kullanılan metal ucu bükük] demir : k’uk’ula; k’ok’ari, k’uk’ari
[değirmenlerde çarkın altında ve merkezine çakılmış sivri uçlu] demir : nz*i
demir elması : nç’elerişi uşkuri; k’ap’et’iş uşkuri
demirci : demirci
demli : demli
demokrat : demok’rati
-den beri : şuk’uleII
[bir şeyler-]den biri : nani
-den dolayı : şeni[2]; na-...-şi[5]
-den sonra : şuk’ule, şk’ule, şik’ule; şkule, şkul; k’ule
[evlenme aday kızı çeşitli yöntemle] dene- : 3adums[2], 3adups
deneme yap- : 3adums[2], 3adups
deniz : zuğa, mzuğa, mzoğa
deniz balığı tutucusu : zuğa-k’oçi
[yuvarlak ve yassı, avuç içine rahat sığabilecek büyüklükte pürüzsüz] deniz taşı : nç’ala
denizin kıyıdan uzakça olan yeri : oginepe
denk gel- : moxvadums, moxvaduy, moxvadun
depo : mayben-oda
deprem : depremi; zelzele
deprem ol- : let’a oxink’anay
[birinin bir şey konusunda] derdi var : omç’un
dere : ruba; abca/ abja; ğali
dere [boyu yukarı doğru] : amamtumani
[küçük] dere : 3’arina
dere boyu : dere-boyi
dere ve ırmak gibi akar suların durgunlaşıp derin bir hale geldiği nokta : ncoli; t’obaII, t’obina, t’ibaII
derelerin birleştiği yer : ok’ont’aloni
derenin akmaya başladığı yer : 3’k’ari-mesturi, 3’k’ariş ti
derenin karşısında : 3’k’ar-mele
derenin suyunu kes- : cun3’orams/ cun3’oray; nun3’orams; numsilams; golun3’orams
[insanın yüzünde deri yüzeyinde yer yer kepeğimsi bir tabaka oluşturan] deri hastalığı : msursu
deri paltosu : yamç’i
derin : derini
[insan ve hayvanın tüylü ya da tüysüz] derisi : t’ebi, nt’ebi; t’k’ebi, nt’k’ebi
[hayvanın tüylü] derisi [= post] : post’i; tomalyari t’ebi
derken : ya-şi
derle- [= topla-] : gvok’arxay
derman : menceli
[dizlerinde] derman kalma- : burgulepez go3’ilams[1]; burgulepez go3’ulams; burgulepez nulams
derme çatma ahşap ev : pa3xa[1], pasxa
ders : dersi
dert : derdi; talaşi
[bir şey birine] dert ol- : nat’enII
dertlen- : cozurinams; guri cat’en; guri danç’en; e3’vabğen
dertli : t’ertli; derdiyayi
desen : resimi, ressimi
desise : dubara[2]; oyiniII; dalavera; ç’axra
deste : svara
[büyük ve ağır bir şeyin yere düşmemesi için yandan verilen] destek : mebazgaşe
[direk ile] destek ver- : obazgay
[eğilmiş fındık vs ağaçlarına] destek vermek için hazırlanan çatal ağaç : mebaz*gale, mebaz*gule
destekle- : nusvelams/ nuşvelay, nuşvels, nuşols/ nuşolaps; elvoyonay
[(bir şey ile bir şeyi) altından] destekle- : e3’ubazgams/ e3’ubazgay, e3’ubaz*gams/ e3’ubaz*gaps, i3’ubaz*gaps
[birine] destekte bulun- : nuşven
[(birine) kenardan] destek ver- : elurçay
[(birinin) söylediği sözleri] destekle- : elvoyonay
[(birine)] destekte bulun- : nuşven
[(birine) yandan] destekte bulun- : eluşven
deş- : oç’ay
[yarayı] deş- : ençxik’uy; emç’k’ums/ emç’k’ups, yemç’k’ups
dev : divi
[biri bir şeye] devam et- : nooms
[bir şeyin] devamı : meonaI
devamında olan : meoneriI/ meyoneriI
devamlı : boyine/ boine/ boyne; pasa; manniya; p’anda[1]; k’at’ayya; telli
devlet : hukumeti
devletin vergi ve kayıt memuru : çark’at’uraII
devril- : geikten, gikten; moim3ken; moinkten
[yana] devril- : elinkten, elikten
dırdır et- : dundulams/ dundulaps
dırdırcı : p’arp’ala
[(bir şeyin) içini] dışa çevir- [= tersyüz et-] : gamanktams; gamoniktams; gamvonktay/ gamonktay; gammoktay; gamanktums; gamoktams/ gamoktaps; gamvoktaps
dışarı : gale, galeşi
dışarı çık- : gamulun
[birine ait bir şey] dışarı çık- : gamvaxven; gamuxt’ay, gamuxtams/ gamuxtaps
[(bir düzenek oturduğu) kaideden] dışarı çık- : gelams
[sürü] dışarı çık- : gamipinen
[yanlamasına derin kapalı mekândan (yatarak, sürtünerek) konuşana doğru] dışarı çık- : moşk’ulun, moşulun, muşulun
[canlı varlığı] dışarı çıkar- : gamiyonams/ gamiyonay; gamoyonams; gamix’onams/ gamix’onaps, gamix’onups
[cansız cismi] dışarı çıkar- : gamiğams/ gamiğay, gamimers, gamimars
[cansız cismi yanlamasına derin kapalı mekânın içinden (veya bitkinin dallarından, topraktan vs)] dışarı çıkar- : moşk’iğams/ moşk’iğay, moşiğams, moşimers, muşimers, muşimars
[kir, leke vs’yi çamaşırdan] dışarı çıkar- : gamiyonay
[sürüyü] dışarı çıkar- : gamupinams/ gamupinay
[(kapalı makândan) yavaş yavaş] dışarı çıkar- : gamonç’ams, gamvonç’ay/ gammonç’ay, gamonç’aps, gamvonç’aps
[birine veya bir şeye ait bir şey] dışarı çıkarıl- : gamağen, gamvağinen, gamvağen
[(canlı veya cansız) kendiliğinden yavaş yavaş] dışarıya çık- : gaminç’en
dışarda : gale, galepe
dışarıdaki : galeni, galendoni
dışarıdan : galendo, galendon, galeşen
dışarıya : gale; galendo
dışarıya doğru : ti-gale; galendo k’ele
dışkı : k’undi
[inek] dışkısı : puşk’undi; ç’enç’i; lazma
[koyun ve keçi] dışkısı : k’op’iya, k’opya; k’ork’ola
[tavuk, kuş, fare, böcek vs’nin] dışkısı : 3’int’ili, 3’k’int’ili, n3’k’int’ili
[tavukların] dışkısını yaptıkları yer : o3’k’int’ale[1]
[taş] dibek : oçambre, oçamre, çambre, onçamure; nçxvari-kva; 3’ilimoniI
dibekte döv- : nçxvarums/ nçxvaruy, çxvarums, nçxvarups
[bir şeyin] dibi : cici, jiji
[düşey doğrultuyla derin mekânın] dibinde bulun- : doloren
[düşey doğrultuyla derin mekânın] dibinde kal- : dolosk’udun, doloskidun
diğer : arti; majurani, mancurani, majura; majvara; majvani
-diği : na-
-diği yer : so-
-diğinde : -i/-si/-isi; -is/-sis; -u/-su; -sini; -iz/-yiz; -şi
-diğinden beri : tina[1]
dik : okti
dik kafalı : ti-xinci
dik-kafalılık : ti-xincoba
dik kayalık : maçxa
[canlı bitkiyi] dik- : dorgams/ dvorgay/ dorgay; dodgums; dodumers; dorgaps; orgaps; dorgups
[(canlı bitkiyi) ara ara] dik- : guşurgaps
[(canlı bitkiyi) (başka şeylerin) arasına] dik- : k’oşk’urgams/ k’oşk’urgay, goşorgams/ goşorgaps
[(canlı bitkiyi) az meyilli yere] dik- : elorgams; norgams/ norgay/ norgaps; dodgams; nodgamsII
[(canlı bitkiyi) kenara] dik- : elorgams, elvorgay, elorgaps
[(canlı bitkiyi) yana doğru ilerleyerek] dik- : golorgams, golvorgay, gulorgaps, gulvorgups
[(canlı bitkiyi başka bir bitkinin) yanına] dik- : elurgams/ elurgay/ elurgaps
[dik duracak şekilde] dik- : codginams/ codginay, gyodginams/ gyodginaps
[(birine ona) söylenmesi gereken şeyleri] dik- [= tepkisinden korkmadan söyle-] : norgams/ norgay/ norgaps
[(cansız bir şeyi) yere] dik- [= sapla-] : do3onams, dvo3onay, do3onay, do3igams/ do3igaps, dvo3igaps
-dikçe : -şa[5]
diken : danz*i; k’an3i; danzi, daz*i
diken çalısı : durğuni, duğreni; mt’k’a[1]
[kestane kabuğundaki] dikeni : kanka; paxva, pexva; pem3kva, pen3kva/ pen3ka
dikenli : daz*oni
[çok yıllık sapı odunsu] dikenli çalı : an3’k’ili
[kestane meyvesinin] dikenli kabuğu : kanka; paxva, pexva; pem3kva, pen3kva/ pen3ka
dikenli tel : danz*i-nteli
dikenlik [= dikenli bitkinin çok yetişen yer] : danz*epona; durğunona, durğunopona; mt’k’alopuna; danz*epuna; mt’k’alepuna; daz*epuna
[karışık] dikenlik : 3axepuna
[biri veya bir şey başka bir şeyin yanında] dikili dur- : nodginI-2
[bitki] dikili dur- : dgun, dgin; ceren; cedgun; gedgin; rgun; dorgun, dvorgun; orgun
[düğme vs bir şeye] dikili dur- : cençars; conçars; geçans; gyoçans
[(biri veya bir şeyin bir yerinde) eğreti bir şekilde] dikili dur- : nudgun
dikiş [dikiş dikme işi] : oç’vale; t’ik’işi
dikiş [= dikilmiş yaranın iplikleri] : dikişi
dikiş dik- : ç’ams, ç’uy/ ç’ums, ç’ims/ ç’ips; ç’aps
[(bir şeyin) kenarını] dikiş dik- : elaç’ams, elaç’uy/ elaç’ums, elaç’ims/ elaç’ips, ilaç’ups, ilaç’ips
[kendisi için] dikiş dik- : iç’ams/ iç’ay/ iç’aps
[bir kısmı] dikiş dik- : meç’ums, meç’ims/ meç’ips
[(bir şeyin) üzerine] dikiş dik- : coç’ams/ coç’ay; goyoç’ams/ goyoç’ay; gyoç’ams/ gyoç’aps
[belirli birini] dikizle- : uxosyaray; noxosirams; uxosyay; oxosyaray/ oxosyay; oxorsars/ oxorsals; noxorsalams; oxosars
[belirsiz bir şeyi] dikizle- : ixosyaray; ixorsars, ixorsals; ixosars
[dışarıya doğru] dikizle- : gamixosarams/ gamixosaray, gamixorsals, gamixosars
dikkat : fik’iri
dikkat et- : ik’atalams/ ik’atalay; uk’atalay/ uk’k’atalay
[bir şeye birinin] dikkatini çekmeye çalış- : nobirams
dikleş- : dimtinen
dikme taş oyunu : pireşi
-dikten sonra : şuk’ule, şk’ule, şik’ule; şkule, şkul; k’ule
-dikten sonra bu yana : tina[1]
dil : nena
dile-/ dilen- : ik’vandams; ik’vanden; ik’vanday; ik’vans
[belirli birine] dile-/ dilen- : ak’vanden; ak’vandams/ ak’vanday; ak’vans
dilenci : dilenci; mak’vande, mak’vandu
dilim : degi, ndegi, ndega, daga, dagi
dilimle- : dilimuy
dilsiz : p’alalo
[yağış] din- : mesk’urun; gen3ums, gen3un; golan3ums, golan3un; gon3un, gon3ums; goliğams; get’roxunII
dingil : mazi
dinle- : işk’inams/ işk’inay; nişk’inams/ nişk’inay; iyucay; uyucams; nuyucams/ nuucams; usimins; nusimins; usibins; nusibins
[belirsiz bir şeyleri] dinle- : niucams
[dışarıdan] dinle- : nişk’inams/ nişk’inay
[birini pek] dinleme- : var-digurinams
dinlen- : moişvacams, moişvajay, moişvacay, moişvacaps; moişvajanay; moixvacay; moişvacun; muişvaceps/ muişvacaps
dinlenme yeri : moşvacinoni, moşvajinoni
dip : dibi
-dir/ -dır/ -dur/ -dür : on, oren, ren/ yen
direk : direği; obazgaşe
direk ile destek ver- : obazgay
[serenderin] direk tekerleği : parpa[1]-II; serendi-parpa; naylaşi parpa[2]-III
diren- [= inat et-, diret-] : nobazgay; t’rik’i nobaz*gams
diren- [= sabret-]: nobazgams/ nobazgay
dirsek : birk’iç’i; xe-kuri; xanç’ali[2]; diro, dio/ diyo; dux’u
diş : k’irbi, k’ibri, ç’ibri, k’ibiri/ k’ibiyi
dişçi [= diş hekimi] : dişçi
dişeti : k’irbi-cicili, jijili, cicili/ circili; ğencğili
[balıklar, böcekler, bitkilerde] dişi : osuri-; daduli[1]-II
[kanatlılarda] dişi : daduli[2]-I
[memeli hayvanlarda] dişi : bozo-; zura
dişi atmaca : daduli3’i
dişi buzağı : muzarina, muzayina; muzari, mozari/ mozayi; mozari-ngeni
dişi dana : muzari, mozari/ mozayi, mozari-ngeni
[henüz yumurtlamaya başlamayan] dişi kanatlı (= tavuk, kuş vs) : varik’ina
dişi köpek : zuraII-2; 3’una[2]
dişilik organı(-nın dış kısmı) : çuri
[çocukların] dişilik organı : k’ik’ili
[birini] dişle- : nuç’k’omamsI; gyak’ibirams; gyak’ibinams/ gyak’ibinaps; gyak’ibins
[birine ait bir şeyi] dişle- : nuşk’omams/ nuşk’omay; nuç’k’omamsII, nuç’k’omaps; nuxvat’ams/ nuxvat’ay
[(bir) kısmı] dişle- : mexvat’ums/ mexvat’uy
[kendi vücudunun bir kısmını] dişle- : nişk’omams/ nişk’omay, niç’k’omams/ niç’k’omaps
[kendine ait bir şeyin bir kısmını] dişle- : nixvat’ams[1]/ nixvat’ay
dişleri dışa çıkmış : k’ibiri-gamaxveri
dişli : k’irboni
dişli çark : dişli
dişsiz : çemçve, çemçu, kenkve, kenkva
[yay ve tokmakla pamuk] dit- : t’arağums
divan : mesofa, memsofa, mensofa, memsufa; sediri; divani
diye : deyi; ma[2], ma do; şo; ya[2], ya do; çkva
diyerek : ya do
diz : burguli, burgili
diz- : dvosvaray, svaruy, svarums[2]; dizups
[bağlanacak biçimde] diz- : cisvarams/ cisvaray
[bir arada] diz- : ok’osvarums/ ok’osvaruy/ ok’osvarups
[boncuk, tespih vs] diz- : dizups
[düşey doğrultuyla derin bir şeyin] diz- : dolosvarams, dolvosvaray, dolosvaraps, dolvosvaraps
[iğne ile sokup, şişe, ipe ya da ipliğe] diz- : 3onums[2]/ 3onuy[2]; 3igams/ 3igaps, 3igups
[kendisi için] diz- : nisvarams/ nisvaray/ nisvaraps
[üst üste] diz- : cosvarams/ cosvaams/ cosvaray, gyosvarams/ gyosvaraps; eyosvarams/ eyosvaray, yosvarams/ yosvaraps; yesvarups
[üstü ve kenarları kapalı mekânın içine] diz- : molosvarams, molvosvaray, mulosvarups, mulvosvaraps
[(bi şeyin) üstüne] diz- : goyosvarams/ goyosvaray; cosvarams/ cosvaams/ cosvaray, gyosvarams/ gyosvaraps; gesvarups; eyosvarams/ eyosvaray, yosvarams/ yosvaraps
[(kendine ait bir şeyin) üzerine aşağı doğru] diz- : gelisvarams
[yan yana] diz- : golasvarums, golasavaray, golasvaruy; golosvarums, golosvarams
[yan yana veya art arda meyilli biçimde bir şeye dayayarak] diz- : nosvarams/ nosvaray/ nosvaraps
dizil- : idizimen; cisvaren, disvaren, isvaren, insvaren; golinsvarams/ golinsvaraps
[belli aralıklarla yan yana, veya arka arkaya, aralarında bağlantı ile] dizil- : golink’idams/ golink’idaps
[belli aralıklarla yan yana, aralarında birbiri ile bağlantı olmadan] dizil- : golin3’k’idams/ golin3’k’idaps
[üstü ve kenarları kapalı yerde] dizili dur- : molosvarun, molvosvarun, mulusvarun
[yan yana veya art arda meyilli biçimde bir şeye dayayarak] dizili dur- : nosvarun
dizlerinde derman kalma- : burgulepez go3’ilams[1]; burgulepez go3’ulams; burgulepez nulams
doğ- : diyinams, dirinay/ dirinams; dibaden
doğan kuşu : mcaci[3]; mkui, kuri[3]/kuyi[2]
[Lazların eski inançlarında] doğaüstü varlık : ğormot’i, ğormoti
[düşey doğrultuyla derin mekânın içine] doğra- : doloşk’orams, dolvoşk’oray, doloç’k’orums, doloç’k’irams/ doloç’k’iraps, doloç’k’irups, dolvoç’k’iraps
[ekmek] doğra- : k’vançxums/ k’vançxups
[ekmek parçaları sıvı içine] doğra- : ok’unçxums; ek’unçxums; celunçxuy; geluk’vançxams; duluk’ançxeps; duluk’vançxups
[(kendisi için) ekmek parçaları sıvı içine] doğra- : ek’inçxums; ek’ik’vançxums
[etrafta bir şeyi] doğra- : goşk’orums/ goşk’oruy, goç’k’orums, goç’k’irums/ goç’k’irups
[(soğan, pazı, maydanoz vs’yi bir kabın) içine] doğra- : ceşk’orums/ ceşk’oruy, geç’k’orums, geç’k’irums/ geç’k’irups
[odun vs] doğra- : ndaguy
[(bir şeyin) üzerine ya da içine (bir şeyi) bıçakla] doğra- : goç’k’orams
[çok hızlı bir şekilde] doğra- : n3alums/ n3aluy/ n3alups
[(birinin veya bir şeyin bir) kısmını çok hızlı bir şekilde] doğra- : non3alay/ non3alams/ non3alaps
doğru s./ s.-z. : doğru; isaI; xilli[2]; mtiniII
[bir şeye] doğru : ktee; k’ale, k’ele
doğrult- : noğirams/ noğiray/ noğiraps
doğruluğu kanıtlanmamış : xilafiIV
[... kez] doğum yapmış olan : nongene[2]
doğur- : doyinams, dvorinay, dorinay, doyinaps, dvorinaps; doxunaps
doğuştan ... günlük olan : ndğeri; ndğaşi; ndğaneri; ndğaluri
dokan- : elaçams[2]
doksan : otxeçi-do-vit, otxoneçi-do-vit
doktor : toxt’ori, doxt’ori; xekimi; doxtori, doktori
[halı] doku- : şums[2]/ şuy[2]/ şups[2]
[keten ile yapılan] dokuma : oberi
[kendir veya yün] dokuma tezgâhı : oşvaleyi
[biri veya bir şeye] dokun- [= elini değdir-] : mentxims/ mentxips
dokun- [= değ-]: nantxen
dokun- [= rahatsız et-] : elobums; dvojay; raxat’is ilaçaps
[birine] dokun- : non3’ams/ non3’ay/ non3’aps
[hafiften] dokun- [= kızdır-] : elaçams[8]/ elaçaps[1]
[(bir şeyin) ucunu bir şeye] dokundur- : non3’ams/ non3’ay/ non3’aps
dokunmak üzeredir [= yavaş değ-]: nan3’en
dokuz : çxovro, çxoro, nçxoro; şxoro
dokuzuncu : çxovroni; çxoroneri; maçxoroneri; maçxoroni; çxoroni; mançxoroni, mançxorani
[insan kızgınlıkla] dol- : ipşen; oipşen, oipşams, yipşen
[cansız bir şey] dol- : ipşen; oipşen, yipşen
[(birine ait) bir şey] dol- : apşen
[(birine ait bir şey) bir şey ile] dol- : gyapşen
[(birinin) içi bir duygu ile] dol- : napşen
[tepeye kadar] dol- : eipşen
[(bir şeyin) etrafına] dola- : gok’orams, gvok’oray; gok’irams/ gok’iraps, gok’iups, gvok’iraps
[evlerdeki yiyecek] dolabı [= erzak dolabı] : xaroII
[birinin parmağı] dolama ol- : na3’ink’en
dolan- [= aylak dolaş-]: goitoren
[(bir şeyin) etrafına] dolan- : gvak’oren/ gvak’k’oren, gak’oren, gak’iren, gvak’iren; dolak’iden, dolak’iten, dolvak’iden
[uzunca ip vs bir şeye] dolanmış haldedir : guğun; goğmaleri on
dolap : dolap’i, dolabi; camik’ani; ntao, ntaro
dolaş- [= gez-] : gulun
[başka birinin etrafını] dolaş- : akten[2]-II
[bir yukarı bir aşağı] dolaş- : elooms-gelooms
[(birini) peşine takıp] dolaş- : gotorums/ gotoruy/ gotorups
[aşağıya doğru] dolaşarak gid- : celulun, gelulun, gilulun
[evcil hayvanı] dolaştır- [= güt-]: guçuy, guçumers
dolaylı anlat- : elaçams[9]/ elaçaps[2]
doldur- : opşams[A], opşay, opşams[B]; yopşams[2]/ yopşaps
[düşey doğrultuyla derin bir şeyi] doldur- : dolopşams, dolvopşay, dolopşaps, dolvopşaps
[kendisi için] doldur- : ipşams
[tıka basa/ sıkıştırarak] doldur- : nzgipums/ nzgipuy, nz*gipumsII/ nz*gipoms/ nz*gipups; gamamk’asums/ gamamk’asams; molomk’asams
[üzerine] doldur- : eyopşams, eyopşay, yopşams[1]
[yanlamasına derin mekânın içine vurarak] doldur- : meşk’ambarums; meşk’vombaray; meşk’ambaruy; meşombarums
[bir şeyin üzerinde tümsek yapılıp fazlasıyla] doldurulmuş [taneli katı cisim] : mok’un3’uleri
