Türkçe-Lazca indeks D-J


Maddebaşı olarak Türkçe fiillerin, fiil-isim hali (ör. gitmek, olmak vs) değil, kökü (ör. git-, ol- vs) gösterilmiştir.

Bir fiilden kurallı olarak türeyen kelimeler (ör. otur- > oturul-, oturt-, oturtul-, oturma vs) genelde ayrıca maddebaşı edilmemiştir.


Türkçe’de oldurgan ve ettirgen olan fiiller arasında Lazca olarak ettirgen olmayan fiile denk düşenler, ayrıca maddebaşı edilmiştir. Ör. ye- [= imxors/ imxoy; ipxors; ç’k’omups] ve yedir- [= çams/ çaps]; karış- [ant’alen, int’alen vs] ve karıştır- [unt’alun, unt’alams vs].


◘◘◘ Bu sayfalar, Lazca-Türkçe Sözlük taslağımıza ait kelime listesi olup bir “Türkçe-Lazca sözlük” değildir. Kelimelerin mecazi kullanımlarının çoğu gösterilmemiştir.


Aşağıdaki listede Lazca faydalananlı fiillerin çoğu gösterilmemiştir. Bunlar, Lazca-Türkçe Sözlük taslağımızda genelde faydanalansız fiillerin alt-maddesi olarak yer almaktadır.


D


da : da

dadan- : naçkinen[1]

dağ : daği, ndaği; germa, gemma, gema

dağ ol- : idağen

dağdaki : dağuri/ dağuyi

[aşağıya doğru] dağıl- : meyixvenII

[kendiliğinden] dağıl- : goşibğen

dağın sırtı boyunca : rak’a rak’a

dağın zirvesi : r’ak’ani-dudi; tim3a

[taneli katı cisim] dağınık şekilde konmuş haldedir : golobğun

[taneli katı cisim yanlamasına derin kapalı mekânın içinde] dağınık dur- : meşk’obğun, meşk’vobğun; meşobğun, mişobğun, mişvobğun

[bir şeyin] dağınıklığını gider- : k’arxums/ k’arxuy

dağıt- [= kendisi pay almadan taksim ediyor] [= tevzi et-] : gopayams; k’ok’ok’atams; gurtay/ gurtams; gumparams; gultams; uparams; urtams; guipağupsII

[çayı vs havalandırmak için] dağıt- [= düzenini boz-] : gondağilams

[pirinç vs’nin tozlarını uçurmak için serperek] dağıt- : urt’ams

[taneli katı cismi ortalığa] dağıt- : k’oşk’obğams, k’oşk’vobğay, goşobğams/ goşobğaps, guşobğaps, guşvobğaps

[yün vs’yi havalandırmak için] dağıt- : gokankuy/ gokankums; ont’alayI

daha : daa, daha; çkva

dahil : -ti; -ti doni

daima [= her zaman] : p’anda[1]; irote, irroti; iyya; p’ant’a

daima [= sürekli]: boyine/ boine, boyne; pasa; manniya; p’anda[1]; k’at’ayya; telli

daima [= gereksizce sürekli] : boyine/ boine, boyne; p’anda[1]

dakika : t’ek’ik’e, dek’ik’e

dal : ara; ndali; t’at’i[1], t’ot’i[1]; x’a

[bir şeye] dal- [= bir şey ile vakit geçir-]: nakten

[(birilerin) arasına] dal- : goşat’alen; guşvat’en

[balık kancaya, solucana vs] dal- [= saldır-] : nolams/ nolaps

dalavereci : xit’ip’iyozi; meşağer-moşağeriI; ç’axraci; dubaraciII; uci-mek’vateri

daldır- : doliğams/ deliğams, doliğay; dolimers, dilimers, dilimars

[idareli kullanmaya düşünmeden yemeğe] daldır- : totumsI

[iğne vs] daldır- : 3onums/ 3onuy; no3onams/ no3onay; o3onams; no3igams/ no3igaps; gumt’ams; gunt’ay/ gunt’ams/ gunt’aps

[(bir şeyi başka bir şeyin) içine] daldır- : duğams/ duğay, dumers; udumers

dalga : dalga

[denizdeki] dalga [= denizin dalgalanması] : soloğani, salağani

[küçük] dalga : dalgana

dalga geç- : cadi3en; caziçen, cazi3en, cazisen; eiz eç’opums; elaçams[1]

[sıvı bir şeye] dalga halinde çarp- : noçxams/ noçxay; namçvalen, nançvalen; nançxvaren

[yele vs] dalgalan- : ivals

[rüzgâr veya hava akımı bayrak, alev vs’yi] dalgalandır- : ofarfalamsI-1

[sıvıyı] dalgalandır- : int’valeps

[sıvıyı yararak geniş bir biçimde] dalgalandırarak karıştır- : ndğvarums/ ndğvaruy; mjvarups

dalgalı : soloğanoni; dalgali; solağani

[ağaçların kuruyup dökülen ince] dalı : n3xik’i

dalı bir halde olan (ağaç) : t’ot’oni

dalları sağa sola çok açılmış : paçxa, paxat’a; poçxot’a

dallı : t’ot’oni

[çok] dallı : paçxa, paçxat’a; poçxot’a

dam [= çatının dış yüzeyi; yapıların üzerlerine yapılan örtü] : otvaII; ç’eri[2]-II

damadın kayınpederi ve kaynanasına ettiği ziyaret : sicalik’oba

damak : cicili; p’iji-m3a; nuk’uşi-n3a; çarbişi-n3a

damar : damari

damat : noğame; enist’e; sica

damga : damga; menç’areri; t’ambuğa; nişani; t’amuga

damgalı : t’ambuğali

damla : ç’veti; 3’ap’i

damla damla : 3’ip’it’i 3’ip’it’i

damla şeklinde sızdır-: ç’vetums

damla- : t’ik’ams; comç’ims/ comç’iy, gyomç’ims; mç’vetun; it’ap’en; i3’ap’en, 3’ap’ums/ 3’ap’un

[çok az] damla- : me3’ap’un

[birine] damla- : na3’ap’en

[birine ait bir şeye biraz] damla- : naç’vet’en; na3’ap’en

[(bir şeyin) üzerine su] damla- : yat’ap’en; ya3’ap’en

damlat- : ot’ap’inams; o3’ap’inams

[(birine ya da bir şeye) yere paralel hareket ile su] damlat- : no3’ap’inams

dana : nceni, ncenina, ngeni, geni

[dişi] dana : muzari, mozari/ mozayi, mozari-ngeni

[erkek] dana : xocik’a, xojik’a

[küçük erkek] dana : xocik’ina, xojik’ina

danalık [= danaların bulunduğu yer] : nongene[1]

[yeni doğan ve sırf süt ile beslenmiş] dananın midesi : p’ip’idi[1]-I, p’ip’it’i

[yeni doğan ve sırf süt ile beslenmiş] dananın midesinde bulunan katılaşmış süt : p’ip’it’i3

danaburnu : ğvap’a/ ğvap’p’a

[birine] danış- : mok’itxoms, mok’itxums/ mok’itxups

dantel/ dantela : tentena, tentene

dar : m3’ule[1]; ndari, dari

dar ve uzun : m3’ule[3]

dara düş- : gandaren, nandaren[3]

[insan] daral- [= sıkıl-] : goincogen; guri exrisk’uy; nik’açen, nikaçen

[yıkanmış giysi] daralıp kısal- : oxt’un; im3’ulanen; k’o3’im3’ulanen; zduy; txun; xtun[1], xtams; muizdips

daralt- : nok’açinams; nok’açay; nokaçams/ nokaçaps

darda kal- : gandaren, nandaren[3]

darı : çxvari, nçxvari, mçxvari; kurumi

darı pilavı : ğormu

darıl- : guri malen/ guri mvalen, guri muxtams/ guri muxtaps, elabru3’un

darla- : naç’iren; meç’irdun; ga3’k’endun

darlan- : gvancugen, gvancogen; nandaren[1]

darmadağan et- : oxisumers

[(birinin) orasını burasını] darp et- : goragadums

davet : ç’anda

davet et- : uç’andramsIII/ uç’andrayIII; uç’andams/ uç’andaps

davetiye : davetiye

davul : t’ebi-korba; davuli

daya- : nomp’onams/ nomp’onay; nocinams; nojinay; nonciray, noncirams

[dudaklarını bir şeye] daya- : condgay; leşk’epe-muşi nodums, çabri-muşi nodumers

[yere paralel hareket ederek dik bir şeye] daya- : medums/ meduy, medumers, medvars; nodums/ noduy, nodvams, nodumers, nodvars

dayak : dayaği; geçama

dayak at- : mbaxums/ mbaxuy, mbarums/ mbaruy; baxums/ baxuy

[pata küte ya da rasgele] dayak at- : gombaxums; gvombaxay; gobaxums

dayakçı : xe-bigoni

[biri veya bir şey bir şeye] dayalı dur- : nodgun[1]; nodgin

[cansız bir şey bir şeye] dayalı dur- : nozun[1], noz*in

[(birine ait bir şey bir) yere] dayalı dur- : nudgin

dayan- [= kendini daya-] : nacinen; najinen

dayan- [= sabret-] : nuxondun; naxondinen; isarbams, isap’rams; nobazgams/ nobazgay; iç’ibray, iç’ibren, iç’ibrams; moiç’ibray/ moiç’ibrams; ezdims; ninç’en

[(bir şeyin) altına] dayan- : e3’vamxven

[bir şeye] dayan- : najinen, nacinen[2]-II

[bir şeye vur-, çarp- ya da] dayan- : nuntxams

[birinin nefesi boğazına] dayan- : nacinen[2]

dayanabil- [= sabret-] : naxondinen

dayanarak engel ol- : nacinen[3]

dayanarak it- : nacinen[1]; nacins

[insan güç koşullara] dayanarak yaşa- : ninç’en

dayandır- : nuxondinams/ nuxondinay

[(bir şeyi) tutumla kullanıp bir süre] dayandır- [= yettir-] : einç’inams/ einç’inay; ninç’inams[1]-III; nuxondinayII; ninç’ilarams/ ninç’ilaray; nink’ilyarams, nink’iyalams/ nink’iyalaps

dayanıklı : muçemi; k’ap’et’i

[kuvvetlice] dayanıp iş yap- : nacinen

[yan yana veya art arda meyilli biçimde bir şeye] dayayarak diz- : nosvarams/ nosvaray/ nosvaraps

[yan yana veya art arda meyilli biçimde bir şeye] dayayarak dizili dur- : nosvarun

[dik bir şeye] dayayıp koy- : nodgams/ nodgay/ nodgaps, nodgips

dayı : emice, emuca, emica; jumadi, cumadi; dayi

DDT : DDT

de/ da : do

de- : it’urs/ it’uy; zop’ons; tkumers, tkumars

debelen- : badgalams; ibadgalen

[yerde] debelen- : ingolen, ingors/ ingos

dede : p’ap’u, p’ap’p’u; p’ap’uli

dedi : ya[2]

dedikodu yap- : ek’otkvams; gyok’itxams; nena ikoms

dedikodu yapıl- : izit’inen

defa : defa; fori, fara; seferi

defne : defne

defter : t’eft’eri; onç’aroni supara; defteri

değ- [= değerindedir] : ğirs, ğirun, ğins

değ- [= temas et-] : nantxen

[birine] değ- : elaçams[8]/ elaçaps[1]

[aşağıdaki bir şeye] değ- : celvan3’en, gelan3’en

[(bir şey birinin) eline] değ- : mvadven

[nazar] değ-: toli nat’en; toli mat’en; nazari ak’nen

[(bir kabın içindeki sıvıya veya gölleşmiş sıvıya bir şeyin bir) ucu] değ- : celvan3’en

[(bir şeyin) üzerine] değ- : yan3’en

[yandan yavaş] değ- : elvan3’en; elan3’en, ilan3’en, ilvan3’en

[yavaş] değ- : nan3’en

[yere] değ- : dan3’en, dvan3’en

[(bir şeyin) ucunu bir şeye] değdir- : non3’ams/ non3’ay/ non3’aps

[yere] değdir- : don3’ams, dvon3’ay, don3’aps

değer : dogneri; ğira

değerindedir : ğirs, ğirun, ğins

[harcadığı para vs’yi] değerlendir- : noxesap’ams

[ölünün arkasına bıraktığı] değersiz şey : anderi; esk’at’i; k’aybana

değil : var

değilse de : vana-ti

değip dokun- : nantxen

değirmen : karmat’e; mskibu

değirmende açık oluk : 3’ari-moydoni

değirmende içine mısır konan prizmatik bir ahşap kap : xaroI

değirmende kapalı oluk : sp’ina-moydoni; ğurni[2]

değirmende mısırın akışını sağlayan araç : moydoni

değirmende öğütücü taşın ağzına mısırı belli oranda dökmek için ayarlanabilir düzenek : k’ariç’i

değirmende su iniş borusu bitimindeki ince delik : mzi

değirmende suya tazyik kazandırmak için oluğun sonuna takılan bir aparat : sp’inaII; stvina

değirmende suyun fışkırması için ağaçtan yapılan aparat : lula

değirmende tahıl konulan tahta kap : karmat’eşi moconi

değirmende titreştirici : gorayaşe

değirmenin ayar değneği : t’ak’t’ak’ara

değrimenin çarkı : parpa[1]-I

değirmenin öğütme düzeninde değirmen taşına mısırın dökülmesini sağlayan aparat : 3’ak’ank’eli

değiş- : gonikturen; ikturen, iktiren

değiş- [= değiştiril-] : (gonkturuy altında) goinkturen

Değişmez Kuralları” : “Mp’ila Zit’ape”

değiştir- : mturums/ mturams; gonturums/ gonturams; nunkturay; nkturuy; gonkturuy; kturums, ktirams/ ktiraps

[çocuğun altını] değiştir- : go3’ukturams

[kendisi için bir şeyi ya da kendine ait bir şeyi] değiştir- : ikturams, iktirams/ iktiraps

değnek : bik’a, biga

değnekle döv- : gzap’ums

del- : nç’orums/ nç’oruy; xums/ xuy/ xups; mxuy; gamaxums/ gamaxups; guşaxups

[(küçük kemirgenler) ağaç, tahata vs] del- : : moşk’axums/ moşk’axuy, moşaxums/ moşaxups, muşaxups

[bir delici gereç kullanarak] del- : gamanç’orums/ gamanç’oruy

[kendine ait bir şeyi] del- : inç’orams/ inç’oray

[(toprağı vs) yukarı doğru] delerek boşalt- : exums/ exuy

delerek kemir- : gamaxorums/ gamaxoruy/ gamaxorups

delgi : burgi; bileyizi, mat’k’ap’i

deli : laxeri

delici alet : onç’oraşe

delik i. : gamanç’oreri; nç’oreri; 3’up’a; xut’ulaII; ğormaIII

[Onçaxule’nin ağzını kapatan deriye havayı boşaltmak için oluşturulan] delik i. : 3’ip’a[2]

[tahta vs’de kendiliğinden oluşan veya bilerek havanın girmesi için bırakılan] delik i. : firida

[(ceviz, fındık vs hakkında) bozuk, koruk, çürük ya da] delik s. : punt’ura, punt’a

delik deşik et- : nç’eluy

delikanlı : p’alik’ariI + III

delilen- : didelen

delin- : gaminç’oren; gamixven

delir- : ilaxams/ ilaxay; dumçxvams; elak’iden

delirt- : olaxams/ olaxay; eluk’edinamsII; elok’idinams

demek ki : p’anda[3]

demin : huy-daya; ndğura, mdğura, mdğora, ndğora

deminden beri : mdğuraşen beri; mdğora-şkule; ndğoraşen doni; ndğora-şkule

deminki : ndğuraneri, mdğuraneri, mdğoraneri, ndğoraneri

demir : demiri

[közleri öne doğru çekmek için ocakta veya sobada kullanılan metal ucu bükük] demir : k’uk’ula; k’ok’ari, k’uk’ari

[değirmenlerde çarkın altında ve merkezine çakılmış sivri uçlu] demir : nz*i

demir elması : nç’elerişi uşkuri; k’ap’et’iş uşkuri

demirci : demirci

demli : demli

demokrat : demok’rati

-den beri : şuk’uleII

[bir şeyler-]den biri : nani

-den dolayı : şeni[2]; na-...-şi[5]

-den sonra : şuk’ule, şk’ule, şik’ule; şkule, şkul; k’ule

[evlenme aday kızı çeşitli yöntemle] dene- : 3adums[2], 3adups

deneme yap- : 3adums[2], 3adups

deniz : zuğa, mzuğa, mzoğa

deniz balığı tutucusu : zuğa-k’oçi

[yuvarlak ve yassı, avuç içine rahat sığabilecek büyüklükte pürüzsüz] deniz taşı : nç’ala

denizin kıyıdan uzakça olan yeri : oginepe

denk gel- : moxvadums, moxvaduy, moxvadun

depo : mayben-oda

deprem : depremi; zelzele

deprem ol- : let’a oxink’anay

[birinin bir şey konusunda] derdi var : omç’un

dere : ruba; abca/ abja; ğali

dere [boyu yukarı doğru] : amamtumani

[küçük] dere : 3’arina

dere boyu : dere-boyi

dere ve ırmak gibi akar suların durgunlaşıp derin bir hale geldiği nokta : ncoli; t’obaII, t’obina, t’ibaII

derelerin birleştiği yer : ok’ont’aloni

derenin akmaya başladığı yer : 3’k’ari-mesturi, 3’k’ariş ti

derenin karşısında : 3’k’ar-mele

derenin suyunu kes- : cun3’orams/ cun3’oray; nun3’orams; numsilams; golun3’orams

[insanın yüzünde deri yüzeyinde yer yer kepeğimsi bir tabaka oluşturan] deri hastalığı : msursu

deri paltosu : yamç’i

derin : derini

[insan ve hayvanın tüylü ya da tüysüz] derisi : t’ebi, nt’ebi; t’k’ebi, nt’k’ebi

[hayvanın tüylü] derisi [= post] : post’i; tomalyari t’ebi

derken : ya-şi

derle- [= topla-] : gvok’arxay

derman : menceli

[dizlerinde] derman kalma- : burgulepez go3’ilams[1]; burgulepez go3’ulams; burgulepez nulams

derme çatma ahşap ev : pa3xa[1], pasxa

ders : dersi

dert : derdi; talaşi

[bir şey birine] dert ol- : nat’enII

dertlen- : cozurinams; guri cat’en; guri danç’en; e3’vabğen

dertli : t’ertli; derdiyayi

desen : resimi, ressimi

desise : dubara[2]; oyiniII; dalavera; ç’axra

deste : svara

[büyük ve ağır bir şeyin yere düşmemesi için yandan verilen] destek : mebazgaşe

[direk ile] destek ver- : obazgay

[eğilmiş fındık vs ağaçlarına] destek vermek için hazırlanan çatal ağaç : mebaz*gale, mebaz*gule

destekle- : nusvelams/ nuşvelay, nuşvels, nuşols/ nuşolaps; elvoyonay

[(bir şey ile bir şeyi) altından] destekle- : e3’ubazgams/ e3’ubazgay, e3’ubaz*gams/ e3’ubaz*gaps, i3’ubaz*gaps

[birine] destekte bulun- : nuşven

[(birine) kenardan] destek ver- : elurçay

[(birinin) söylediği sözleri] destekle- : elvoyonay

[(birine)] destekte bulun- : nuşven

[(birine) yandan] destekte bulun- : eluşven

deş- : oç’ay

[yarayı] deş- : ençxik’uy; emç’k’ums/ emç’k’ups, yemç’k’ups

dev : divi

[biri bir şeye] devam et- : nooms

[bir şeyin] devamı : meonaI

devamında olan : meoneriI/ meyoneriI

devamlı : boyine/ boine/ boyne; pasa; manniya; p’anda[1]; k’at’ayya; telli

devlet : hukumeti

devletin vergi ve kayıt memuru : çark’at’uraII

devril- : geikten, gikten; moim3ken; moinkten

[yana] devril- : elinkten, elikten

dırdır et- : dundulams/ dundulaps

dırdırcı : p’arp’ala

[(bir şeyin) içini] dışa çevir- [= tersyüz et-] : gamanktams; gamoniktams; gamvonktay/ gamonktay; gammoktay; gamanktums; gamoktams/ gamoktaps; gamvoktaps

dışarı : gale, galeşi

dışarı çık- : gamulun

[birine ait bir şey] dışarı çık- : gamvaxven; gamuxt’ay, gamuxtams/ gamuxtaps

[(bir düzenek oturduğu) kaideden] dışarı çık- : gelams

[sürü] dışarı çık- : gamipinen

[yanlamasına derin kapalı mekândan (yatarak, sürtünerek) konuşana doğru] dışarı çık- : moşk’ulun, moşulun, muşulun

[canlı varlığı] dışarı çıkar- : gamiyonams/ gamiyonay; gamoyonams; gamix’onams/ gamix’onaps, gamix’onups

[cansız cismi] dışarı çıkar- : gamiğams/ gamiğay, gamimers, gamimars

[cansız cismi yanlamasına derin kapalı mekânın içinden (veya bitkinin dallarından, topraktan vs)] dışarı çıkar- : moşk’iğams/ moşk’iğay, moşiğams, moşimers, muşimers, muşimars

[kir, leke vs’yi çamaşırdan] dışarı çıkar- : gamiyonay

[sürüyü] dışarı çıkar- : gamupinams/ gamupinay

[(kapalı makândan) yavaş yavaş] dışarı çıkar- : gamonç’ams, gamvonç’ay/ gammonç’ay, gamonç’aps, gamvonç’aps

[birine veya bir şeye ait bir şey] dışarı çıkarıl- : gamağen, gamvağinen, gamvağen