dolu i. [= soğuk havada yağan yuvarlak buz taneleri ]: xoşak’ali, xoşk’ak’ali, xoşşak’ali; xoç’k’ak’ali; xorşak’ali
dolu s. : opşa[2]; yopşa
[birinin içi bir duygu ile] dolu s. : mepşeri
doludur : pşeri on; opşunII
doluluk : opşa[2]
[üstü ve kenarları kapalı mekânın içi] dolup taşı- : molapşen
domates : balucaği, balurcaği/ baluccaği; domatesi
domuz : ğeci, ğeji
don [= hava sıcaklığının sıfırdan aşağı düşmesiyle suların buz tutması]: doği, ndoği
don [= bacaklara geçirilen iç giysisi]: işt’oni/ iştoni; ijdoni; k’urta
[pijama şeklindeki uzun] don : t’ot’i[2]
don ve pantolonun ağ kısmı : xayi[1]
[evi] donat- : mo3’opxums/ mo3’opxuy, mo3’ipxums/ mo3’ipxups
dondurma : dondurma
[soğuktan] donup yan- : iciben
doruk : dudi
dosya : dosya
doy- : inz*ğen; izğen, iz*ğen; igz*en
[iyice] doy- : gamizğen
doygunluk : zğala, z*ğala
doymuş : nz*ğeri; zğeri, z*ğeri; gz*eri
[bir] doyumluk ekmek dilimi : not’exi
[birinin karnını] doyur- : onz*ğams; ozğay, oz*ğams/ oz*ğaps, uz*ğaps
[kendi karnını] doyur- : izğay; iz*ğams/ iz*ğaps
dozer : dozeri, boldizeri; xuberi
[gözyaşı] dök- : mexuy
[gözyaşı, ter vs] dök- : dobğams, dvobğay, dobğay/ dobğaps, dvobğaps
[birinin kanını] dök- : nunktay
[sıvı (ya da sıvı-katı karışımı)] dök- : dobams, dvobay, dobay, dobaps, dobups
[sıvı (bir şeyin) altına] dök- : e3’obams, e3’vobay, e3’obaps, i3’obaps, i3’vobaps
[sıvı (kendisinin) altına] dök- : k’o3’in3’ilaxay
[sıvı (bir) araya] dök- : ok’obams, ok’vobay, ok’obay, ok’obaps, ok’vobups
[sıvı ardından] dök- : ek’obams, ek’vobay, ek’obaps
[(önce ayrı ayrı olan) sıvı aynı kaba süzerek] dök- : ok’on3’orams; ok’on3’oruy/ ok’on3’orums; ok’on3’irums/ ok’on3’irups
[sıvı (birinin veya bir şeyin) etrafına ya da üzerine] dök- : gobams, gvobay, gobay, gobaps, gvobaps
[sıvı (bir kaptan) arkaya ya da arkadan] dök- : ek’ayorums/ ek’ayoruy, ek’aoruy/ ek’aorums, ek’ax’orums/ ek’ax’orups; uk’açxe mijax’orups
[sıvı (bir kapta var olan bir şeyin) içine] dök- : ek’ubams/ ek’ubay/ ek’ubaps, ik’ubaps
[sıvı (bir kaptan) kendisinin arkasına ya da arkasından] dök- : ek’iyorams/ ek’iyoray, ek’ix’orams/ ek’ix’oraps, ik’ix’oraps
[sıvı (maddenin bir) kısmını] dök- : elabams
[sıvı (bir şeyin) üstüne] dök- : eyobams/ eyobay/ eobay; goyobams/ goyobay; geyobams; yobams/ yobaps, ijobaps, ijvobups; mijobaps
[sıvı (bir şeyin) üzerine veya (bir kabın) içine] dök- : cobams/ cobay, gyobams/ gyobaps
[sıvı üst taraftan (bir şeylerin) arasına] dök- : ç’eşk’abams
[sıvı (birinin) vücudunun bir yerine] dök- : nunktams
[sıvı yan tarafa ya da kenara] dök- : elabams; elobams, elvobay, elobay, elobaps, ilobaps, ilvobaps
[sıvı yerden yukarıda bulunan bir şeye] dök- : celabams; celobams, celvobay
[sıvı yere paralel hareketle köşeye, duvara, karşıya vs] dök- : nobams/ nobay/ nobaps
[sıvı kendi üstüne bol miktarda] dök- : dolibams/ delibams, dolibay/ dolibaps, dilibaps
[sıvı kendine] dök- : dibams/ dibay; diben
[sıvı kendisi için düşey doğrultuyla derin mekânın içine] dök- : dolibams/ delibams, dolibay/ dolibaps, dilibaps
[sıvı kendisinin altına] dök- : e3’ibams/ e3’ibay
[taneli katı cismi] dök- : mexums/ mexuy/ mexxuy/ mexups; mijaxups
[taneli katı cismi alt taraftan arasına] dök- : eşk’obğams, eşk’vobğay, eşobğams
[taneli katı cismi (bir şeyin) altına] dök- : e3’obğams, e3’vobğay, e3’obğaps, i3’obğaps, i3’vobğaps
[taneli katı cismi (bir şeylerin) arasına] dök- : k’oşk’obğams, k’oşk’vobğay; ceşk’vobğay
[taneli katı cismi bir araya] dök- : ok’obğams, ok’vobğay, ok’obğay, ok’obğaps, ok’vobğaps
[taneli katı cismi arkaya ya da arkadan] dök- : ek’axums/ ek’axuy; uk’açxe mijaxups
[taneli katı cismi (kendisinin) arkasına ya da arkasından] dök- ; ek’ixums/ ek’ixuy, ek’ixvay/ ek’ixvams; uk’açxe-muşis mijaxups
[taneli katı cismi dışarıya] dök- : gamobğams, gamvobğay/ gammobğay, gamobğaps, gamvobğaps
[taneli katı cismi (kendi) etrafına] dök- : goibğams/ goibğay
[taneli katı cismi (bir kapta var olan bir şeyin) içine] dök- : ek’ubğams/ ek’ubğay/ ek’ubğaps, ik’ubğaps; ek’uk’atams
[taneli katı cismi içeriye] dök- : amobğams/ amvobğay/ amobğaps/ amvobğaps
[taneli katı cismi ortalığa] dök- : k’oşk’obğams, k’oşk’vobğay, goşobğams/ goşobğaps, guşobğaps, guşvobğaps
[taneli katı cismi (birinin) önüne] dök- : k’o3’ubğams/ k’o3’ubğay; go3’ubğams/ go3’ubğaps, gu3’ubğaps
[taneli katı cismi üst taraftan (bir şeylerin) arasına] dök- : ç’eşk’abğams; geşobğams; geşubğams
[taneli katı cismi üst taraftan (bir şeylerin) arasına rastgele] dök- : ceşk’vobğay
[taneli katı cismi üstü ve kenarları kapalı mekânın içine] dök- : molobğams, molvobğay/ molobğay, molobğaps, mulobğaps, mulvobğaps
[taneli katı cismi (bir şeyin veya bir yerin içine) üstünden] dök- : dolobğams, dolvobğay, dolobğaps, dolvobğaps
[taneli katı cismi (kendine ait bir şeyin veya bir yerin içine) üstünden] dök- : dolibğams/ dolibğay, dolibğaps, dilibğaps
[taneli katı cismi (bir şeyin) üstüne] dök- : eyobğams/ eyobğay/ eobğay; goyobğams, goyubğams; goyobğay/ goobğay; geyobğams; yobğams/ yobğaps, ijobğaps, ijvobğaps
[taneli katı cismi yan tarafa ya da kenara] dök- : elobğams, elvobğay/ elobğay, elobğaps, ilobğaps, ilvobğaps
[taneli katı cismi yanlamasına derin kapalı mekânın içine dışarıdan] dök- : meşk’obğams; meşk’vobğay, meşobğams/ meşobğaps, mişobğaps, mişvobğaps
[taneli katı cismi yere] dök- : dobğams, dvobğay, dobğay/ dobğaps, dvobğaps
[taneli katı cismi yere paralel hareket ederek bir şeye] dök- : nobğams/ nobğay/ nobğaps
[taneli katı cismi yüksek olan bir şeyin üstüne onu kaplayarak] dök- : gobğams, gvobğay, gobğay, gobğaps, gvobğaps
[taneli katı cismi yüksekçe yere] dök- : celobğams, celvobğay; gelobğams; ilobğaps
[(vücudundan) ter] dök- : o3’rodinams
[üzerindeki şeyleri] dök- : cexums/ cexuy, gexums/ gexups
[yaprak, tüy, saç, kar vs gibi şeyi] dök- : goxums/ goxuy
[taneli katı cismi kendi etrafına] döktür- : goibğinams/ goibğinaps
[ağaç dallarında biriken kar ılık havanın etkisi ile ağır olup] dökül- : catxinen
[canlı veya cansız (bir şeyin veya birinin) üstüne onu kaplayarak] dökül- : gvabğen, gabğen
[insan hastalıktan] dökül- : dibğen
[(birinin) kanı] dökül- [= ak-]: mankten, mvankten
[(birinin) kanı öteye] dökül- [= ak-] : nankten
[sıvı beri tarafa birinin üzerine] dökül- : mvaben, maben
[sıvı birine ait bir şeyden] dökül- : dvaben
[sıvı derin mekânın içine] dökül- : doliben, diliben
[sıvı (birinin ya da bir şeyin) etrafına ya da üzerine] dökül- : gvaben, gaben
[sıvı hareket yapanın üzerine] dökül- : mvankten[1]; makten
[sıvı (bulunduğu) kabın üzerinden] dökül- : niyoren/ nioren, nix’oren
[sıvı (bulunduğu) kabın üzerinden beriye doğru] dökül- : moyiyoren
[sıvı karşı tarafa yere paralel hareketle (bir şeyin) üzerine] dökül- : niben
[sıvı (birinin ya da bir şeyin) üstüne] dökül- : goyaben
[sıvı (birinin) üzerine] dökül- : eyaben, yaben
[sıvı yere] dökül- : diben
[taneli katı cisim] dökül- : nixven
[taneli katı cisim (bir şeylerin) arasına] dökül- : k’oşk’vabğen
[taneli katı cisim dışarı] dökül- : gamixven
[taneli katı cisim (bir kapta var olan bir şeyin içine) eklenerek] dökül- : ek’ibğen
[taneli katı cisim üstten veya kenardan] dökül- : mo3’ixven
[taneli katı cisim üstü ve kenarları kapalı mekânın içine] dökül- : molibğen, mulibğen
[taneli katı cisim (bir şeyin veya bir yerin içine) üstünden] dökül- : dolibğen, dilibğen
[taneli katı cisim (bir şeyin) üstüne] dökül- : geyabğen; gyabğen
[taneli katı cisim (birinin) üzerine bir anda] dökül- : eyabğen[1], yabğen
[taneli katı cisim (birinin) üzerine art arda, peş peşe, kesintisiz] dökül- : eyabğen[2], yabğen
[taneli katı cisim yere] dökül- : dibğen
[taneli katı cisim yere paralel hareket ederek bir şeye] dökül- : nabğen
[un gibi ince şeyler birinin elinden] dökül- : nuxun[1]
[yaprak, meyve, tüy, saç, diş, kar vs] dökül- : goixven
[önce ayrı ayrı olan sıvı aynı yere] dökülerek birik- : ok’in3’oren[2]
[taneli katı cisim arkada yere] dökülmüş halde dur- : ek’vobğun
[taneli katı cisim bir araya] dökülmüş halde dur- : ok’obğun, ok’vobğun
[taneli katı cisim (bir) kabın içine] dökülmüş halde dur- : cebğun; gyobğun
[taneli katı cisim kenara] dökülmüş halde dur- : elobğun, elvobğun, ilobğun, ilvobğun
[taneli katı cisim üstü ve kenarları kapalı mekânın içinde] dökülmüş halde dur- : molobğun, molvobğun, mulobğun, mulvobğun
[taneli katı cisim (bir şeyin) üstüne] dökülmüş halde dur- : goyobğun; eyobğun, yobğun; ijobğun, ijvobğun
[taneli katı cisim (bir açıklıktan) yanlamasına derin kapalı mekânın içine] dökül- : meşk’vabğen
[taneli katı cisim yanlamasına derin kapalı mekânın içine] dökülmüş haldedir : meşk’obğun, meşk’vobğun; meşobğun, mişobğun, mişvobğun
[taneli katı cisim yere] dökülmüş halde dur- : dobğun, dvobğun, obğun
[taneli katı cisim yüksek olan bir yerde yere] dökülmüş halde dur- : cobğun, gyobğun
[taneli katı cismi (bir şeyin) üstüne] döküp ilâve et- : geşabğams/ geşabğaps
dölle- : omçinocams, omçinojay, omçinocay, omçinocaps
[erkek] dölle- : tasums/ tasuy/ tasups
döllenmiş olduğundan dolayı sütü azalan [inek] : muzimare
[hayvanı] döllet- : omçinocapams, omçinojapay, omçinocapay, omçinocapaps; eluk’atay
dölyatağı : obğe[2]-II-2
dölyolu : çuri
dön- : ikten; akten
[birine ait bir şey] dön- : gvakten, gakten
[bir kereye özgü] dön- : cinkten
[geri] dön- : ek’ikten
[(ölümcül hastalıktan sonra) hayata] dön- : golikten; guikten
[yana doğru] dön- : golikten, gulikten
döndür- [= çevir-] : oktams/ oktay/ oktaps
dönüm : donumi
dönüp dolaş- : ikten; iburbalen
dördüncü : mayotxani; otxoni; maotxani
dört : otxo
dört-cihar : t’ubi-otxo; jur-otxo; otxa; dort-ceari, dort-ciari
dört elle çalış- : otxo xe niçanams
döşe- : corçams/ corçay, gyorçams/ gyorçaps; gonk’oruy
[evin içini] döşe- : mo3’opxums/ mo3’opxuy, mo3’ipxums/ mo3’ipxups
döşeme : p’andiloma; cerçale; doşeme, duşeme
[tahta] döşeme : mandoma
döv- [= dayak at-]: mbaxums/ mbaxuy, mbarums/ mbaruy; baxums/ baxuy
[bir şeyin üstünde bir şeyi] döv- : ceyolums/ ceyoluy
[dibekte mısır, kendir vs] döv- : nçxvarums/ nçxvaruy, çxvarums, nçxvarups
[feci şekilde] döv- : “(dey.) doluçxvarams do doluragadams”
[fındık, fasulye vs’yi] döv- : çakşums
[ha bire] döv- : mbaxums
[ince çubuk veya kırbaç ile] döv- : ç’k’idums
[kendir, mısır vs gibi şeyi] döv- : mkvasuy
[kesici aleti imal etmek için demiri] döv- : zot’uy
[ses çıkaracak şekilde] döv- : mbaxums/ mbaxuy
[(toz almak için vs) sırık ile] döv- : gombaxuy
[yandan] döv- : elancaxums/ elancaxuy/ elancaxups, ilancaxups
döveç : ceyolaşe; oyolaşe
[sert bir cismi başka sert bir cisimle] döverek ses çıkart- : k’ank’ums
[lahanayı] döverek ez- : k’ank’ums/ k’ank’ups
[yün, pamuk veya kendir liflerini] döverek gevşet- : yolums; ntalums/ ntaluy; psuluy; mkvasuy
döverek [ya da bağırarak] sustur- : nok’arbapay; dolvok’arbapay
dövül- : goincaxen
[her tarafını] dövül- : goiragaden
[armut, kabak vs dalından düşerek ya da yuvarlanarak] dövülüp darp gör- : iplat’en
[kendi kendine] dövün- : goincaxen
dua : xvama
dua et- : xvambums; ixvamay/ ixvamams; xvamuy/ xvamums; ixvams/ ixvaps
[biri için] dua et- : uxvamay/ uxvamams
[kendisi için] dua et- : ixvambams; ixvamams; ixvamen
[göğe, Tanrıya] dua et- : axvamen; axvams/ axvaps
[birine] dua oku- : şuri gubaray
dua yeri : oxvamule, oxvame
dubara : dubara; t’ubi jur; jura, jur juri
dudak : leşk’i; çarbi, çabri; laşi; t’it’veri, t’it’viri
[at, inek, eşek gibi hayvanlarda] dudak : çinçviri/ çinçviyi
dudak kıvır- [= alaya al-] : elanz*iguy
dudaklarını [bir şeye daya-]: condgay; leşk’epe-muşi nodums, çabri-muşi nodumers
dul [kadın] : met’oçeri; şiraI/ şiyaI
duman : k’oma, mk’oma, nk’oma
[yiyeceği] dumanla- : om3’olay
dumanlan- : dolomk’oy
[(bir şeyin) altında] dur- : k’o3’aren
[bir durumda] dur- : dosk’udun, doskidun
[güneşe karşı] dur- : nozun; nuz*in
[olduğu gibi] dur- : dosk’udun, doskidun
[(bir şeyin) ön tarafında] dur- : k’o3’uren
[(birinin) parası bankada] dur- : uzun, uz*in, uzin
[(ağaç, direk vs gibi) yüksek bir yerin en ucu, en son noktasında] dur- : mok’uxedun
[ayakta] dur- : dogutun; dodgitun
[(bir şeyin) arkasında ayakta] dur- : mogutun; mok’udgitun
[(bir karekt) esnasında] dur- : mogutun
[(birinin) karşısında ayakta] dur- : nogutun; nodgitun
[kenarda ayakta] dur- : celagutun; celaren; geladgin, giladgin
[ön tarafta ayakta] dur- : k’o3’agutun; go3’adgitun, gu3’adgitun
[(bir şeyin) önünde ayakta] dur- : mogutun
[üst tarafından gelip arasına veya ortasına ayakta] dur- : ç’eşk’agutun
[üzerinde ayakta] dur- : cegutun; gedgitun
[(birinin) yanında ayakta] dur- : elugutun; eludgitun
[yan tarafta ya da kenarda ayakta] dur- : elagutun; eladgitun, iladgitun
[(bir şeye) yanaşıp ayakta] dur- : nogutun; nodgitun
[yatay zeminde ayakta] dur- : golagutun; goladgitun, guladgitun
[dik] dur- : dgun, dgin
[(birinin ya da bir şeyin) altında dik] dur- : e3’udgun, e3’udgin, i3’udgin
[içeride dik] dur- : amadgun, amadgin
[ön tarafta dik] dur- : k’o3’adgun, go3’adgin, gu3’adgin
[üst tarafından gelip arasında veya ortasında dik] dur- : ç’eşk’adgun
[(bir şeyin) üzerinde dik] dur- : goyodgun
[(su vs bir şeyin) üzerinde] dur- : cegutun
[yan tarafta ya da kenarda dik] dur- : eladgun, eladgin, iladgin
[yanlamasına derin mekânın içinde dik] dur- : meşk’adgun, meşadgin, mişadgin
[canlı varlık bir yerin veya bir şeyin en ucunda] dur- : celarenI
[(bir ieyin) üstünde] dur- : geyotun
[arada yatay] dur- : eşaz*in
[(birine ait bir şey bir şeyin) içinde veya üzerinde yatay] dur- : cuzun, gyuz*in
[(birinin) önünde yatay] dur- : k’o3’uzun; go3’uz*in, gu3’uz*in
[öteye doğru konmuş halde yatay] dur- : mez*in
[(bir şeyin) üzerinde yatay] dur- : eyozun
[(bir yerin) üzerinde yatay] dur- : goyozun; cezun; gez*in
[yanlamasına derin kapalı mekânın içinde yatay] dur- : meşk’azun; meşaz*in, mişaz*in
[(birine ait bir şey) yerde yatay] dur- : uzun, uz*in, uzin
[yerde tek başına ya da sahipsiz yatay] dur- : zun; z*in, zin
[akımı] durdur- : mek’vatums/ mek’vatuy/ mek’vatups
[ayakta] durdur- : dogutinams, dvogutinay; dodginams; amodginams
[(bir şeyin) arkasında ayakta] durdur- : mogutinams; mok’udgitinams
[hareket yapanı ayakta iken] durdur- : dogutinams, dvogutinay; dodginams/ dodginaps; dodgitinams
[(bir hareket) esnasında] durdur- : mogutinams, mvogutinay, mogutinay
[(bir şeyin) önünde ayakta] durdur- : mogutinams, mvogutinay, mogutinay
[yan tarafa ya da kenara ayakta] durdur- : elogutinams, elvogutinay; eladginams/ eladginaps; iludginaps
durgun [su] : dodgineri
[akan sıvı bir yerde] durgunlaş- : mogutun
duru : 3’iminda
durum : xali[2]
[biri biri için bir] durumda bulun- : uyonun[2]
durup dururken : k’ayi k’ayi[C]-b-1
dut : mduti/ mdut’i; mca-k’andğu; mjoli, joli
dut zamanı : mjoloba
duvar : çoşe; duvari; k’odaII; 3’oderi
[taş veya tuğla ile inşa edilmiş] duvar : go3’k’onderi
[ahşaptan bölme] duvarı : k’oda
[taş veya tuğlayı kullanarak] duvar ör- : 3’odums/ 3’oduy; 3’k’ondums[1]; 3’k’idums/ 3’k’idups
[taş veya tuğlayı kullanarak (bir şeyin) altına] duvar ör- : e3’u3’k’ondums, e3’u3’k’ondams
[taş veya tuğlayı kullanarak (bir şeyin) etrafına] duvar ör- : gu3’k’ondams
[taş veya tuğlayı kullanarak yeniden] duvar ör- : meyo3’odums/ meyo3’oduy
duvardaki askılık : k’oda-celvobaşe
[kulak ile] duy- : dvaguren, dvagun; ognams/ ognay/ ognaps, ogneps; şigneps
[(birinin) kulakları] duy- : ucepek ugnams; uci ugnams; işigneps; x’ucik ugneps
[duygu ile] duy- [= anla-] : ognams[1]/ ognay
duyarlı davranma : anank’eni
duyarlı ol- : nak’nen
duyur- : dugurinams/ dugurinay
dü-penç : t’ubi xut; xuta; jur-xuti
dü-se : t’ubi sum; suma; jur-sumi
dü-şeş : t’ubi aşi, jur-aşi, aşa; du-şeşi
düdük : p’ililiIV
düğme : mpuli; iliIII; puli[2]
düğme deliği : telik’i
düğüncü : duğunci
[evlenme] düğünü : ç’anda, ç’andra; duğuni, duguni
dükkân : t’uç’ani; duk’k’ani, dukkyani
dümdüz : golamtumaniI
dün : ğoma, ğoman; ğomamci
dün akşam : ğoma limci, ğoma-limci; ğoma lumci; ğomamci
dün akşamki : ğomamcineri
dünden beri : ğomamcişen doni