[(canlı veya cansız) kendiliğinden yavaş yavaş] dışarıya çık- : gaminç’en

dışarda : gale, galepe

dışarıdaki : galeni, galendoni

dışarıdan : galendo, galendon, galeşen

dışarıya : gale; galendo

dışarıya doğru : ti-gale; galendo k’ele

dışkı : k’undi

[inek] dışkısı : puşk’undi; ç’enç’i; lazma

[koyun ve keçi] dışkısı : k’op’iya, k’opya; k’ork’ola

[tavuk, kuş, fare, böcek vs’nin] dışkısı : 3’int’ili, 3’k’int’ili, n3’k’int’ili

[tavukların] dışkısını yaptıkları yer : o3’k’int’ale[1]

[taş] dibek : oçambre, oçamre, çambre, onçamure; nçxvari-kva; 3’ilimoniI

dibekte döv- : nçxvarums/ nçxvaruy, çxvarums, nçxvarups

[bir şeyin] dibi : cici, jiji

[düşey doğrultuyla derin mekânın] dibinde bulun- : doloren

[düşey doğrultuyla derin mekânın] dibinde kal- : dolosk’udun, doloskidun

diğer : arti; majurani, mancurani, majura; majvara; majvani

-diği : na-

-diği yer : so-

-diğinde : -i/-si/-isi; -is/-sis; -u/-su; -sini; -iz/-yiz; -şi

-diğinden beri : tina[1]

dik : okti

dik kafalı : ti-xinci

dik-kafalılık : ti-xincoba

dik kayalık : maçxa

[canlı bitkiyi] dik- : dorgams/ dvorgay/ dorgay; dodgums; dodumers; dorgaps; orgaps; dorgups

[(canlı bitkiyi) ara ara] dik- : guşurgaps

[(canlı bitkiyi) (başka şeylerin) arasına] dik- : k’oşk’urgams/ k’oşk’urgay, goşorgams/ goşorgaps

[(canlı bitkiyi) az meyilli yere] dik- : elorgams; norgams/ norgay/ norgaps; dodgams; nodgamsII

[(canlı bitkiyi) kenara] dik- : elorgams, elvorgay, elorgaps

[(canlı bitkiyi) yana doğru ilerleyerek] dik- : golorgams, golvorgay, gulorgaps, gulvorgups

[(canlı bitkiyi başka bir bitkinin) yanına] dik- : elurgams/ elurgay/ elurgaps

[dik duracak şekilde] dik- : codginams/ codginay, gyodginams/ gyodginaps

[(birine ona) söylenmesi gereken şeyleri] dik- [= tepkisinden korkmadan söyle-] : norgams/ norgay/ norgaps

[(cansız bir şeyi) yere] dik- [= sapla-] : do3onams, dvo3onay, do3onay, do3igams/ do3igaps, dvo3igaps

-dikçe : -şa[5]

diken : danz*i; k’an3i; danzi, daz*i

diken çalısı : durğuni, duğreni; mt’k’a[1]

[kestane kabuğundaki] dikeni : kanka; paxva, pexva; pem3kva, pen3kva/ pen3ka

dikenli : daz*oni

[çok yıllık sapı odunsu] dikenli çalı : an3’k’ili

[kestane meyvesinin] dikenli kabuğu : kanka; paxva, pexva; pem3kva, pen3kva/ pen3ka

dikenli tel : danz*i-nteli

dikenlik [= dikenli bitkinin çok yetişen yer] : danz*epona; durğunona, durğunopona; mt’k’alopuna; danz*epuna; mt’k’alepuna; daz*epuna

[karışık] dikenlik : 3axepuna

[biri veya bir şey başka bir şeyin yanında] dikili dur- : nodginI-2

[bitki] dikili dur- : dgun, dgin; ceren; cedgun; gedgin; rgun; dorgun, dvorgun; orgun

[düğme vs bir şeye] dikili dur- : cençars; conçars; geçans; gyoçans

[(biri veya bir şeyin bir yerinde) eğreti bir şekilde] dikili dur- : nudgun

dikiş [dikiş dikme işi] : oç’vale; t’ik’işi

dikiş [= dikilmiş yaranın iplikleri] : dikişi

dikiş dik- : ç’ams, ç’uy/ ç’ums, ç’ims/ ç’ips; ç’aps

[(bir şeyin) kenarını] dikiş dik- : elaç’ams, elaç’uy/ elaç’ums, elaç’ims/ elaç’ips, ilaç’ups, ilaç’ips

[kendisi için] dikiş dik- : iç’ams/ iç’ay/ iç’aps

[bir kısmı] dikiş dik- : meç’ums, meç’ims/ meç’ips

[(bir şeyin) üzerine] dikiş dik- : coç’ams/ coç’ay; goyoç’ams/ goyoç’ay; gyoç’ams/ gyoç’aps

[belirli birini] dikizle- : uxosyaray; noxosirams; uxosyay; oxosyaray/ oxosyay; oxorsars/ oxorsals; noxorsalams; oxosars

[belirsiz bir şeyi] dikizle- : ixosyaray; ixorsars, ixorsals; ixosars

[dışarıya doğru] dikizle- : gamixosarams/ gamixosaray, gamixorsals, gamixosars

dikkat : fik’iri

dikkat et- : ik’atalams/ ik’atalay; uk’atalay/ uk’k’atalay

[bir şeye birinin] dikkatini çekmeye çalış- : nobirams

dikleş- : dimtinen

dikme taş oyunu : pireşi

-dikten sonra : şuk’ule, şk’ule, şik’ule; şkule, şkul; k’ule

-dikten sonra bu yana : tina[1]

dil : nena

dile-/ dilen- : ik’vandams; ik’vanden; ik’vanday; ik’vans

[belirli birine] dile-/ dilen- : ak’vanden; ak’vandams/ ak’vanday; ak’vans

dilenci : dilenci; mak’vande, mak’vandu

dilim : degi, ndegi, ndega, daga, dagi

dilimle- : dilimuy

dilsiz : p’alalo

[yağış] din- : mesk’urun; gen3ums, gen3un; golan3ums, golan3un; gon3un, gon3ums; goliğams; get’roxunII

dingil : mazi

dinle- : işk’inams/ işk’inay; nişk’inams/ nişk’inay; iyucay; uyucams; nuyucams/ nuucams; usimins; nusimins; usibins; nusibins

[belirsiz bir şeyleri] dinle- : niucams

[dışarıdan] dinle- : nişk’inams/ nişk’inay

[birini pek] dinleme- : var-digurinams

dinlen- : moişvacams, moişvajay, moişvacay, moişvacaps; moişvajanay; moixvacay; moişvacun; muişvaceps/ muişvacaps

dinlenme yeri : moşvacinoni, moşvajinoni

dip : dibi

-dir/ -dır/ -dur/ -dür : on, oren, ren/ yen

direk : direği; obazgaşe

direk ile destek ver- : obazgay

[serenderin] direk tekerleği : parpa[1]-II; serendi-parpa; naylaşi parpa[2]-III

diren- [= inat et-, diret-] : nobazgay; t’rik’i nobaz*gams

diren- [= sabret-]: nobazgams/ nobazgay

dirsek : birk’iç’i; xe-kuri; xanç’ali[2]; diro, dio/ diyo; dux’u

diş : k’irbi, k’ibri, ç’ibri, k’ibiri/ k’ibiyi

dişçi [= diş hekimi] : dişçi

dişeti : k’irbi-cicili, jijili, cicili/ circili; ğencğili

[balıklar, böcekler, bitkilerde] dişi : osuri-; daduli[1]-II

[kanatlılarda] dişi : daduli[2]-I

[memeli hayvanlarda] dişi : bozo-; zura

dişi atmaca : daduli3’i

dişi buzağı : muzarina, muzayina; muzari, mozari/ mozayi; mozari-ngeni

dişi dana : muzari, mozari/ mozayi, mozari-ngeni

[henüz yumurtlamaya başlamayan] dişi kanatlı (= tavuk, kuş vs) : varik’ina

dişi köpek : zuraII-2; 3’una[2]

dişilik organı(-nın dış kısmı) : çuri

[çocukların] dişilik organı : k’ik’ili

[birini] dişle- : nuç’k’omamsI; gyak’ibirams; gyak’ibinams/ gyak’ibinaps; gyak’ibins

[birine ait bir şeyi] dişle- : nuşk’omams/ nuşk’omay; nuç’k’omamsII, nuç’k’omaps; nuxvat’ams/ nuxvat’ay

[(bir) kısmı] dişle- : mexvat’ums/ mexvat’uy

[kendi vücudunun bir kısmını] dişle- : nişk’omams/ nişk’omay, niç’k’omams/ niç’k’omaps

[kendine ait bir şeyin bir kısmını] dişle- : nixvat’ams[1]/ nixvat’ay

dişleri dışa çıkmış : k’ibiri-gamaxveri

dişli : k’irboni

dişli çark : dişli

dişsiz : çemçve, çemçu, kenkve, kenkva

[yay ve tokmakla pamuk] dit- : t’arağums

divan : mesofa, memsofa, mensofa, memsufa; sediri; divani

diye : deyi; ma[2], ma do; şo; ya[2], ya do; çkva

diyerek : ya do

diz : burguli, burgili

diz- : dvosvaray, svaruy, svarums[2]; dizups

[bağlanacak biçimde] diz- : cisvarams/ cisvaray

[bir arada] diz- : ok’osvarums/ ok’osvaruy/ ok’osvarups

[boncuk, tespih vs] diz- : dizups

[düşey doğrultuyla derin bir şeyin] diz- : dolosvarams, dolvosvaray, dolosvaraps, dolvosvaraps

[iğne ile sokup, şişe, ipe ya da ipliğe] diz- : 3onums[2]/ 3onuy[2]; 3igams/ 3igaps, 3igups

[kendisi için] diz- : nisvarams/ nisvaray/ nisvaraps

[üst üste] diz- : cosvarams/ cosvaams/ cosvaray, gyosvarams/ gyosvaraps; eyosvarams/ eyosvaray, yosvarams/ yosvaraps; yesvarups

[üstü ve kenarları kapalı mekânın içine] diz- : molosvarams, molvosvaray, mulosvarups, mulvosvaraps

[(bi şeyin) üstüne] diz- : goyosvarams/ goyosvaray; cosvarams/ cosvaams/ cosvaray, gyosvarams/ gyosvaraps; gesvarups; eyosvarams/ eyosvaray, yosvarams/ yosvaraps

[(kendine ait bir şeyin) üzerine aşağı doğru] diz- : gelisvarams

[yan yana] diz- : golasvarums, golasavaray, golasvaruy; golosvarums, golosvarams

[yan yana veya art arda meyilli biçimde bir şeye dayayarak] diz- : nosvarams/ nosvaray/ nosvaraps

dizil- : idizimen; cisvaren, disvaren, isvaren, insvaren; golinsvarams/ golinsvaraps

[belli aralıklarla yan yana, veya arka arkaya, aralarında bağlantı ile] dizil- : golink’idams/ golink’idaps

[belli aralıklarla yan yana, aralarında birbiri ile bağlantı olmadan] dizil- : golin3’k’idams/ golin3’k’idaps

[üstü ve kenarları kapalı yerde] dizili dur- : molosvarun, molvosvarun, mulusvarun

[yan yana veya art arda meyilli biçimde bir şeye dayayarak] dizili dur- : nosvarun

dizlerinde derman kalma- : burgulepez go3’ilams[1]; burgulepez go3’ulams; burgulepez nulams

doğ- : diyinams, dirinay/ dirinams; dibaden

doğan kuşu : mcaci[3]; mkui, kuri[3]/kuyi[2]

[Lazların eski inançlarında] doğaüstü varlık : ğormot’i, ğormoti

[düşey doğrultuyla derin mekânın içine] doğra- : doloşk’orams, dolvoşk’oray, doloç’k’orums, doloç’k’irams/ doloç’k’iraps, doloç’k’irups, dolvoç’k’iraps

[ekmek] doğra- : k’vançxums/ k’vançxups

[ekmek parçaları sıvı içine] doğra- : ok’unçxums; ek’unçxums; celunçxuy; geluk’vançxams; duluk’ançxeps; duluk’vançxups

[(kendisi için) ekmek parçaları sıvı içine] doğra- : ek’inçxums; ek’ik’vançxums

[etrafta bir şeyi] doğra- : goşk’orums/ goşk’oruy, goç’k’orums, goç’k’irums/ goç’k’irups

[(soğan, pazı, maydanoz vs’yi bir kabın) içine] doğra- : ceşk’orums/ ceşk’oruy, geç’k’orums, geç’k’irums/ geç’k’irups

[odun vs] doğra- : ndaguy

[(bir şeyin) üzerine ya da içine (bir şeyi) bıçakla] doğra- : goç’k’orams

[çok hızlı bir şekilde] doğra- : n3alums/ n3aluy/ n3alups

[(birinin veya bir şeyin bir) kısmını çok hızlı bir şekilde] doğra- : non3alay/ non3alams/ non3alaps

doğru s./ s.-z. : doğru; isaI; xilli[2]; mtiniII

[bir şeye] doğru : ktee; k’ale, k’ele

doğrult- : noğirams/ noğiray/ noğiraps

doğruluğu kanıtlanmamış : xilafiIV

[... kez] doğum yapmış olan : nongene[2]

doğur- : doyinams, dvorinay, dorinay, doyinaps, dvorinaps; doxunaps

doğuştan ... günlük olan : ndğeri; ndğaşi; ndğaneri; ndğaluri

dokan- : elaçams[2]

doksan : otxeçi-do-vit, otxoneçi-do-vit

doktor : toxt’ori, doxt’ori; xekimi; doxtori, doktori

[halı] doku- : şums[2]/ şuy[2]/ şups[2]

[keten ile yapılan] dokuma : oberi

[kendir veya yün] dokuma tezgâhı : oşvaleyi

[biri veya bir şeye] dokun- [= elini değdir-] : mentxims/ mentxips

dokun- [= değ-]: nantxen

dokun- [= rahatsız et-] : elobums; dvojay; raxat’is ilaçaps

[birine] dokun- : non3’ams/ non3’ay/ non3’aps

[hafiften] dokun- [= kızdır-] : elaçams[8]/ elaçaps[1]

[(bir şeyin) ucunu bir şeye] dokundur- : non3’ams/ non3’ay/ non3’aps

dokunmak üzeredir [= yavaş değ-]: nan3’en

dokuz : çxovro, çxoro, nçxoro; şxoro

dokuzuncu : çxovroni; çxoroneri; maçxoroneri; maçxoroni; çxoroni; mançxoroni, mançxorani

[insan kızgınlıkla] dol- : ipşen; oipşen, oipşams, yipşen

[cansız bir şey] dol- : ipşen; oipşen, yipşen

[(birine ait) bir şey] dol- : apşen

[(birine ait bir şey) bir şey ile] dol- : gyapşen

[(birinin) içi bir duygu ile] dol- : napşen

[tepeye kadar] dol- : eipşen

[(bir şeyin) etrafına] dola- : gok’orams, gvok’oray; gok’irams/ gok’iraps, gok’iups, gvok’iraps

[evlerdeki yiyecek] dolabı [= erzak dolabı] : xaroII

[birinin parmağı] dolama ol- : na3’ink’en

dolan- [= aylak dolaş-]: goitoren

[(bir şeyin) etrafına] dolan- : gvak’oren/ gvak’k’oren, gak’oren, gak’iren, gvak’iren; dolak’iden, dolak’iten, dolvak’iden

[uzunca ip vs bir şeye] dolanmış haldedir : guğun; goğmaleri on

dolap : dolap’i, dolabi; camik’ani; ntao, ntaro

dolaş- [= gez-] : gulun

[başka birinin etrafını] dolaş- : akten[2]-II

[bir yukarı bir aşağı] dolaş- : elooms-gelooms

[(birini) peşine takıp] dolaş- : gotorums/ gotoruy/ gotorups

[aşağıya doğru] dolaşarak gid- : celulun, gelulun, gilulun

[evcil hayvanı] dolaştır- [= güt-]: guçuy, guçumers

dolaylı anlat- : elaçams[9]/ elaçaps[2]

doldur- : opşams[A], opşay, opşams[B]; yopşams[2]/ yopşaps

[düşey doğrultuyla derin bir şeyi] doldur- : dolopşams, dolvopşay, dolopşaps, dolvopşaps

[kendisi için] doldur- : ipşams

[tıka basa/ sıkıştırarak] doldur- : nzgipums/ nzgipuy, nz*gipumsII/ nz*gipoms/ nz*gipups; gamamk’asums/ gamamk’asams; molomk’asams

[üzerine] doldur- : eyopşams, eyopşay, yopşams[1]

[yanlamasına derin mekânın içine vurarak] doldur- : meşk’ambarums; meşk’vombaray; meşk’ambaruy; meşombarums

[bir şeyin üzerinde tümsek yapılıp fazlasıyla] doldurulmuş [taneli katı cisim] : mok’un3’uleri

dolu i. [= soğuk havada yağan yuvarlak buz taneleri ]: xoşak’ali, xoşk’ak’ali, xoşşak’ali; xoç’k’ak’ali; xorşak’ali

dolu s. : opşa[2]; yopşa

[birinin içi bir duygu ile] dolu s. : mepşeri

doludur : pşeri on; opşunII

doluluk : opşa[2]

[üstü ve kenarları kapalı mekânın içi] dolup taşı- : molapşen

domates : balucaği, balurcaği/ baluccaği; domatesi

domuz : ğeci, ğeji

don [= hava sıcaklığının sıfırdan aşağı düşmesiyle suların buz tutması]: doği, ndoği

don [= bacaklara geçirilen iç giysisi]: işt’oni/ iştoni; ijdoni; k’urta

[pijama şeklindeki uzun] don : t’ot’i[2]

don ve pantolonun ağ kısmı : xayi[1]

[evi] donat- : mo3’opxums/ mo3’opxuy, mo3’ipxums/ mo3’ipxups

dondurma : dondurma

[soğuktan] donup yan- : iciben

doruk : dudi

dosya : dosya

doy- : inz*ğen; izğen, iz*ğen; igz*en

[iyice] doy- : gamizğen

doygunluk : zğala, z*ğala

doymuş : nz*ğeri; zğeri, z*ğeri; gz*eri

[bir] doyumluk ekmek dilimi : not’exi

[birinin karnını] doyur- : onz*ğams; ozğay, oz*ğams/ oz*ğaps, uz*ğaps

[kendi karnını] doyur- : izğay; iz*ğams/ iz*ğaps

dozer : dozeri, boldizeri; xuberi

[gözyaşı] dök- : mexuy

[gözyaşı, ter vs] dök- : dobğams, dvobğay, dobğay/ dobğaps, dvobğaps

[birinin kanını] dök- : nunktay

[sıvı (ya da sıvı-katı karışımı)] dök- : dobams, dvobay, dobay, dobaps, dobups

[sıvı (bir şeyin) altına] dök- : e3’obams, e3’vobay, e3’obaps, i3’obaps, i3’vobaps

[sıvı (kendisinin) altına] dök- : k’o3’in3’ilaxay

[sıvı (bir) araya] dök- : ok’obams, ok’vobay, ok’obay, ok’obaps, ok’vobups

[sıvı ardından] dök- : ek’obams, ek’vobay, ek’obaps

[(önce ayrı ayrı olan) sıvı aynı kaba süzerek] dök- : ok’on3’orams; ok’on3’oruy/ ok’on3’orums; ok’on3’irums/ ok’on3’irups

[sıvı (birinin veya bir şeyin) etrafına ya da üzerine] dök- : gobams, gvobay, gobay, gobaps, gvobaps

[sıvı (bir kaptan) arkaya ya da arkadan] dök- : ek’ayorums/ ek’ayoruy, ek’aoruy/ ek’aorums, ek’ax’orums/ ek’ax’orups; uk’açxe mijax’orups

[sıvı (bir kapta var olan bir şeyin) içine] dök- : ek’ubams/ ek’ubay/ ek’ubaps, ik’ubaps

[sıvı (bir kaptan) kendisinin arkasına ya da arkasından] dök- : ek’iyorams/ ek’iyoray, ek’ix’orams/ ek’ix’oraps, ik’ix’oraps

[sıvı (maddenin bir) kısmını] dök- : elabams

[sıvı (bir şeyin) üstüne] dök- : eyobams/ eyobay/ eobay; goyobams/ goyobay; geyobams; yobams/ yobaps, ijobaps, ijvobups; mijobaps

[sıvı (bir şeyin) üzerine veya (bir kabın) içine] dök- : cobams/ cobay, gyobams/ gyobaps

[sıvı üst taraftan (bir şeylerin) arasına] dök- : ç’eşk’abams

[sıvı (birinin) vücudunun bir yerine] dök- : nunktams

[sıvı yan tarafa ya da kenara] dök- : elabams; elobams, elvobay, elobay, elobaps, ilobaps, ilvobaps

[sıvı yerden yukarıda bulunan bir şeye] dök- : celabams; celobams, celvobay

[sıvı yere paralel hareketle köşeye, duvara, karşıya vs] dök- : nobams/ nobay/ nobaps

[sıvı kendi üstüne bol miktarda] dök- : dolibams/ delibams, dolibay/ dolibaps, dilibaps

[sıvı kendine] dök- : dibams/ dibay; diben

[sıvı kendisi için düşey doğrultuyla derin mekânın içine] dök- : dolibams/ delibams, dolibay/ dolibaps, dilibaps

[sıvı kendisinin altına] dök- : e3’ibams/ e3’ibay

[taneli katı cismi] dök- : mexums/ mexuy/ mexxuy/ mexups; mijaxups

[taneli katı cismi alt taraftan arasına] dök- : eşk’obğams, eşk’vobğay, eşobğams

[taneli katı cismi (bir şeyin) altına] dök- : e3’obğams, e3’vobğay, e3’obğaps, i3’obğaps, i3’vobğaps

[taneli katı cismi (bir şeylerin) arasına] dök- : k’oşk’obğams, k’oşk’vobğay; ceşk’vobğay