dünden bir gün önce : p’işindğa; p’işilumci; ogineni ndğaz; oğineşi ndğaz, oğineni ndğaz; ğomaneri 3’oxleni ndğas
dünden iki gün önce : himarti-ndğa; p’işindğa ogindeni ndğa; sum ndğa 3’oxle
dünki, dünkü : gomaneri
dünya : dunya; kiyana, kiana, keyana; k’iyana
dürt- : nontxams
[alttan] dürt- : e3’vontxay; e3’ontxams/ e3’ontxaps; i3’untxips
dürüst : xilli[1]
[açık yerde] düş- : colams/ colay; gelams/ gelaps
[ağır bir şey ya da biri yere] düş- : dintxen; dantxen
[alt tarafa] düş- : e3’olams, e3’volay; e3’alams/ e3’alaps, i3’alaps
[araya] düş- : k’oşk’olams/ k’oşk’olay, goşalams/ goşalaps, guşalaps
[(birine ait bir şey) arkasından] düş- : ek’ulams/ ek’ulay/ ek’ulaps
[(kendi giydiği pantolon vs) aşağı doğru] düş- : celvolay, gelolams
[(hafif meyilli yerde) aşağı doğru] düş- : gelalams
[(birinin giydiği pantolon vs) aşağı doğru] düş- : celvolay
[dışarı] düş- : gamalams/ gamalay
[düşey doğrultuyla derinliği olan kapalı mekânın içine] düş- : dololams/ dololay/ dololaps
[(birinin) eline] düş- : xez doluvelun/ deluvelun; amvalen/ ammalen; xez dolulams
[(birinin ya da bir şeyin) etrafındaki şey] düş- : golams
[(bir şeyin) içine] düş- : celuvelay
[(birine birinin) işi] düş- : dulams
[karşı tarafa doğru] düş- : meyolams/ meyolaps
[kenara ya da kenardan] düş- : elolams, elvolay, elolay; elalams/ elalaps, ilalaps
[(bir şey birine ait bir şeyin) tepesinden] düş- : moyuvelun
[(cansız cisim bir şeyin) üstüne] düş- : cat’en, gyat’en
[(bir şeyin) üstüne] düş- : goyolams/ goyolay/ goolay
[(birinin veya bir şeyin) üstüne] düş- : goyat’en; eyat’en, yat’en; eyantxen, yantxen
[(birinin) yolu bir yere] düş- : dolams
[yere] düş- : dvantxen; gyantxen
[yerinden kopup] düş- : nolams/ nolay; melay/ melams/ melaps; elams/ elaps
[yukarıdan bir şeyin içine] düş- : dolantxen
[bir şey birine pay olarak ] düş- : anç’en, nanç’en; nunç’un
düş gör- : nozmors/ nozmoy; nazmonen
[birine] düşkün : dolaxeri
düşle- : izmonay/ izmonams, izmons; ozmons/ ozmonams; it’urs
düşman : xasimi; duşmani
[durduğu yerden her an] düşmeye ramak kalan biri veya bir şey : 3’ingiliç’iI
[küçük tepelerin arasında] düşük seviyedeki düz yer : k’ut’ala
[(birinin) ardına] düşür- : ek’ut’alams
[üstüne] düşür- : cut’oçams/ cut’oçay; gyut’alams/ gyut’alaps
[yere] düşür- : ok’ap’inams[1]/ ok’ap’inay[1]/ ok’k’ap’p’inay; met’k’omersII
düşün- : iduşunams/ iduşunay; moisimaday; ifik’irams; isimadems/ isimadeps, nisimadems/ nisimadeps; imsifons
[birinin bir hareket yapma] düşüncesi var : f.-i. + guris uğun/ f.i. + guri uğun/ f.-i. + guriz uğun
düşünceye dal- : nozmors/ nozmoy; nazmonen; isimadems/ isimadeps; nisimadems/ nisimadeps; imsifons
[olur olmaz] düsünmeden konusan (kadın ya da erkek) : patxaI
düz s. : ayk’iri; duziI; golamtumaniI
düz z. : duziII
düzelt- : duzanams/ duzanay, duzanuy
düzelt- [= tamir et-] : ce3’opxums/ ce3’opxuy, ge3’opxums; oduzanams; om3’vanams/ om3’vanaps, m3’vanums/ m3’vanups
[hafif arızalı bir şey ya da devrilmiş bir şeyi] düzelt- : oisanams
[saç veya sakalının uclarını] düzeltirip kes- : goibğams/ goibğay/ goibğaps
düzen : duzeni; nizami
düzene koy- : st’eresaruy; mest’eresaruy/ mest’eresayuy; st’uresauy, st’uressaay; nost’uresaay
[(kendisi için ya da kendine ait şeyi)] düzene koy- : nist’eresaray
[kurulu] düzeneği boz- : ceşalums/ ceşaluy, geşalums, geşalams/ geşalaps; moşalums
düzeni bozul- : capaşen
düzenini boz- : cupaşay
[birine ait bir yeri] düzenle- : numskvanams
düzenli : meduzaneri; memskvaneri
[odunun] düzenli yığını (ya da istifi) : ç’arma; març’a; xarga
düzensizce uzun (saç, sakal, bıyık, göğüs kılları) : bonz*olyayi; bonz*oa, bonz*ola
[hafif arızalı bir şey ya da devrilmiş bir şeyi] düzgün duruma getir- : oisanams
düzlük : zeni, zenoba; geduza; duzluği; duzi
[hafif meyilli] düzlük alan : elazena
düzüş- : imzik’en
E
ebediyen : ebedi
-eceğine : -şa[8]
ecel : eceli
edepsiz : xilafiII
efendi : efendi
efkârlı : merak’li
efsane : zit’eri; meseli[2], mesele; p’aramitiII
Ege Denizi : Ege-Zuğa
eğ- : ndrik’ums/ ndrik’uy, ndrik’oms, ndrik’ups
[aşağıya doğru] eğ- : cendrik’ums/ cendrik’uy, gendrik’ums/ gendrik’oms/ gendrik’ups
[(bir şeyi bir) ucundan] eğ- : mendrik’ums/ mendrik’uy, mendrik’oms, mendrik’ups
[(genelde dikili olan bir şeyi) üstten aşağıya doğru] eğ- : mondrik’ums/ mondrik’uy, mondrik’oms, mondrik’ups
[yana] eğ- : elonktams, elvonktay, eloktams/ eloktaps, iloktaps, ilvoktaps
eğe : eğe; olasirale
eğik : elaninkteri, elankteri; elakteri; meyokta, meyakteri; menevi; ilakteri
eğik (yer) : mekta
eğik arazi : k’abani
[ağaç] eğil- : mondrik’un, mondruk’un
[aşağı doğru] eğil- : cindra3’en
[(bir) şey kendi kendine (güçsüzlüğünden ya da dirençsizliğinden)] eğil- : mendruk’un, mendrik’un
[yana] eğil- : elinkten, elikten, ilikten; gilikten
eğim : meyili
eğimli : elaninkteri, elankteri; elakteri; meyokta, meyakteri; menevi; ilakteri
[az] eğimli (alan) : menevi
eğimli (arazi) : mekta; medika
[orta derecede] eğimli alan : okti
[çok] eğimli alan : menya
eğilimindedir : cazaden
eğir- : ntxums; centxums; txuy/ txums/ txups; mxums/ mxuy; mtxuy
[ip] eğir- [= kıvır-] : ç’imoşums/ ç’imoşuy, nç’imoşuy
[yünü] eğir- : 3’k’ondums[2]
eğirme işini bitirmek üzeredir : cetxuy
[özellikle kış gecelerinde herkes yiyecek içecek bir şeyler getirerek toplanıp yapılan] eğlence : ok’oğmalaşe, ok’oxunaşe
[yün] eğirme aracı [= ham yünü iplik haline getirmek için kullanılan eğirme aracı] : mxeni
[yün] eğirme aracı [= iplik haline gelmiş yünleri iki kat, üç kat yapmak için kullanılan eğirme aracı] : o3’k’ondale
eğitim yılı : zit’a-3’ana
eğlen- : oxikten; oxvakten; oxoktun
eğreltiotu : ereti
eğreltiotu arasında hayvanlar tarafından yenen türü : bilon3a; limbo3a, limbro3a
eğreltiotu arasında hayvanlar tarafından yenmeyen türü : limxona, limxana
eğreltiotu arasında salatalık kokusu veren türü : şuk’a-limbo3a
eğreltiotu yığıntısı : bardi
[hayvanlar tarafaından yenen] eğreltiotunun yoğun olduğu yer : limbo3ona
[hayvanlar tarafaından yenmeyen] eğreltiotunun yoğun olduğu yer : olimxone; limxonapona, limxonapuna, limxanopuna, limxanapuna
eğreti : irek’i[1]
eğreti düğüm : xaman3’a, xaman3’o
[kayığın] eğrisi : ergi
eğsi : meç’veşi, meç’ve; menoç’veI
ehlileş- : oximç’ven; imç’k’ven, imç’k’en
ehlileştir- : oxomç’ums; omç’ay; omç’k’ams, omç’k’inams, omç’k’vams, omç’k’vinoms, omç’k’vinams[2]/ omç’k’vinaps; oxomç’k’inams/ oxomç’k’inaps; oxini 3’opxuy, oxvoxinay; terbiyups
ehlileştirilmiş : oxini; mç’k’ineri
[(bir yere) bitkiyi ara ara] ek- : guşurgaps
[kabak, hıyar, fasulye, çay, soğan vs’yi ocak şeklinde çukuru açarak] ek- : dolodumersII
[tarlayı kazıyıp bitkiyi] ek- : dodums; xaşk’ums/ xaşk’uy; xaçxums; xaçkums/ xaçkups
[(tarlayı kazıyıp bitkiyi) etraflıca] ek- : goxaçkums
[(tarlayı kazıyıp bitkiyi) lâlettayin] ek- : goxaşk’ums
[(bir şeyin) altına] ek yaptır- : e3’vodgay
[kabak, hıyar, fasulye, çay, soğan vs ocak şeklinde çukur açılarak] ekilmiş haldedir : doloz*inII
Ekim ayı : T’axva; Guma
[tarlaya tohum] ekim işini bitir- : goxaşk’uy; goixaşk’ams/ goixaşk’ay
[bahçedeki] ekin meydan ateşi : pagara
[(bir şeyin) arkasına bir şeyi] ekle- : ek’uk’udams
[(bir şeye) aynı cinsten olan bir şeyi] ekle- : numbinams[2]/ numbinay; nun3xums/ nun3xuy, num3xvay/ num3xvams; nun3xvams/ nun3xvaps
[(bir şeye) aynı cinsten olan bir şeyi yan taraftan] ekle- : eludgay; elun3xums, elun3xvay; elum3xvay/ elum3xvams/ elum3xvaps; ilun3xvaps
[birbirine] ekle- : dgums
[düğme vs’yi bir şeye yandan] ekle- [= bağla-]: elumbinay
[düğme vs’yi kendisi için olduğu yere yandan] ekle- [= bağla-]: elimbinay
[sıvı (bir kapta var olan bir şeyin) içine dökerek] ekle- : ek’ubams/ ek’ubay/ ek’ubaps, ik’ubaps; guşobaps
[taneli katı cismi bir kapta var olan bir şeyin içine dökerek] ekle- : ek’ubğams/ ek’ubğay/ ek’ubğaps, ik’ubğaps; ek’uk’atams
[var olan binanın üstüne yeni kat inşa edip] ekle- : yok’idapsII
eklem : eklemi; men3xuli
[ateş ya da su] eklen- : nambinen
[ateş, su ya da iş sonradan ilâve edilerek] eklen- : ek’vambinen
[taneli katı cisim bir kapta var olan bir şeyin içine dökülerek] eklen- : ek’ibğen
[bir şey bir şeye] eklidir : nudginb; ok’oçaneri ren
[biri birine ya da bir şey bir şeye] eklidir : ek’unçay
[buğday]ekmeği : mdik’a-cari; kovali, kuali, kvali
[mısır] ekmeği : lazut’i-cari; mç’k’udi, mç’k’idi, ç’k’idi
ekmeği kur- : coxums; gedumers
ekmeğin kabuğu : kerenç’i
ekmek i. : cari, gayriII-2
[pideye benzer küçük] ekmek : p’ap’ayina; k’vari[2]-I
[tavada pişirilmiş] ekmek : papa[1]
ekmek kırıntısı : mxişolya; pinçxolya, pinçxva/ pinçxa, punçxa
ekmeksiz : ucare[1]; umç’k’udeli, umç’k’ideli
ekonomik : ekonomiği
ekseriyetle : teveçeli
eksik : noksani; dok’leri
[birine bir şey] eksik gel- : uk’oren; nok’ordun
[dişleri] eksik olan : çemçve, çemçu, kenkve, kenkva
eksik say- : elişk’mams; elimxoy, elipxors
[biri bir şeyin] eksikliğini hisset- : uk’oren; nok’ordun
[birinde] eksil- : dark’inen, dak’linen, dak’len
eksilt- : durk’ams; duk’lams
eksper : ekisperi
ekşi : st’ip’o; mç’oxa
[un, ekmek vs] ekşi- : inç’anen
[yemek] ekşi- : mç’oxun; imç’oxen; imjaren
ekşimik : minz*i, minci
[bekletilip yayıkla yağ ve ayran yapılması icin] ekşimiş (süt) : xtimeri
ekşimsi : lon3aI; elamç’oxeri
el : xepe [çoğ. xepepe] (PZ) ; xe [çoğ. xepe] (ÇM ~ ÇX)(AK)
el at- : xe elaçams[10]/ xe elaçaps[1]; xe elaç’işun
el bileği : xeş-ali; xanç’eli, xenç’eli; k’lavi[1]
[elektrik] el feneri : ok’vançxaşe; elektriği
[yağ] el feneri : p’ak’la
el ve kol : xepe; xe
elbette : çkva; herbet’i
elbise : uruba; porçaI; emteri
[kadın] elbisesi : foga, fork’a
eldiven : xe-patiği, xe-tati; elduveni; xe-t’at’i, xeş-tati
[fındık] eleği : mek’iyaloni
ele- : n3orums/ n3oruy, n3irums/ n3iyums, n3iyups/ n3irups
elek : on3ore, on3oru; on3iru/ on3iyu
elektrik : eletriği, elektriği
elektrik cereyanı : ceryani
elektrik üret- : elektriği gamiyonay
[(birine ait bir şeyin) etrafı] elen- : gan3oren
eleştir- : elaçay
[birine yardım] eli uzat- : xe ilaçaps
eli uzundur [= Fırsat buldukça öteberi çalıp götürüyor] : xe elaçans; xe gunz*e uğun
elin sırtı [= elin tersi ; elin dış tarafı] : xe-ceri; xe-jindo; xe-tersi; xeşi k’ap’ula; xeşi gale; xeşi jin
[(satılmayıp) birinin] elinde kal- : xez oxoskidun
[birinin] eline geç- [= eline düş-]: xez doluvelun/ deluvelun; amvalen/ ammalen; xez dolulams
[birine veya bir şeye] elini değdir- : mentxims/ mentxips
[(birine vurmak için)] elini kaldır- : munkinams
[bir şeye] elini sür- : mentxims/ mentxips
[karştırıp] elle- : bodums/ bodups; çxik’ums
ellenmiş (kız) : xe gosveri; xe sveri; simeri/ simeyi
[olur olmaz] elleyip karıştır- : şut’onums; p’redums
elli : jureneçi-do-vit/ cureneçi-do-vit, jur-eçi-do-vit
elma : oşk’uri, uşkuri, uşkiri
elti : nusava; nisağa
eltopu : xeş-burti
e-mail : maili
em- : 3’u3’onums/ 3’u3’onuy/ 3’u3’onups; 3’ups
[birine ait bir şeyi] em- : u3’u3’onams/ u3’u3’onay, u3’u3’onums; uşums/ uşups; u3’ups
[belirli birine] emanet et- : nut’omalamsb; nut’oçayb; nuşk’uy; dudumersc; nuşkumers
emek : emeği
emekle- : ipoxnams; poxnuy; poxums; xoxups
emekli : emekli; tek’audi; emeklişi
emzik : 3i3a; 3’up’i[2]; emzuği; o3’u3’ale
emzir- : cubams[3]/ cubay[3]; gyubams/ gyubaps
en [= en çok] : em, eni, enni, en
en altında : en-tude
en sonda : encami
endişeli ol- : nazmonen
ene- : varums/ varuy, k’varums, x’varums/ x’varups
engel : endoli
engel çıkar- : endoli gamiğams; cek’uğay, ek’uğay-cek’uğay; goluperdağay[2]/ goluperdağams
[birine] engel ol- : endoli ikums; endoli ayen; (goladuy altında) goluduyII; nağen, noğun; golvadven, goladven
[yanlamasına] engel olarak kon- : golidven, gulidven
enjektör [ile onun iğnesi] : lemşi; t’ulumba; igne
enjektör [ile yapılan tedavi] : lemşi; igne
ense : k’ot’ula, k’ot’t’ula, k’ut’ula; ciniki
entari : emteri, anteri; foga, fork’a
entrika : dubara[2]; oyiniII; dalavera; ç’axra
eri- : in3’inen; ndğulun, gendğulun
[insan aşkından] eri- : ndğulun
[kar] eri- : mturi ilebcay; mturi m3’utxuy; liva meçay/ livaz meçams
[kar] eri- (= ilkbaharda kar kayboluyor) : mturi ezduyIII; mtviri ezdimsIV
[sabun] eri- : iğlimen
erik : ombri, omri; omuri, x’omuri
erimiş sabun : ğlima
[yüksek bir yerde bulunan bir şeye] eriş- : eyanç’uşen; eyunç’uşun; yunç’uşun, yunç’işun
eriştir- : meçams/ meçay/ meçaps
erit- : on3’inams/ on3’inay; ondğulinams/ ondğulinaps
[(bir şeyi) kendine ait bir şeyin içinde] erit- : molindğulinams
erkeğin ihtiyarlığı/ yaşlılığı : badoba; obardelaşe; obadula, obadala, obadalik’i
erkek : biç’i; kimoli
erkek [= taşaklı] : k’vaconi, k’vacala
[kanatlılarda] erkek : mumuli; sk’iri; mamuli
[balıklar, böcekler ve bitkilerde] erkek : sk’iri; mamuli
erkek atmaca : mamuli3’i
erkek buzağı : xocik’ina, xojik’ina
erkek çakal : lap’arde, lip’arde, lip’adre, lip’art’e
[becerikli, cesaretli, güçlü] erkek çocuk : p’alik’ariIV
erkek dana : xocik’a, xojik’a
[küçük] erkek dana : xocik’ina, xojik’ina
erkek evlât : sk’iri, skiri
erkek köpek : langoni
erkek imecesi : meci
erkek insan : komoli, kimoli
erkek sığır : xoci, xoji
erkeklik bezi : vaji, k’vaci
[çocukların] erkeklik organı : bibili; k’ut’u; bibi
[yetişkinlerin] erkeklik organı : ole
erken s. : ordonayi
erken z. : ordo; mani
erkence : ordoci
erkenden : ordoşa, ordoşşa, ordoşşe, ordoşe, ordoşen
Ermeni : Somexi; Ermeni
Ermenistan : Ermenepeşi-çoyi, Ermeni-msva, Ermenistani
ertesi gün [= geçmişteki ya da gelecekteki bir günden bir sonraki gün] : ç’umani-muşi
ertesi gün [= gelecekteki bir günden bir sonraki gün] : cendğani; me3’k’indğani
erzak dolabı : dolap’i, dolabi; camik’ani; ntao; xaroII
[rüzgâr] es- : bars/ bas/ bay; ibars, ibarams, ibay; nubarams
[(rüzgâr) bir şeye doğru] es- : nobars; nobaray; nobay
[(rüzgâr) hafiften] es- : elibars, elibarams, elibay; elabars
[(rüzgâr) yukarıdan] es- : celabars/ celabay; celibay
[(rüzgâr) yukarıya doğru] es- : elibars, elibarams, elibay; elvobay; elabay, elabars, ilabars
esaslı : xilli[1]
esintili : elabareri (= “elibars/ elibay” fiilinin partisipi)
[(rüzgâr) hafiften] esip birine vur- : elobars
[(rüzgâr) yukarıya doğru] esip birine vur- : elobars, elobarams, elvobay, ilobars, ilvobars
[birinden bir şeyi] esirge- : unç’olams/ unç’olay; uşlams/ uşlaps, uşleps
[(kıymetli bir şeyi) vermeye] esirgeme- : gamonç’un; gaminç’en; gamoxvebun; gamoxvapun; amet’en
eski : pusk’i; ç’ağani; eski, eskineri; mçeşi; mcveşi, mcve, mjve; eveluri; 3’oxleşi; xmarineri
[çok] eski [= fi tarihindeki] : p’ot’eneri, p’ot’enuri
eski ve kullanılmış : xirt’i
eski zamanlarda : ogepe; 3’oxlepez
eski zamanki : 3’oxleni, 3’oxleşi
eski- : imcveşen; imcvelen
eskiden : oginesI; ogi[1]; ogineI-c; eveluriz; oğine[1]; 3’oxle, 3’oxe
eskimiş : met’k’oçeri
[ayakkabı vs] eskit- : mcveşams
[kumaş, kâğıt vs’yi] eskit- : bri3’ums/ bri3’uy, bri3’oms, bri3’ups
esne- : amkoren; eyamkoy; mkorums; mko(r)inoms; inko(r)s
esneyerek uza- : goninzden
esprili : muk’elidi, muk’ellidi
eş [= benzer, aynı] : çisti
[erkek] eş [= koca] : k’oçi; komoci; komoli; p’ark’ali;kimoli; noğame; kimoci
[kadın] eş [= karı] : oxorza, xorz*a, oxorca, oxocca
[toprak, ateş vs’yi] eş- : monçxik’ams
eşarp : mandili; şarba
eşek : guruni, girini
eşekarısı : mzurzi; ma3’obğe; mcuci, mcurci, mjurju; mzuci
[(tavuk vs) toprak, kül vs’yi] eşele- [= kurcala-]: çxik’ums; nçxik’ums/ nçxik’uy/ nçxik’k’uy; çxink’oms, çxik’olums/ çxik’olups; ğağupsII
[toprak olan yeri] eşele- : puşonums
[toprak olan yeri ufak ufak] eşele- : nopuşonams
[yanlamasına derin kapalı mekânın içinden] eşip çıkar- : moşk’axums/ moşk’axuy, moşaxums/ moşaxups, muşaxups
[at, eşek, katır hakkında] eşkin : eşk’ini
[bir yere giden birine] eşlik et- : elvayonen, elayonen/ elaonen, elax’onen, ilax’onen, ilvax’onen; elo(y)onams, ela(y)onams; gyantxozen/ gyatxozen
[(birini birine)] eşlik ettir- : eluntxozinams/ eluntxozinay, elutxozinams/ elutxozinaps
[canlı birine veya cansız bir şeye] eşlik ettir- : eliyonams
[(kendisine)] eşlik ettir- : elintxozinams/ elintxozinay, elitxozinams/ elitxozinaps
[(birine) ardından] eşlik et- : ek’voyuy
[(birinin) ardında] eşlik ettir- : ek’untxozinams, ek’utxozinams/ ek’utxozinaps
[(kendisinin) ardında] eşlik ettir- : ek’iyonay; ek’intxozinay/ ek’intxozinams, ek’itxozinams/ ek’itxozinaps
[(birinin) önünde] eşlik ettir- : go3’utxozinams/ go3’utxozinaps
[(kendisinin) önünde] eşlik ettir- : go3’itxozinams/ go3’itxozinaps
eşya : eşya; şeyi[2]
et : xor3’i, xor3i
et beni : p’urp’uçi
etek : ort’apuII; belluğ; eteği i; got’k’imale; gu3’at’k’imale
etene : obğe[2]-III, IV
etiket : me3’iraşe
[(bir) söz birini] etkile- : nodgitun
etli (yemek) : xor3’oni, xor3oni
etli [= eti çok olan (hayvan)] : xor3’oni; cektaperi; mgvaneri; xor3oni
etraf : gomtumani; dogneği; gomti, gomte; golamtumaniV + VIII
[cansız cismin] etrafı : gort’ale
[bir şeyin] etrafındaki : gomteII
ev : oxori/ oxoyi, oxo-
ev ile bitişiğinde bulunan serender arasında kalan geçiş yeri : omçvele, onç’vetela, oç’vetela
evcil : oxini
evcilleş- : oximç’ven; imç’k’ven, imç’k’en
evcilleştir- : oxomç’ums; omç’ay; omç’k’ams, omç’k’inams, omç’k’vams, omç’k’vinoms, omç’k’vinams[2]/ omç’k’vinaps; oxomç’k’inams/ oxomç’k’inaps; oxini 3’opxuy, oxvoxinay; terbiyups
evde kalmış [kız]: dosk’uderi, doskideri; elaxuneri; elaskideri
evet : ho
evin büyüğü : didi
evin ön tarafındaki bahçe : avla, avli
evin arka tarafı : jilemona/ cilemona; jimola; jimok’a
evin arkasındaki : jimok’ani
evin girişi : oxori-amolva
evin kapı önü : oxorişi p’ici, oxor-p’iji, oxori-p’ici, oxor-p’ici; oput’eI, ofut’eI
evin orta salonu [= eski Laz evlerinde evin girişinde bulunan, zemini özel killi topraktan yapılmış, açık ateşin yandığı, sürekli oturulup birçok işler görüldüğü, hem salon hem de mutfak olarak kullanılan alan] : oxormonduni; oxomonduli, oxomonduni, oxomondule; oxoşkagure
[birini] evlât edin- : iskirams
evlen- [= birini eşi olarak alıyor]: eç’opums/ eç’opuy/ eç’opups; yeç’oups; yeç’opups
[erkek] evlen- : içilen, içils
[bayan] evlen- : ikomocen/ ikomojen; gamitxven; ikimocen
[erkeği] evlendir- : oçilams/ oçilay/ oçilaps
[bayanı] evlendir- : okomocams/ okomojay/ okomocay; gamotxvams; okimocams/ okimocaps
[birini (= genelde kızı) biri ile] evlendir- : meçams/ meçay/ meçaps
[birini] evlendirip yeni hayata yerleştir- : kyona[2] gyodumers
evlenip kendini yeni hayata yerleştir- : kyona[2] geidumers
evlenecek (bayan) : okomoconi/ okomojoni; gamatxoni
evlenecek (erkek) : içiloni
evlenecek çağdaki (erkek) : oçilerişi
evlenme çağına varmış (erkek) : oçiloni
evli (bayan) : komoceri/ komojeri; gamatxveri
evli (erkek) : çileri/ çileyi
evli olduğu yerden çıkmış (kadın) : gzaleri
evliler [= kadın ve erkek] : çilerepe
evlilik için sözleş- : zit’a nik’vatay
evrak : evraği
evvel : oginesI; ogi[1]; ogine; oğine[1]; 3’oxle, 3’oxe
ey ! : be !; ç’e !; e !
ey ! [= bayanı hitap etmek için kullanılan ünlem] : kale
ey gidi ! : e-çidi !; e verane !
Eylül ayı : 3’ilva[1]; Çxalva; St’aroşina; Eyluli; St’aoşina; Çxavla; StveliII; Stauşina, Staroşina
[(leğende) çamaşırı] ez- : ç’inaxuy
[(limon vs bir şeyin) etrafına elle sıkıştırıp] ez- : goç’inaxums/ goç’inaxuy/ goç’inaxups
[köşeye] ez- : nozams/ nozay/ nozaps
[lahanayı döverek] ez- : k’ank’ums/ k’ank’ups
[meyilli yere sıkıştırarak] ez- : nozams/ nozay/ nozaps; nozlap’ams/ nozlap’ay
[sebze veya meyveyi] ez- : ç’inaxums/ ç’inaxuy/ ç’inaxups; zams/ zay, zuy/ zums, zims, zaps; zlap’ums/ zlap’uy
[(armut veya kabak gibi) sert yapıya sahip olan meyve ve sebzeyi] ez- : plat’umsII
[(bir şeyin) üstünde bir şeyi] ez- : ceyolums/ ceyoluy
[yandan vurarak] ez- : elancaxums/ elancaxuy/ elancaxups, ilancaxups
[(taş, toprak, soğan, sarmısak, fındık, ceviz vs gibi) katı şeyleri] ez- : zums, zims
[(yağ, peynir, üzüm, şeftali, yemek vs gibi) yumuşak bir şeyi] ez- : zlap’ums/ zlap’uy, zlip’uy/ zlip’ums; jlip’oms
[az meyilli yerde yukarı çıkarken yumuşak bir şeyi] ez- : elazlap’ums/ elazlap’uy
[(bir) köşede sıkıştırıp yumuşak bir şeyi] ez- : elazlap’ums/ elazlap’uy
[üzerine basarak yumuşak bir şeyi] ez- : cozlap’ams/ cozlap’ay
[yere paralel hareket ederek yumuşak bir şeyi] ez- : mezlap’ums/ mezlap’uy, mezlip’uy/ mezlip’ums
[yukarı çıkarken yumuşak bir şeyi] ez- : elizlap’ay
ezan : oxvamu-oyoxinu; ezani, izani
ezberle- : elik’orams/ elik’oray; nisimadams/ nisimaday, nisamadams
ezerek ufala- : oluy
ezerek yassılt- : lat’ums/ lat’uy/ lat’t’uy
ezgi : k’aide; muzik’i; ezgi
ezil- : izlap’en; izlip’en; ijlip’en
[düşey doğrultuyla derin mekânın içinde] ezil- : dolijlip’en
[(birine ait bir şeyin bir) kısmı] ezil- : najlip’en
[sac, teneke, kütük, taş vs] ezilip yamuk yumuk hale gel- : iplacen; iplat’en
ezilmiş (fasulye) : ozini
ezilmiş (lahana) : zeri; ncaxeri; k’vaneri, mk’vaneyi; k’ank’eri
[sinek, böcek vs’yi] ezip öldür- : non3’amams
[sac, teneke, kütük, taş vs’yi] ezip yamuk yumuk hale getir- : lat’ums
[sac, teneke, kütük, taş vs’yi bir arada] ezip yamuk yumuk hale getir- : ok’olat’ums
eziyet : n3’orina
[taneleri] ezme kabı : ovle[1]
[yazın en körpe yapraklardan hazırlanan sarmısaklı ve içyağlı karalahana] ezmesi : lu zeri, luyu zeri, luu zeri; lu k’vaneri, lu mk’vaneri, mk’vaneri; dudeyi; lux’u k’ank’eyi; lux’u zeri; lux’u k’vaneri
F
fabrika : fabrika, pavrik’a
fahişe : zuraII-3; orospi; 3’urak’a
fakat : mara, mana; ama, ala; çkva; edo; do
fakir : fuk’ara/ fukara
fakirlik : fuk’araluği
fakan : mutu
falcıya git- : gem3’k’omiluşe ulun
Fatma : Fadime, Fadume; Fifi
fanila : fanela; fit’ik’ozi, filt’ik’ozi; eşk’akuna, eşk’akunaşe
fare : mtuci; mtuyi, mtugi, mturi; tugi
[küçük] fare : mu3’u3’i
[serenderin yuvarlak] fare korumacısı [= direk tekerleği]: parpa[1]-II; serendi-parpa; naylaşi parpa[2]-III
fark : nok’orde, nok’ordu; fark’i
[işin] farkında ol- : gamognams, gamvognay, gammognay; oxo3’onay/ oxo3’onams/ oxo3’onaps; gamagneps
Farsi : Persi
farz : farzi
fasulye : lobca, lobiya, lobya; xaci[1]
[taze] fasulye lifi : lori
fayans : fayansi
fayda : feyda
[bir şeye] fayda et- : guşulaps
[tedavi, ilâç vs birine] faydası ol- : nantvalen
fazla : fazla
fazla gel- : mosk’udun; moskidun
fazlalık olan : elaxi
federasyon : federasyoni
felç : nuzuli; felci
[(birinin) vücudunun bir kısmı] felç ol- : felci ayen; elvoğurun, eloğurun, eluğurun; nuzuli geçams/ nuzuli geçaps; ilvoskiraps
fena : xavi; xai[2]/ xayi[2]; p’iyat’i, p’eyat’t’i, p’at’i
[birinin] fenasına git- : guriz gyat’en; p’at’i da3’onen; p’at’i u3’ons
[elektrik el] feneri : ok’vançxaşe; elektriği
[gemici feneri ya da el] feneri : feneri
ferç : çuri
fes : fesi; kudi
festival : festivali
fıkırda- : şaşalamsIV
fındığın ve cevizin iç kabuğu : xeç’ep’a
fındığın yeşil kabuğu : ç’aç’a
fındığın ve cevizin yeşil kabuğu : çepla
fındık : ntxiri, ntxiyi, txiyi, mtxiri
[kavrulmuş] fındık : k’aumişi
[tekli kabuğundan ayıklanmamış] fındık : xump’uli
[ince esnek] fındık dalı : ç’epxe
fındık eleği : mek’iyaloni
[taze] fındık fidanının dalsız olanı : ç’epxe
findık fidanının kabuğu : mt’e3i, mt’k’e3i
fındık içi : mtxirişi nez*i
fındık ve cevizin kabukları : çepla/ çapla
fındık koçanı : ç’ak’i; çepla; bonkva/ bunkva
fındık süzgeci : mek’iyaloni
[bir dalın üzerinde çokça bulunan] fındık, armut ya da kirazın tümü : konz*oli
fındık zamanı : ntxirişi ora; ntxiroba; mtxiroba
Fındıklı ilçe merkezi : Vi3’e
Fındıklı’lı : Vi3’oyi, Vi3’uri
fındıklık : ntxiriluği; ntxirepuna; ntxirona/ ntxiyona; ntxiyopuna, ntxerepuna, mtxirepuna
fırça : furç’a
[saç taramak için kullanılan bir cins tarak veya] fırça : on3xone[1]
[sakal tıraşı için kullanılan] fırça : nuk’osale
[kendi dişlerini] fırçala- : (k’ibri) içxams; işliç’ams; ifurçaps
fırdöndü : 3’iğulina
fırıldak [= havalandırmak amacıyla oda veya mutfak pencerelerine takılan kanatlı araç] : parpa-msva; pervane
fırıldak [= ocak veya soba borusunun iyi çekmesini sağlamak için tepesine takılan ve rüzgârın gittiği yöne dönebilecek biçimde yapılan şapka] : ixi-mext’aşe
fırıldak [= rüzgârla dönen, çember biçiminde çocuk oyuncağı] : ixi-parpa; ofarfaloni
fırın : k’oda-grest’a; furuni
fırıncı : furunci
fırınlı soba : pilit’a, pilint’a; k’uzina; soba; kuzina
fırla- : it’oçen, it’k’oçen
fırla- [= atla-] : 3xont’un
[alttan yukarı doğru] fırla- : e3’uk’ap’ams/ e3’uk’ap’ay; ejun/ ecun; e3’uk’ap’un
[dışarıya] fırla- : gamuk’ap’un
[karşıdan beriye] fırla- : mo3’uk’ap’un; mok’a3xont’un, muk’a3xont’un; muja3xont’un
fırlat- : dok’anams; ot’oçams/ ot’oçay; ot’omay; ot’k’oçams/ ot’k’oçaps; ot’k’omers; istomers; ostolaps
[birine doğru] fırlat- : astomers
[birine ya da bir şeye bir şeyi] fırlat- : not’oçams/ not’oçay; not’k’omers; not’k’oçams/ not’k’oçaps ; nostomers
[değirmen un] fırlat- : obğay
[düşey doğrultuyla derin mekânın] fırlat- : dolot’oçams, dolvot’oçay; dolot’k’oçams; dolot’k’omers
[sıvıyı uzağa] fırlat- : obay
[uzaklara] fırlat- : go3’onk’anams/ go3’onk’anaps; gu3’onk’inaps
[(bir şeyin) üstüne yukarıdan ya da aşağıdan] fırlat- : goyot’oçams/ goyot’oçay; yot’k’oçams/ yot’k’oçaps; yot’k’omers
[bir şeyi yere paralel hareket ederek başka bir şeye] fırlatıp çarp- : noft’ilams/ noft’ilay
[biri ya da bir şey yere paralel hareket ederek bir şeye] fırlayıp çarp- : naft’ilen
[beklenen ya da arzulanan bir şey için] fırsat kollamakta olan : ap’ik’o
fırtına : furt’una
[alçak sesle] fısılda- : nipurçinams; nipur3inay; elipurçinams; nipurçolups
[sıvı] fışkır- : ibzit’ilen, ibzit’ay; epsuy, psuy; p’riyalams/ p’riyalaps
[sıvı düşey doğrultuyla yukarıya] fışkır- : epsuyII
[yaprak] fışkır- : ibjit’ilen
[sıvı] fışkırarak gümbür gümbür ak- : şaşalamsII
[sıvı] fışkırt- : obzit’ilams
[sıvı birine doğru] fışkırt- : nobzit’ilams
fıtık ol- : k’vaci gyuxtams
fi tarihindeki : p’ot’eneri, p’ot’enuri
fiatlandır- : coduy
fidan/ fide [= ağacın fidanı]: mşk’vela; leğidi; t’asi[2]; fidani; fide; filisi; nergi
fidan [= genelde bitki fidanı] : mzguda
[bitkinin] fidanını dik- : dorgams, dvorgay, dorgay; dodgums; dodums; dgums[1]; orgams; dorgaps/ orgaps ; dorgups
fidanlık : mşk’velapona
[küçük] fidanlık : mşk’velaponina
fidelik : cetasule, getasule
[kabak, mısır vs’nin] fidesi : p’ap’a
fikir : fik’iri
filenk : felengi
filika : filuk’a, feluk’a; k’ayiği
Filistin : Filistini, Filist’ini
Filistin’li : Filist’ini, Filistinli, Filistinuri
filiz [= ağacın fidanı]: mşk’vela; leğidi; t’asi[2]; fidani; fide; filisi; nergi
filiz [= ağaç, patates, soğan, pirinç vs’nin filizi] : k’ik’ili
filiz [= fidanın filizi]: t’ukşi
[ağaç diplerinde oluşan] filiz : ç’epxe
[lahana, çay vs’nin] filizi : morci; k’ant’ari
[bir bikti] filizi çıkar- : gamonç’ams
filizlen- : mzgudun
[lahana, çay vs] filizlen- : k’ant’arams
[yaprak] filizlen- : ibjit’ilen
[kesilmiş ağacın toprak üstünde kalıp çevresinden] filizler çıkarmış kısmı : bucği
[kesilmiş ağaç, kökünden yeni] filizleri çıkar- : ek’iğams/ ek’iğay; eliğams/ eliğay; elimers, ilimers; ilimars
film i. : filimiI, filmi
film s. [= numaracı; kendini bir şey sanan] : filimiII
firkete : fik’eta
fişek : fişeği
fişeklik : fişekluği
fitil : fit’ili
fitre : fit’re
fiyat : dogneri; ğira; fiyati
florya kuşu : p’urmoli
[bataklık] fokurda- : şişilay[1]
[kaynayan su] fokurda- : xaşk’alams/ xaşk’alay; xarxalams/ xarxalay; ixarxalen; t’ut’x’ulaps
fol : p’ifoli; on3’iramu
folluk : oskumale; zaro
fotoğraf : suret’i; me3’omilaII; fot’orafi, fot’oğrafi; resimi; sureti; sifet’i
fotoğraf çek- : zdams; dizdams/ dizday; zduy; gamiğams; gamimers; eşimers
[biri için] fotoğraf çek- : gamuğams; gamumers
Fransa : Fransa
fukara : fuk’ara/ fukara
futbol : fut’p’oli
futbol takımı : t’akimi[2]
G
gaga : k’ik’ili
gagala- : nz*ğilums; nzgiluy, nzgaluy; n3xak’ums; z*angums
[belirli birini] gagala- : nonzgilayI
[belirsiz birini] gagala- : ninzgilayI
[herhangi birini ya da bir şeyi karşıya doğru] gagala- : nonz*ğilams, nonzgilayII
[kendi vücudunun bir yerini] gagala- : ninz*ğilams; inzgilay; ninzgilayII
galiba : beçi, beki, bekita; mondo; galiba
galibiyet : docina; cginapa, cgina
garaj : garaji
garip : u3xu; garibi
gayda : 3’em3’e[2]; guda3; t’ulumi, tulumi
gaydanın ses veren düzeneği : 3’em3’e
gaydayı çalmak için şişirilerek kullanılan hava haznesi : guda
gazete : k’azeta, gazeta
gazyağı : gazyaği, k’azyaği
[bez fitilli] gazyağı şişesi : potlik’a
gebe (insan) : korbapşa; uxvene; jur-şuroni
gebe (hayvan) : korbapşa; mçinoci; mçinoceri
[insan] gebedir : korba uyonun; korbaz u(y)ons; korbas ren
geber- : xosk’un, xrosk’un; xro3kun, xo3kun
[(bir) kenarda] geber- : elaxro3kun
[(birinin veya bir şeyin) uğruna] geber- [= ölüver-]: noxro3kun[2]
[(bir şeyin) üzerinde] geber- : cexosk’un, cexrosk’un; gexro3kun
[(bir şeyin) üzerine konarak ya da takılıp yapışarak] geber- : noxro3kun[1]
gebermiş : xosk’ineri, xrask’eri, xrosk’ina, xosk’ina; xra3xeyi, xra3keri, xra3kineri; xo3keri
gebert- : 3’amums/ 3’amuy; oxosk’inams/ oxosk’inay, oxrosk’inay; oxro3kinams, oxre3kinams/ oxre3kinaps, oxo3kinaps
[bir şeyin üzerinde] gebert- : noxre3kinams, noxro3kinams, noxre3kinaps
[insanı] gebert- [= öldüresiye kötü davran-] : oxre3kinams/ oxre3kinaps
gebertilmiş : 3’ameri; xosk’ineri, xrask’eri, xrosk’ina, gexra3keri; xra3xeyi, xra3keri, xra3kineri; xo3keri
gece i. : seriI/ seyiI
gece/ geceleyin z. : seriII/ seyiII
gece gündüz : ser-ndğaleriz; saba-axçam; seri ndğaleri/ seyi ndğaleyi
gece yarısında : seriş oşk’endas; seri-gverdi; serişi gverdiz
geç s. : yanoşi
geç z. : leba; yano
geç kal- : dayanen
geç ol- : diyanen
geç vakitlere kadar : lebaşa, lebaşşa; yanoşa, yanoşakiz
[(hızla) arasından] geç- : k’oşk’ilams/ k’oşk’ilay; goşilams/ goşilaps
[(iki şeyin) arasından] geç- : k’oşk’ulun, goşulun, guşulun; guşilaps
[(birinin) arkasından gelip yetiştikten sonra önüne] geç- : golvalen; goluxtams/ goluxtaps, guluxtaps
[(bir şey birinin) başından] geç- : (tişen) goluxtams
[(bir şey birinin) eline] geç- : xes deluvelun; amvalen/ ammalen; xez dolulams
[(bir) engelin üzerinden aşarak] geç- : moyulun[1]{moyo-}; moyilams; moyulun[3]{moya-}
[(bir yerin veya bir şeyin) içinden] geç- : k’oşk’ulun, goşulun, guşulun
[(birinin ya da bir şeyin) içine] geç- : goşolams
[karşıya] geç- : mek’ulun, mik’ulun; mek’ilams/ mek’ilaps; mek’ayonen
[(her hangi yöntemle) karşıya] geç- : meyulun[1], meulun[1];
[(köprü vs bir şeyi basarak üzerinden) karşıya] geç- : meyulun[2], meulun[2]; mijulun[1]; mijilaps
[(önce aşağıya indikten sonra = dereye girerek) karşıya] geç- : meyulun[3], meulun[3]; mijulun[2]
[(aşağıya inmeden) karşıya] geç- : mek’ulun
[(birinin) önüne] geç- [= birinin önüne düşüp git-]: golvancğonen
[(birinin) önüne doğru] geç- : gu3’ulun
[(biri veya bir şey bir) yerden] geç- : golulun, gululun; golilams/ golilaps; meyilams, mek’ilams/ mek’ilaps, mik’ilaps
[zaman] geç- : golulun; golilay/ golilams/ golilaps; meyilams, mek’ilams/ mek’ilaps, mik’ilaps
[bir zaman birimi biri için bir halde] geç- : goluxt’ay
geç zamana kadar : lebaşa, lebaşşa; yanoşa, yanoşakiz
geçen s. : t’okseri[1]
geçen sene/ geçen yıl : go3’o, go3’oz/ go3’os
geçen seneki : go3’oneri
geçen seneden/ geçen yıldan : go3’oşen
geçenlerde : ceçendepe; m3’eya; t’okseri[2], t’ok’seri, t’ok’serepez
geçenlerdeki : m3’eyaneri
[birinin yaptıklarını ya da söylediklerini] geçerli say- : uşinams
geçerlidir : golulun
geçilecek yer : golaxtimoni
[canlı veya cansızı dar bir delikten yanlamasına derin kapalı mekânın içine] geçir- : meşolapams/ meşolapaps, mişolapaps; mişvolapaps
[sert bir cismi iki şey arasına] geçir- : gondums/ gonduy, gondumers, gondups
[iğneye ipliği] geçir- : gondums/ gonduy; goşadums/ goşadumers/ goşadumels
[(arabayı, gemiyi vs) öteye ya da karşıya] geçir- : goloşk’ums/ golvoşk’uy, goloşkumers/ goloşkumels ; goloçkumers, guloçkumers; gulvoçkumars
[suyu öteye] geçir- : goliyonay/ golionay
[zamanı] geçir- : golut’oçams; goluç’uy; golut’oçay; gololapams; mik’olapaps
[ev ile bitişiğinde bulunan serender arasında kalan] geçiş yeri : omçvele, onç’vetela, oç’vetela
geçit : golovlona; doloşk’omeri
geğir- : eyamğoren; boinams; eşiborinams; aborinen/ aboyinen
Gel ! [= bir ünlem] : Ela !