[taneli katı cismi bir araya] dök- : ok’obğams, ok’vobğay, ok’obğay, ok’obğaps, ok’vobğaps

[taneli katı cismi arkaya ya da arkadan] dök- : ek’axums/ ek’axuy; uk’açxe mijaxups

[taneli katı cismi (kendisinin) arkasına ya da arkasından] dök- ; ek’ixums/ ek’ixuy, ek’ixvay/ ek’ixvams; uk’açxe-muşis mijaxups

[taneli katı cismi dışarıya] dök- : gamobğams, gamvobğay/ gammobğay, gamobğaps, gamvobğaps

[taneli katı cismi (kendi) etrafına] dök- : goibğams/ goibğay

[taneli katı cismi (bir kapta var olan bir şeyin) içine] dök- : ek’ubğams/ ek’ubğay/ ek’ubğaps, ik’ubğaps; ek’uk’atams

[taneli katı cismi içeriye] dök- : amobğams/ amvobğay/ amobğaps/ amvobğaps

[taneli katı cismi ortalığa] dök- : k’oşk’obğams, k’oşk’vobğay, goşobğams/ goşobğaps, guşobğaps, guşvobğaps

[taneli katı cismi (birinin) önüne] dök- : k’o3’ubğams/ k’o3’ubğay; go3’ubğams/ go3’ubğaps, gu3’ubğaps

[taneli katı cismi üst taraftan (bir şeylerin) arasına] dök- : ç’eşk’abğams; geşobğams; geşubğams

[taneli katı cismi üst taraftan (bir şeylerin) arasına rastgele] dök- : ceşk’vobğay

[taneli katı cismi üstü ve kenarları kapalı mekânın içine] dök- : molobğams, molvobğay/ molobğay, molobğaps, mulobğaps, mulvobğaps

[taneli katı cismi (bir şeyin veya bir yerin içine) üstünden] dök- : dolobğams, dolvobğay, dolobğaps, dolvobğaps

[taneli katı cismi (kendine ait bir şeyin veya bir yerin içine) üstünden] dök- : dolibğams/ dolibğay, dolibğaps, dilibğaps

[taneli katı cismi (bir şeyin) üstüne] dök- : eyobğams/ eyobğay/ eobğay; goyobğams, goyubğams; goyobğay/ goobğay; geyobğams; yobğams/ yobğaps, ijobğaps, ijvobğaps

[taneli katı cismi yan tarafa ya da kenara] dök- : elobğams, elvobğay/ elobğay, elobğaps, ilobğaps, ilvobğaps

[taneli katı cismi yanlamasına derin kapalı mekânın içine dışarıdan] dök- : meşk’obğams; meşk’vobğay, meşobğams/ meşobğaps, mişobğaps, mişvobğaps

[taneli katı cismi yere] dök- : dobğams, dvobğay, dobğay/ dobğaps, dvobğaps

[taneli katı cismi yere paralel hareket ederek bir şeye] dök- : nobğams/ nobğay/ nobğaps

[taneli katı cismi yüksek olan bir şeyin üstüne onu kaplayarak] dök- : gobğams, gvobğay, gobğay, gobğaps, gvobğaps

[taneli katı cismi yüksekçe yere] dök- : celobğams, celvobğay; gelobğams; ilobğaps

[(vücudundan) ter] dök- : o3’rodinams

[üzerindeki şeyleri] dök- : cexums/ cexuy, gexums/ gexups

[yaprak, tüy, saç, kar vs gibi şeyi] dök- : goxums/ goxuy

[taneli katı cismi kendi etrafına] döktür- : goibğinams/ goibğinaps

[ağaç dallarında biriken kar ılık havanın etkisi ile ağır olup] dökül- : catxinen

[canlı veya cansız (bir şeyin veya birinin) üstüne onu kaplayarak] dökül- : gvabğen, gabğen

[insan hastalıktan] dökül- : dibğen

[(birinin) kanı] dökül- [= ak-]: mankten, mvankten

[(birinin) kanı öteye] dökül- [= ak-] : nankten

[sıvı beri tarafa birinin üzerine] dökül- : mvaben, maben

[sıvı birine ait bir şeyden] dökül- : dvaben

[sıvı derin mekânın içine] dökül- : doliben, diliben

[sıvı (birinin ya da bir şeyin) etrafına ya da üzerine] dökül- : gvaben, gaben

[sıvı hareket yapanın üzerine] dökül- : mvankten[1]; makten

[sıvı (bulunduğu) kabın üzerinden] dökül- : niyoren/ nioren, nix’oren

[sıvı (bulunduğu) kabın üzerinden beriye doğru] dökül- : moyiyoren

[sıvı karşı tarafa yere paralel hareketle (bir şeyin) üzerine] dökül- : niben

[sıvı (birinin ya da bir şeyin) üstüne] dökül- : goyaben

[sıvı (birinin) üzerine] dökül- : eyaben, yaben

[sıvı yere] dökül- : diben

[taneli katı cisim] dökül- : nixven

[taneli katı cisim (bir şeylerin) arasına] dökül- : k’oşk’vabğen

[taneli katı cisim dışarı] dökül- : gamixven

[taneli katı cisim (bir kapta var olan bir şeyin içine) eklenerek] dökül- : ek’ibğen

[taneli katı cisim üstten veya kenardan] dökül- : mo3’ixven

[taneli katı cisim üstü ve kenarları kapalı mekânın içine] dökül- : molibğen, mulibğen

[taneli katı cisim (bir şeyin veya bir yerin içine) üstünden] dökül- : dolibğen, dilibğen

[taneli katı cisim (bir şeyin) üstüne] dökül- : geyabğen; gyabğen

[taneli katı cisim (birinin) üzerine bir anda] dökül- : eyabğen[1], yabğen

[taneli katı cisim (birinin) üzerine art arda, peş peşe, kesintisiz] dökül- : eyabğen[2], yabğen

[taneli katı cisim yere] dökül- : dibğen

[taneli katı cisim yere paralel hareket ederek bir şeye] dökül- : nabğen

[un gibi ince şeyler birinin elinden] dökül- : nuxun[1]

[yaprak, meyve, tüy, saç, diş, kar vs] dökül- : goixven

[önce ayrı ayrı olan sıvı aynı yere] dökülerek birik- : ok’in3’oren[2]

[taneli katı cisim arkada yere] dökülmüş halde dur- : ek’vobğun

[taneli katı cisim bir araya] dökülmüş halde dur- : ok’obğun, ok’vobğun

[taneli katı cisim (bir) kabın içine] dökülmüş halde dur- : cebğun; gyobğun

[taneli katı cisim kenara] dökülmüş halde dur- : elobğun, elvobğun, ilobğun, ilvobğun

[taneli katı cisim üstü ve kenarları kapalı mekânın içinde] dökülmüş halde dur- : molobğun, molvobğun, mulobğun, mulvobğun

[taneli katı cisim (bir şeyin) üstüne] dökülmüş halde dur- : goyobğun; eyobğun, yobğun; ijobğun, ijvobğun

[taneli katı cisim (bir açıklıktan) yanlamasına derin kapalı mekânın içine] dökül- : meşk’vabğen

[taneli katı cisim yanlamasına derin kapalı mekânın içine] dökülmüş haldedir : meşk’obğun, meşk’vobğun; meşobğun, mişobğun, mişvobğun

[taneli katı cisim yere] dökülmüş halde dur- : dobğun, dvobğun, obğun

[taneli katı cisim yüksek olan bir yerde yere] dökülmüş halde dur- : cobğun, gyobğun

[taneli katı cismi (bir şeyin) üstüne] döküp ilâve et- : geşabğams/ geşabğaps

dölle- : omçinocams, omçinojay, omçinocay, omçinocaps

[erkek] dölle- : tasums/ tasuy/ tasups

döllenmiş olduğundan dolayı sütü azalan [inek] : muzimare

[hayvanı] döllet- : omçinocapams, omçinojapay, omçinocapay, omçinocapaps; eluk’atay

dölyatağı : obğe[2]-II-2

dölyolu : çuri

dön- : ikten; akten

[birine ait bir şey] dön- : gvakten, gakten

[bir kereye özgü] dön- : cinkten

[geri] dön- : ek’ikten

[(ölümcül hastalıktan sonra) hayata] dön- : golikten; guikten

[yana doğru] dön- : golikten, gulikten

döndür- [= çevir-] : oktams/ oktay/ oktaps

dönüm : donumi

dönüp dolaş- : ikten; iburbalen

dördüncü : mayotxani; otxoni; maotxani

dört : otxo

dört-cihar : t’ubi-otxo; jur-otxo; otxa; dort-ceari, dort-ciari

dört elle çalış- : otxo xe niçanams

döşe- : corçams/ corçay, gyorçams/ gyorçaps; gonk’oruy

[evin içini] döşe- : mo3’opxums/ mo3’opxuy, mo3’ipxums/ mo3’ipxups

döşeme : p’andiloma; cerçale; doşeme, duşeme

[tahta] döşeme : mandoma

döv- [= dayak at-]: mbaxums/ mbaxuy, mbarums/ mbaruy; baxums/ baxuy

[bir şeyin üstünde bir şeyi] döv- : ceyolums/ ceyoluy

[dibekte mısır, kendir vs] döv- : nçxvarums/ nçxvaruy, çxvarums, nçxvarups

[feci şekilde] döv- : “(dey.) doluçxvarams do doluragadams”

[fındık, fasulye vs’yi] döv- : çakşums

[ha bire] döv- : mbaxums

[ince çubuk veya kırbaç ile] döv- : ç’k’idums

[kendir, mısır vs gibi şeyi] döv- : mkvasuy

[kesici aleti imal etmek için demiri] döv- : zot’uy

[ses çıkaracak şekilde] döv- : mbaxums/ mbaxuy

[(toz almak için vs) sırık ile] döv- : gombaxuy

[yandan] döv- : elancaxums/ elancaxuy/ elancaxups, ilancaxups

döveç : ceyolaşe; oyolaşe

[sert bir cismi başka sert bir cisimle] döverek ses çıkart- : k’ank’ums

[lahanayı] döverek ez- : k’ank’ums/ k’ank’ups

[yün, pamuk veya kendir liflerini] döverek gevşet- : yolums; ntalums/ ntaluy; psuluy; mkvasuy

döverek [ya da bağırarak] sustur- : nok’arbapay; dolvok’arbapay

dövül- : goincaxen

[her tarafını] dövül- : goiragaden

[armut, kabak vs dalından düşerek ya da yuvarlanarak] dövülüp darp gör- : iplat’en

[kendi kendine] dövün- : goincaxen

dua : xvama

dua et- : xvambums; ixvamay/ ixvamams; xvamuy/ xvamums; ixvams/ ixvaps

[biri için] dua et- : uxvamay/ uxvamams

[kendisi için] dua et- : ixvambams; ixvamams; ixvamen

[göğe, Tanrıya] dua et- : axvamen; axvams/ axvaps

[birine] dua oku- : şuri gubaray

dua yeri : oxvamule, oxvame

dubara : dubara; t’ubi jur; jura, jur juri

dudak : leşk’i; çarbi, çabri; laşi; t’it’veri, t’it’viri

[at, inek, eşek gibi hayvanlarda] dudak : çinçviri/ çinçviyi

dudak kıvır- [= alaya al-] : elanz*iguy

dudaklarını [bir şeye daya-]: condgay; leşk’epe-muşi nodums, çabri-muşi nodumers

dul [kadın] : met’oçeri; şiraI/ şiyaI

duman : k’oma, mk’oma, nk’oma

[yiyeceği] dumanla- : om3’olay

dumanlan- : dolomk’oy

[(bir şeyin) altında] dur- : k’o3’aren

[bir durumda] dur- : dosk’udun, doskidun

[güneşe karşı] dur- : nozun; nuz*in

[olduğu gibi] dur- : dosk’udun, doskidun

[(bir şeyin) ön tarafında] dur- : k’o3’uren

[(birinin) parası bankada] dur- : uzun, uz*in, uzin

[(ağaç, direk vs gibi) yüksek bir yerin en ucu, en son noktasında] dur- : mok’uxedun

[ayakta] dur- : dogutun; dodgitun

[(bir şeyin) arkasında ayakta] dur- : mogutun; mok’udgitun

[(bir karekt) esnasında] dur- : mogutun

[(birinin) karşısında ayakta] dur- : nogutun; nodgitun

[kenarda ayakta] dur- : celagutun; celaren; geladgin, giladgin

[ön tarafta ayakta] dur- : k’o3’agutun; go3’adgitun, gu3’adgitun

[(bir şeyin) önünde ayakta] dur- : mogutun

[üst tarafından gelip arasına veya ortasına ayakta] dur- : ç’eşk’agutun

[üzerinde ayakta] dur- : cegutun; gedgitun

[(birinin) yanında ayakta] dur- : elugutun; eludgitun

[yan tarafta ya da kenarda ayakta] dur- : elagutun; eladgitun, iladgitun

[(bir şeye) yanaşıp ayakta] dur- : nogutun; nodgitun

[yatay zeminde ayakta] dur- : golagutun; goladgitun, guladgitun

[dik] dur- : dgun, dgin

[(birinin ya da bir şeyin) altında dik] dur- : e3’udgun, e3’udgin, i3’udgin

[içeride dik] dur- : amadgun, amadgin

[ön tarafta dik] dur- : k’o3’adgun, go3’adgin, gu3’adgin

[üst tarafından gelip arasında veya ortasında dik] dur- : ç’eşk’adgun

[(bir şeyin) üzerinde dik] dur- : goyodgun

[(su vs bir şeyin) üzerinde] dur- : cegutun

[yan tarafta ya da kenarda dik] dur- : eladgun, eladgin, iladgin

[yanlamasına derin mekânın içinde dik] dur- : meşk’adgun, meşadgin, mişadgin

[canlı varlık bir yerin veya bir şeyin en ucunda] dur- : celarenI

[(bir ieyin) üstünde] dur- : geyotun

[arada yatay] dur- : eşaz*in

[(birine ait bir şey bir şeyin) içinde veya üzerinde yatay] dur- : cuzun, gyuz*in

[(birinin) önünde yatay] dur- : k’o3’uzun; go3’uz*in, gu3’uz*in

[öteye doğru konmuş halde yatay] dur- : mez*in

[(bir şeyin) üzerinde yatay] dur- : eyozun

[(bir yerin) üzerinde yatay] dur- : goyozun; cezun; gez*in

[yanlamasına derin kapalı mekânın içinde yatay] dur- : meşk’azun; meşaz*in, mişaz*in

[(birine ait bir şey) yerde yatay] dur- : uzun, uz*in, uzin

[yerde tek başına ya da sahipsiz yatay] dur- : zun; z*in, zin

[akımı] durdur- : mek’vatums/ mek’vatuy/ mek’vatups

[ayakta] durdur- : dogutinams, dvogutinay; dodginams; amodginams

[(bir şeyin) arkasında ayakta] durdur- : mogutinams; mok’udgitinams

[hareket yapanı ayakta iken] durdur- : dogutinams, dvogutinay; dodginams/ dodginaps; dodgitinams

[(bir hareket) esnasında] durdur- : mogutinams, mvogutinay, mogutinay

[(bir şeyin) önünde ayakta] durdur- : mogutinams, mvogutinay, mogutinay

[yan tarafa ya da kenara ayakta] durdur- : elogutinams, elvogutinay; eladginams/ eladginaps; iludginaps

durgun [su] : dodgineri

[akan sıvı bir yerde] durgunlaş- : mogutun

duru : 3’iminda

durum : xali[2]

[biri biri için bir] durumda bulun- : uyonun[2]

durup dururken : k’ayi k’ayi[C]-b-1

dut : mduti/ mdut’i; mca-k’andğu; mjoli, joli

dut zamanı : mjoloba

duvar : çoşe; duvari; k’odaII; 3’oderi

[taş veya tuğla ile inşa edilmiş] duvar : go3’k’onderi

[ahşaptan bölme] duvarı : k’oda

[taş veya tuğlayı kullanarak] duvar ör- : 3’odums/ 3’oduy; 3’k’ondums[1]; 3’k’idums/ 3’k’idups

[taş veya tuğlayı kullanarak (bir şeyin) altına] duvar ör- : e3’u3’k’ondums, e3’u3’k’ondams

[taş veya tuğlayı kullanarak (bir şeyin) etrafına] duvar ör- : gu3’k’ondams

[taş veya tuğlayı kullanarak yeniden] duvar ör- : meyo3’odums/ meyo3’oduy

duvardaki askılık : k’oda-celvobaşe

[kulak ile] duy- : dvaguren, dvagun; ognams/ ognay/ ognaps, ogneps; şigneps

[(birinin) kulakları] duy- : ucepek ugnams; uci ugnams; işigneps; x’ucik ugneps

[duygu ile] duy- [= anla-] : ognams[1]/ ognay

duyarlı davranma : anank’eni

duyarlı ol- : nak’nen

duyur- : dugurinams/ dugurinay

dü-penç : t’ubi xut; xuta; jur-xuti

dü-se : t’ubi sum; suma; jur-sumi

dü-şeş : t’ubi aşi, jur-aşi, aşa; du-şeşi

düdük : p’ililiIV

düğme : mpuli; iliIII; puli[2]

düğme deliği : telik’i

düğüncü : duğunci

[evlenme] düğünü : ç’anda, ç’andra; duğuni, duguni

dükkân : t’uç’ani; duk’k’ani, dukkyani

dümdüz : golamtumaniI

dün : ğoma, ğoman; ğomamci

dün akşam : ğoma limci, ğoma-limci; ğoma lumci; ğomamci

dün akşamki : ğomamcineri

dünden beri : ğomamcişen doni

dünden bir gün önce : p’işindğa; p’işilumci; ogineni ndğaz; oğineşi ndğaz, oğineni ndğaz; ğomaneri 3’oxleni ndğas

dünden iki gün önce : himarti-ndğa; p’işindğa ogindeni ndğa; sum ndğa 3’oxle

dünki, dünkü : gomaneri

dünya : dunya; kiyana, kiana, keyana; k’iyana

dürt- : nontxams

[alttan] dürt- : e3’vontxay; e3’ontxams/ e3’ontxaps; i3’untxips

dürüst : xilli[1]

[açık yerde] düş- : colams/ colay; gelams/ gelaps

[ağır bir şey ya da biri yere] düş- : dintxen; dantxen

[alt tarafa] düş- : e3’olams, e3’volay; e3’alams/ e3’alaps, i3’alaps

[araya] düş- : k’oşk’olams/ k’oşk’olay, goşalams/ goşalaps, guşalaps

[(birine ait bir şey) arkasından] düş- : ek’ulams/ ek’ulay/ ek’ulaps

[(kendi giydiği pantolon vs) aşağı doğru] düş- : celvolay, gelolams

[(hafif meyilli yerde) aşağı doğru] düş- : gelalams

[(birinin giydiği pantolon vs) aşağı doğru] düş- : celvolay

[dışarı] düş- : gamalams/ gamalay

[düşey doğrultuyla derinliği olan kapalı mekânın içine] düş- : dololams/ dololay/ dololaps

[(birinin) eline] düş- : xez doluvelun/ deluvelun; amvalen/ ammalen; xez dolulams

[(birinin ya da bir şeyin) etrafındaki şey] düş- : golams

[(bir şeyin) içine] düş- : celuvelay

[(birine birinin) işi] düş- : dulams

[karşı tarafa doğru] düş- : meyolams/ meyolaps

[kenara ya da kenardan] düş- : elolams, elvolay, elolay; elalams/ elalaps, ilalaps

[(bir şey birine ait bir şeyin) tepesinden] düş- : moyuvelun

[(cansız cisim bir şeyin) üstüne] düş- : cat’en, gyat’en

[(bir şeyin) üstüne] düş- : goyolams/ goyolay/ goolay

[(birinin veya bir şeyin) üstüne] düş- : goyat’en; eyat’en, yat’en; eyantxen, yantxen

[(birinin) yolu bir yere] düş- : dolams

[yere] düş- : dvantxen; gyantxen

[yerinden kopup] düş- : nolams/ nolay; melay/ melams/ melaps; elams/ elaps

[yukarıdan bir şeyin içine] düş- : dolantxen

[bir şey birine pay olarak ] düş- : anç’en, nanç’en; nunç’un

düş gör- : nozmors/ nozmoy; nazmonen

[birine] düşkün : dolaxeri

düşle- : izmonay/ izmonams, izmons; ozmons/ ozmonams; it’urs

düşman : xasimi; duşmani

[durduğu yerden her an] düşmeye ramak kalan biri veya bir şey : 3’ingiliç’iI

[küçük tepelerin arasında] düşük seviyedeki düz yer : k’ut’ala

[(birinin) ardına] düşür- : ek’ut’alams

[üstüne] düşür- : cut’oçams/ cut’oçay; gyut’alams/ gyut’alaps

[yere] düşür- : ok’ap’inams[1]/ ok’ap’inay[1]/ ok’k’ap’p’inay; met’k’omersII

düşün- : iduşunams/ iduşunay; moisimaday; ifik’irams; isimadems/ isimadeps, nisimadems/ nisimadeps; imsifons

[birinin bir hareket yapma] düşüncesi var : f.-i. + guris uğun/ f.i. + guri uğun/ f.-i. + guriz uğun

düşünceye dal- : nozmors/ nozmoy; nazmonen; isimadems/ isimadeps; nisimadems/ nisimadeps; imsifons

[olur olmaz] düsünmeden konusan (kadın ya da erkek) : patxaI

düz s. : ayk’iri; duziI; golamtumaniI

düz z. : duziII

düzelt- : duzanams/ duzanay, duzanuy

düzelt- [= tamir et-] : ce3’opxums/ ce3’opxuy, ge3’opxums; oduzanams; om3’vanams/ om3’vanaps, m3’vanums/ m3’vanups