gel- : mulun; moinç’en
[bir araya] gel- : ok’ik’atams/ ok’ik’atay/ ok’ik’ataps
[birine] gel- : mvalen, malen; muxt’ams/ muxt’ay; muxtams/ muxtaps
[birine ait bir şeyden] gel- : guxtams
[(birine) fazla] gel- : mosk’udun; moskidun
[(aşağıya inmeden = köprüden geçerek, uçarak, atlayarak vs) karşıdan beriye] gel- : moyulun[4]; mok’ulun[2], muk’ulun[2]
[(herhangi yöntemle) karşıdan beriye] gel- : molulun; moyulun[2]; mok’ulun[1], muk’ulun[1]
[karşılanacak kişinin bulunduğu yere] gel- : nulun[1]
[önce aşağıya indikten sonra (= dereye girerek) karşıdan beriye] gel- : moyulun[5]
gelecek seneki : 3’anaşeneri
gelecek yılda : 3’anas, 3’ana[2], 3’anaşe; 3’anaşi[2]
gelen-geçenin çok olduğu yer (= gelip geçeni belirsiz yer) : geçxale
geleneğimize göre : şk’uneburiII; çkuneburi
gelenek : usumi
[düğün gününde süslenmiş yeni] gelin : noğamisa
[düğünden sonra kocasının yanına yerleşmiş] gelin : nusa, nisa
[yeni] gelin : noğamisa
[yeni] gelin olma tavrı: nusaluği, nusaloba, nusalik’oba, nisalik’oba
gelincik [= etobur hayvan]: ğut’u/ ğut’uğut’u[1], ğut’una; mzenuri; geluncuği/ gelincuği; man3’epura
gelincik [= kırmızı çiçeği olan ot] : celincuği, geluncuği/ gelincuği; dadalibu
[turuncu] gelincik [= 2900-3000 m yükseltilerde yetişen bitki] : k’odapapara
gelinlik [= yeni gelin olma tavrı] : nusaluği, nusaloba, nusalik’oba, nisalik’oba
[açmış çiçek] geliş- : gontxims
gemi : cemi; mangana-sk’afindi; vapuri, vapoyi; k’aravi
[küçük yük] gemisi : şilep’i
genç : cenci, genci; mordale
[çok] genç : ağan-mordale, ağan-morderi
gençlik : gençluği; gencoba
gene : xolo[1]
genelev : bardixana
genelde/ genellikle : peğiII; tenoraII; tevekeli; didoten
geniş : mçire
geniş (elbise ya da ayakkabı) [= bol] : gompa
genişle- : gointxen
[odayı] genişlet- : gamvonç’ay; omordamsII; ordamsII/ ordapsII
genişlik : gompanoba
ger- : gombams, gvombay; gvonombay; gonk’idams/ gonk’idaps, gvonk’idaps; gozduy; gonzduy, gonzdims/ gonzdams/ gonzdums/ gonzdips; gonduy
[ipi, teli vs sıkıca] ger- : gozduy; gonzduy; gondarams/ gondarums; gonzdims/ gonzdams/ gonzdums/ gonzdips
gerçeğe aykırı : elakteri
gerçek [= saf, katıksız] : 3’iminde[2]-I
gerçek [= sahte olmayan] : mtini
gerçekleş- : imtilanen
gerçekten : mtilana
gerek- : diç’irs, diç’in/ diç’ç’in
[birine bir şey] gerek- : dvaç’irs, dvaç’iren, dvaç’in/ dvaç’ç’in; uk’orems, uk’oroms/ uk’ooms, uk’orams, uk’ors
[birine bir şey] gerek- [= biri bir şeyin eksikliğini hisset-] : uk’oren; nok’ordun
gereksiz : elaxi
gereksizce konuş- : nçxalumsIII; patxumsIII; kançums; goşubğams; vrat’k’umsII; barbalaps
gereksizce sürekli : boyine/ boine/ boyne; p’anda[1]
[(hayvanı yüzdükten hemen sonra) derisini tuzlayıp] gererek güneşe asıp kurut- : k’arbuy
geri : ceri
geri dön- : goikten, guikten; ek’ikten
geri dur- : k’o3’izden
geride : ceride, geride; uk’açxe[2]
gerideki : gerideni
geriden : ceride
gerilmiş haldedir : gombun; gvonunbun; gonk’ideri
gerin- : goinç’imen; goi3’in3’en
geriye : uk’açxe[2]
[tekme ya da tokat atmak üzere ayağını veya elini] geriye doğru çek- : goiniğams/ goiniğay, goiğay
geriye kalan : na-ek’askidu; navayi
[bir şeyi bir hale] getir- : 3’opxums[2]/ 3’opxuy[2]
[canlı varlığı] getir- : moyonams/ moonams, moyonay/ moonay; mox’onams/ mox’onaps, mux’onups; moiyonay/ moiyonams, muix’onups
[canlı veya cansızı beriye] getir- : mok’ut’alams/ mok’ut’alaps; muk’ut’aleps, muk’ut’alaps
[canlı veya cansızı bir araya] getir- : ok’ok’atams, ok’ok’atuy, ok’ok’atay, ok’ok’ataps
[cansız cismi] getir- : moğams/ moğay; moiğams/ moiğay; moimers, muimers, muimars
[cansız cismi birine veya birinin yerine] getir- : muğams/ muğay; mumers/ mumars
[cansız cismi beriye] getir- : moliğams
[cansız cismi karşıdan beriye] getir- : moyiğams/ moyiğay; mok’iğams; mok’imers, muk’imers; muk’imars
[(araba, gemi vs ) taşıma aracını kendisi kullanarak] getir- : moyonams/ moonams, moyonay/ moonay; mox’onams/ mox’onaps, mux’onups; moiyonay/ moiyonams, muix’onups
gevele- [= dolambaçlı yollardan giderek söylenecek bir sözü tam olarak ve açıkça söyleme-] : nzğimoç’uy
geveze : xaşari[1]
geviş getir- : ç’umarums; mç’umaruy/ mç’umoruy; imç’umans; imç’amurams; mk’o(r)ums; imk’ors
[suya bastırılıp bekletilen çamaşırdaki kir] gevşe- : libun
gevşek : gonzderi
[suya bastırıp bekletmesine rağmen henüz] gevşememiş (kir): libu
[yün, pamuk veya kendir liflerini döverek] gevşet- : yolums; ntalums/ ntaluy; psuluy; mkvasuy
gevşeyip sark- : xluk’un
geyik : msk’veri, mskveri
geyikböceği : 3axoci
gez- : gulun
[boşuna] gez- : amaonams-gamaonams.
[böcek birinin üzerinde] gez- : gvalen; noxen-gulun; gobuzals; nobuzals; gobuzuls/ gvobuzulaps
[böcek birinin üzerine konup] gez- : noxen-gulun; nobuzun; nobuzals, nobuzalams
[canlı varlığı] gezdir- : goiyonams/ goiyonay; goyonams, gox’onups
[cansız nesneyi] gezdir- : goiğams/ goiğay, goimers/ goimels, guimers, guimars
[evcil hayvanı] gezdir- [= güt-]: guçuy, guçumers
gezin- : k’oşk’ilams
[böcek vs birinin üzerinde] gezin- : gvalen; noxen-gulun; gobuzals; nobuzals; gobuzuls/ gobulaps
[böcek birinin üzerine konup] gezin- : noxen-gulun; nobuzun; nobuzals, nobuzalams
[birinin] gezmesine izin ver- : goşk’ums, gvoşk’uy/ goşk’uy; goşkumers/ goşkumels; goçkumers, gvoçkumars
gıcırda- : ç’iç’ilams; ç’irç’ilay[1]/ ç’irç’iy; ç’k’iyalams
[tavuk] gıdakla- : k’ağanams; k’ark’alay; k’iyalams/ k’ağanuy; k’ialams; k’ark’alaps
gıdıkla- : udiginams; uğidinams; uxit’inay; uxit’onams; uxit’inoms; uxut’onups
[birinin vücudunun bir yerinden] gıdıkla- : udiginams; uxit’inay; uxit’onams; uxit’inoms; nuxit’inams
gıdıklan- : adiginen; ağidinen; axit’inen; axit’onen
gıpta : merant’u
gıpta et- : norant’un
[birinin] gırtlağında kal- : xurt’ulis dusk’udun; xurt’uli cadven; xurt’uli celadven; xunç’k’uliz geladven; (gyari) geladven; x’irx’int’is gilvoskidun; x’irx’int’is guludgitun
gırtlak : xurt’uli; xunç’k’uli[2]-II; xurxi; xoxonç’aII; x’irx’int’i
gırtlak çıkıntısı : ğağalida, ğarğalida; xunç’uli, xunç’k’uli[2]-I; xoxonç’aIV; xixit’oni
gibi : st’eri, steri
[biri veya bir şey] gibiler : -st’erepe, -sterepe
[leke vs] gideril- : gamulun
[ey] gidi ! : e-çidi !; e verane !
-giller : -hentere
gir- : amulun; amalay; amilay/ amilams.
[(bir şeyin) altına] gir- : e3’ulun, i3’ulun
[(katı cisim bir şeyin) altına] gir- : e3’vabğen
[(hızla) arasına] gir- : k’oşk’ilams/ k’oşk’ilay; goşilams/ goşilaps
[(bir konu hakkında konuşulurken bir başkası) farklı bir konuya] gir- [= başla-] : eluç’ams
[düşey doğrultuyla derin mekânın içine] gir- : dolulun, dululun
[yanlamasına derin kapalı mekânın içine] gir- : meşk’ulun; meşulun, mişulun
[yanlamasına derin (birine ait) kapalı mekânın içine] gir- : meşuxtams/ meşuxtaps
[yanlamasına derin kapalı mekânın içine hızla] gir- : meşk’ilay; meşilams
[yanlamasına derin kapalı mekânın içine kayarak] gir- : meşk’ilams
[ağaçtan yapılan] giriş kapatma düzeneği : golat’k’omiloni
[ahırın] girişi : axiri-p’ici, axi-p’ici
giriver- : capirçen, cvapirçen
[(birinin) kendine ait bir yere] girmesini kabul et- : oxişk’uy
git- : ulun; igzalams/ igzalay, igzals; nulun[2]
[(birinin) canı, benzi, aklı vs] git- : uxtams
[(birinin) önüne düşüp] git- : ogi-muşis ulun; e3’vancğonen; nancğonen, golancğonen, go3’ancğonen, gu3’ancğonen
[peşinden] git- : antxozen; ek’aunen
git gide : git-gide
[(ikinci çamaşrı) içine] giy- : amikunams; meşk’ikunams/ meşk’ikunay
[eldiven] giy- : moidums, moiduy; midvams; moidumers, moidumels, muidvars
[şapka, türban vs] giy- : citums/ cituy, geitumers/ geitumels, gitumers, gitumars
[belden aşağısına bir şeyi] giydir- : amokunams/ amvokunay; modumers/ modumels/ mvodvars.
[belden yukarı bir şeyi] giydir- : dolonkunams; dolokunams, dolvokunay, dolokunay, dolokunams, dolokunaps, dolvokunaps
[(bir giysinin içine) içlik giysi] giydir- : amokunams; meşk’okunams, meşk’vokunay; meşokunams/ meşokunaps, mişokunaps, mişvokunaps
[tek tek sayılan] giyecek/ giysi : uruba; şeyi[1]; dolokuna, dolokunu, dolokuni
[tek tek sayılmayan] giyecekler : dolokunaşa, dolokunaşe
[belden aşağısına] giyin- : amikunams; moidums, moiduy; midvams; moidumers, moidumels, muidvars
[belden yukarı] giyin- : delinkunams; delikunams, dolikunay/ dolikunams/ dolikunaps
[ceket, hırka, palto vs] giyin- : moikunams
[(soğuk nedeni ile) ikinçi çamaşırı içine] giyin- : meşk’ikunams/ meşk’ikunay; meşikunams/ meşikunaps, mişikunaps
[(kendi) üstüne palto, kazak vs] giyin- : geikunams
[belden aşağıya giyinilen bir şey] giyinilmiş haldedir : mozun; moz*in
[eldiven] giyinilmiş haldedir : mozun; moz*in
[belden yukarı giyinilen bir şeyi] giymiş haldedir : dolonkons; dolonkos, dolvonkuy, dolonkuy, dolokuns
[üstüne bir şeyi] giymiş haldedir : geyokuns
giysi : uruba; şeyi[1]; dolokuna, dolokunu, dolokuni
[kadın] giysisi : foga, fork’a
gizle- : ompulams; domplams; ompulay, mpulay, mpulums, mpulams/ mpuloms, mpulups; ot’obinay, ot’k’obinams
gizlen- : impulen, dimpulen; nt’obun, t’obun, t’k’obun; işinaxen
[(bir şeyin) arkasında] gizlen- : cet’obun; gyut’k’obun; elut’obun, elut’k’obun; ek’ut’k’obun; gelut’k’obun
gizli/ gizlice : t’obaşe, t’obaşa, nt’obaşa; t’k’obaşa
gizli iş çevir- : meşk’axenII
gocuk : k’oçuği
[birinin] göbeği düş- [= çok gül-] : ump’a mulams; ump’a muç’k’odun
göbek : 3’ip’a[1]; ump’a, ump’p’a
göğe yalvar- : ixvamams/ ixvamay; ixvamen; axvamen; ixvams/ ixvaps; axvams/ axvaps
göğüs : congsi; uba; gyonksi; gur-p’ici
göğüslük : cesluği
gök : n3a, m3a
gök gürle- : gurgulams; ğurğulay; gurgulay; xon3un, xon3ums
gök gürültüsü : gurgula
göl/ gölet : coli; t’obaIII; gyoli
gölcük/ gölet : t’ibaI
göletlen- : it’obalen
[üstten aşağıya yapılan hareket ile] göletlen- : cit’obalen
[yere paralel hareket ile] göletlen- : nit’obalen; nit’ombalen
[(bir) ırmağı] göletlendir- : mvot’obalinay, mvot’ombalinay; nut’t’ombalay; nut’obalams
gölge : ğara, ğari; vava
göm- : dolvojinay
[toprağa] göm- : doxums, dvoxuy, doxvams, doxups, dvoxups
[yere] göm- : doloxums
gömlek : anteri, emteri; porçaII
[mutfaktaki] gömme dolap : musandara
gömül- : dvaşk’ven
[(birine bir şeyi) aşağıdan yukarı] gönder- : e3’uncğonams/ e3’uncğonay/ e3’uncğonaps, i3’uncğonups, i3’uncğonaps
[birini birinin peşine takarak] gönder- : nuonams
[canlı varlığı (bir yere)] gönder- : oşk’ums/ oşk’uy, oşkumers/ oşkumels, oçkumers, oçkumars
[canlı varlığı aşağı doğru] gönder- : celoşk’ums, celvoşk’uy; geloşkumers, geloşkumels; geloçkumers, giloçkumers; gilvoçkumars
[canlı varlığı beriye] gönder- : moşk’ums, mvoşk’uy, moşkumers/ moşkumels; moçkumers, mvoçkumars
[canlı varlığı dar bir delikten yanlamasına derin kapalı mekânın içine] gönder- : meşolapams/ meşolapaps, mişolapaps; mişvolapaps
[canlı varlığı dışarı] gönder- : gamoşk’ums, gamvoşk’uy/ gammoşk’uy, gamoşkumers/ gamoşkumels; gamoçkumers, gamvoçkumars
[canlı varlığı düşey doğrultuyla yukarı] gönder- : yolapams/ yolapaps
[canlı varlığı içeriye] gönder- : amoşk’ums/ amvoşk’uy/ ammoşk’uy/ amoşk’uy, amoşkumers/ amoşkumels; amoçkumers, amvoçkumars
[canlı varlığı istediği yere] gönder- : goşk’ums, gvoşk’uy/ goşk’uy; goşkumers/ goşkumels; goçkumers, gvoçkumars
[canlı varlığı karşıya doğru] gönder- : mek’oşkumers; mek’oçkumers, mik’oçkumers; mik’oçkumars; mek’olapams/ mek’olapaps, mik’volapaps
[canlı varlığı öteye] gönder- : goloşk’ums/ golvoşk’uy, goloşkumers/ goloşkumels; goloçkumers; guloçkumers, gulvoçkumars
[canlı varlığı (bir şeyin) üstüne] gönder- : eyoşk’ums/ eyoşk’uy, yoşkumers/ yoşkumels; yoçkumers, yoçkumars
[(kabağın sarmaşıcı dal, kivinin sürgünü vs’yi bir şeyin) üstüne] gönder- : eyoşk’ums/ eyoşk’uy, yoşkumers/ yoşkumels; yoçkumers, yoçkumars
[cansız nesneyi (genelde veya belirsiz birine)] gönder- : oncğonams/ onğonay/ oncğonaps; noncğonams/ noncğonay/ noncğonaps
[canszı nesneyi belirli birine] gönder- : nuncğonams/ nuncğonay/ nuncğonaps; uncğonams, uncğonups
[cansız nesneyi belirli birne aşağı istikamette] gönder- : cuncğonams/ cuncğonay, gyuncğonams/ gyuncğonaps
[cansız nesneyi giden birine emanet ederek belirli birine] gönder- : guncğonams
[cansız nesneyi uzaktan beriye] gönder- : moncğonams, mvoncğonay, moncğonay, moncğonaps, mvoncğonaps
[dumanı bacadan içeri] gönder- : amoşkumers2
[suyu boru veya kanal ile] gönder- : oşk’ums/ oşk’uy, oşkumers/ oşkumels; oçkumers, oçkumars
[suyu (bir) yere] gönder- : ek’ut’alams; oxut’alams
[(birinin) yanına ] gönder- : elumç’eşams
[yürüyen canlı varlığı aşağı doğru] gönder- : gelolapams/ gelolapaps/ gilolapaps/ gilvolapaps
[yürüyen canlı varlığı az meyilli yerde yukarı doğru] gönder- : elolapams/ elolapaps, ilolapaps, ilvolapaps
[birinin] gönlü geniştir : guri mçilana uğun
[birinin] gönlü sevinçli ol- : guri yaği cadven
[birinin] gönlünü et-/ gönlünü yap- [= birini razı ve hoşnut et-]: gurişi uxenay; guri uxenams
[birine] gönlünü ver- [= birini sev-]: guri meçams
gönül kırıcı, sert söz söyle- : goluperdağay[2]
[birine] gönül koy- : guri ceduy
gör- : z*irams1; ziray2; z*irums1/ z*iroms1/ z*i(r)ops1, ziops
görümce : oxasure, oxrasure
görün- : iz*irams, iziray
[birine] görün- : az*iren/ aziren, azin; a3’iren
[(birinin gözüne) altından] görün- : e3’a3’iren
[bir şeyin bir halde olduğu] görün- : megaps
[herkesin gözüne] görünmüş ol- : iz*iren
görüş- : iz*irams/ iz*iraps, iziraps
görüş alanından çık- : ek’voğayII
Görüşürüz ! [= ayrılırken söylenen söz] : Xela do k’aobate !; Xelaten !