[hafif arızalı bir şey ya da devrilmiş bir şeyi] düzelt- : oisanams

[saç veya sakalının uclarını] düzeltirip kes- : goibğams/ goibğay/ goibğaps

düzen : duzeni; nizami

düzene koy- : st’eresaruy; mest’eresaruy/ mest’eresayuy; st’uresauy, st’uressaay; nost’uresaay

[(kendisi için ya da kendine ait şeyi)] düzene koy- : nist’eresaray

[kurulu] düzeneği boz- : ceşalums/ ceşaluy, geşalums, geşalams/ geşalaps; moşalums

düzeni bozul- : capaşen

düzenini boz- : cupaşay

[birine ait bir yeri] düzenle- : numskvanams

düzenli : meduzaneri; memskvaneri

[odunun] düzenli yığını (ya da istifi) : ç’arma; març’a; xarga

düzensizce uzun (saç, sakal, bıyık, göğüs kılları) : bonz*olyayi; bonz*oa, bonz*ola

[hafif arızalı bir şey ya da devrilmiş bir şeyi] düzgün duruma getir- : oisanams

düzlük : zeni, zenoba; geduza; duzluği; duzi

[hafif meyilli] düzlük alan : elazena

düzüş- : imzik’en


E


ebediyen : ebedi

-eceğine : -şa[8]

ecel : eceli

edepsiz : xilafiII

efendi : efendi

efkârlı : merak’li

efsane : zit’eri; meseli[2], mesele; p’aramitiII

Ege Denizi : Ege-Zuğa

- : ndrik’ums/ ndrik’uy, ndrik’oms, ndrik’ups

[aşağıya doğru] eğ- : cendrik’ums/ cendrik’uy, gendrik’ums/ gendrik’oms/ gendrik’ups

[(bir şeyi bir) ucundan] - : mendrik’ums/ mendrik’uy, mendrik’oms, mendrik’ups

[(genelde dikili olan bir şeyi) üstten aşağıya doğru] - : mondrik’ums/ mondrik’uy, mondrik’oms, mondrik’ups

[yana] eğ- : elonktams, elvonktay, eloktams/ eloktaps, iloktaps, ilvoktaps

eğe : eğe; olasirale

eğik : elaninkteri, elankteri; elakteri; meyokta, meyakteri; menevi; ilakteri

eğik (yer) : mekta

eğik arazi : k’abani

[ağaç] eğil- : mondrik’un, mondruk’un

[aşağı doğru] eğil- : cindra3’en

[(bir) şey kendi kendine (güçsüzlüğünden ya da dirençsizliğinden)] eğil- : mendruk’un, mendrik’un

[yana] eğil- : elinkten, elikten, ilikten; gilikten

eğim : meyili

eğimli : elaninkteri, elankteri; elakteri; meyokta, meyakteri; menevi; ilakteri

[az] eğimli (alan) : menevi

eğimli (arazi) : mekta; medika

[orta derecede] eğimli alan : okti

[çok] eğimli alan : menya

eğilimindedir : cazaden

eğir- : ntxums; centxums; txuy/ txums/ txups; mxums/ mxuy; mtxuy

[ip] eğir- [= kıvır-] : ç’imoşums/ ç’imoşuy, nç’imoşuy

[yünü] eğir- : 3’k’ondums[2]

eğirme işini bitirmek üzeredir : cetxuy

[özellikle kış gecelerinde herkes yiyecek içecek bir şeyler getirerek toplanıp yapılan] eğlence : ok’oğmalaşe, ok’oxunaşe

[yün] eğirme aracı [= ham yünü iplik haline getirmek için kullanılan eğirme aracı] : mxeni

[yün] eğirme aracı [= iplik haline gelmiş yünleri iki kat, üç kat yapmak için kullanılan eğirme aracı] : o3’k’ondale

eğitim yılı : zit’a-3’ana

eğlen- : oxikten; oxvakten; oxoktun

eğreltiotu : ereti

eğreltiotu arasında hayvanlar tarafından yenen türü : bilon3a; limbo3a, limbro3a

eğreltiotu arasında hayvanlar tarafından yenmeyen türü : limxona, limxana

eğreltiotu arasında salatalık kokusu veren türü : şuk’a-limbo3a

eğreltiotu yığıntısı : bardi

[hayvanlar tarafaından yenen] eğreltiotunun yoğun olduğu yer : limbo3ona

[hayvanlar tarafaından yenmeyen] eğreltiotunun yoğun olduğu yer : olimxone; limxonapona, limxonapuna, limxanopuna, limxanapuna

eğreti : irek’i[1]

eğreti düğüm : xaman3’a, xaman3’o

[kayığın] eğrisi : ergi

eğsi : meç’veşi, meç’ve; menoç’veI

ehlileş- : oximç’ven; imç’k’ven, imç’k’en

ehlileştir- : oxomç’ums; omç’ay; omç’k’ams, omç’k’inams, omç’k’vams, omç’k’vinoms, omç’k’vinams[2]/ omç’k’vinaps; oxomç’k’inams/ oxomç’k’inaps; oxini 3’opxuy, oxvoxinay; terbiyups

ehlileştirilmiş : oxini; mç’k’ineri

[(bir yere) bitkiyi ara ara] ek- : guşurgaps

[kabak, hıyar, fasulye, çay, soğan vs’yi ocak şeklinde çukuru açarak] ek- : dolodumersII

[tarlayı kazıyıp bitkiyi] ek- : dodums; xaşk’ums/ xaşk’uy; xaçxums; xaçkums/ xaçkups

[(tarlayı kazıyıp bitkiyi) etraflıca] ek- : goxaçkums

[(tarlayı kazıyıp bitkiyi) lâlettayin] ek- : goxaşk’ums

[(bir şeyin) altına] ek yaptır- : e3’vodgay

[kabak, hıyar, fasulye, çay, soğan vs ocak şeklinde çukur açılarak] ekilmiş haldedir : doloz*inII

Ekim ayı : T’axva; Guma

[tarlaya tohum] ekim işini bitir- : goxaşk’uy; goixaşk’ams/ goixaşk’ay

[bahçedeki] ekin meydan ateşi : pagara

[(bir şeyin) arkasına bir şeyi] ekle- : ek’uk’udams

[(bir şeye) aynı cinsten olan bir şeyi] ekle- : numbinams[2]/ numbinay; nun3xums/ nun3xuy, num3xvay/ num3xvams; nun3xvams/ nun3xvaps

[(bir şeye) aynı cinsten olan bir şeyi yan taraftan] ekle- : eludgay; elun3xums, elun3xvay; elum3xvay/ elum3xvams/ elum3xvaps; ilun3xvaps

[birbirine] ekle- : dgums

[düğme vs’yi bir şeye yandan] ekle- [= bağla-]: elumbinay

[düğme vs’yi kendisi için olduğu yere yandan] ekle- [= bağla-]: elimbinay

[sıvı (bir kapta var olan bir şeyin) içine dökerek] ekle- : ek’ubams/ ek’ubay/ ek’ubaps, ik’ubaps; guşobaps

[taneli katı cismi bir kapta var olan bir şeyin içine dökerek] ekle- : ek’ubğams/ ek’ubğay/ ek’ubğaps, ik’ubğaps; ek’uk’atams

[var olan binanın üstüne yeni kat inşa edip] ekle- : yok’idapsII

eklem : eklemi; men3xuli

[ateş ya da su] eklen- : nambinen

[ateş, su ya da iş sonradan ilâve edilerek] eklen- : ek’vambinen

[taneli katı cisim bir kapta var olan bir şeyin içine dökülerek] eklen- : ek’ibğen

[bir şey bir şeye] eklidir : nudginb; ok’oçaneri ren

[biri birine ya da bir şey bir şeye] eklidir : ek’unçay

[buğday]ekmeği : mdik’a-cari; kovali, kuali, kvali

[mısır] ekmeği : lazut’i-cari; mç’k’udi, mç’k’idi, ç’k’idi

ekmeği kur- : coxums; gedumers

ekmeğin kabuğu : kerenç’i

ekmek i. : cari, gayriII-2

[pideye benzer küçük] ekmek : p’ap’ayina; k’vari[2]-I

[tavada pişirilmiş] ekmek : papa[1]

ekmek kırıntısı : mxişolya; pinçxolya, pinçxva/ pinçxa, punçxa

ekmeksiz : ucare[1]; umç’k’udeli, umç’k’ideli

ekonomik : ekonomiği

ekseriyetle : teveçeli

eksik : noksani; dok’leri

[birine bir şey] eksik gel- : uk’oren; nok’ordun

[dişleri] eksik olan : çemçve, çemçu, kenkve, kenkva

eksik say- : elişk’mams; elimxoy, elipxors

[biri bir şeyin] eksikliğini hisset- : uk’oren; nok’ordun

[birinde] eksil- : dark’inen, dak’linen, dak’len

eksilt- : durk’ams; duk’lams

eksper : ekisperi

ekşi : st’ip’o; mç’oxa

[un, ekmek vs] ekşi- : inç’anen

[yemek] ekşi- : mç’oxun; imç’oxen; imjaren

ekşimik : minz*i, minci

[bekletilip yayıkla yağ ve ayran yapılması icin] ekşimiş (süt) : xtimeri

ekşimsi : lon3aI; elamç’oxeri

el : xepe [çoğ. xepepe] (PZ) ; xe [çoğ. xepe] (ÇM ~ ÇX)(AK)

el at- : xe elaçams[10]/ xe elaçaps[1]; xe elaç’işun

el bileği : xeş-ali; xanç’eli, xenç’eli; k’lavi[1]

[elektrik] el feneri : ok’vançxaşe; elektriği

[yağ] el feneri : p’ak’la

el ve kol : xepe; xe

elbette : çkva; herbet’i

elbise : uruba; porçaI; emteri

[kadın] elbisesi : foga, fork’a

eldiven : xe-patiği, xe-tati; elduveni; xe-t’at’i, xeş-tati

[fındık] eleği : mek’iyaloni

ele- : n3orums/ n3oruy, n3irums/ n3iyums, n3iyups/ n3irups

elek : on3ore, on3oru; on3iru/ on3iyu

elektrik : eletriği, elektriği

elektrik cereyanı : ceryani

elektrik üret- : elektriği gamiyonay

[(birine ait bir şeyin) etrafı] elen- : gan3oren

eleştir- : elaçay

[birine yardım] eli uzat- : xe ilaçaps

eli uzundur [= Fırsat buldukça öteberi çalıp götürüyor] : xe elaçans; xe gunz*e uğun

elin sırtı [= elin tersi ; elin dış tarafı] : xe-ceri; xe-jindo; xe-tersi; xeşi k’ap’ula; xeşi gale; xeşi jin

[(satılmayıp) birinin] elinde kal- : xez oxoskidun

[birinin] eline geç- [= eline düş-]: xez doluvelun/ deluvelun; amvalen/ ammalen; xez dolulams

[birine veya bir şeye] elini değdir- : mentxims/ mentxips

[(birine vurmak için)] elini kaldır- : munkinams

[bir şeye] elini sür- : mentxims/ mentxips

[karştırıp] elle- : bodums/ bodups; çxik’ums

ellenmiş (kız) : xe gosveri; xe sveri; simeri/ simeyi

[olur olmaz] elleyip karıştır- : şut’onums; p’redums

elli : jureneçi-do-vit/ cureneçi-do-vit, jur-eçi-do-vit

elma : oşk’uri, uşkuri, uşkiri

elti : nusava; nisağa

eltopu : xeş-burti

e-mail : maili

em- : 3’u3’onums/ 3’u3’onuy/ 3’u3’onups; 3’ups

[birine ait bir şeyi] em- : u3’u3’onams/ u3’u3’onay, u3’u3’onums; uşums/ uşups; u3’ups

[belirli birine] emanet et- : nut’omalamsb; nut’oçayb; nuşk’uy; dudumersc; nuşkumers

emek : emeği

emekle- : ipoxnams; poxnuy; poxums; xoxups

emekli : emekli; tek’audi; emeklişi

emzik : 3i3a; 3’up’i[2]; emzuği; o3’u3’ale

emzir- : cubams[3]/ cubay[3]; gyubams/ gyubaps

en [= en çok] : em, eni, enni, en

en altında : en-tude

en sonda : encami

endişeli ol- : nazmonen

ene- : varums/ varuy, k’varums, x’varums/ x’varups

engel : endoli

engel çıkar- : endoli gamiğams; cek’uğay, ek’uğay-cek’uğay; goluperdağay[2]/ goluperdağams

[birine] engel ol- : endoli ikums; endoli ayen; (goladuy altında) goluduyII; nağen, noğun; golvadven, goladven

[yanlamasına] engel olarak kon- : golidven, gulidven

enjektör [ile onun iğnesi] : lemşi; t’ulumba; igne

enjektör [ile yapılan tedavi] : lemşi; igne

ense : k’ot’ula, k’ot’t’ula, k’ut’ula; ciniki

entari : emteri, anteri; foga, fork’a

entrika : dubara[2]; oyiniII; dalavera; ç’axra

eri- : in3’inen; ndğulun, gendğulun

[insan aşkından] eri- : ndğulun

[kar] eri- : mturi ilebcay; mturi m3’utxuy; liva meçay/ livaz meçams

[kar] eri- (= ilkbaharda kar kayboluyor) : mturi ezduyIII; mtviri ezdimsIV

[sabun] eri- : iğlimen

erik : ombri, omri; omuri, x’omuri

erimiş sabun : ğlima

[yüksek bir yerde bulunan bir şeye] eriş- : eyanç’uşen; eyunç’uşun; yunç’uşun, yunç’işun

eriştir- : meçams/ meçay/ meçaps

erit- : on3’inams/ on3’inay; ondğulinams/ ondğulinaps

[(bir şeyi) kendine ait bir şeyin içinde] erit- : molindğulinams

erkeğin ihtiyarlığı/ yaşlılığı : badoba; obardelaşe; obadula, obadala, obadalik’i

erkek : biç’i; kimoli

erkek [= taşaklı] : k’vaconi, k’vacala

[kanatlılarda] erkek : mumuli; sk’iri; mamuli

[balıklar, böcekler ve bitkilerde] erkek : sk’iri; mamuli

erkek atmaca : mamuli3’i

erkek buzağı : xocik’ina, xojik’ina

erkek çakal : lap’arde, lip’arde, lip’adre, lip’art’e

[becerikli, cesaretli, güçlü] erkek çocuk : p’alik’ariIV

erkek dana : xocik’a, xojik’a

[küçük] erkek dana : xocik’ina, xojik’ina

erkek evlât : sk’iri, skiri

erkek köpek : langoni

erkek imecesi : meci

erkek insan : komoli, kimoli

erkek sığır : xoci, xoji

erkeklik bezi : vaji, k’vaci

[çocukların] erkeklik organı : bibili; k’ut’u; bibi

[yetişkinlerin] erkeklik organı : ole

erken s. : ordonayi

erken z. : ordo; mani

erkence : ordoci

erkenden : ordoşa, ordoşşa, ordoşşe, ordoşe, ordoşen

Ermeni : Somexi; Ermeni

Ermenistan : Ermenepeşi-çoyi, Ermeni-msva, Ermenistani

ertesi gün [= geçmişteki ya da gelecekteki bir günden bir sonraki gün] : ç’umani-muşi

ertesi gün [= gelecekteki bir günden bir sonraki gün] : cendğani; me3’k’indğani

erzak dolabı : dolap’i, dolabi; camik’ani; ntao; xaroII

[rüzgâr] es- : bars/ bas/ bay; ibars, ibarams, ibay; nubarams

[(rüzgâr) bir şeye doğru] es- : nobars; nobaray; nobay

[(rüzgâr) hafiften] es- : elibars, elibarams, elibay; elabars

[(rüzgâr) yukarıdan] es- : celabars/ celabay; celibay

[(rüzgâr) yukarıya doğru] es- : elibars, elibarams, elibay; elvobay; elabay, elabars, ilabars

esaslı : xilli[1]

esintili : elabareri (= “elibars/ elibay” fiilinin partisipi)

[(rüzgâr) hafiften] esip birine vur- : elobars

[(rüzgâr) yukarıya doğru] esip birine vur- : elobars, elobarams, elvobay, ilobars, ilvobars

[birinden bir şeyi] esirge- : unç’olams/ unç’olay; uşlams/ uşlaps, uşleps

[(kıymetli bir şeyi) vermeye] esirgeme- : gamonç’un; gaminç’en; gamoxvebun; gamoxvapun; amet’en

eski : pusk’i; ç’ağani; eski, eskineri; mçeşi; mcveşi, mcve, mjve; eveluri; 3’oxleşi; xmarineri

[çok] eski [= fi tarihindeki] : p’ot’eneri, p’ot’enuri

eski ve kullanılmış : xirt’i

eski zamanlarda : ogepe; 3’oxlepez

eski zamanki : 3’oxleni, 3’oxleşi

eski- : imcveşen; imcvelen

eskiden : oginesI; ogi[1]; ogineI-c; eveluriz; oğine[1]; 3’oxle, 3’oxe

eskimiş : met’k’oçeri

[ayakkabı vs] eskit- : mcveşams

[kumaş, kâğıt vs’yi] eskit- : bri3’ums/ bri3’uy, bri3’oms, bri3’ups

esne- : amkoren; eyamkoy; mkorums; mko(r)inoms; inko(r)s

esneyerek uza- : goninzden

esprili : muk’elidi, muk’ellidi

[= benzer, aynı] : çisti

[erkek] [= koca] : k’oçi; komoci; komoli; p’ark’ali;kimoli; noğame; kimoci

[kadın] [= karı] : oxorza, xorz*a, oxorca, oxocca

[toprak, ateş vs’yi] eş- : monçxik’ams

eşarp : mandili; şarba

eşek : guruni, girini

eşekarısı : mzurzi; ma3’obğe; mcuci, mcurci, mjurju; mzuci

[(tavuk vs) toprak, kül vs’yi] eşele- [= kurcala-]: çxik’ums; nçxik’ums/ nçxik’uy/ nçxik’k’uy; çxink’oms, çxik’olums/ çxik’olups; ğağupsII

[toprak olan yeri] eşele- : puşonums

[toprak olan yeri ufak ufak] eşele- : nopuşonams

[yanlamasına derin kapalı mekânın içinden] eşip çıkar- : moşk’axums/ moşk’axuy, moşaxums/ moşaxups, muşaxups

[at, eşek, katır hakkında] eşkin : eşk’ini

[bir yere giden birine] eşlik et- : elvayonen, elayonen/ elaonen, elax’onen, ilax’onen, ilvax’onen; elo(y)onams, ela(y)onams; gyantxozen/ gyatxozen

[(birini birine)] eşlik ettir- : eluntxozinams/ eluntxozinay, elutxozinams/ elutxozinaps

[canlı birine veya cansız bir şeye] eşlik ettir- : eliyonams

[(kendisine)] eşlik ettir- : elintxozinams/ elintxozinay, elitxozinams/ elitxozinaps

[(birine) ardından] eşlik et- : ek’voyuy

[(birinin) ardında] eşlik ettir- : ek’untxozinams, ek’utxozinams/ ek’utxozinaps

[(kendisinin) ardında] eşlik ettir- : ek’iyonay; ek’intxozinay/ ek’intxozinams, ek’itxozinams/ ek’itxozinaps

[(birinin) önünde] eşlik ettir- : go3’utxozinams/ go3’utxozinaps

[(kendisinin) önünde] eşlik ettir- : go3’itxozinams/ go3’itxozinaps

eşya : eşya; şeyi[2]

et : xor3’i, xor3i

et beni : p’urp’uçi

etek : ort’apuII; belluğ; eteği i; got’k’imale; gu3’at’k’imale

etene : obğe[2]-III, IV

etiket : me3’iraşe

[(bir) söz birini] etkile- : nodgitun

etli (yemek) : xor3’oni, xor3oni

etli [= eti çok olan (hayvan)] : xor3’oni; cektaperi; mgvaneri; xor3oni

etraf : gomtumani; dogneği; gomti, gomte; golamtumaniV + VIII

[cansız cismin] etrafı : gort’ale

[bir şeyin] etrafındaki : gomteII

ev : oxori/ oxoyi, oxo-

ev ile bitişiğinde bulunan serender arasında kalan geçiş yeri : omçvele, onç’vetela, oç’vetela

evcil : oxini

evcilleş- : oximç’ven; imç’k’ven, imç’k’en

evcilleştir- : oxomç’ums; omç’ay; omç’k’ams, omç’k’inams, omç’k’vams, omç’k’vinoms, omç’k’vinams[2]/ omç’k’vinaps; oxomç’k’inams/ oxomç’k’inaps; oxini 3’opxuy, oxvoxinay; terbiyups

evde kalmış [kız]: dosk’uderi, doskideri; elaxuneri; elaskideri

evet : ho

evin büyüğü : didi

evin ön tarafındaki bahçe : avla, avli

evin arka tarafı : jilemona/ cilemona; jimola; jimok’a

evin arkasındaki : jimok’ani

evin girişi : oxori-amolva

evin kapı önü : oxorişi p’ici, oxor-p’iji, oxori-p’ici, oxor-p’ici; oput’eI, ofut’eI

evin orta salonu [= eski Laz evlerinde evin girişinde bulunan, zemini özel killi topraktan yapılmış, açık ateşin yandığı, sürekli oturulup birçok işler görüldüğü, hem salon hem de mutfak olarak kullanılan alan] : oxormonduni; oxomonduli, oxomonduni, oxomondule; oxoşkagure

[birini] evlât edin- : iskirams

evlen- [= birini eşi olarak alıyor]: eç’opums/ eç’opuy/ eç’opups; yeç’oups; yeç’opups

[erkek] evlen- : içilen, içils

[bayan] evlen- : ikomocen/ ikomojen; gamitxven; ikimocen

[erkeği] evlendir- : oçilams/ oçilay/ oçilaps

[bayanı] evlendir- : okomocams/ okomojay/ okomocay; gamotxvams; okimocams/ okimocaps

[birini (= genelde kızı) biri ile] evlendir- : meçams/ meçay/ meçaps

[birini] evlendirip yeni hayata yerleştir- : kyona[2] gyodumers

evlenip kendini yeni hayata yerleştir- : kyona[2] geidumers

evlenecek (bayan) : okomoconi/ okomojoni; gamatxoni

evlenecek (erkek) : içiloni

evlenecek çağdaki (erkek) : oçilerişi

evlenme çağına varmış (erkek) : oçiloni

evli (bayan) : komoceri/ komojeri; gamatxveri

evli (erkek) : çileri/ çileyi

evli olduğu yerden çıkmış (kadın) : gzaleri

evliler [= kadın ve erkek] : çilerepe

evlilik için sözleş- : zit’a nik’vatay

evrak : evraği

evvel : oginesI; ogi[1]; ogine; oğine[1]; 3’oxle, 3’oxe

ey ! : be !; ç’e !; e !

ey ! [= bayanı hitap etmek için kullanılan ünlem] : kale

ey gidi ! : e-çidi !; e verane !

Eylül ayı : 3’ilva[1]; Çxalva; St’aroşina; Eyluli; St’aoşina; Çxavla; StveliII; Stauşina, Staroşina

[(leğende) çamaşırı] ez- : ç’inaxuy

[(limon vs bir şeyin) etrafına elle sıkıştırıp] ez- : goç’inaxums/ goç’inaxuy/ goç’inaxups

[köşeye] ez- : nozams/ nozay/ nozaps

[lahanayı döverek] ez- : k’ank’ums/ k’ank’ups

[meyilli yere sıkıştırarak] ez- : nozams/ nozay/ nozaps; nozlap’ams/ nozlap’ay

[sebze veya meyveyi] ez- : ç’inaxums/ ç’inaxuy/ ç’inaxups; zams/ zay, zuy/ zums, zims, zaps; zlap’ums/ zlap’uy

[(armut veya kabak gibi) sert yapıya sahip olan meyve ve sebzeyi] ez- : plat’umsII

[(bir şeyin) üstünde bir şeyi] ez- : ceyolums/ ceyoluy

[yandan vurarak] ez- : elancaxums/ elancaxuy/ elancaxups, ilancaxups

[(taş, toprak, soğan, sarmısak, fındık, ceviz vs gibi) katı şeyleri] ez- : zums, zims

[(yağ, peynir, üzüm, şeftali, yemek vs gibi) yumuşak bir şeyi] ez- : zlap’ums/ zlap’uy, zlip’uy/ zlip’ums; jlip’oms

[az meyilli yerde yukarı çıkarken yumuşak bir şeyi] ez- : elazlap’ums/ elazlap’uy

[(bir) köşede sıkıştırıp yumuşak bir şeyi] ez- : elazlap’ums/ elazlap’uy

[üzerine basarak yumuşak bir şeyi] ez- : cozlap’ams/ cozlap’ay

[yere paralel hareket ederek yumuşak bir şeyi] ez- : mezlap’ums/ mezlap’uy, mezlip’uy/ mezlip’ums

[yukarı çıkarken yumuşak bir şeyi] ez- : elizlap’ay

ezan : oxvamu-oyoxinu; ezani, izani

ezberle- : elik’orams/ elik’oray; nisimadams/ nisimaday, nisamadams

ezerek ufala- : oluy

ezerek yassılt- : lat’ums/ lat’uy/ lat’t’uy

ezgi : k’aide; muzik’i; ezgi

ezil- : izlap’en; izlip’en; ijlip’en

[düşey doğrultuyla derin mekânın içinde] ezil- : dolijlip’en

[(birine ait bir şeyin bir) kısmı] ezil- : najlip’en

[sac, teneke, kütük, taş vs] ezilip yamuk yumuk hale gel- : iplacen; iplat’en

ezilmiş (fasulye) : ozini

ezilmiş (lahana) : zeri; ncaxeri; k’vaneri, mk’vaneyi; k’ank’eri

[sinek, böcek vs’yi] ezip öldür- : non3’amams

[sac, teneke, kütük, taş vs’yi] ezip yamuk yumuk hale getir- : lat’ums

[sac, teneke, kütük, taş vs’yi bir arada] ezip yamuk yumuk hale getir- : ok’olat’ums

eziyet : n3’orina

[taneleri] ezme kabı : ovle[1]

[yazın en körpe yapraklardan hazırlanan sarmısaklı ve içyağlı karalahana] ezmesi : lu zeri, luyu zeri, luu zeri; lu k’vaneri, lu mk’vaneri, mk’vaneri; dudeyi; lux’u k’ank’eyi; lux’u zeri; lux’u k’vaneri


F


fabrika : fabrika, pavrik’a

fahişe : zuraII-3; orospi; 3’urak’a

fakat : mara, mana; ama, ala; çkva; edo; do

fakir : fuk’ara/ fukara

fakirlik : fuk’araluği

fakan : mutu

falcıya git- : gem3’k’omiluşe ulun

Fatma : Fadime, Fadume; Fifi

fanila : fanela; fit’ik’ozi, filt’ik’ozi; eşk’akuna, eşk’akunaşe

fare : mtuci; mtuyi, mtugi, mturi; tugi

[küçük] fare : mu3’u3’i

[serenderin yuvarlak] fare korumacısı [= direk tekerleği]: parpa[1]-II; serendi-parpa; naylaşi parpa[2]-III

fark : nok’orde, nok’ordu; fark’i

[işin] farkında ol- : gamognams, gamvognay, gammognay; oxo3’onay/ oxo3’onams/ oxo3’onaps; gamagneps

Farsi : Persi

farz : farzi

fasulye : lobca, lobiya, lobya; xaci[1]

[taze] fasulye lifi : lori

fayans : fayansi

fayda : feyda

[bir şeye] fayda et- : guşulaps

[tedavi, ilâç vs birine] faydası ol- : nantvalen

fazla : fazla

fazla gel- : mosk’udun; moskidun

fazlalık olan : elaxi

federasyon : federasyoni

felç : nuzuli; felci

[(birinin) vücudunun bir kısmı] felç ol- : felci ayen; elvoğurun, eloğurun, eluğurun; nuzuli geçams/ nuzuli geçaps; ilvoskiraps

fena : xavi; xai[2]/ xayi[2]; p’iyat’i, p’eyat’t’i, p’at’i

[birinin] fenasına git- : guriz gyat’en; p’at’i da3’onen; p’at’i u3’ons

[elektrik el] feneri : ok’vançxaşe; elektriği

[gemici feneri ya da el] feneri : feneri

ferç : çuri

fes : fesi; kudi

festival : festivali

fıkırda- : şaşalamsIV

fındığın ve cevizin iç kabuğu : xeç’ep’a

fındığın yeşil kabuğu : ç’aç’a

fındığın ve cevizin yeşil kabuğu : çepla

fındık : ntxiri, ntxiyi, txiyi, mtxiri

[kavrulmuş] fındık : k’aumişi

[tekli kabuğundan ayıklanmamış] fındık : xump’uli

[ince esnek] fındık dalı : ç’epxe

fındık eleği : mek’iyaloni

[taze] fındık fidanının dalsız olanı : ç’epxe

findık fidanının kabuğu : mt’e3i, mt’k’e3i

fındık içi : mtxirişi nez*i

fındık ve cevizin kabukları : çepla/ çapla

fındık koçanı : ç’ak’i; çepla; bonkva/ bunkva

fındık süzgeci : mek’iyaloni

[bir dalın üzerinde çokça bulunan] fındık, armut ya da kirazın tümü : konz*oli

fındık zamanı : ntxirişi ora; ntxiroba; mtxiroba

Fındıklı ilçe merkezi : Vi3’e

Fındıklı’lı : Vi3’oyi, Vi3’uri

fındıklık : ntxiriluği; ntxirepuna; ntxirona/ ntxiyona; ntxiyopuna, ntxerepuna, mtxirepuna

fırça : furç’a

[saç taramak için kullanılan bir cins tarak veya] fırça : on3xone[1]

[sakal tıraşı için kullanılan] fırça : nuk’osale

[kendi dişlerini] fırçala- : (k’ibri) içxams; işliç’ams; ifurçaps

fırdöndü : 3’iğulina

fırıldak [= havalandırmak amacıyla oda veya mutfak pencerelerine takılan kanatlı araç] : parpa-msva; pervane

fırıldak [= ocak veya soba borusunun iyi çekmesini sağlamak için tepesine takılan ve rüzgârın gittiği yöne dönebilecek biçimde yapılan şapka] : ixi-mext’aşe

fırıldak [= rüzgârla dönen, çember biçiminde çocuk oyuncağı] : ixi-parpa; ofarfaloni

fırın : k’oda-grest’a; furuni

fırıncı : furunci

fırınlı soba : pilit’a, pilint’a; k’uzina; soba; kuzina

fırla- : it’oçen, it’k’oçen

fırla- [= atla-] : 3xont’un

[alttan yukarı doğru] fırla- : e3’uk’ap’ams/ e3’uk’ap’ay; ejun/ ecun; e3’uk’ap’un

[dışarıya] fırla- : gamuk’ap’un

[karşıdan beriye] fırla- : mo3’uk’ap’un; mok’a3xont’un, muk’a3xont’un; muja3xont’un

fırlat- : dok’anams; ot’oçams/ ot’oçay; ot’omay; ot’k’oçams/ ot’k’oçaps; ot’k’omers; istomers; ostolaps

[birine doğru] fırlat- : astomers

[birine ya da bir şeye bir şeyi] fırlat- : not’oçams/ not’oçay; not’k’omers; not’k’oçams/ not’k’oçaps ; nostomers

[değirmen un] fırlat- : obğay

[düşey doğrultuyla derin mekânın] fırlat- : dolot’oçams, dolvot’oçay; dolot’k’oçams; dolot’k’omers

[sıvıyı uzağa] fırlat- : obay

[uzaklara] fırlat- : go3’onk’anams/ go3’onk’anaps; gu3’onk’inaps

[(bir şeyin) üstüne yukarıdan ya da aşağıdan] fırlat- : goyot’oçams/ goyot’oçay; yot’k’oçams/ yot’k’oçaps; yot’k’omers

[bir şeyi yere paralel hareket ederek başka bir şeye] fırlatıp çarp- : noft’ilams/ noft’ilay

[biri ya da bir şey yere paralel hareket ederek bir şeye] fırlayıp çarp- : naft’ilen

[beklenen ya da arzulanan bir şey için] fırsat kollamakta olan : ap’ik’o

fırtına : furt’una

[alçak sesle] fısılda- : nipurçinams; nipur3inay; elipurçinams; nipurçolups

[sıvı] fışkır- : ibzit’ilen, ibzit’ay; epsuy, psuy; p’riyalams/ p’riyalaps

[sıvı düşey doğrultuyla yukarıya] fışkır- : epsuyII

[yaprak] fışkır- : ibjit’ilen

[sıvı] fışkırarak gümbür gümbür ak- : şaşalamsII

[sıvı] fışkırt- : obzit’ilams

[sıvı birine doğru] fışkırt- : nobzit’ilams

fıtık ol- : k’vaci gyuxtams

fi tarihindeki : p’ot’eneri, p’ot’enuri

fiatlandır- : coduy

fidan/ fide [= ağacın fidanı]: mşk’vela; leğidi; t’asi[2]; fidani; fide; filisi; nergi

fidan [= genelde bitki fidanı] : mzguda

[bitkinin] fidanını dik- : dorgams, dvorgay, dorgay; dodgums; dodums; dgums[1]; orgams; dorgaps/ orgaps ; dorgups

fidanlık : mşk’velapona

[küçük] fidanlık : mşk’velaponina

fidelik : cetasule, getasule

[kabak, mısır vs’nin] fidesi : p’ap’a

fikir : fik’iri

filenk : felengi

filika : filuk’a, feluk’a; k’ayiği

Filistin : Filistini, Filist’ini

Filistin’li : Filist’ini, Filistinli, Filistinuri

filiz [= ağacın fidanı]: mşk’vela; leğidi; t’asi[2]; fidani; fide; filisi; nergi

filiz [= ağaç, patates, soğan, pirinç vs’nin filizi] : k’ik’ili

filiz [= fidanın filizi]: t’ukşi

[ağaç diplerinde oluşan] filiz : ç’epxe

[lahana, çay vs’nin] filizi : morci; k’ant’ari

[bir bikti] filizi çıkar- : gamonç’ams

filizlen- : mzgudun

[lahana, çay vs] filizlen- : k’ant’arams

[yaprak] filizlen- : ibjit’ilen

[kesilmiş ağacın toprak üstünde kalıp çevresinden] filizler çıkarmış kısmı : bucği

[kesilmiş ağaç, kökünden yeni] filizleri çıkar- : ek’iğams/ ek’iğay; eliğams/ eliğay; elimers, ilimers; ilimars

film i. : filimiI, filmi

film s. [= numaracı; kendini bir şey sanan] : filimiII

firkete : fik’eta

fişek : fişeği

fişeklik : fişekluği

fitil : fit’ili

fitre : fit’re

fiyat : dogneri; ğira; fiyati

florya kuşu : p’urmoli

[bataklık] fokurda- : şişilay[1]

[kaynayan su] fokurda- : xaşk’alams/ xaşk’alay; xarxalams/ xarxalay; ixarxalen; t’ut’x’ulaps

fol : p’ifoli; on3’iramu

folluk : oskumale; zaro

fotoğraf : suret’i; me3’omilaII; fot’orafi, fot’oğrafi; resimi; sureti; sifet’i

fotoğraf çek- : zdams; dizdams/ dizday; zduy; gamiğams; gamimers; eşimers

[biri için] fotoğraf çek- : gamuğams; gamumers

Fransa : Fransa

fukara : fuk’ara/ fukara

futbol : fut’p’oli

futbol takımı : t’akimi[2]


G


gaga : k’ik’ili

gagala- : nz*ğilums; nzgiluy, nzgaluy; n3xak’ums; z*angums

[belirli birini] gagala- : nonzgilayI

[belirsiz birini] gagala- : ninzgilayI

[herhangi birini ya da bir şeyi karşıya doğru] gagala- : nonz*ğilams, nonzgilayII

[kendi vücudunun bir yerini] gagala- : ninz*ğilams; inzgilay; ninzgilayII

galiba : beçi, beki, bekita; mondo; galiba

galibiyet : docina; cginapa, cgina

garaj : garaji

garip : u3xu; garibi

gayda : 3’em3’e[2]; guda3; t’ulumi, tulumi

gaydanın ses veren düzeneği : 3’em3’e

gaydayı çalmak için şişirilerek kullanılan hava haznesi : guda

gazete : k’azeta, gazeta

gazyağı : gazyaği, k’azyaği

[bez fitilli] gazyağı şişesi : potlik’a

gebe (insan) : korbapşa; uxvene; jur-şuroni

gebe (hayvan) : korbapşa; mçinoci; mçinoceri

[insan] gebedir : korba uyonun; korbaz u(y)ons; korbas ren

geber- : xosk’un, xrosk’un; xro3kun, xo3kun

[(bir) kenarda] geber- : elaxro3kun

[(birinin veya bir şeyin) uğruna] geber- [= ölüver-]: noxro3kun[2]

[(bir şeyin) üzerinde] geber- : cexosk’un, cexrosk’un; gexro3kun

[(bir şeyin) üzerine konarak ya da takılıp yapışarak] geber- : noxro3kun[1]

gebermiş : xosk’ineri, xrask’eri, xrosk’ina, xosk’ina; xra3xeyi, xra3keri, xra3kineri; xo3keri

gebert- : 3’amums/ 3’amuy; oxosk’inams/ oxosk’inay, oxrosk’inay; oxro3kinams, oxre3kinams/ oxre3kinaps, oxo3kinaps

[bir şeyin üzerinde] gebert- : noxre3kinams, noxro3kinams, noxre3kinaps

[insanı] gebert- [= öldüresiye kötü davran-] : oxre3kinams/ oxre3kinaps

gebertilmiş : 3’ameri; xosk’ineri, xrask’eri, xrosk’ina, gexra3keri; xra3xeyi, xra3keri, xra3kineri; xo3keri

gece i. : seriI/ seyiI

gece/ geceleyin z. : seriII/ seyiII

gece gündüz : ser-ndğaleriz; saba-axçam; seri ndğaleri/ seyi ndğaleyi

gece yarısında : seriş oşk’endas; seri-gverdi; serişi gverdiz

geç s. : yanoşi

geç z. : leba; yano

geç kal- : dayanen

geç ol- : diyanen

geç vakitlere kadar : lebaşa, lebaşşa; yanoşa, yanoşakiz

[(hızla) arasından] geç- : k’oşk’ilams/ k’oşk’ilay; goşilams/ goşilaps

[(iki şeyin) arasından] geç- : k’oşk’ulun, goşulun, guşulun; guşilaps

[(birinin) arkasından gelip yetiştikten sonra önüne] geç- : golvalen; goluxtams/ goluxtaps, guluxtaps

[(bir şey birinin) başından] geç- : (tişen) goluxtams

[(bir şey birinin) eline] geç- : xes deluvelun; amvalen/ ammalen; xez dolulams

[(bir) engelin üzerinden aşarak] geç- : moyulun[1]{moyo-}; moyilams; moyulun[3]{moya-}

[(bir yerin veya bir şeyin) içinden] geç- : k’oşk’ulun, goşulun, guşulun

[(birinin ya da bir şeyin) içine] geç- : goşolams

[karşıya] geç- : mek’ulun, mik’ulun; mek’ilams/ mek’ilaps; mek’ayonen

[(her hangi yöntemle) karşıya] geç- : meyulun[1], meulun[1];

[(köprü vs bir şeyi basarak üzerinden) karşıya] geç- : meyulun[2], meulun[2]; mijulun[1]; mijilaps

[(önce aşağıya indikten sonra = dereye girerek) karşıya] geç- : meyulun[3], meulun[3]; mijulun[2]

[(aşağıya inmeden) karşıya] geç- : mek’ulun

[(birinin) önüne] geç- [= birinin önüne düşüp git-]: golvancğonen

[(birinin) önüne doğru] geç- : gu3’ulun

[(biri veya bir şey bir) yerden] geç- : golulun, gululun; golilams/ golilaps; meyilams, mek’ilams/ mek’ilaps, mik’ilaps

[zaman] geç- : golulun; golilay/ golilams/ golilaps; meyilams, mek’ilams/ mek’ilaps, mik’ilaps

[bir zaman birimi biri için bir halde] geç- : goluxt’ay

geç zamana kadar : lebaşa, lebaşşa; yanoşa, yanoşakiz

geçen s. : t’okseri[1]

geçen sene/ geçen yıl : go3’o, go3’oz/ go3’os

geçen seneki : go3’oneri

geçen seneden/ geçen yıldan : go3’oşen

geçenlerde : ceçendepe; m3’eya; t’okseri[2], t’ok’seri, t’ok’serepez

geçenlerdeki : m3’eyaneri

[birinin yaptıklarını ya da söylediklerini] geçerli say- : uşinams

geçerlidir : golulun

geçilecek yer : golaxtimoni

[canlı veya cansızı dar bir delikten yanlamasına derin kapalı mekânın içine] geçir- : meşolapams/ meşolapaps, mişolapaps; mişvolapaps

[sert bir cismi iki şey arasına] geçir- : gondums/ gonduy, gondumers, gondups

[iğneye ipliği] geçir- : gondums/ gonduy; goşadums/ goşadumers/ goşadumels

[(arabayı, gemiyi vs) öteye ya da karşıya] geçir- : goloşk’ums/ golvoşk’uy, goloşkumers/ goloşkumels ; goloçkumers, guloçkumers; gulvoçkumars

[suyu öteye] geçir- : goliyonay/ golionay

[zamanı] geçir- : golut’oçams; goluç’uy; golut’oçay; gololapams; mik’olapaps

[ev ile bitişiğinde bulunan serender arasında kalan] geçiş yeri : omçvele, onç’vetela, oç’vetela

geçit : golovlona; doloşk’omeri

geğir- : eyamğoren; boinams; eşiborinams; aborinen/ aboyinen

Gel ! [= bir ünlem] : Ela !

gel- : mulun; moinç’en

[bir araya] gel- : ok’ik’atams/ ok’ik’atay/ ok’ik’ataps

[birine] gel- : mvalen, malen; muxt’ams/ muxt’ay; muxtams/ muxtaps

[birine ait bir şeyden] gel- : guxtams

[(birine) fazla] gel- : mosk’udun; moskidun

[(aşağıya inmeden = köprüden geçerek, uçarak, atlayarak vs) karşıdan beriye] gel- : moyulun[4]; mok’ulun[2], muk’ulun[2]

[(herhangi yöntemle) karşıdan beriye] gel- : molulun; moyulun[2]; mok’ulun[1], muk’ulun[1]

[karşılanacak kişinin bulunduğu yere] gel- : nulun[1]

[önce aşağıya indikten sonra (= dereye girerek) karşıdan beriye] gel- : moyulun[5]

gelecek seneki : 3’anaşeneri

gelecek yılda : 3’anas, 3’ana[2], 3’anaşe; 3’anaşi[2]

gelen-geçenin çok olduğu yer (= gelip geçeni belirsiz yer) : geçxale

geleneğimize göre : şk’uneburiII; çkuneburi

gelenek : usumi

[düğün gününde süslenmiş yeni] gelin : noğamisa

[düğünden sonra kocasının yanına yerleşmiş] gelin : nusa, nisa

[yeni] gelin : noğamisa

[yeni] gelin olma tavrı: nusaluği, nusaloba, nusalik’oba, nisalik’oba

gelincik [= etobur hayvan]: ğut’u/ ğut’uğut’u[1], ğut’una; mzenuri; geluncuği/ gelincuği; man3’epura

gelincik [= kırmızı çiçeği olan ot] : celincuği, geluncuği/ gelincuği; dadalibu

[turuncu] gelincik [= 2900-3000 m yükseltilerde yetişen bitki] : k’odapapara

gelinlik [= yeni gelin olma tavrı] : nusaluği, nusaloba, nusalik’oba, nisalik’oba