göster- : no3’iramsI/ no3’irayI/ no3’iraps
[aleni veya detaylı] göster- : o3’irams/ o3’iray/ o3’iraps
[azar azar] göster- : no3’irapsV
[karşıda olan birine] göster- : no3’iramsIV
[kısa bir an] göster- : no3’irayIII
göster- [= tarif et-] : nogurams/ noguraps
[dişetlerini düzensizce] göster- : ntak’k’uy
göt : mundi2; p’uruli
[canlı varlığı] götür- : iyonams/ iyonay, ix’onams/ ix’onay, ix’onups
[canlı varlığı (bir şeylerin) arasından] götür- : guşox’onups
[canlı varlığı aşağı doğru] götür- : celiyonams/ celiyonay; geliyonams; geloyonams/ geloonams; gelix’onams/ gelix’onaps, gilix’onups, gilix’onaps
[canlı varlığı belirsiz bir yere] götür- : yonams
[canlı varlığı içeriye] götür- : amiyonams/ amiyonay, amix’onams/ amix’onaps/ amix’onups
[canlı varlığı idare ederek] götür- [= güt-] : uçuy, uçumers, uçumars; nuçumers; guçuy, guçumers
[canlı varlığı idare ederek yan tarafa] götür- : eluçuy, eluçumers
[canlı varlığı karşıya doğru] götür- : mek’iyonams, mek’ix’onams/ mek’ix’onaps, mik’ix’onups, m’ik’ix’onaps
[canlı varlığı öteye] götür- : goliyonams/ goliyonay/ golionay; goloyonams/ goloonams; golix’onams/ golix’onaps, gulix’onups, gulix’onaps
[canlı varlığı peşinden] götür- : ek’iyonams/ ek’iyonay, ek’ix’onaps, ik’ix’onups
[canlı varlığı yukarı doğru] götür- : eliyonams/ eliyonay; eloyonams/ eloonams; elix’onams/ elix’onaps, ilix’onups, ilix’onaps
[(kendi başına gidemeyen) canlı varlığı yukarı] götür- : eşk’iyonams/ eşk’iyonay, eşiyonams, eşix’onams/ eşix’onaps, işixonups, işixonaps
[calı veya cansız öteye doğru] götür- : mek’ut’alams/ mek’ut’alaps, mik’ut’aleps
[canlı veya cansızı yanına alıp] götür- : eliyonams
[cansız cismi] götür- : iğams/ iğay; imers, imars; niğams/ niğay; nimers, nimars
[cansız cismi (birinin) arkasına/ arkasından] götür- : ç’ek’uğams; ek’uç’işinams
[cansız cismi birine ya da birinin yerine] götür- : uğams/ uğay; umers, umars; nuğams/ nuğay; numers, numars
[cansız cismi dışarı] götür- : gamiğams/ gamiğay, gamimers, gamimars
[cansız cismi dışarıya birine] götür- : gamuğams/ gamuğay, gamumers, gamumars
[cansız cismi içeriye] götür- : amiğams/ amiğay, amimers, amimars
[cansız cismi içeriye birine] götür- : amuğams/ amuğay, amumers, amumars
[cansız cismi ötedeki birine] götür- : goluğams/ goluğay, golumers
[cansız cismi öteye] götür- : goliğams/ goliğay, golimers
[cansız cismi üste] götür- : eiğams/ eiğay; eimers, yimers, yimars
[cansız cismi yanlamasına derin kapalı mekânın içine] götür- : meşk’iğams/ meşk’iğay, meşiğams; meşimers, mişimers, mişimars
[cansız cismi (az meyilli alanda) yukarı] götür- : eliğams/ eliğay, elimers, ilimers, ilimars
[cansız cismi (az meyilli alanda) yukarı çıkarıp birine] götür- : eluğams/ eluğay; elumers, ilumars
[(birini) kendi arkasından] götür- : ek’iyonay; ek’intxozinay/ ek’intxozinams, ek’itxozinams/ ek’itxozinaps
[(bir şeyi) kendi önüne katıp ya da alıp] götür- : e3’incğonay
[motorlu taşıma aracını kullanarak] götür- : iyonams/ iyonay, ix’onams/ ix’onay, ix’onups
[motorlu taşıma aracını kullanarak aşağı doğru] götür- : celiyonams/ celiyonay; geliyonams; geloyonams/ geloonams; gelix’onams/ gelix’onaps, gilix’onups, gilix’onaps
[motorlu taşıma aracını kullanarak yukarı doğru] götür- : eliyonams/ eliyonay, elix’onams/ elix’onaps, ilix’onups, ilix’onaps; eloyonams/ eloonams
[(birinin önüne bir şeyi) katıp onu] götürmesine izin ver- : e3’uncğonay
[insan vücudunun] gövdesi : t’ani
[lahananın] gövdesi : jiji
[mısır, kendir, süpürge bitkisi, eğreltiotu vs’nin] gövdesi : ğeriII
göz : toli
[üstü ve kenarları kapalı mekânın içindeki birine veya bir şeye] göz at- : mola3’k’en, molo3’k’en
[kitabı yüksek sesle okumadan] göz geçir- : svarums[1]
göz göre göre : k’ay-k’ayi; gyozgyora, gyozgira
göz kapağı : toli-k’am3’ami, k’am3’amiII
[belirli birini] dikizle- : uxosyaray; noxosirams; uxosyay; oxosyaray/ oxosyay; oxorsars/ oxorsals; noxorsalams; oxosars
[sandıkların içinde, üst kenarında, üstü açık] göze : xalamida
[belirsiz bir şeyi] gözetle- : ixosyaray; ixorsars, ixorsals; ixosars
gözlemle- : oxosyaray/ oxosyay
[(biri Kur’an vs seslenerek okurken) onu sayfadan] gözleri ile takip et- : goloyonams; nooms
[sıfat +] gözlü : toloni
gözlük : cozluği, gyozluği
gözlüksüz : ugyozluğe
[birinin] gözü bir şeyin üzerindedir : toli var-ek’voğay; toli var-mok’oğams; toli yuz*iren; toli var-mok’omers; toli gyoz*in
gözü karar- : toliz go3’ağen
gözü tok : toli-z*ğeri
gözük- : izin; iz*iren
[birine] gözük- : cavalen, gyavalen
gözüne çarp- : cavalen, gyavalen
[birinin veya bir şeyin üzerinden] gözünü ayırma- : toli var-ek’voğay; toli var-mok’oğams; toli var-mok’omers; toli yuz*iren; toli gyoz*in
[birine] gözünü kırp- : cuk’am3’inay; eluç’apxay, unçaxams, gelunçaxams, gyunç’axups
gözünü kıs- : toli oxozdams; toli uzday; toli omç’uxoms
gözyaşı : çilambri, çilambre, çilamre, çelamure, çalamure; ala-çilambri
gramer : grameri
greyder : dozeri, boldizeri; xuberi
grip : mazap’u; nçori; çinda; gripi; nezle
[birinin aşağısından] gudeli’yi al- : nugudelams
guatr/ guatro : jurguliII; xvanç’ala, xvanç’i; k’uatro, k’uatri
guguk kuşu : gunguli, guguli; k’uk’u, k’uk’k’u
gurbet : k’urbet’i, k’urbeti, gurbeti
[doğal] gübre[-nin genel adı] : mgvana; çemre; yazma[1]
[kimyasal azotlu] gübre : avropa-cubre, avropa, cubre, gyubre, gubre
gücendir- : guri muyonams/ guri muyonay; coxunayIII; gegondinams; oşumams/ oşumaps
güç : menceli
güçlü : muçemi; mencelyari/ mencelyayi; menceloni; ğurz*uli-steri
güçsüz ve çok narin biri : konkola
[evcil hayvanı] güderek getir- : muçuy, muçumers
[(evcil hayvanı) üstü ve kenarları kapalı bir alana] güderek topla- : molupinams[2]
güğüm : k’uk’ma, k’uk’uma
[küçük] güğüm : k’uk’mina
gül [çiçeği] : nculi, gyuli; dadali[1]
gül- : di3ams; ziçay, zi3ay, zisay; iz*i3ins, iz*i3ams/ iz*i3aps
[çok] gül- : ump’a mulams; ump’a muç’k’odun
güldür- : odi3inams; oziçinay; ozi3inay, ozisinay; oz*i3inams/ oz*i3inaps
gülme : z*i3a, z*i3ina
[birine] gülümse- : nodi3ams; eluzi3inay; nozi3ay; noz*i3ams; eluz*i3ams, eluz*i3inams, iluz*i3aps
[sıvı fışkırarak] gümbür gümbür ak- : şaşalamsII
gümrük : cumruği, gyumruği
gümüş : cumişi, gyumuşi, gyumişi
gün : ndğa, dğa
gün ağar- : dotanums, dotanun, dotanuy; ditanun; gontanun; tanun; tanums/ tanups
[birinin gece kalkması gerekirken uyanamayıp] gün ağar- : cotanun; gyotanun
gün ağarırken : dotanu-i-şi; gontanut’aşi
gün boyu : akşama
günah : cunaxi, gyunaxi
[birinin] günahını al- : cunaxepe gvo3’ay, cunaxi gvo3’ay; gyunaxi go3’k’ams
[bir (iki, üç ...)] günde : ar (jur, sum ...) ndğaşi
[bir konu hakkında konuşma biterken arkasından tekrar bir konuyu] gündeme getir- : ek’uç’k’ams
gündönümü : dodgini
gündüz : ndğaleri, ndğaleriz
gündüze kadar : ndğalerişa
güneş : mjora, mcora, mjura/ mjua
güneş bir yere vur- : mjura nodginII
güneş doğ- [= gün ağar-]: dotanums, dotanun, dotanuy; ditanun; tanun; gontanun; tanums/ tanups; mcora eyulun, mjora yulun
güneşin karşısında dur- : mjoras nozun; mcora nuzun; mjoraşi ogine noz*in; mjoraz nuz*in
güneşlen- : imjorams, imcoray; imjors; imjorinams
güneşlet- : omjorams, omcoray; omjorinams
güneşli (hava) s. : mapxa, mapxaşi; mjorala, mjoraşi
güneşli (yer) s. : mjoroni
güneşli hava i. : mapxa; mjoroni t’aroni, mjuroni t’aroni
[havanın] güneşli ve sıcak olduğu dönem : mapxala
güneşli yer i. : cuneli, gyuneli; omjore, omcore; mjoroni
güneşsiz (hava) s. : umjoru
güneşsiz (yer) s. ve i. : soli
güneşte kavrul- : nç’un
günlerce : ndğalepe de ndğalepe
günleri kısa olan : ndğa-mk’uleşi
[doğuştan] ... günlük olan : ndğeri; ndğaşi; ndğaneri; ndğaluri
günün birinde : a p’ot’e, a p’ot’t’e
gür (saç, sakal, bıyık vs) : p’eci, mp’eji
Gürcistan : Gurci-msva; Gyurcistani
Gürcü : Curci; Gurci; K’orturi; Gyurci
güreş : ok’ontxinu, ok’ontxvinu; docina; cginapa, cgina
güreş- : ok’vantxen, ok’vantxven; ik’let’en; cginapa ikoms; docina ikoms; cgina ikips
güreştir- : ok’ontxinams/ ok’ontxinay, ok’ontxvinay
gürgen : 3’ipri; 3’ipuri, 3’ipuyi; m3’ipuyi
gürgenin Doğu Karadeniz bölgesinde olan türü : 3xemri
[gök] gürle- : gurgulams; ğurğulay; gurgulay; xon3un, xon3ums
gürültü : nağarya; gyurulti; odgiyalu
[sert bir cismi başka sert bir cisimle döverek] gürültü yap- : k’ank’ums
[yabani hayvanları korkutmak için] gürültü yapan su makinesi : 3’ari-mangana, 3’k’a-mangana; ok’ank’oni
gürültülü döv- : ragadums[2]
[her tarafı] gürültülü döv- : goragadums[2]
güt- : upinams/ upinay[2]; uçuy, uçumers, uçumars; nuçumers; guçuy[2], guçumers
[ardından] güt- : cek’upinay
[aşağıda bulunan derin bir yere] güt- : dolupinams/ delupinams, dolupinay
[beriye doğru] güt- : molupinams/ molupinay; mok’upinams
[içeriye] güt- : amupinams/ amupinay
[yan tarafa] güt- : eluçuy, eluçumers; goluktalams
[yatay hareketle] güt- : golupinams/ golupinay
[yukarı tarafa doğru] güt- : elupinams/ elupinay
güven- : nandven; k’ap’ula nodumers
[birinin önünde korkudan kendine] güveneme- : nandaren
güvercin : t’oroci, t’oroç’i; cuvercini
güvercin yavrusu : t’orocina, t’or’oç’i-monta, t’orocişi motali
güz : cuzi
güzel msk’va, mskva
[küçük] güzel kız : mskvaila
güzelleştir- : omsk’vanams/ omsk’vanay, omskvanams/ omskvanaps
[insanı] güzelleştir- [= süsle-]: goxazirums/ goxaziruy/ goxazirups; gomskvanams/ gomskvanaps; mo3’opxums/ mo3’opxuy, mo3’ipxums/ mo3’ipxups
güzellik : msk’vanoba, mskvanoba
(Ğ) [“Yumuşak G” harfi ile başlayan Türkçe kelime bulunmadığına göre bu bölüm boş kalıyor.]
H
ha bire döv- : mbaxums
haber : xaberi; ambari
haber yolla- : dumçinams/ dumçinay; umçinay/ umçinams/ umçinaps; numçinay/ numçinams/ numçinaps
[beri tarafta bulunan birine] haber yolla- : mok’umçinams/ mok’umçinaps
[karşı tarafta bulunan birine] haber yolla- : mek’umçinams/ mek’umçinaps
haberdar et- : dumçinams/ dumçinay; umçinay/ umçinams/ umçinaps; numçinay/ numçinams/ numçinaps
haberdar ol- : açkinen
haberleş- : dimçinams/ dimçinay; nimçinams; numçinaps
habersiz : ameşvene/ ameşvenu, umeşvene/ umeşvenu
hacı : xaji, xaci[2]
hacılık : xaciluği
hademe : xademe
hadım et- : varums/ varuy, k’varums, x’varums/ x’varups
hafıza : fik’iri
hafif : pompa[1]; lafroni; pampa; subuki, subuka; çorçi
[yerinden] hafif oynat- : oxonk’anay/ oxonk’anams/ oxonk’anaps/ oxvonk’anaps
hafifçe : m3ikaşa
hafta : doloni; xafta
hak : xak’k’i, xaki
hak et- : moxvadums
hakiki : 3’iminde[2]-I
hal : xali[2]
hala [babanın kız kardeşi]: bula; buda; dadi; bibiya; xala
halat : t’oçiI; omp’ila; xalat’i
[fındık vs ağaçlarının kökünden çıkan filizlerden örülmüş] halat : zgimeç’i; mt’e3iII; nzğimeç’i
[kestane ağacının kabuğundan ip gibi ince dilimler uzunlamasına kesilip yapılan] halat : nt’e3i-omp’ila
[keten liflerinden yapılan] halat : omp’ila
[birinin yüzü (kötü) bir] haldedir : ge3’axen
halı : oxoşvale; xali[1]
halk : xalk’i
halka : k’erk’eli; xalk’a
[(bir yere) asılı takılan] halka : çupe, kyupe; gelak’idale; dolok’idale
halka biçiminde çörek : k’erk’eli, k’irk’eli
hallaçlık yap- : t’arağums
hallet- : lagums
halsiz : sap’ari
ham [şekerli tadı olan elma, armut, erik, şeftali gibi meyve] : xanç’eni; k’obo
ham [üzüm] : k’op’exi
hamak : 3’em3’e[1], 3’en3’eI
hamal : xamali
hamam : xamami
hamarat : çesk’ini
[evli olan] hamarat kadın [= becerikli ve iyi bir ev kadını]: oxoky’ura/ oxokyura
hamile s. : korbapşa; uxvene; jur-şuroni
hamiledir dey. : korba uyonun; korbaz u(y)ons; korbas ren
hamsi : k’apça, kapça, kapçiya, kapşi(y)a; xamsi
[kumarağacı yaprak üzerinde kızartılmış] hamsi : kapça-but’k’a
hamsili : kapçoni, kapşioni
hamsili mısır ekmeği : k’apçoni cari; kapçoni, kapçon-gyayi, kapça-mç’k’udi, kapçon-mç’k’udi, kapçon-mç’k’idi
hamur [= ekmek hamuru] : zimari; n3omi
hamur [= ekmek hamuru dahil, yumuşak maddelerin genel adı]: xamuri
hamur teknesi : sağra, sarğa; gobi
hamur yumağı : k’ork’ot’i
hangi : nam
hangileri : nani; namepe, namupe, naminepe; nantere; nantepe, namtepe
hangisi : nam, nam-muşi; naya, namu, nayanari, namunari
hangisi ...-se : namu-ti-na, namu-ti; naya, naa, naya-ti, naa-ti
hanım : xanumi
hantal : çuntu, kyunti, kyuntu; dundu, dunduli
hantal ve tembel ol- : ikyunten
hap : xap’i
hapis : xapisi
hapishane : mapusi
hapistedir : molaxen, molaxers, mulaxen
hapse gir- : molaxedun, mulaxedun
hapset- : moloxunams, molvoxunay, moloxunay, moloxunaps, muloxunaps, mulvoxunaps; moxuy
hapşır- : çindums/ çinduy/ çindoms/ çindups; açinden/ açindren; ciçindray
haram : xarami, xerami
haram ye- : elişk’omams; elimxoyII, elipxorsII; xerami imxoy
harabe : anderi; esk’at’i; k’aybana
harap : verane
harca- : xarcums
[parayı boşuna] harca- : k’oşk’obğams, k’oşk’vobğay, goşobğams/ goşobğaps, guşobğaps, guşvobğaps
harç : xarci
hardal : xardali
[bir] hareket yapmaya niyet et- : f.-i. + guris uğun/ f.i. + guri uğun/ f.-i. + guriz uğun
harıl harıl yanan (ateş) : t’aroni[1]
haricinde : gale; aşk’va; met’a, met’i; çkva
harita : let’a-simadi; xarita, xareta
haritalı [kitap] : let’a-simaderi
[okumayı yeni öğrenen biri] harfleri yeni sök- : ok’ont’alamsII
hark : xerk’i, xergi, xargi
[ilk yakılan ateşi] harlandır- : gamogzams, gamvogzay/ gammogzay/ gamogzay; ok’ogzams, ok’vogzay, ok’ogzaps, ok’vogzaps
harman : gumva; xarmani
[mısırların] harmanını kaldır- : gumuy
harp : harbi, xarbi; savaşi
has : 3’iminde[2]-I
hase : xase
hasım : xasimi; duşmani
hasır : xasiri, xassiri
hasta : xast’a; zabuni, z*abuni; xarmeli
hastalan- : izabunen, iz*abunen
hastalık : zabunluği; zabunoba; ozabunu; ozabunluği; z*abuneba, z*abunoba; xarmela
[süreğen ve insanı içten içe bitiren ölümcül] hastalık : marazi
hastane : xast’ane, xast’axane, xastane, xastaxana, xastaxane
haşarı xaşari[2], xaşali
haşarılık : xaşaloba
haşla- : ot’ut’x’ulaps
haşlama : xarxaşi
haşlan- : ixarxalenII; t’ut’x’ulapsII
hat [telefon, televizyon, İnternet vb. araçlarla iletişim sağlayan yol, kanal] : hatti
hata : sefi[1]
hatır et- : xat’iri ikuy; uxat’irams[1]
Hatice : Bexa
hatim indir- : xatimi ciyonams/ xatimi ciyonay, xetimi ciyonams/ xetimi ciyonay; xatimi geiyonams; xatimi gyonç’ams; xatimi geimers
[bir şey birinin] hatırındadır : şun, şuns
hatırla- : gvaşinen, gaşinen
[birine bir şeyi] hatırlat- : guşinams, gunuşinams, gvoşinay, goşinams/ goşinaps, gvoşinaps
[birine birini] hatırlat- : eluşinams
hava [= hava durumu; meteorolojik etkenler] : xavaI; oraIII; t’aroni[2]-I
hava [= solunabilir hava]: xavaII; t’aroni[2]-II
hava aç-/ hava açıl- : gon3’k’ums; gon3’ums/ gon3’ups
hava karar- : dolom3’upun; m3’upun; com3’upun, gyom3’k’upun; m3’k’upun; dilikaçen
[(kuş) daldan] havalan- : meputxun
[(kuş) daldan yukarıya doğru] havalan- : elajun/ elacun; elaputxun, ilaputxun
[(kuş) dik aşağıya] havalan- : cejun/ cecun; ceputxun
[(kuş) yerden] havalan- ejun/ ecun; eputxun
[(sıkıştırılmış şeyi) ayrıştırarak ya da seyrelterek] havalandır- : yekankups, kankups
[(yün, pamuk, saman yığını vs) dağıtıp hafifçe vurarak] havalandır- : gokankuy, ont’alayI, gokankums
[(bir şeyin) etrafını] havalandır- : gokankups
[yataktaki yün, dizili giysileri vs’yi] havalandır- : kankuy/ kankums/ kankups
[yığılı çay yaprağı, toprak vs karıştırıp] havalandır- : gokankuy, gokankumsII; eyopatxams; gondağilams; upinay[1]
[yığılı olan bir şeyi tersyüz edip] havalandır-: ekankuy/ ekankums
[şişirilmiş bir şeyin] havası kaç- : geskirun
havla- : lalums/ laluy/ lalups; ilalams
havlu : peşk’iri/ peşk’iyi, peşkiri/ peşkiyi; xavli
havuz : havuzi
[istediği bir şeyin gerçekleşmesini] hayal ederek bekle- : meşonums/ meşonuy; nozmoyIII; naxen; meşvens
hayal et-/ hayal kur- : izmonams/ izmonay; nizmonams/ nizmonay, nizmoy; izmons; ozmons/ ozmonams; şinay; it’urs
hayali gör- : nozmors/ nozmoy; nazmonen
hayat : sk’uda, skidala[1]
[ölümcül hastalıktan sonra] hayata dön- : şuri moğams/ şuri moğay; moik’aren; skidunIII
haydi : hayde !; aya !
[denizcilikte ve yardımlaşmada] haydi hep beraber ! : heyamo !, heyamola !
[yardımlaşmada] haydi hep beraber ! : helessa yalessa !/ helesa yalessa !
[birinden] hayıf almak için fırsat kolla- : uktams[1]
hayır [= olumsuzluk ünlemi]: var, vaaar !
hayır işleri : xeyiri
haykır- : gamiyoxams/ gamiyoxay; gamimğorams/ gamimğorums; gamicoxamsI/ gamicoxumsI
haykır- [kışna-] : gamiurams
[dağlar ve yaylalarda kendi yerini belli etmek için söylenen] haykırış ve sevinç seslenişi : ihuhuuuu !; a-u-hihihiii !
hayrat : xeryati
hayret et- : goişaşen; gonsk’udun; guişaşen
hayvan : xayvani
[bir hayvanın arkadaşı olan başka bir] hayvan : k’ata[1]
[çürümüş] hayvan dışkısı : 3’iminde[1]-I
[yaş veya çürümüş] hayvan dışkısı : 3’iminde[1]-II
hayvan yavrusu : montaII; motali; yavri
hayvana suyunu ver- : me3’arams
hayvana yemini suyunu ver- : mecarams-me3’arams; k’arxuy
hayvana yemini ver- : mecarams
hayvanlara verilen sulu haşlanmış sebze ve ot : hovangi; malezi
haz : xazi
[canlı veya cansız bir yere gitmek ya da bir şeyi yapmak için] hazır ol- : celarenII
[birinden bir şey almak için] hazır vaziyette olan : ap’ik’o
hazırla- : xazirums/ xaziruy/ xaziroms/ xazirups
hazırla- [= toparla-]: k’arxums/ k’arxuy[1]; ok’ok’arxums/ ok’ok’arxuy
[kendisi için] hazırla- : ixazirams/ ixaziray/ ixaziraps
[ölüyü] hazırla- : 3’opxuy[1]-IV
Haziran ayı : Çerezi; Kerezi, Mbuloba, Mbul-ora
[okumayı yeni öğrenen biri] heceleye heceleye oku- : ok’ont’alums[2]; ok’ont’alams[2]
hedeflenmiş : me3’ireri
heder ol- : uçaşa gondunun
helâ : çenefi; çeşme; gezme; çeçme; abdez-xana, abde3xana; oz*gumale; gale[1]-II; tuvalet’i, tuvalet’t’i
helâk ol- : helaçi iyen; eç’k’odun
helâl : xalali
hele bak : hele
helikopter : parponi; helikopteri, helik’opteri
helva : xalva, xelva, xavla
hem ... hem : hem ... hem; hem ... hem-ti
hemen : yeine; hamani; yekten; haman, hemen
[bir şeyi yapınca] hemen sonra : şk’ala; k’ala
Hemşinli : Msumexi, Sumexi, Somexi; Xemşelli, Xemşinuri, Xemşinli; K’alon-k’arbuğali
hendek : xendeği
henüz : daha, dahaluği
henüz yumurtlamaya başlamayan dişi kanatlı (= tavuk, kuş vs) : varik’ina
hep : iri
hep-yek : hep-yeği; t’ubi ar; jur-ari; ara
hepimiz : alayi3o
hepsi : boyne; iri; iri-xolo; mtel, mtelli, telli
hepten : mtel, mtelli, telli
her : k’at’a; iri
her altısı : aşi-ti
her beşi : xu-ti, xut-ti, xuti-ti
her dokuzu : çxovro-ti, çxori-ti, çxovri-ti, nçxori-ti, nçxoro-ti, çxoro-ti
her dördü : otxo-ti, otxi-ti
her günkü : k’at’a-ndğeri
her halde : mondo[1]-II; bekitaII; heralde, herhalde, heralda, xeralda
her iki taraftan : hekol-hakole
her ikisi : juri-ti, curi-ti
her kim : mi-na; mi-ti, mi-ti-na; mi-t’i, miti-ti; mitik’ere/ mit’ik’ere; mit’ik’ore, mitik’ore; mitonpe; mitiyen
her ne : mutik’ere, mut’ik’ore, mutuk’ore, mutuyen/ muturen
her ne ve her kim : miti-mutuyen, miti-muturen
her nerede/ her nereye : sotik’ere, sotik’ore; sotiren/ sotiyen
her onbiri : vit-do-ari-ti, vit’o-ari-ti, vit’vari-ti
her onikisi : vit-do-juri-ti, vit’o-juri-ti
her onu : vit-ti, vi-ti, viti-ti
her sekizi : ovro-ti, ovri-ti
her şey : k’at’a-mutu; iri-mutu
her şeye karışan : ti-bizi
her tarafı : boyneII
her taraftan : iri-k’alendo
her türlü şey : iri-turli; mtel-turli
her üçü : sumi-ti
her yedi/ her yedisi : şk’i-ti, şk’iti-ti, şkiti-ti, şkviti-ti
her yer : iri-soti, ir-soti; k’at’a-soti
her yer ile ilgili : sotik’oreni
her zaman : p’anda[1]; irote, irroti; iyya; p’ant’a
her zaman [= sürekli]: boyine/ boine, boyne; pasa; manniya; p’anda[1]; k’at’ayya; telli
her zaman [= gereksizce sürekli] : boyine/ boine, boyne; p’anda[1]
her zamanki : p’andaneri
herhangi biri : mintxaniren, mintxaniyen
herhangi bir şekilde : muç’otiren/ muç’otiyen
herhangi bir yerde/ herhangi bir yere : sotxa, sutxa, sontxa, suntxa, suntxani, sotxani[2]
herhangi bir yere : sotirenşa/ sotiyenşa; sotişe
herkes : alayi; alayi3o; iri; iri3o, iri3’o; iri-xolo; mtelli; k’at’ai
hesaba kat- : şinumsII
hesap et- : xesap’ums/ xesap’uy/ xesap’ups
hesap et- kitap et- : eduy-ceduy; en3’uy-cen3’uy, e3’onuy-ce3’onuy; t’işinay[2], it’işinay[2]
hesaplayıp değerlendir- : nu3’iray
hesapsız kitapsız iş yap- : nacinen
[birinin] hevesi kesil-/ hevesi kırıl- : mot’roxun[2]; guri gyak’vaten
[birinin] hevesini kır- : guri cuşalams/ guri cuşalay
heveslen- : guri gedumers
heybe : xebe
heyelân : moşk’vapa
heyelân ol- : caşk’ven; nt’ro3’un, nt’rosun; ment’ro3un, mont’ro3un, nt’ro3un, t’ro3un; dolvaşk’ven, mvaşk’ven; gelant’ro3un/ gilant’ro3un; meyant’ro3un
[karşıdan] heyelân ol- : meyont’rosun
[konuşana doğru] heyelân ol- : mont’ro3’un
heyelânda içi kop- : dolont’ro3’un, dolont’rosun, dolont’ro3un
heyelândan dolayı kaymış : meyant’ra3eri
hıçkır- : şik’ums, eyaşik’en, aşk’inen, şik’inams/ şik’inoms/ şik’inups
hırıltılı : xrisk’eri
Hıristiyan : Xirist’iyani, Xiristiyani, Xristiyani
hırka : xirk’a; libade; ruza; mont’k’omeri
[domuz] hırla- : şvanumsIV
hırs : xersi
hırsız : xirsuzi; mxisuzi, mxirsuzi; mxiri; maxira
[alışkanlık olarak] hırsızlık yap- : ixirs
[arada bir] hırsızlık yap- : ixirams
[genelde] hırsızlık yap- : ixirams/ ixiray; nixirams/ nixiray/ nixiraps
[birisi bir şeyi eşeliyor gibi] hışıltı ol- : [nopuşonams altında] nipuşonen
hışırda- : şaşalamsI + IV; şarşalay; şiyams; meşiyalams; şiyalams, şiyaleps
hıyar : şuk’a, şuk’k’a
hızar : xizari; oşk’oraşe; xerxi[2]
hızlı : zerbi
hızlı ve sert şekilde : zebi; zori[2]
hibe et- : nut’oçayc; nuşkvams; uxasurams; uxat’irams[2]
hiç : aina/ ayina; hiç, hiçi; çkar, çkarte
hiç ... mi ? [= yakınma ya da pişmanlık ifadesi] : iro
hiç kimse : miti; mitiksani, mitiskani
hiç görülmediği gibi : p’ot’e na-var
hiç olmazsa : p’a[2]; tina[3]; baem
hiçbir şey : muti, mutu
hiçbir yerde : sotiksaniz
hiçbir yerde/ hiçbir yere : soti; sotiksani/ sottiksani, sotiskani
hiçbir zaman : p’ot’e, p’ot’t’e, p’ot’ez
hiçbiri : çkari, çkar-na-eni, çkar-ti
hikâye : zit’eri; meseli[2]; mesele
hikâye anlat- : zopons
hikmet : hikmeti
hile : dubara[2]; oyiniII; dalavera; ç’axra
hilekâr : xit’ip’iyozi; meşağer-moşağeriI; ç’axraci; dubaraciII; uci-mek’vateri
hizmetçi : xezmetçi, xezmeky’ari
hizmetçilik : xizmet’oba
[birini] hizmetine al- : ok’açams/ ok’açay; okaçams/ okaçaps
hoca : xocaI, xojaI
[okul] hocası : moelimi, muellimi; xocaII, xojaII
hodan : buğri, burği
[evin arka tarafında yatak odaları arasında bulunan] hol : 3’alemona
Hollanda : Hollanda
Hopa : Xopa
Hopa’lı : Xopuri/ Xopuyi
hopla- : gyuk’ap’un
hor gör- : elorçams[1]; elaçay
horla- : xurxulams; xuriy; axurinen; xurxulay; axuzinen; xuzinams; xurt’inoms; axurt’inen; axurxulen; xut’ins
hormon : xormoni
hormonlu : xormononi
horon : xoroni
horon oyna- : ixoronams/ ixoronay, ixorons; xoroni ibirs; xoronaps
horoncu : xoronci
horoz : mamuli, mumuli
hortlak : xortlaği; k’ap’k’ap’i
[kadın] hortlak : cazi, cadi
hortum : xortumi, xort’umi
hoşaf : xoşafi
Hoşça kal ! : Guri k’aiten !, K’aobate !, K’ayiten !, K’ayiten biz*irat !, K’aobaten biz*irat !
hoşgörülük : gompanoba
hoşlanma : xazi
[birinin] hoşuna git- : xaz*i ayen, xazi ayen; axazen; k’ai a3’onen; k’ai da3’onen; k’ai u3’ons, k’ai u3’onun, k’ai u3’oun
hudut : ok’odveri; sinori
hurda : xurda
hurma : xurma
huy : xuyi
huy edin- : xuyi ixenams; xuyi cadven
huysuz, huzursuz ve geçimsiz biri : k’ap’k’ap’i
hükümet : huçumet’i, hukumetiI
hüthüt : gola-mamuli; ngola-mamuliII
I
ıhlamur : mdu3xu, du3xu; flamuri, framuli, felamuri; ihlamuri
ıkın- : cokan3arams; aç’imren, iç’imren; goicamren; iç’imoden; nokan3aray; imxizen; gyaç’irs
ılık : mola; çuçuna
ılıklaştır- : mola ikuy; ok’om3’k’orums; oçuçunay/ oçuçunams; gon3’k’orums/ gon3’k’orups
ılıştır- : mola ikuy; ok’om3’k’orums; oçuçunay/ oçuçunams; gon3’k’orums/ gon3’k’orups
Irak : İrak’i-msva, İrak’i; İraği
ırmak : ruba; abca/ abja; ğali
ısı : inda
[birine] ışık tut- : nutanams; utanay; notanams/ notanaps
[(fırın vs) ateşte iyicene] ısın- : gamigzen
[doğa, ev içi vs] ısın- : cençxun/ cençxuy
[(çok soğuk su) hafif] ısın- : mot’roxun[1]
[hava] ısın- : moit’u3anams; mot’ubun, t’ubun, t’ibun, it’iben
[(bir şeyin) iç kısmı] ısın- : goşamçxun
[insan] ısın- [= kendini ısıt-] : inçxunams/ inçxunay; goinçxunams/ goinçxunay; it’obinen; int’obay; it’t’obay; it’ubins, it’ibinams/ it’ibinaps; goint’obay, goint’obinay; ik’uşinams
[insan kısa bir süre için ya da hızlıca] ısın- : nint’obay
[su, süt vs] ısın- : it’u3’anen, it’t’usanen; igiben; t’ubun, t’ibun; it’iben
[su, süt vs] ısın- [= kayna-] : mpun, mpuy; gepun, gyopun
[(birini bir şeyin) etrafında] ısındır- : gvot’obinapay
[birini] ısır- : cak’abiy; nuç’k’omamsI; nupxors; gyak’ibirams; gyak’ibinams/ gyak’ibinaps; gyak’ibins
[birine ait bir şeyi] ısır- : nuşk’omams/ nuşk’omay; nuç’k’omamsII, nuç’k’omaps; nuxvat’ams/ nuxvat’ay
[kendi vücudunun bir kısmını] ısır- : nişk’omams; nik’abinay; nişk’omay[2]; niç’k’omams; nipxors; niç’k’omaps
[kendini] ısır- : cik’abinay
[(bir) kısmı] ısır- : mexvat’ums/ mexvat’uy
ısırgan otu : t’ut’uci, t’ut’t’uci; çxap’a, oçxap’ule; diç’k’ici; onz*orale
[birine ait bir şeyin bir kısmını] ısırıp kopar- : nuxvat’ams
[kendine ait bir şeyin bir kısmını] ısırıp kopar- : nişk’omay[1]; nixvat’ams[2], nixvat’eps
[(bir şeyin bir) kısmını] ısırıp ye- : noç’k’omams/ noç’k’omaps; gyak’ibinams/ gyak’ibinaps, gyak’ibins
ısıt- : ot’ibaps
[cansız bir şeyi] ısıt- : ot’t’usanay; ot’ubinamsII/ ot’ubinapsII
[(bir şeyin) etrafını] ısıt- : gonçxunams/ gonçxunay
[(insan kendini) etraflıca] ısıt- : goinçxunams/ goinçxunay; goint’obay, goint’obinay; ik’uşinams
[kendisi için bir şeyi] ısıt- : it’ubinams
[kırmızı hale gelecek kadar] ısıt- : oç’k’vinams/ oç’k’vinaps
[(insan kendini) kısa bir süre için ya da hızlıca] ısıt- : nint’obay
[su] ısıt- : omt’u3ams
[sütü] ısıt- : ompunams/ ompunay, ompinay
[tava, yağ vs’yi] ısıt- : omç’k’vinams[1]; omçxvinams
[vücudun tümünü ya da bir kısmını] ısıt- : onçxunams/ onçxunay; ont’obinay[1]; ot’t’obinay; ot’ubinams, ot’ibinams/ ot’ibinaps
[(kendi) vücudunun bir kısmını] ısıt- : ninçxunams/ ninçxunay; nint’obay; it’ubinams
[(kendi) vücudunun bir yerini etraflıca] ısıt- : goint’obayII
[(kendi) vücudunun tümünü] ısıt- [= ısın-] : inçxunams/ inçxunay; goinçxunams/ goinçxunay; int’obay; it’t’obay; it’ibinams/ it’ibinaps; goint’obay, goint’obinay; ik’uşinams; it’ubins
ıslak : ğvari[1]/ ğvar; 3’areri; şu, şuvi, şuveri; şoleri
ıslan- : iğven; iğvaren; işuven; işolen
[alt tarafı] ıslan- : k’o3’iğvaren; go3’işuven; gu3’işolen
[kısmen] ıslan- : niğvaren; nişuven; nişolen
[sırılsıklam] ıslan- : izvank’en
ıslat- : ğvarums/ ğvaruy; şuvams/ şuvoms/ şuvaps
ıslat- [= sula-] : 3’aruy
[kendine ait bir şeyi] ıslat- : işuvams/ işuvaps; gamişuvams/ gamişuvaps
[tamamen] ıslat- : gamoşuvams/ gamoşuvaps
ıslık çal- : sp’inums/ sp’inuy; stvinums, ustvins, ustvinams[2], stvinoms, stvinups
ısmarla- [= parasını kendi vermek üzere başkası için yiyecek veya içecek getirilmesini söyle-] : ek’voyonay; dundvinams; nandumers
ısmarla- [= sipariş et-] : ninduy; dandvay, dvandvay, dandvams; nandumers; dvandvars
ısmarla- [= tembih et-] : ceçinadums/ ceçinaduy; coçinaduy; çinadums; dinduy
ıssız yer : anderi
[birinin vücudunun bir kısmını] ısıt- : cunçxunay
ışık : çona, kyona[1]; tena[1]; te
[birinin veya bir şeyin üzerine birinin vasıtasıyla] ışık gel- : yatanen
[birinin veya bir şeyin üzerine] ışık tut- : yotanams
[kendisi için] ışık tut- : nitanams/ nitanaps
[el feneri vs] ışık ver- : k’vançxuy
ışık veren : tanura[2]
ışık [bir şeye] vur- : nodums/ noduy, nodumers/ nodumels, nodvars
ışıklı : tenoni; tena[2]
ışılda- : prandums/ pranduy, prandun; farfalams/ farfalay; 3’k’umulay; çxat’uy, çxat’un; çxant’un; valums[1]; randums; çxant’ums/ çxant’ups; tanups
ışıldak : oprandaşe
[yapılarda kullanılan ahşap] ızgara : reik’a
ızmarit : tutunişi menoç’ve
İ
i- → idi; imiş
iaşe et- : mç’eşums; osk’uledinams/ osk’uledinay; osk’edinay, oskedinams/ oskedinaps
ibadet yeri : oxvamule, oxvame
ibibik : gola-mamuli; ngola-mamuliII
ibik : panç’eli; xiya; pank’eli; pampariI
ibrik : 3’u3’upa; bimbi
iç- : şums[1]/ şuy[1]/ şups[1]
[tamamını] iç- : ceşums/ ceşuy, geşums/ geşups
iç çamaşır : fanela; fit’ik’ozi, filt’ik’ozi; eşk’akuna, eşk’akunaşe; meşakunale
iç giysi giydir- : eşk’vokunay; meşk’vokunay/ meşk’okunay; meşokunams/ meşokunaps, mişokunaps, mişvokunaps
iç giysi giyn- : eşk’ikunay; meşk’ikunay; meşikunams/ meşikunaps, mişikunaps
[fındığın ve cevizin] iç kabuğu : xeç’ep’a
[kazak, yelek vs gibi] iç giysisi : meşk’akunaşe
iç mısır unu : guri-mkveri
içecek i. : oşumale
içeride/ içeriye : doloxe, doloxeşi, doloxes
içeride yat- [= hapistedir] : molaxen, molaxers, mulaxen
içerideki : doloxeni
içeriden : doloxendo, doloxendon, doloxeşen
içeriye doğru : ti-doloxe
içerle- : meşabğen
[ceviz ve fındık] içi : nez*i
[çok olgunlaşıp] içi ciğer rengi olmuş (armut) : mğaca; mğica/ mğija; monduna
içi kara : guri-gek3aperi
[kesilmemiş ama artık çökmüş, dibi çok büyük ve] içi kovuk ağaç : kap’i
için : şeni[2]
için için öfkele- : meşabğen
[bir şeyi yapmayı] içinden geçir- : delingonams/ dolingonay/ dolingonams
içini dışa çevir- [= tersyüz et-] : gamanktams; gamoniktams; gamvonktay/ gamonktay; gammoktay; gamanktums; gamoktams/ gamoktaps; gamvoktaps
içir- : cubams/ cubay, gyubams/ gyubaps
[Artvin-Borçka ilçesine bağlı] İçkale köyü : Çxala
[Artvin-]İçkale’li (insan) : Çxaluri
içki : x’vini
içten : guri-doloxendo; gurişen
içyağı : p’at’ila; şveni; alimaII
içyağı posası : ç’ilağani, 3’ilağani
[asarak] idam et- : eyonç’ams/ eyonç’ay; yonç’ams/ yonç’aps; gu3’ok’idaps
idare [= tutumlu olma durumu] : suveri
idare et- [= tutumla kullanıp yettir-]: einç’inams/ einç’inay; ninç’inams