[açmış çiçek] geliş- : gontxims

gemi : cemi; mangana-sk’afindi; vapuri, vapoyi; k’aravi

[küçük yük] gemisi : şilep’i

genç : cenci, genci; mordale

[çok] genç : ağan-mordale, ağan-morderi

gençlik : gençluği; gencoba

gene : xolo[1]

genelev : bardixana

genelde/ genellikle : peğiII; tenoraII; tevekeli; didoten

geniş : mçire

geniş (elbise ya da ayakkabı) [= bol] : gompa

genişle- : gointxen

[odayı] genişlet- : gamvonç’ay; omordamsII; ordamsII/ ordapsII

genişlik : gompanoba

ger- : gombams, gvombay; gvonombay; gonk’idams/ gonk’idaps, gvonk’idaps; gozduy; gonzduy, gonzdims/ gonzdams/ gonzdums/ gonzdips; gonduy

[ipi, teli vs sıkıca] ger- : gozduy; gonzduy; gondarams/ gondarums; gonzdims/ gonzdams/ gonzdums/ gonzdips

gerçeğe aykırı : elakteri

gerçek [= saf, katıksız] : 3’iminde[2]-I

gerçek [= sahte olmayan] : mtini

gerçekleş- : imtilanen

gerçekten : mtilana

gerek- : diç’irs, diç’in/ diç’ç’in

[birine bir şey] gerek- : dvaç’irs, dvaç’iren, dvaç’in/ dvaç’ç’in; uk’orems, uk’oroms/ uk’ooms, uk’orams, uk’ors

[birine bir şey] gerek- [= biri bir şeyin eksikliğini hisset-] : uk’oren; nok’ordun

gereksiz : elaxi

gereksizce konuş- : nçxalumsIII; patxumsIII; kançums; goşubğams; vrat’k’umsII; barbalaps

gereksizce sürekli : boyine/ boine/ boyne; p’anda[1]

[(hayvanı yüzdükten hemen sonra) derisini tuzlayıp] gererek güneşe asıp kurut- : k’arbuy

geri : ceri

geri dön- : goikten, guikten; ek’ikten

geri dur- : k’o3’izden

geride : ceride, geride; uk’açxe[2]

gerideki : gerideni

geriden : ceride

gerilmiş haldedir : gombun; gvonunbun; gonk’ideri

gerin- : goinç’imen; goi3’in3’en

geriye : uk’açxe[2]

[tekme ya da tokat atmak üzere ayağını veya elini] geriye doğru çek- : goiniğams/ goiniğay, goiğay

geriye kalan : na-ek’askidu; navayi

[bir şeyi bir hale] getir- : 3’opxums[2]/ 3’opxuy[2]

[canlı varlığı] getir- : moyonams/ moonams, moyonay/ moonay; mox’onams/ mox’onaps, mux’onups; moiyonay/ moiyonams, muix’onups

[canlı veya cansızı beriye] getir- : mok’ut’alams/ mok’ut’alaps; muk’ut’aleps, muk’ut’alaps

[canlı veya cansızı bir araya] getir- : ok’ok’atams, ok’ok’atuy, ok’ok’atay, ok’ok’ataps

[cansız cismi] getir- : moğams/ moğay; moiğams/ moiğay; moimers, muimers, muimars

[cansız cismi birine veya birinin yerine] getir- : muğams/ muğay; mumers/ mumars

[cansız cismi beriye] getir- : moliğams

[cansız cismi karşıdan beriye] getir- : moyiğams/ moyiğay; mok’iğams; mok’imers, muk’imers; muk’imars

[(araba, gemi vs ) taşıma aracını kendisi kullanarak] getir- : moyonams/ moonams, moyonay/ moonay; mox’onams/ mox’onaps, mux’onups; moiyonay/ moiyonams, muix’onups

gevele- [= dolambaçlı yollardan giderek söylenecek bir sözü tam olarak ve açıkça söyleme-] : nzğimoç’uy

geveze : xaşari[1]

geviş getir- : ç’umarums; mç’umaruy/ mç’umoruy; imç’umans; imç’amurams; mk’o(r)ums; imk’ors

[suya bastırılıp bekletilen çamaşırdaki kir] gevşe- : libun

gevşek : gonzderi

[suya bastırıp bekletmesine rağmen henüz] gevşememiş (kir): libu

[yün, pamuk veya kendir liflerini döverek] gevşet- : yolums; ntalums/ ntaluy; psuluy; mkvasuy

gevşeyip sark- : xluk’un

geyik : msk’veri, mskveri

geyikböceği : 3axoci

gez- : gulun

[boşuna] gez- : amaonams-gamaonams.

[böcek birinin üzerinde] gez- : gvalen; noxen-gulun; gobuzals; nobuzals; gobuzuls/ gvobuzulaps

[böcek birinin üzerine konup] gez- : noxen-gulun; nobuzun; nobuzals, nobuzalams

[canlı varlığı] gezdir- : goiyonams/ goiyonay; goyonams, gox’onups

[cansız nesneyi] gezdir- : goiğams/ goiğay, goimers/ goimels, guimers, guimars

[evcil hayvanı] gezdir- [= güt-]: guçuy, guçumers

gezin- : k’oşk’ilams

[böcek vs birinin üzerinde] gezin- : gvalen; noxen-gulun; gobuzals; nobuzals; gobuzuls/ gobulaps

[böcek birinin üzerine konup] gezin- : noxen-gulun; nobuzun; nobuzals, nobuzalams

[birinin] gezmesine izin ver- : goşk’ums, gvoşk’uy/ goşk’uy; goşkumers/ goşkumels; goçkumers, gvoçkumars

gıcırda- : ç’iç’ilams; ç’irç’ilay[1]/ ç’irç’iy; ç’k’iyalams

[tavuk] gıdakla- : k’ağanams; k’ark’alay; k’iyalams/ k’ağanuy; k’ialams; k’ark’alaps

gıdıkla- : udiginams; uğidinams; uxit’inay; uxit’onams; uxit’inoms; uxut’onups

[birinin vücudunun bir yerinden] gıdıkla- : udiginams; uxit’inay; uxit’onams; uxit’inoms; nuxit’inams

gıdıklan- : adiginen; ağidinen; axit’inen; axit’onen

gıpta : merant’u

gıpta et- : norant’un

[birinin] gırtlağında kal- : xurt’ulis dusk’udun; xurt’uli cadven; xurt’uli celadven; xunç’k’uliz geladven; (gyari) geladven; x’irx’int’is gilvoskidun; x’irx’int’is guludgitun

gırtlak : xurt’uli; xunç’k’uli[2]-II; xurxi; xoxonç’aII; x’irx’int’i

gırtlak çıkıntısı : ğağalida, ğarğalida; xunç’uli, xunç’k’uli[2]-I; xoxonç’aIV; xixit’oni

gibi : st’eri, steri

[biri veya bir şey] gibiler : -st’erepe, -sterepe

[leke vs] gideril- : gamulun

[ey] gidi ! : e-çidi !; e verane !

-giller : -hentere

gir- : amulun; amalay; amilay/ amilams.

[(bir şeyin) altına] gir- : e3’ulun, i3’ulun

[(katı cisim bir şeyin) altına] gir- : e3’vabğen

[(hızla) arasına] gir- : k’oşk’ilams/ k’oşk’ilay; goşilams/ goşilaps

[(bir konu hakkında konuşulurken bir başkası) farklı bir konuya] gir- [= başla-] : eluç’ams

[düşey doğrultuyla derin mekânın içine] gir- : dolulun, dululun

[yanlamasına derin kapalı mekânın içine] gir- : meşk’ulun; meşulun, mişulun

[yanlamasına derin (birine ait) kapalı mekânın içine] gir- : meşuxtams/ meşuxtaps

[yanlamasına derin kapalı mekânın içine hızla] gir- : meşk’ilay; meşilams

[yanlamasına derin kapalı mekânın içine kayarak] gir- : meşk’ilams

[ağaçtan yapılan] giriş kapatma düzeneği : golat’k’omiloni

[ahırın] girişi : axiri-p’ici, axi-p’ici

giriver- : capirçen, cvapirçen

[(birinin) kendine ait bir yere] girmesini kabul et- : oxişk’uy

git- : ulun; igzalams/ igzalay, igzals; nulun[2]

[(birinin) canı, benzi, aklı vs] git- : uxtams

[(birinin) önüne düşüp] git- : ogi-muşis ulun; e3’vancğonen; nancğonen, golancğonen, go3’ancğonen, gu3’ancğonen

[peşinden] git- : antxozen; ek’aunen

git gide : git-gide

[(ikinci çamaşrı) içine] giy- : amikunams; meşk’ikunams/ meşk’ikunay

[eldiven] giy- : moidums, moiduy; midvams; moidumers, moidumels, muidvars

[şapka, türban vs] giy- : citums/ cituy, geitumers/ geitumels, gitumers, gitumars

[belden aşağısına bir şeyi] giydir- : amokunams/ amvokunay; modumers/ modumels/ mvodvars.

[belden yukarı bir şeyi] giydir- : dolonkunams; dolokunams, dolvokunay, dolokunay, dolokunams, dolokunaps, dolvokunaps

[(bir giysinin içine) içlik giysi] giydir- : amokunams; meşk’okunams, meşk’vokunay; meşokunams/ meşokunaps, mişokunaps, mişvokunaps

[tek tek sayılan] giyecek/ giysi : uruba; şeyi[1]; dolokuna, dolokunu, dolokuni

[tek tek sayılmayan] giyecekler : dolokunaşa, dolokunaşe

[belden aşağısına] giyin- : amikunams; moidums, moiduy; midvams; moidumers, moidumels, muidvars

[belden yukarı] giyin- : delinkunams; delikunams, dolikunay/ dolikunams/ dolikunaps

[ceket, hırka, palto vs] giyin- : moikunams

[(soğuk nedeni ile) ikinçi çamaşırı içine] giyin- : meşk’ikunams/ meşk’ikunay; meşikunams/ meşikunaps, mişikunaps

[(kendi) üstüne palto, kazak vs] giyin- : geikunams

[belden aşağıya giyinilen bir şey] giyinilmiş haldedir : mozun; moz*in

[eldiven] giyinilmiş haldedir : mozun; moz*in

[belden yukarı giyinilen bir şeyi] giymiş haldedir : dolonkons; dolonkos, dolvonkuy, dolonkuy, dolokuns

[üstüne bir şeyi] giymiş haldedir : geyokuns

giysi : uruba; şeyi[1]; dolokuna, dolokunu, dolokuni

[kadın] giysisi : foga, fork’a

gizle- : ompulams; domplams; ompulay, mpulay, mpulums, mpulams/ mpuloms, mpulups; ot’obinay, ot’k’obinams

gizlen- : impulen, dimpulen; nt’obun, t’obun, t’k’obun; işinaxen

[(bir şeyin) arkasında] gizlen- : cet’obun; gyut’k’obun; elut’obun, elut’k’obun; ek’ut’k’obun; gelut’k’obun

gizli/ gizlice : t’obaşe, t’obaşa, nt’obaşa; t’k’obaşa

gizli iş çevir- : meşk’axenII

gocuk : k’oçuği

[birinin] göbeği düş- [= çok gül-] : ump’a mulams; ump’a muç’k’odun

göbek : 3’ip’a[1]; ump’a, ump’p’a

göğe yalvar- : ixvamams/ ixvamay; ixvamen; axvamen; ixvams/ ixvaps; axvams/ axvaps

göğüs : congsi; uba; gyonksi; gur-p’ici

göğüslük : cesluği

gök : n3a, m3a

gök gürle- : gurgulams; ğurğulay; gurgulay; xon3un, xon3ums

gök gürültüsü : gurgula

göl/ gölet : coli; t’obaIII; gyoli

gölcük/ gölet : t’ibaI

göletlen- : it’obalen

[üstten aşağıya yapılan hareket ile] göletlen- : cit’obalen

[yere paralel hareket ile] göletlen- : nit’obalen; nit’ombalen

[(bir) ırmağı] göletlendir- : mvot’obalinay, mvot’ombalinay; nut’t’ombalay; nut’obalams

gölge : ğara, ğari; vava

göm- : dolvojinay

[toprağa] göm- : doxums, dvoxuy, doxvams, doxups, dvoxups

[yere] göm- : doloxums

gömlek : anteri, emteri; porçaII

[mutfaktaki] gömme dolap : musandara

gömül- : dvaşk’ven

[(birine bir şeyi) aşağıdan yukarı] gönder- : e3’uncğonams/ e3’uncğonay/ e3’uncğonaps, i3’uncğonups, i3’uncğonaps

[birini birinin peşine takarak] gönder- : nuonams

[canlı varlığı (bir yere)] gönder- : oşk’ums/ oşk’uy, oşkumers/ oşkumels, oçkumers, oçkumars

[canlı varlığı aşağı doğru] gönder- : celoşk’ums, celvoşk’uy; geloşkumers, geloşkumels; geloçkumers, giloçkumers; gilvoçkumars

[canlı varlığı beriye] gönder- : moşk’ums, mvoşk’uy, moşkumers/ moşkumels; moçkumers, mvoçkumars

[canlı varlığı dar bir delikten yanlamasına derin kapalı mekânın içine] gönder- : meşolapams/ meşolapaps, mişolapaps; mişvolapaps

[canlı varlığı dışarı] gönder- : gamoşk’ums, gamvoşk’uy/ gammoşk’uy, gamoşkumers/ gamoşkumels; gamoçkumers, gamvoçkumars

[canlı varlığı düşey doğrultuyla yukarı] gönder- : yolapams/ yolapaps

[canlı varlığı içeriye] gönder- : amoşk’ums/ amvoşk’uy/ ammoşk’uy/ amoşk’uy, amoşkumers/ amoşkumels; amoçkumers, amvoçkumars

[canlı varlığı istediği yere] gönder- : goşk’ums, gvoşk’uy/ goşk’uy; goşkumers/ goşkumels; goçkumers, gvoçkumars

[canlı varlığı karşıya doğru] gönder- : mek’oşkumers; mek’oçkumers, mik’oçkumers; mik’oçkumars; mek’olapams/ mek’olapaps, mik’volapaps

[canlı varlığı öteye] gönder- : goloşk’ums/ golvoşk’uy, goloşkumers/ goloşkumels; goloçkumers; guloçkumers, gulvoçkumars

[canlı varlığı (bir şeyin) üstüne] gönder- : eyoşk’ums/ eyoşk’uy, yoşkumers/ yoşkumels; yoçkumers, yoçkumars

[(kabağın sarmaşıcı dal, kivinin sürgünü vs’yi bir şeyin) üstüne] gönder- : eyoşk’ums/ eyoşk’uy, yoşkumers/ yoşkumels; yoçkumers, yoçkumars

[cansız nesneyi (genelde veya belirsiz birine)] gönder- : oncğonams/ onğonay/ oncğonaps; noncğonams/ noncğonay/ noncğonaps

[canszı nesneyi belirli birine] gönder- : nuncğonams/ nuncğonay/ nuncğonaps; uncğonams, uncğonups

[cansız nesneyi belirli birne aşağı istikamette] gönder- : cuncğonams/ cuncğonay, gyuncğonams/ gyuncğonaps

[cansız nesneyi giden birine emanet ederek belirli birine] gönder- : guncğonams

[cansız nesneyi uzaktan beriye] gönder- : moncğonams, mvoncğonay, moncğonay, moncğonaps, mvoncğonaps

[dumanı bacadan içeri] gönder- : amoşkumers2

[suyu boru veya kanal ile] gönder- : oşk’ums/ oşk’uy, oşkumers/ oşkumels; oçkumers, oçkumars

[suyu (bir) yere] gönder- : ek’ut’alams; oxut’alams

[(birinin) yanına ] gönder- : elumç’eşams

[yürüyen canlı varlığı aşağı doğru] gönder- : gelolapams/ gelolapaps/ gilolapaps/ gilvolapaps

[yürüyen canlı varlığı az meyilli yerde yukarı doğru] gönder- : elolapams/ elolapaps, ilolapaps, ilvolapaps

[birinin] gönlü geniştir : guri mçilana uğun

[birinin] gönlü sevinçli ol- : guri yaği cadven

[birinin] gönlünü et-/ gönlünü yap- [= birini razı ve hoşnut et-]: gurişi uxenay; guri uxenams

[birine] gönlünü ver- [= birini sev-]: guri meçams

gönül kırıcı, sert söz söyle- : goluperdağay[2]

[birine] gönül koy- : guri ceduy

gör- : z*irams1; ziray2; z*irums1/ z*iroms1/ z*i(r)ops1, ziops

görümce : oxasure, oxrasure

görün- : iz*irams, iziray

[birine] görün- : az*iren/ aziren, azin; a3’iren

[(birinin gözüne) altından] görün- : e3’a3’iren

[bir şeyin bir halde olduğu] görün- : megaps

[herkesin gözüne] görünmüş ol- : iz*iren

görüş- : iz*irams/ iz*iraps, iziraps

görüş alanından çık- : ek’voğayII

Görüşürüz ! [= ayrılırken söylenen söz] : Xela do k’aobate !; Xelaten !

göster- : no3’iramsI/ no3’irayI/ no3’iraps

[aleni veya detaylı] göster- : o3’irams/ o3’iray/ o3’iraps

[azar azar] göster- : no3’irapsV

[karşıda olan birine] göster- : no3’iramsIV

[kısa bir an] göster- : no3’irayIII

göster- [= tarif et-] : nogurams/ noguraps

[dişetlerini düzensizce] göster- : ntak’k’uy

göt : mundi2; p’uruli

[canlı varlığı] götür- : iyonams/ iyonay, ix’onams/ ix’onay, ix’onups

[canlı varlığı (bir şeylerin) arasından] götür- : guşox’onups

[canlı varlığı aşağı doğru] götür- : celiyonams/ celiyonay; geliyonams; geloyonams/ geloonams; gelix’onams/ gelix’onaps, gilix’onups, gilix’onaps

[canlı varlığı belirsiz bir yere] götür- : yonams

[canlı varlığı içeriye] götür- : amiyonams/ amiyonay, amix’onams/ amix’onaps/ amix’onups

[canlı varlığı idare ederek] götür- [= güt-] : uçuy, uçumers, uçumars; nuçumers; guçuy, guçumers

[canlı varlığı idare ederek yan tarafa] götür- : eluçuy, eluçumers

[canlı varlığı karşıya doğru] götür- : mek’iyonams, mek’ix’onams/ mek’ix’onaps, mik’ix’onups, m’ik’ix’onaps

[canlı varlığı öteye] götür- : goliyonams/ goliyonay/ golionay; goloyonams/ goloonams; golix’onams/ golix’onaps, gulix’onups, gulix’onaps

[canlı varlığı peşinden] götür- : ek’iyonams/ ek’iyonay, ek’ix’onaps, ik’ix’onups

[canlı varlığı yukarı doğru] götür- : eliyonams/ eliyonay; eloyonams/ eloonams; elix’onams/ elix’onaps, ilix’onups, ilix’onaps

[(kendi başına gidemeyen) canlı varlığı yukarı] götür- : eşk’iyonams/ eşk’iyonay, eşiyonams, eşix’onams/ eşix’onaps, işixonups, işixonaps

[calı veya cansız öteye doğru] götür- : mek’ut’alams/ mek’ut’alaps, mik’ut’aleps

[canlı veya cansızı yanına alıp] götür- : eliyonams

[cansız cismi] götür- : iğams/ iğay; imers, imars; niğams/ niğay; nimers, nimars

[cansız cismi (birinin) arkasına/ arkasından] götür- : ç’ek’uğams; ek’uç’işinams

[cansız cismi birine ya da birinin yerine] götür- : uğams/ uğay; umers, umars; nuğams/ nuğay; numers, numars

[cansız cismi dışarı] götür- : gamiğams/ gamiğay, gamimers, gamimars

[cansız cismi dışarıya birine] götür- : gamuğams/ gamuğay, gamumers, gamumars

[cansız cismi içeriye] götür- : amiğams/ amiğay, amimers, amimars

[cansız cismi içeriye birine] götür- : amuğams/ amuğay, amumers, amumars

[cansız cismi ötedeki birine] götür- : goluğams/ goluğay, golumers

[cansız cismi öteye] götür- : goliğams/ goliğay, golimers

[cansız cismi üste] götür- : eiğams/ eiğay; eimers, yimers, yimars

[cansız cismi yanlamasına derin kapalı mekânın içine] götür- : meşk’iğams/ meşk’iğay, meşiğams; meşimers, mişimers, mişimars

[cansız cismi (az meyilli alanda) yukarı] götür- : eliğams/ eliğay, elimers, ilimers, ilimars

[cansız cismi (az meyilli alanda) yukarı çıkarıp birine] götür- : eluğams/ eluğay; elumers, ilumars

[(birini) kendi arkasından] götür- : ek’iyonay; ek’intxozinay/ ek’intxozinams, ek’itxozinams/ ek’itxozinaps

[(bir şeyi) kendi önüne katıp ya da alıp] götür- : e3’incğonay

[motorlu taşıma aracını kullanarak] götür- : iyonams/ iyonay, ix’onams/ ix’onay, ix’onups

[motorlu taşıma aracını kullanarak aşağı doğru] götür- : celiyonams/ celiyonay; geliyonams; geloyonams/ geloonams; gelix’onams/ gelix’onaps, gilix’onups, gilix’onaps

[motorlu taşıma aracını kullanarak yukarı doğru] götür- : eliyonams/ eliyonay, elix’onams/ elix’onaps, ilix’onups, ilix’onaps; eloyonams/ eloonams

[(birinin önüne bir şeyi) katıp onu] götürmesine izin ver- : e3’uncğonay

[insan vücudunun] gövdesi : t’ani

[lahananın] gövdesi : jiji

[mısır, kendir, süpürge bitkisi, eğreltiotu vs’nin] gövdesi : ğeriII

göz : toli

[üstü ve kenarları kapalı mekânın içindeki birine veya bir şeye] göz at- : mola3’k’en, molo3’k’en

[kitabı yüksek sesle okumadan] göz geçir- : svarums[1]

göz göre göre : k’ay-k’ayi; gyozgyora, gyozgira

göz kapağı : toli-k’am3’ami, k’am3’amiII

[belirli birini] dikizle- : uxosyaray; noxosirams; uxosyay; oxosyaray/ oxosyay; oxorsars/ oxorsals; noxorsalams; oxosars

[sandıkların içinde, üst kenarında, üstü açık] göze : xalamida

[belirsiz bir şeyi] gözetle- : ixosyaray; ixorsars, ixorsals; ixosars

gözlemle- : oxosyaray/ oxosyay

[(biri Kur’an vs seslenerek okurken) onu sayfadan] gözleri ile takip et- : goloyonams; nooms

[sıfat +] gözlü : toloni

gözlük : cozluği, gyozluği

gözlüksüz : ugyozluğe

[birinin] gözü bir şeyin üzerindedir : toli var-ek’voğay; toli var-mok’oğams; toli yuz*iren; toli var-mok’omers; toli gyoz*in

gözü karar- : toliz go3’ağen

gözü tok : toli-z*ğeri

gözük- : izin; iz*iren

[birine] gözük- : cavalen, gyavalen

gözüne çarp- : cavalen, gyavalen

[birinin veya bir şeyin üzerinden] gözünü ayırma- : toli var-ek’voğay; toli var-mok’oğams; toli var-mok’omers; toli yuz*iren; toli gyoz*in

[birine] gözünü kırp- : cuk’am3’inay; eluç’apxay, unçaxams, gelunçaxams, gyunç’axups

gözünü kıs- : toli oxozdams; toli uzday; toli omç’uxoms

gözyaşı : çilambri, çilambre, çilamre, çelamure, çalamure; ala-çilambri

gramer : grameri

greyder : dozeri, boldizeri; xuberi

grip : mazap’u; nçori; çinda; gripi; nezle

[birinin aşağısından] gudeli’yi al- : nugudelams

guatr/ guatro : jurguliII; xvanç’ala, xvanç’i; k’uatro, k’uatri

guguk kuşu : gunguli, guguli; k’uk’u, k’uk’k’u

gurbet : k’urbet’i, k’urbeti, gurbeti

[doğal] gübre[-nin genel adı] : mgvana; çemre; yazma[1]

[kimyasal azotlu] gübre : avropa-cubre, avropa, cubre, gyubre, gubre

gücendir- : guri muyonams/ guri muyonay; coxunayIII; gegondinams; oşumams/ oşumaps

güç : menceli

güçlü : muçemi; mencelyari/ mencelyayi; menceloni; ğurz*uli-steri

güçsüz ve çok narin biri : konkola

[evcil hayvanı] güderek getir- : muçuy, muçumers

[(evcil hayvanı) üstü ve kenarları kapalı bir alana] güderek topla- : molupinams[2]

güğüm : k’uk’ma, k’uk’uma

[küçük] güğüm : k’uk’mina

gül [çiçeği] : nculi, gyuli; dadali[1]

gül- : di3ams; ziçay, zi3ay, zisay; iz*i3ins, iz*i3ams/ iz*i3aps

[çok] gül- : ump’a mulams; ump’a muç’k’odun

güldür- : odi3inams; oziçinay; ozi3inay, ozisinay; oz*i3inams/ oz*i3inaps

gülme : z*i3a, z*i3ina

[birine] gülümse- : nodi3ams; eluzi3inay; nozi3ay; noz*i3ams; eluz*i3ams, eluz*i3inams, iluz*i3aps

[sıvı fışkırarak] gümbür gümbür ak- : şaşalamsII

gümrük : cumruği, gyumruği

gümüş : cumişi, gyumuşi, gyumişi

gün : ndğa, dğa

gün ağar- : dotanums, dotanun, dotanuy; ditanun; gontanun; tanun; tanums/ tanups

[birinin gece kalkması gerekirken uyanamayıp] gün ağar- : cotanun; gyotanun

gün ağarırken : dotanu-i-şi; gontanut’aşi

gün boyu : akşama

günah : cunaxi, gyunaxi

[birinin] günahını al- : cunaxepe gvo3’ay, cunaxi gvo3’ay; gyunaxi go3’k’ams

[bir (iki, üç ...)] günde : ar (jur, sum ...) ndğaşi

[bir konu hakkında konuşma biterken arkasından tekrar bir konuyu] gündeme getir- : ek’uç’k’ams

gündönümü : dodgini

gündüz : ndğaleri, ndğaleriz

gündüze kadar : ndğalerişa

güneş : mjora, mcora, mjura/ mjua

güneş bir yere vur- : mjura nodginII

güneş doğ- [= gün ağar-]: dotanums, dotanun, dotanuy; ditanun; tanun; gontanun; tanums/ tanups; mcora eyulun, mjora yulun

güneşin karşısında dur- : mjoras nozun; mcora nuzun; mjoraşi ogine noz*in; mjoraz nuz*in

güneşlen- : imjorams, imcoray; imjors; imjorinams

güneşlet- : omjorams, omcoray; omjorinams

güneşli (hava) s. : mapxa, mapxaşi; mjorala, mjoraşi

güneşli (yer) s. : mjoroni

güneşli hava i. : mapxa; mjoroni t’aroni, mjuroni t’aroni

[havanın] güneşli ve sıcak olduğu dönem : mapxala

güneşli yer i. : cuneli, gyuneli; omjore, omcore; mjoroni

güneşsiz (hava) s. : umjoru

güneşsiz (yer) s. ve i. : soli

güneşte kavrul- : nç’un

günlerce : ndğalepe de ndğalepe

günleri kısa olan : ndğa-mk’uleşi

[doğuştan] ... günlük olan : ndğeri; ndğaşi; ndğaneri; ndğaluri

günün birinde : a p’ot’e, a p’ot’t’e

gür (saç, sakal, bıyık vs) : p’eci, mp’eji

Gürcistan : Gurci-msva; Gyurcistani

Gürcü : Curci; Gurci; K’orturi; Gyurci

güreş : ok’ontxinu, ok’ontxvinu; docina; cginapa, cgina

güreş- : ok’vantxen, ok’vantxven; ik’let’en; cginapa ikoms; docina ikoms; cgina ikips

güreştir- : ok’ontxinams/ ok’ontxinay, ok’ontxvinay

gürgen : 3’ipri; 3’ipuri, 3’ipuyi; m3’ipuyi

gürgenin Doğu Karadeniz bölgesinde olan türü : 3xemri

[gök] gürle- : gurgulams; ğurğulay; gurgulay; xon3un, xon3ums

gürültü : nağarya; gyurulti; odgiyalu

[sert bir cismi başka sert bir cisimle döverek] gürültü yap- : k’ank’ums

[yabani hayvanları korkutmak için] gürültü yapan su makinesi : 3’ari-mangana, 3’k’a-mangana; ok’ank’oni

gürültülü döv- : ragadums[2]

[her tarafı] gürültülü döv- : goragadums[2]

güt- : upinams/ upinay[2]; uçuy, uçumers, uçumars; nuçumers; guçuy[2], guçumers

[ardından] güt- : cek’upinay

[aşağıda bulunan derin bir yere] güt- : dolupinams/ delupinams, dolupinay

[beriye doğru] güt- : molupinams/ molupinay; mok’upinams

[içeriye] güt- : amupinams/ amupinay

[yan tarafa] güt- : eluçuy, eluçumers; goluktalams

[yatay hareketle] güt- : golupinams/ golupinay

[yukarı tarafa doğru] güt- : elupinams/ elupinay

güven- : nandven; k’ap’ula nodumers

[birinin önünde korkudan kendine] güveneme- : nandaren

güvercin : t’oroci, t’oroç’i; cuvercini

güvercin yavrusu : t’orocina, t’or’oç’i-monta, t’orocişi motali

güz : cuzi

güzel msk’va, mskva

[küçük] güzel kız : mskvaila

güzelleştir- : omsk’vanams/ omsk’vanay, omskvanams/ omskvanaps

[insanı] güzelleştir- [= süsle-]: goxazirums/ goxaziruy/ goxazirups; gomskvanams/ gomskvanaps; mo3’opxums/ mo3’opxuy, mo3’ipxums/ mo3’ipxups

güzellik : msk’vanoba, mskvanoba


(Ğ) [“Yumuşak G” harfi ile başlayan Türkçe kelime bulunmadığına göre bu bölüm boş kalıyor.]


H


ha bire döv- : mbaxums

haber : xaberi; ambari

haber yolla- : dumçinams/ dumçinay; umçinay/ umçinams/ umçinaps; numçinay/ numçinams/ numçinaps

[beri tarafta bulunan birine] haber yolla- : mok’umçinams/ mok’umçinaps

[karşı tarafta bulunan birine] haber yolla- : mek’umçinams/ mek’umçinaps

haberdar et- : dumçinams/ dumçinay; umçinay/ umçinams/ umçinaps; numçinay/ numçinams/ numçinaps

haberdar ol- : açkinen

haberleş- : dimçinams/ dimçinay; nimçinams; numçinaps

habersiz : ameşvene/ ameşvenu, umeşvene/ umeşvenu

hacı : xaji, xaci[2]

hacılık : xaciluği

hademe : xademe

hadım et- : varums/ varuy, k’varums, x’varums/ x’varups

hafıza : fik’iri

hafif : pompa[1]; lafroni; pampa; subuki, subuka; çorçi

[yerinden] hafif oynat- : oxonk’anay/ oxonk’anams/ oxonk’anaps/ oxvonk’anaps

hafifçe : m3ikaşa

hafta : doloni; xafta

hak : xak’k’i, xaki

hak et- : moxvadums

hakiki : 3’iminde[2]-I

hal : xali[2]

hala [babanın kız kardeşi]: bula; buda; dadi; bibiya; xala

halat : t’oçiI; omp’ila; xalat’i

[fındık vs ağaçlarının kökünden çıkan filizlerden örülmüş] halat : zgimeç’i; mt’e3iII; nzğimeç’i

[kestane ağacının kabuğundan ip gibi ince dilimler uzunlamasına kesilip yapılan] halat : nt’e3i-omp’ila

[keten liflerinden yapılan] halat : omp’ila

[birinin yüzü (kötü) bir] haldedir : ge3’axen

halı : oxoşvale; xali[1]

halk : xalk’i

halka : k’erk’eli; xalk’a

[(bir yere) asılı takılan] halka : çupe, kyupe; gelak’idale; dolok’idale

halka biçiminde çörek : k’erk’eli, k’irk’eli

hallaçlık yap- : t’arağums

hallet- : lagums

halsiz : sap’ari

ham [şekerli tadı olan elma, armut, erik, şeftali gibi meyve] : xanç’eni; k’obo

ham [üzüm] : k’op’exi

hamak : 3’em3’e[1], 3’en3’eI

hamal : xamali

hamam : xamami

hamarat : çesk’ini

[evli olan] hamarat kadın [= becerikli ve iyi bir ev kadını]: oxoky’ura/ oxokyura

hamile s. : korbapşa; uxvene; jur-şuroni

hamiledir dey. : korba uyonun; korbaz u(y)ons; korbas ren

hamsi : k’apça, kapça, kapçiya, kapşi(y)a; xamsi

[kumarağacı yaprak üzerinde kızartılmış] hamsi : kapça-but’k’a

hamsili : kapçoni, kapşioni

hamsili mısır ekmeği : k’apçoni cari; kapçoni, kapçon-gyayi, kapça-mç’k’udi, kapçon-mç’k’udi, kapçon-mç’k’idi

hamur [= ekmek hamuru] : zimari; n3omi

hamur [= ekmek hamuru dahil, yumuşak maddelerin genel adı]: xamuri

hamur teknesi : sağra, sarğa; gobi

hamur yumağı : k’ork’ot’i

hangi : nam

hangileri : nani; namepe, namupe, naminepe; nantere; nantepe, namtepe

hangisi : nam, nam-muşi; naya, namu, nayanari, namunari

hangisi ...-se : namu-ti-na, namu-ti; naya, naa, naya-ti, naa-ti

hanım : xanumi

hantal : çuntu, kyunti, kyuntu; dundu, dunduli

hantal ve tembel ol- : ikyunten

hap : xap’i

hapis : xapisi

hapishane : mapusi

hapistedir : molaxen, molaxers, mulaxen

hapse gir- : molaxedun, mulaxedun

hapset- : moloxunams, molvoxunay, moloxunay, moloxunaps, muloxunaps, mulvoxunaps; moxuy

hapşır- : çindums/ çinduy/ çindoms/ çindups; açinden/ açindren; ciçindray

haram : xarami, xerami

haram ye- : elişk’omams; elimxoyII, elipxorsII; xerami imxoy

harabe : anderi; esk’at’i; k’aybana

harap : verane

harca- : xarcums

[parayı boşuna] harca- : k’oşk’obğams, k’oşk’vobğay, goşobğams/ goşobğaps, guşobğaps, guşvobğaps

harç : xarci

hardal : xardali

[bir] hareket yapmaya niyet et- : f.-i. + guris uğun/ f.i. + guri uğun/ f.-i. + guriz uğun

harıl harıl yanan (ateş) : t’aroni[1]

haricinde : gale; aşk’va; met’a, met’i; çkva

harita : let’a-simadi; xarita, xareta

haritalı [kitap] : let’a-simaderi

[okumayı yeni öğrenen biri] harfleri yeni sök- : ok’ont’alamsII

hark : xerk’i, xergi, xargi

[ilk yakılan ateşi] harlandır- : gamogzams, gamvogzay/ gammogzay/ gamogzay; ok’ogzams, ok’vogzay, ok’ogzaps, ok’vogzaps

harman : gumva; xarmani

[mısırların] harmanını kaldır- : gumuy

harp : harbi, xarbi; savaşi

has : 3’iminde[2]-I

hase : xase

hasım : xasimi; duşmani

hasır : xasiri, xassiri

hasta : xast’a; zabuni, z*abuni; xarmeli

hastalan- : izabunen, iz*abunen

hastalık : zabunluği; zabunoba; ozabunu; ozabunluği; z*abuneba, z*abunoba; xarmela

[süreğen ve insanı içten içe bitiren ölümcül] hastalık : marazi

hastane : xast’ane, xast’axane, xastane, xastaxana, xastaxane

haşarı xaşari[2], xaşali

haşarılık : xaşaloba

haşla- : ot’ut’x’ulaps

haşlama : xarxaşi

haşlan- : ixarxalenII; t’ut’x’ulapsII

hat [telefon, televizyon, İnternet vb. araçlarla iletişim sağlayan yol, kanal] : hatti

hata : sefi[1]

hatır et- : xat’iri ikuy; uxat’irams[1]

Hatice : Bexa

hatim indir- : xatimi ciyonams/ xatimi ciyonay, xetimi ciyonams/ xetimi ciyonay; xatimi geiyonams; xatimi gyonç’ams; xatimi geimers

[bir şey birinin] hatırındadır : şun, şuns

hatırla- : gvaşinen, gaşinen

[birine bir şeyi] hatırlat- : guşinams, gunuşinams, gvoşinay, goşinams/ goşinaps, gvoşinaps

[birine birini] hatırlat- : eluşinams

hava [= hava durumu; meteorolojik etkenler] : xavaI; oraIII; t’aroni[2]-I

hava [= solunabilir hava]: xavaII; t’aroni[2]-II

hava -/ hava açıl- : gon3’k’ums; gon3’ums/ gon3’ups

hava karar- : dolom3’upun; m3’upun; com3’upun, gyom3’k’upun; m3’k’upun; dilikaçen

[(kuş) daldan] havalan- : meputxun

[(kuş) daldan yukarıya doğru] havalan- : elajun/ elacun; elaputxun, ilaputxun

[(kuş) dik aşağıya] havalan- : cejun/ cecun; ceputxun

[(kuş) yerden] havalan- ejun/ ecun; eputxun

[(sıkıştırılmış şeyi) ayrıştırarak ya da seyrelterek] havalandır- : yekankups, kankups

[(yün, pamuk, saman yığını vs) dağıtıp hafifçe vurarak] havalandır- : gokankuy, ont’alayI, gokankums

[(bir şeyin) etrafını] havalandır- : gokankups

[yataktaki yün, dizili giysileri vs’yi] havalandır- : kankuy/ kankums/ kankups

[yığılı çay yaprağı, toprak vs karıştırıp] havalandır- : gokankuy, gokankumsII; eyopatxams; gondağilams; upinay[1]

[yığılı olan bir şeyi tersyüz edip] havalandır-: ekankuy/ ekankums

[şişirilmiş bir şeyin] havası kaç- : geskirun

havla- : lalums/ laluy/ lalups; ilalams

havlu : peşk’iri/ peşk’iyi, peşkiri/ peşkiyi; xavli

havuz : havuzi

[istediği bir şeyin gerçekleşmesini] hayal ederek bekle- : meşonums/ meşonuy; nozmoyIII; naxen; meşvens

hayal et-/ hayal kur- : izmonams/ izmonay; nizmonams/ nizmonay, nizmoy; izmons; ozmons/ ozmonams; şinay; it’urs

hayali gör- : nozmors/ nozmoy; nazmonen

hayat : sk’uda, skidala[1]

[ölümcül hastalıktan sonra] hayata dön- : şuri moğams/ şuri moğay; moik’aren; skidunIII

haydi : hayde !; aya !

[denizcilikte ve yardımlaşmada] haydi hep beraber ! : heyamo !, heyamola !

[yardımlaşmada] haydi hep beraber ! : helessa yalessa !/ helesa yalessa !

[birinden] hayıf almak için fırsat kolla- : uktams[1]

hayır [= olumsuzluk ünlemi]: var, vaaar !

hayır işleri : xeyiri

haykır- : gamiyoxams/ gamiyoxay; gamimğorams/ gamimğorums; gamicoxamsI/ gamicoxumsI

haykır- [kışna-] : gamiurams

[dağlar ve yaylalarda kendi yerini belli etmek için söylenen] haykırış ve sevinç seslenişi : ihuhuuuu !; a-u-hihihiii !

hayrat : xeryati

hayret et- : goişaşen; gonsk’udun; guişaşen

hayvan : xayvani

[bir hayvanın arkadaşı olan başka bir] hayvan : k’ata[1]

[çürümüş] hayvan dışkısı : 3’iminde[1]-I

[yaş veya çürümüş] hayvan dışkısı : 3’iminde[1]-II

hayvan yavrusu : montaII; motali; yavri

hayvana suyunu ver- : me3’arams

hayvana yemini suyunu ver- : mecarams-me3’arams; k’arxuy

hayvana yemini ver- : mecarams

hayvanlara verilen sulu haşlanmış sebze ve ot : hovangi; malezi

haz : xazi

[canlı veya cansız bir yere gitmek ya da bir şeyi yapmak için] hazır ol- : celarenII

[birinden bir şey almak için] hazır vaziyette olan : ap’ik’o

hazırla- : xazirums/ xaziruy/ xaziroms/ xazirups

hazırla- [= toparla-]: k’arxums/ k’arxuy[1]; ok’ok’arxums/ ok’ok’arxuy

[kendisi için] hazırla- : ixazirams/ ixaziray/ ixaziraps

[ölüyü] hazırla- : 3’opxuy[1]-IV

Haziran ayı : Çerezi; Kerezi, Mbuloba, Mbul-ora

[okumayı yeni öğrenen biri] heceleye heceleye oku- : ok’ont’alums[2]; ok’ont’alams[2]

hedeflenmiş : me3’ireri

heder ol- : uçaşa gondunun

helâ : çenefi; çeşme; gezme; çeçme; abdez-xana, abde3xana; oz*gumale; gale[1]-II; tuvalet’i, tuvalet’t’i

helâk ol- : helaçi iyen; eç’k’odun

helâl : xalali

hele bak : hele

helikopter : parponi; helikopteri, helik’opteri

helva : xalva, xelva, xavla

hem ... hem : hem ... hem; hem ... hem-ti

hemen : yeine; hamani; yekten; haman, hemen

[bir şeyi yapınca] hemen sonra : şk’ala; k’ala

Hemşinli : Msumexi, Sumexi, Somexi; Xemşelli, Xemşinuri, Xemşinli; K’alon-k’arbuğali

hendek : xendeği

henüz : daha, dahaluği

henüz yumurtlamaya başlamayan dişi kanatlı (= tavuk, kuş vs) : varik’ina

hep : iri

hep-yek : hep-yeği; t’ubi ar; jur-ari; ara

hepimiz : alayi3o

hepsi : boyne; iri; iri-xolo; mtel, mtelli, telli

hepten : mtel, mtelli, telli

her : k’at’a; iri

her altısı : aşi-ti

her beşi : xu-ti, xut-ti, xuti-ti

her dokuzu : çxovro-ti, çxori-ti, çxovri-ti, nçxori-ti, nçxoro-ti, çxoro-ti

her dördü : otxo-ti, otxi-ti

her günkü : k’at’a-ndğeri

her halde : mondo[1]-II; bekitaII; heralde, herhalde, heralda, xeralda

her iki taraftan : hekol-hakole

her ikisi : juri-ti, curi-ti

her kim : mi-na; mi-ti, mi-ti-na; mi-t’i, miti-ti; mitik’ere/ mit’ik’ere; mit’ik’ore, mitik’ore; mitonpe; mitiyen

her ne : mutik’ere, mut’ik’ore, mutuk’ore, mutuyen/ muturen

her ne ve her kim : miti-mutuyen, miti-muturen

her nerede/ her nereye : sotik’ere, sotik’ore; sotiren/ sotiyen

her onbiri : vit-do-ari-ti, vit’o-ari-ti, vit’vari-ti

her onikisi : vit-do-juri-ti, vit’o-juri-ti

her onu : vit-ti, vi-ti, viti-ti

her sekizi : ovro-ti, ovri-ti

her şey : k’at’a-mutu; iri-mutu

her şeye karışan : ti-bizi

her tarafı : boyneII

her taraftan : iri-k’alendo

her türlü şey : iri-turli; mtel-turli

her üçü : sumi-ti

her yedi/ her yedisi : şk’i-ti, şk’iti-ti, şkiti-ti, şkviti-ti

her yer : iri-soti, ir-soti; k’at’a-soti

her yer ile ilgili : sotik’oreni

her zaman : p’anda[1]; irote, irroti; iyya; p’ant’a

her zaman [= sürekli]: boyine/ boine, boyne; pasa; manniya; p’anda[1]; k’at’ayya; telli

her zaman [= gereksizce sürekli] : boyine/ boine, boyne; p’anda[1]

her zamanki : p’andaneri

herhangi biri : mintxaniren, mintxaniyen

herhangi bir şekilde : muç’otiren/ muç’otiyen

herhangi bir yerde/ herhangi bir yere : sotxa, sutxa, sontxa, suntxa, suntxani, sotxani[2]

herhangi bir yere : sotirenşa/ sotiyenşa; sotişe

herkes : alayi; alayi3o; iri; iri3o, iri3’o; iri-xolo; mtelli; k’at’ai

hesaba kat- : şinumsII

hesap et- : xesap’ums/ xesap’uy/ xesap’ups

hesap et- kitap et- : eduy-ceduy; en3’uy-cen3’uy, e3’onuy-ce3’onuy; t’işinay[2], it’işinay[2]

hesaplayıp değerlendir- : nu3’iray

hesapsız kitapsız iş yap- : nacinen

[birinin] hevesi kesil-/ hevesi kırıl- : mot’roxun[2]; guri gyak’vaten

[birinin] hevesini kır- : guri cuşalams/ guri cuşalay

heveslen- : guri gedumers

heybe : xebe

heyelân : moşk’vapa

heyelân ol- : caşk’ven; nt’ro3’un, nt’rosun; ment’ro3un, mont’ro3un, nt’ro3un, t’ro3un; dolvaşk’ven, mvaşk’ven; gelant’ro3un/ gilant’ro3un; meyant’ro3un