idarî : idari
iddia : k’avuli
idi, -ydi/ -ydı/ -ydu/ -ydü : on/ ren; -dort’un
iflâs ettir-: nuxun[2]
iftira et- [= iftira at-] : k’abaat’i mobams; eyonduy; goyonduy; mok’idamsII-III; yok’idamsIII-IV
iftar : iftari
iğne [= dikiş iğnesi] : lemşi
iğne [= enjektörün iğnesi] : lemşi; t’ulumba; igne
[kilitli] iğne : ela3ona, ela3onaşe; k’afri3’a; fik’eta; me3igale
iğnelik : me3onale; lemşale
[arı] iğnesi : mzi; nz*i/ nzi
iğren- : guri akten; guri dakten
iğrenme : ikraxi, ikraği, ik’raği, ink’raxi
iğreti : irek’i[1]
ihmal et- : ezdums
ihracat : ixracati
[birinin] ihtiyaçlarını karşıla- : mç’eşums; osk’uledinams/ osk’uledinay; osk’edinay, oskedinams/ oskedinaps
ihtiyar (erkek) : badi
ihtiyar (kadın) : şira-dida, dida-şira, dida; dadi; kçini, xçini
[erkek] ihtiyarlan- : ibaden
[erkeğin] ihtiyarlığı : badoba; obardelaşe; obadula, obadala; obadalik’i
[kadının] ihtiyarlığı : odadula; okçinalik’i
[erkek hakkında] ihtiyarlıkta z. : obaderaşa, obadera
[kadın hakkında] ihtiyarlıkta z. : odideraşi, odidera
ikâmet et- : dogutun; dodgitun; xen
ikbal : ik’p’ali; igbali
iken : -şa[4]; şkul; -şi[5]
iki : jur/ juri, cur
[ot ya da mısırın yapraklı gövdeleri gibi şeyin] iki el ile sarmalanıp yapılan bağı : xeşi[1]
ikinci : majurani, mancurani, mancura, majura; juroni; majvara; majvani
ikindi : ikindi
ikisi : juri
ikişer : jur jur
ikiz : t’ubi; juroni; ekizi; t’k’ubişi; ok’onoç’k’ire; çiftişi
[küçük] ikiz : t’ubina
[birbirine] ikiz gibi benzeyen : ok’onok’veti
ikiz yarım kapı : p’ort’a; pot’rina, t’ubi-pot’rina; p’ort’t’a
ilâç : ç’ami, nç’ami; laci, ilaci; abut’raki
ilâçlı : laconi; nç’amoni
[taneli katı cismi bir kapta var olan bir şeyin içine dökerek] ilâve et- : ek’ubğams/ ek’ubğay/ ek’ubğaps, ik’ubğaps; ek’uk’atams
[sıvı bir kapta var olan bir şeyin içine dökerek] ilâve et- : ek’ubams/ ek’ubay/ ek’ubaps, ik’ubaps; guşobaps
ilçe merkezi : noğa
ile [= birlikte] : şk’ala; k’ala
ile [= ve] : do
ilerdeki : oğindeni
ilik : telik’i
ilikle- : ok’imbinams/ ok’imbinay; ok’idaz*ams/ ok’idaz*aps
iliş- : elvaçay
iliştir- : noklimams; eloklimams; nuk’limay; nok’limay[2]; nodaz*ams
[birine ait bir şeyin yan tarafına bir şeyi] iliştir- : eludaz*ams
[kendisi için düğme vs’yi olduğu yere yandan] iliştir- [= bağla- ya da ekle-]: elimbinay
ilk s. : sift’eneri; emogindeni; moç’k’a; iptineri, iftineri; [birinci] aroni; maaroni, maroni, maarani
ilk defa : emogi
ilk önce : sift’e; emogi; ipti; isti; ifti
ilk tadımlık : ç’exni
[bir meyve ya da sebzeyi her mevsim çıkışı] ilk defa tat- : ç’exni ikoms
ilk zamanlarda : iptiz
ilkbahar : cençxu-ora, cençxva-ora; beyari; purkula; pukrinora
illet : k’aybana
ilmik : xaman3’a, xaman3’o
iltihap : txombi, txomri, txombri; txomburi, ntxomuri, txomuri
iltihaplan- : itxomburen, intxomuren
[birinin parmağı] iltihaplan- : na3’ink’en
[birinin yarası] iltihaplan- : atxomburen, antxomuren
iltihaplı : txombreyi; txomburoni; ntxomuroni
ima et- : elaçams[9]/ elaçaps[2]
imam : xocaI, xojaI
imdadına yetiş- : ceç’işun; şuriz meç’işun
imece : meci[1]; soxra
[erkek] imecesi : meci[2]
[kadın] imecesi : noderi
[ödünçlü] imece [= iş gücü borçlaması] : meji
[çocukları uyutmak için uydurulmuş] imgesel tasarım : dundu
[erkek insan azmanı olarak düşünülen] imgesel tasarım : germa-k’oçi/ gemma-k’oçi
[insana kötülük yaptığı inanılan ve göz ile görünmeyen] imgesel tasarım(lar) : şeyt’ani[1](çoğ. : şeyt’anepe)
[kadın olarak düşünülen] imgesel tasarım : ç’ik’a, ç’ink’a
[salatalıkları büyümeden koparan çocukları korkutan] imgesel tasarım : nenei; dida-mangi3’a, dida-mangisa, dida-k’in3’uri, dida-mp’ilu; kçin-k’ok’ari/ kçin-k’uk’ari
imiş/ -ymiş/ -ymış/ -ymuş/ -ymüş : -donu/ -do/ -doren; -eren/ -een/ -elen; -ren/ -yen/ -en
imren- : norant’un
imrenme : merant’u
imtihan : imtihani
in : ğorma; ğunçki; mağara
in- : culun, gyulun
[(toprak) aşağıya doğru] in- : gelant’ro3un, gilant’o3un
[az meyilli alanda hızla veya bir nefeste aşağı] in- : celilay
[düşey doğrultuyla] in- : culun, gyulun
[düşey doğrultuyla derin mekânın içine dibine] in- : dolulun, dululun
[düşey doğrultuyla derin mekânın içine hızla] in- : doluk’ap’ams/ deluk’ap’ams, doluk’ap’ay; dolilay, dolilams/ dolilaps, dililaps; doluk’ap’un; dolo3xontun
[hızla veya bir nefeste dik veya az meyilli yerden] in- : cuk’ap’ams; cilay
[birinin] inadına s.-e. : inat’i; inat’ine
inadına z. : inat’ine
inadından vazgeçmeyen : ti-xinci
inan- : inani ikoms
inat et- : nobazgay; t’rik’i nobaz*gams; k’uçxe nobaz*gaps
ince : mç’ipe; tutxuII
[eskiden kendir veya kenevirden yapılan çok] ince dokuma : lemsa
ince düşünen : mç’ipaşa
inceleş- : mç’ipe iyen; imç’ipanen
incelt- : mç’ipe ikums; mç’ipanums/ mç’ipanuy; omç’ipanay/ omç’ipanams/ omç’ipanaps
[tahtayı] incelt- : otutxanams
inci : inci, incu; moni
incik : t’ut’uli[1]-I; polo[2]; mpolo
incir : luği
incir sütü : luği-mca
[canlı varlığı düşey doğrultuyla] indir- : ciyonams/ ciyonay, geiyonams; geix’onams/ geix’onaps; gix’onups, gix’onaps
[cansız cismi az meyilli alanda] indir- : celiğams/ celiğay, geliğams, gelimers, gilimers, gilimars
[cansız cismi (biri için) az meyilli alanda] indir- : celuğams/ celuğay, geluğams, gelumers, gilumers, gilumars
[cansız cismi düşey doğrultuyla] indir- : ciğams/ ciğay, geiğamsI, geimers, gimers, gimars
[düşey doğrultuyla derin kapalı mekânın içine başkası için] indir- : doluğams/ deluğams, doluğay, dolumers, dulumers, dulumars
[düşey doğrultuyla derin kapalı mekânın içine kendisi için] indir- : doliğams/ deliğams, doliğay, dolimers, dilimers, dilimars
[İnternet’ten (makale, film vs)] indir- : ciyonayIII; geiğamsII; gyonç’amsIII; geiyonamsB-III
[ip veya tel ile] indir- : conç’ams/ conç’ay, gyonç’ams/ gyonç’aps
[sıvıyı boru veya kanal ile dik aşağıya] indir- : ciyonams/ ciyonay, geiyonams; geix’onams/ geix’onaps
[sıvıyı boru veya kanal ile az meyilli alanda aşağı doğru] indir- : celiyonams/ celiyonay, geliyonams, gelix’onams/ gelix’onaps, gilix’onups
[yemeği ya da suyu boğazından] indir- : coşk’ums/ coşk’uy; cuşk’ums; cişk’uy; geişkumers/ geişkumels; gyuşkumers
inek : puci, puji
inek dışkısı : puşk’undi; ç’enç’i; lazma
inek sidiği : ç’enç’i
İngiltere : İngiltere
[duman veya bulut bir yere] inip gir- : dolipinen
inişli çıkışlı : enduşk’a-cenduşk’a
inkâr et- : moivarams/ moivaray/ moivaraps
inkıbaz : ink’ip’azi
inkisar : me(y)oçama, meyaçama; k’rima[2]
[birine birinin] inkisari tut- : ağoden; ak’nen; nak’nen
[ağrıdan] inle- : mk’usums, mk’usinoms; mk’usoms, mk’usaps
inme in- : noğlut’un
insan : k’oçi
insan vücudunun gövdesi : t’ani
insaniyetli, terbiyeli ve akıllı : 3’iminde[2]-II
insanlık : k’oçonoba, k’oçinoba, k’oçoba
[var olan binaya balkon vs] inşa edip ekle- : no3’opxams; nu3’opxay; nok’odams
[var olan binanın üstüne yeni kat] inşa edip ekle- : yok’idapsII
[duvar vs] inşa et- : k’odums/ k’oduy, k’idums/ k’idups
[ev, bina vs] inşa et- : 3’opxums[1]-I/ 3’opxuy[1]-I
[taş veya tuğlayı kullanarak duvarı] inşa et- : 3’odums/ 3’oduy; 3’k’ondums[1]; 3’k’idums/ 3’k’idups
[taş veya tuğlayı kullanarak duvarı (bir şeyin) altına] inşa et- : e3’u3’k’ondums, e3’u3’k’ondams
[taş veya tuğlayı kullanarak duvarı (bir şeyin) etrafına] inşa et- : gu3’k’ondams
[taş veya tuğlayı kullanarak duvarı yeniden] inşa et- : meyo3’odums/ meyo3’oduy
[var olan binaya bitişik ve bağımsız oda vs] inşa et- : elu3’opxams; eluk’oday/ eluk’odams
inşa planı : ok’odu-ğari
inşaat : inşaeti, inşaat’i
[başlanmış olan] inşaatı tamamla- : nok’oday
inşallah : bolaç’i, bolaçi, bolaki
İnternet : İnternet’i, İnterneti
İnternet bağlantısı : İnternet’işi mek’idale
İnternet-kafe : İnternet-k’afe
ip : toç’iII/ toç’ç’i, tok’i; mt’vaII; nonç’epiII, nok’epiII
[bir parça] ip : mt’vaIII
ip eğirme düzeneği : k’anave3’a; anamidi; k’asma
ip yumağı : kuka
ipek : met’aksi, mek’t’asi[1]; 3’ikva
ipekböceği : met’aksişi munt’ri; mek’t’asi-bobola
ipekböceğin kozası : mek’t’as-obğe; konkola
[ince] ipekli dokuma : lemsa
iplik : lomç’epi; mt’vaI; nonç’epiI, nok’epiI, nok’epe
[çok küçük bir parça] iplik : mt’vaIV
[iğneye takılı olan] iplik : mt’vaI
[iğneye takılı olmayan] iplik : lomç’epi
[kendir veya yün dokumada] iplik çileşi sarmaya yarayan ahşap tezgâhın bir bölümü : k’anave3’a; anamidi; k’asma
İran : İrani; Persi-msva
iri : mçxu
iribaş : k’op’alina; 3’ari-k’op’aliII/ 3’ari-k’op’p’ali, 3’k’a-k’op’ali; k’op’ali
irin : txombi, txomri, txombri; txomburi, ntxomuri, txomuri
is : m3’ola, n3’ola; isi
isabet et- : nat’en
[istenmeden yere paralel hareket ederek] isabet et- : mvat’en, mat’t’en, mat’en
[rast gelerek] isabet et- : moxvadun
[isteyerek] isabet ettir- : nok’limay[1]
[rast getirerek] isabet ettir- : noxunay[2]; mut’inay, mut’t’inay, mut’inams; mut’alams/ mut’alaps; muxvadinams, muxvalaminams/ muxvalaminaps
ise : -na
ise de : tina[2]; tina-ti
[yiyeceği] ise tut- : om3’olams/ om3’olay
ishal : korbaçxala; ameli; t’ra3’i
ishali var : korbaçxala uğun; t’rak’ums/ t’rak’uy, at’rak’en; ameli uğun; t’ra3’i uğun
isilik : minç’a; ç’eğeli; floxti; noçxvopeli
isim : yoxo; ncoxo, coxo
isimli : coxoni
iskambil : çağet’i[2]; sk’ambili
iskele [= kayıkların yanaşıp rampa edebilmesi için yapılan, suya doğru uzatılmış köprü] : sk’ele; sk’enceIII-4; skele
iskele [= yapıların dışında keresteden kat kat kurulan, çalışmak için üstüne çıkılan çatı] : sk’enceIII-1
iskele babası : p’andura
iskemle : k’uli; orz*o/ oz*z*o; troni[2]
[çocuk dilinde] iskemle : t’at’a
iskemlenin ayağı : baba
[birinin] ismi [...dir] : cozun, gyoz*in; coxons
ispinoz : k’axi
ispirto : isp’irto, ispirto, isporto
İsrail : İsraili; İsraili-msva
İstanbul : İst’amboli, İst’anboli; St’anp’oli, St’anboli, P’oli, Mp’oli
İstanbul’lu : P’oluri, Mp’oluri
iste- : gorums[1]/ goruy[1]/ gorups[1]; unon, unons
[birinden bir şeyi] iste- : ak’vandams/ ak’vanday, akvanden, ak’vans; ank’vay; (“gorums/ goruy/ gorups” altında) ugorams/ ugoray
[çok] iste- : dolangonen
[(bayan), olmayacak şeyleri] iste- : asp’at’alen
[(erkek), olmayacak şeyleri] iste- : asalen
[birine] istek uyandır- : mungonams/ mungonay/ mungonaps
istemeyerek : agure
[odun] istifi : ç’arma; març’a; xarga
[düşey doğrultuyla derin mekânın içine doğru bükerek] istifle- : dolondrik’ums/ dolondrik’uy
istihbaratçı : çelepuri
istirahat : moşvacina; moşvacinu
istiriç : 3xembi, 3xemuri/ 3xemuyi
is tut- : im3’olen
isyan et- : mo3’ixven, mo3’ixuy; edgitun
iş : dulya
[birinin elinden] iş gelme- : xez var-nağen; xeşa var-muxtams, xeşen var-muxtams
işaret et- : noğirams/ noğiray/ noğiraps
işaretle- : noğarams/ noğaray/ noğaraps
işçi : amele; madulya; işçi
işe koy- : dodginams, dvodginay, dodginay, dodginaps, dvodginaps; amodginams
işe yaramayan [araç; kişi] : mudara[2]
işe yararlı [kişi]: xilli[1]
işe- : psams, dopsams, psuy/ psums, psims/ psips
[(pencere vs’den) dışarıya] işe- : gamopsams, gamvopsay, gammopsay; gamapsums, gamapsims/ gamapsips
[düşey doğrultuyla yukarı doğru] işe- : epsams, epsuy/ epsums, epsims/ epsips, yepsips
[kendi altına (= külotun içine)] işe- : e3’ipsams/ e3’ipsay, e3’ipsaps, i3’ipsaps; i3’ipsips
[kendi etrafına] işe- : goipsay
[torba, şişe vs’nin içine] işe- : dolopsams; dolvopsay; dolopsuy/ dolopsums, dolopsims/ dolopsips
[uyurken yatağa] işe- : cepsams, cepsuy, gepsums, gepsims
[(bir şeyin) üstüne] işe- : goyopsams/ goyopsay
[yan tarafa ya da bir kenara] işe- : elapsams; elvopsay; elapsuy/ elapsums, elapsims/ elapsips, ilapsips
işe yaramayan : va-ipelapu
işemesi var : apsen; 3’k’ayişe dadginen
işgal : işgali
[bir şey birinin] işine gel- : mvarçilen, marçilen; eluvelun, eluvelay; mangonen, mvangonen, mvangoninen; munay, muynay, munyay
[etrafında] işle- : go3’opxums
[(duvarı inşa etmek için) taş veya tuğla] işle- : şums[2]-II
[belin ön tarafına bağlanan] işlemeli kadın örtüsü : metvalaşe
[birini yerleştirip] işlerini yoluna koy- : kyona gyodumers
[kendini yerleştirip] işlerini yoluna koy- : kyona geidumers
işlevsiz şey : anderi
işte : ehe
işte böyle : moro; moro mu ?; yaa
işten kaç- : eliç’up’ranams[1]
it- : nomşarams/ nomşaray; notxams; nontxams; nuntxips/ nuntxaps; nuxvancams/ nuxvancaps
[içeriye yavaş yavaş] it- : amonç’ams/ amvonç’ay/ amonç’aps/ amvonç’aps
[yanlamasına derin mek’anın içine yavaş yavaş] it- : meşk’onç’ams/ meşk’vonç’ams/ meşonç’ams/ meşonç’aps/ mişvonç’aps/ mişonç’aps
itekle- : nontxams[1]-I; nuntxips
iterek kapat- : melazdums
[(kapıyı) uzaktan] iterek kapat- : nolandams
[taneli katı cismi ileri doğru] iterek yığ- : ilaxups
itimat edil- : nik’ardinen
iyi : vorsi, vrosi, vrossi; k’ai/ k’ayi; xili
iyi niyetli : xilli[1]
[yeni doğum yapmış olup] iyi süt veren [evcil hayvan] : manç’vale; lulvoni; muzimare
iyice : vrossişa; k’ayi k’ayi[B]+ [C]
[ağır hastalığı veya yarası olan biri] iyileş- : moik’aren/ moik’aen
[hastalıktan sonra] iyileş- : cikten; ik’aren
[iç hastalığı olan biri yavaş yavaş] iyileş- : elik’aren
[ölümcül hastalıktan sonra] iyileş- : şuri moğams/ şuri moğay; moik’aren; skidunIII
[yara] iyileş- : işvelen
[(birinin) yarası ya da beresi] iyileş- : aşvelen
[(birinin) dış hastalıklarını, yarasını, beresini] iyileştir- : uşvelams
[(birinin) iç hastalıklar için] iyileştir- : coktinams/ coktinay; ok’arams/ ok’aams
iyilik : xiloba; vorsinoba, vrosinoba/ vrossinoba; k’aoba
izah et- : (ognams/ ognay altında) ognapams/ ognapay; gamugnapay; (gamognams altında) gamognapams; nognapay/ nognapaps; (gamagneps altında) gamognapaps
izi bırak- : coxedun, gyoxedun
izi bulun- : coxen, coxers, gyoxen
izin : izini
J
jandarma : candama, jandama
jandarma ve polis : çark’at’uraI
Japon : Japoni
Japonya : Japoniya, Japoni-msva, Japonya
jip : jip’i