[karşıdan] heyelân ol- : meyont’rosun

[konuşana doğru] heyelân ol- : mont’ro3’un

heyelânda içi kop- : dolont’ro3’un, dolont’rosun, dolont’ro3un

heyelândan dolayı kaymış : meyant’ra3eri

hıçkır- : şik’ums, eyaşik’en, aşk’inen, şik’inams/ şik’inoms/ şik’inups

hırıltılı : xrisk’eri

Hıristiyan : Xirist’iyani, Xiristiyani, Xristiyani

hırka : xirk’a; libade; ruza; mont’k’omeri

[domuz] hırla- : şvanumsIV

hırs : xersi

hırsız : xirsuzi; mxisuzi, mxirsuzi; mxiri; maxira

[alışkanlık olarak] hırsızlık yap- : ixirs

[arada bir] hırsızlık yap- : ixirams

[genelde] hırsızlık yap- : ixirams/ ixiray; nixirams/ nixiray/ nixiraps

[birisi bir şeyi eşeliyor gibi] hışıltı ol- : [nopuşonams altında] nipuşonen

hışırda- : şaşalamsI + IV; şarşalay; şiyams; meşiyalams; şiyalams, şiyaleps

hıyar : şuk’a, şuk’k’a

hızar : xizari; oşk’oraşe; xerxi[2]

hızlı : zerbi

hızlı ve sert şekilde : zebi; zori[2]

hibe et- : nut’oçayc; nuşkvams; uxasurams; uxat’irams[2]

hiç : aina/ ayina; hiç, hiçi; çkar, çkarte

hiç ... mi ? [= yakınma ya da pişmanlık ifadesi] : iro

hiç kimse : miti; mitiksani, mitiskani

hiç görülmediği gibi : p’ot’e na-var

hiç olmazsa : p’a[2]; tina[3]; baem

hiçbir şey : muti, mutu

hiçbir yerde : sotiksaniz

hiçbir yerde/ hiçbir yere : soti; sotiksani/ sottiksani, sotiskani

hiçbir zaman : p’ot’e, p’ot’t’e, p’ot’ez

hiçbiri : çkari, çkar-na-eni, çkar-ti

hikâye : zit’eri; meseli[2]; mesele

hikâye anlat- : zopons

hikmet : hikmeti

hile : dubara[2]; oyiniII; dalavera; ç’axra

hilekâr : xit’ip’iyozi; meşağer-moşağeriI; ç’axraci; dubaraciII; uci-mek’vateri

hizmetçi : xezmetçi, xezmeky’ari

hizmetçilik : xizmet’oba

[birini] hizmetine al- : ok’açams/ ok’açay; okaçams/ okaçaps

hoca : xocaI, xojaI

[okul] hocası : moelimi, muellimi; xocaII, xojaII

hodan : buğri, burği

[evin arka tarafında yatak odaları arasında bulunan] hol : 3’alemona

Hollanda : Hollanda

Hopa : Xopa

Hopa’lı : Xopuri/ Xopuyi

hopla- : gyuk’ap’un

hor gör- : elorçams[1]; elaçay

horla- : xurxulams; xuriy; axurinen; xurxulay; axuzinen; xuzinams; xurt’inoms; axurt’inen; axurxulen; xut’ins

hormon : xormoni

hormonlu : xormononi

horon : xoroni

horon oyna- : ixoronams/ ixoronay, ixorons; xoroni ibirs; xoronaps

horoncu : xoronci

horoz : mamuli, mumuli

hortlak : xortlaği; k’ap’k’ap’i

[kadın] hortlak : cazi, cadi

hortum : xortumi, xort’umi

hoşaf : xoşafi

Hoşça kal ! : Guri k’aiten !, K’aobate !, K’ayiten !, K’ayiten biz*irat !, K’aobaten biz*irat !

hoşgörülük : gompanoba

hoşlanma : xazi

[birinin] hoşuna git- : xaz*i ayen, xazi ayen; axazen; k’ai a3’onen; k’ai da3’onen; k’ai u3’ons, k’ai u3’onun, k’ai u3’oun

hudut : ok’odveri; sinori

hurda : xurda

hurma : xurma

huy : xuyi

huy edin- : xuyi ixenams; xuyi cadven

huysuz, huzursuz ve geçimsiz biri : k’ap’k’ap’i

hükümet : huçumet’i, hukumetiI

hüthüt : gola-mamuli; ngola-mamuliII


I


ıhlamur : mdu3xu, du3xu; flamuri, framuli, felamuri; ihlamuri

ıkın- : cokan3arams; aç’imren, iç’imren; goicamren; iç’imoden; nokan3aray; imxizen; gyaç’irs

ılık : mola; çuçuna

ılıklaştır- : mola ikuy; ok’om3’k’orums; oçuçunay/ oçuçunams; gon3’k’orums/ gon3’k’orups

ılıştır- : mola ikuy; ok’om3’k’orums; oçuçunay/ oçuçunams; gon3’k’orums/ gon3’k’orups

Irak : İrak’i-msva, İrak’i; İraği

ırmak : ruba; abca/ abja; ğali

ısı : inda

[birine] ışık tut- : nutanams; utanay; notanams/ notanaps

[(fırın vs) ateşte iyicene] ısın- : gamigzen

[doğa, ev içi vs] ısın- : cençxun/ cençxuy

[(çok soğuk su) hafif] ısın- : mot’roxun[1]

[hava] ısın- : moit’u3anams; mot’ubun, t’ubun, t’ibun, it’iben

[(bir şeyin) iç kısmı] ısın- : goşamçxun

[insan] ısın- [= kendini ısıt-] : inçxunams/ inçxunay; goinçxunams/ goinçxunay; it’obinen; int’obay; it’t’obay; it’ubins, it’ibinams/ it’ibinaps; goint’obay, goint’obinay; ik’uşinams

[insan kısa bir süre için ya da hızlıca] ısın- : nint’obay

[su, süt vs] ısın- : it’u3’anen, it’t’usanen; igiben; t’ubun, t’ibun; it’iben

[su, süt vs] ısın- [= kayna-] : mpun, mpuy; gepun, gyopun

[(birini bir şeyin) etrafında] ısındır- : gvot’obinapay

[birini] ısır- : cak’abiy; nuç’k’omamsI; nupxors; gyak’ibirams; gyak’ibinams/ gyak’ibinaps; gyak’ibins

[birine ait bir şeyi] ısır- : nuşk’omams/ nuşk’omay; nuç’k’omamsII, nuç’k’omaps; nuxvat’ams/ nuxvat’ay

[kendi vücudunun bir kısmını] ısır- : nişk’omams; nik’abinay; nişk’omay[2]; niç’k’omams; nipxors; niç’k’omaps

[kendini] ısır- : cik’abinay

[(bir) kısmı] ısır- : mexvat’ums/ mexvat’uy

ısırgan otu : t’ut’uci, t’ut’t’uci; çxap’a, oçxap’ule; diç’k’ici; onz*orale

[birine ait bir şeyin bir kısmını] ısırıp kopar- : nuxvat’ams

[kendine ait bir şeyin bir kısmını] ısırıp kopar- : nişk’omay[1]; nixvat’ams[2], nixvat’eps

[(bir şeyin bir) kısmını] ısırıp ye- : noç’k’omams/ noç’k’omaps; gyak’ibinams/ gyak’ibinaps, gyak’ibins

ısıt- : ot’ibaps

[cansız bir şeyi] ısıt- : ot’t’usanay; ot’ubinamsII/ ot’ubinapsII

[(bir şeyin) etrafını] ısıt- : gonçxunams/ gonçxunay

[(insan kendini) etraflıca] ısıt- : goinçxunams/ goinçxunay; goint’obay, goint’obinay; ik’uşinams

[kendisi için bir şeyi] ısıt- : it’ubinams

[kırmızı hale gelecek kadar] ısıt- : oç’k’vinams/ oç’k’vinaps

[(insan kendini) kısa bir süre için ya da hızlıca] ısıt- : nint’obay

[su] ısıt- : omt’u3ams

[sütü] ısıt- : ompunams/ ompunay, ompinay

[tava, yağ vs’yi] ısıt- : omç’k’vinams[1]; omçxvinams

[vücudun tümünü ya da bir kısmını] ısıt- : onçxunams/ onçxunay; ont’obinay[1]; ot’t’obinay; ot’ubinams, ot’ibinams/ ot’ibinaps

[(kendi) vücudunun bir kısmını] ısıt- : ninçxunams/ ninçxunay; nint’obay; it’ubinams

[(kendi) vücudunun bir yerini etraflıca] ısıt- : goint’obayII

[(kendi) vücudunun tümünü] ısıt- [= ısın-] : inçxunams/ inçxunay; goinçxunams/ goinçxunay; int’obay; it’t’obay; it’ibinams/ it’ibinaps; goint’obay, goint’obinay; ik’uşinams; it’ubins

ıslak : ğvari[1]/ ğvar; 3’areri; şu, şuvi, şuveri; şoleri

ıslan- : iğven; iğvaren; işuven; işolen

[alt tarafı] ıslan- : k’o3’iğvaren; go3’işuven; gu3’işolen

[kısmen] ıslan- : niğvaren; nişuven; nişolen

[sırılsıklam] ıslan- : izvank’en

ıslat- : ğvarums/ ğvaruy; şuvams/ şuvoms/ şuvaps

ıslat- [= sula-] : 3’aruy

[kendine ait bir şeyi] ıslat- : işuvams/ işuvaps; gamişuvams/ gamişuvaps

[tamamen] ıslat- : gamoşuvams/ gamoşuvaps

ıslık çal- : sp’inums/ sp’inuy; stvinums, ustvins, ustvinams[2], stvinoms, stvinups

ısmarla- [= parasını kendi vermek üzere başkası için yiyecek veya içecek getirilmesini söyle-] : ek’voyonay; dundvinams; nandumers

ısmarla- [= sipariş et-] : ninduy; dandvay, dvandvay, dandvams; nandumers; dvandvars

ısmarla- [= tembih et-] : ceçinadums/ ceçinaduy; coçinaduy; çinadums; dinduy

ıssız yer : anderi

[birinin vücudunun bir kısmını] ısıt- : cunçxunay

ışık : çona, kyona[1]; tena[1]; te

[birinin veya bir şeyin üzerine birinin vasıtasıyla] ışık gel- : yatanen

[birinin veya bir şeyin üzerine] ışık tut- : yotanams

[kendisi için] ışık tut- : nitanams/ nitanaps

[el feneri vs] ışık ver- : k’vançxuy

ışık veren : tanura[2]

ışık [bir şeye] vur- : nodums/ noduy, nodumers/ nodumels, nodvars

ışıklı : tenoni; tena[2]

ışılda- : prandums/ pranduy, prandun; farfalams/ farfalay; 3’k’umulay; çxat’uy, çxat’un; çxant’un; valums[1]; randums; çxant’ums/ çxant’ups; tanups

ışıldak : oprandaşe

[yapılarda kullanılan ahşap] ızgara : reik’a

ızmarit : tutunişi menoç’ve


İ


i- → idi; imiş

iaşe et- : mç’eşums; osk’uledinams/ osk’uledinay; osk’edinay, oskedinams/ oskedinaps

ibadet yeri : oxvamule, oxvame

ibibik : gola-mamuli; ngola-mamuliII

ibik : panç’eli; xiya; pank’eli; pampariI

ibrik : 3’u3’upa; bimbi

iç- : şums[1]/ şuy[1]/ şups[1]

[tamamını] iç- : ceşums/ ceşuy, geşums/ geşups

iç çamaşır : fanela; fit’ik’ozi, filt’ik’ozi; eşk’akuna, eşk’akunaşe; meşakunale

iç giysi giydir- : eşk’vokunay; meşk’vokunay/ meşk’okunay; meşokunams/ meşokunaps, mişokunaps, mişvokunaps

iç giysi giyn- : eşk’ikunay; meşk’ikunay; meşikunams/ meşikunaps, mişikunaps

[fındığın ve cevizin] iç kabuğu : xeç’ep’a

[kazak, yelek vs gibi] iç giysisi : meşk’akunaşe

iç mısır unu : guri-mkveri

içecek i. : oşumale

içeride/ içeriye : doloxe, doloxeşi, doloxes

içeride yat- [= hapistedir] : molaxen, molaxers, mulaxen

içerideki : doloxeni

içeriden : doloxendo, doloxendon, doloxeşen

içeriye doğru : ti-doloxe

içerle- : meşabğen

[ceviz ve fındık] içi : nez*i

[çok olgunlaşıp] içi ciğer rengi olmuş (armut) : mğaca; mğica/ mğija; monduna

içi kara : guri-gek3aperi

[kesilmemiş ama artık çökmüş, dibi çok büyük ve] içi kovuk ağaç : kap’i

için : şeni[2]

için için öfkele- : meşabğen

[bir şeyi yapmayı] içinden geçir- : delingonams/ dolingonay/ dolingonams

içini dışa çevir- [= tersyüz et-] : gamanktams; gamoniktams; gamvonktay/ gamonktay; gammoktay; gamanktums; gamoktams/ gamoktaps; gamvoktaps

içir- : cubams/ cubay, gyubams/ gyubaps

[Artvin-Borçka ilçesine bağlı] İçkale köyü : Çxala

[Artvin-]İçkale’li (insan) : Çxaluri

içki : x’vini

içten : guri-doloxendo; gurişen

içyağı : p’at’ila; şveni; alimaII

içyağı posası : ç’ilağani, 3’ilağani

[asarak] idam et- : eyonç’ams/ eyonç’ay; yonç’ams/ yonç’aps; gu3’ok’idaps

idare [= tutumlu olma durumu] : suveri

idare et- [= tutumla kullanıp yettir-]: einç’inams/ einç’inay; ninç’inams

idarî : idari

iddia : k’avuli

idi, -ydi/ -ydı/ -ydu/ -ydü : on/ ren; -dort’un

iflâs ettir-: nuxun[2]

iftira et- [= iftira at-] : k’abaat’i mobams; eyonduy; goyonduy; mok’idamsII-III; yok’idamsIII-IV

iftar : iftari

iğne [= dikiş iğnesi] : lemşi

iğne [= enjektörün iğnesi] : lemşi; t’ulumba; igne

[kilitli] iğne : ela3ona, ela3onaşe; k’afri3’a; fik’eta; me3igale

iğnelik : me3onale; lemşale

[arı] iğnesi : mzi; nz*i/ nzi

iğren- : guri akten; guri dakten

iğrenme : ikraxi, ikraği, ik’raği, ink’raxi

iğreti : irek’i[1]

ihmal et- : ezdums

ihracat : ixracati

[birinin] ihtiyaçlarını karşıla- : mç’eşums; osk’uledinams/ osk’uledinay; osk’edinay, oskedinams/ oskedinaps

ihtiyar (erkek) : badi

ihtiyar (kadın) : şira-dida, dida-şira, dida; dadi; kçini, xçini

[erkek] ihtiyarlan- : ibaden

[erkeğin] ihtiyarlığı : badoba; obardelaşe; obadula, obadala; obadalik’i

[kadının] ihtiyarlığı : odadula; okçinalik’i

[erkek hakkında] ihtiyarlıkta z. : obaderaşa, obadera

[kadın hakkında] ihtiyarlıkta z. : odideraşi, odidera

ikâmet et- : dogutun; dodgitun; xen

ikbal : ik’p’ali; igbali

iken : -şa[4]; şkul; -şi[5]

iki : jur/ juri, cur

[ot ya da mısırın yapraklı gövdeleri gibi şeyin] iki el ile sarmalanıp yapılan bağı : xeşi[1]

ikinci : majurani, mancurani, mancura, majura; juroni; majvara; majvani

ikindi : ikindi

ikisi : juri

ikişer : jur jur

ikiz : t’ubi; juroni; ekizi; t’k’ubişi; ok’onoç’k’ire; çiftişi

[küçük] ikiz : t’ubina

[birbirine] ikiz gibi benzeyen : ok’onok’veti

ikiz yarım kapı : p’ort’a; pot’rina, t’ubi-pot’rina; p’ort’t’a

ilâç : ç’ami, nç’ami; laci, ilaci; abut’raki

ilâçlı : laconi; nç’amoni

[taneli katı cismi bir kapta var olan bir şeyin içine dökerek] ilâve et- : ek’ubğams/ ek’ubğay/ ek’ubğaps, ik’ubğaps; ek’uk’atams

[sıvı bir kapta var olan bir şeyin içine dökerek] ilâve et- : ek’ubams/ ek’ubay/ ek’ubaps, ik’ubaps; guşobaps

ilçe merkezi : noğa

ile [= birlikte] : şk’ala; k’ala

ile [= ve] : do

ilerdeki : oğindeni

ilik : telik’i

ilikle- : ok’imbinams/ ok’imbinay; ok’idaz*ams/ ok’idaz*aps

iliş- : elvaçay

iliştir- : noklimams; eloklimams; nuk’limay; nok’limay[2]; nodaz*ams

[birine ait bir şeyin yan tarafına bir şeyi] iliştir- : eludaz*ams

[kendisi için düğme vs’yi olduğu yere yandan] iliştir- [= bağla- ya da ekle-]: elimbinay

ilk s. : sift’eneri; emogindeni; moç’k’a; iptineri, iftineri; [birinci] aroni; maaroni, maroni, maarani

ilk defa : emogi

ilk önce : sift’e; emogi; ipti; isti; ifti

ilk tadımlık : ç’exni

[bir meyve ya da sebzeyi her mevsim çıkışı] ilk defa tat- : ç’exni ikoms

ilk zamanlarda : iptiz

ilkbahar : cençxu-ora, cençxva-ora; beyari; purkula; pukrinora

illet : k’aybana

ilmik : xaman3’a, xaman3’o

iltihap : txombi, txomri, txombri; txomburi, ntxomuri, txomuri

iltihaplan- : itxomburen, intxomuren

[birinin parmağı] iltihaplan- : na3’ink’en

[birinin yarası] iltihaplan- : atxomburen, antxomuren

iltihaplı : txombreyi; txomburoni; ntxomuroni

ima et- : elaçams[9]/ elaçaps[2]

imam : xocaI, xojaI

imdadına yetiş- : ceç’işun; şuriz meç’işun

imece : meci[1]; soxra

[erkek] imecesi : meci[2]

[kadın] imecesi : noderi

[ödünçlü] imece [= iş gücü borçlaması] : meji

[çocukları uyutmak için uydurulmuş] imgesel tasarım : dundu

[erkek insan azmanı olarak düşünülen] imgesel tasarım : germa-k’oçi/ gemma-k’oçi

[insana kötülük yaptığı inanılan ve göz ile görünmeyen] imgesel tasarım(lar) : şeyt’ani[1](çoğ. : şeyt’anepe)

[kadın olarak düşünülen] imgesel tasarım : ç’ik’a, ç’ink’a

[salatalıkları büyümeden koparan çocukları korkutan] imgesel tasarım : nenei; dida-mangi3’a, dida-mangisa, dida-k’in3’uri, dida-mp’ilu; kçin-k’ok’ari/ kçin-k’uk’ari

imiş/ -ymiş/ -ymış/ -ymuş/ -ymüş : -donu/ -do/ -doren; -eren/ -een/ -elen; -ren/ -yen/ -en

imren- : norant’un

imrenme : merant’u

imtihan : imtihani

in : ğorma; ğunçki; mağara

in- : culun, gyulun

[(toprak) aşağıya doğru] in- : gelant’ro3un, gilant’o3un

[az meyilli alanda hızla veya bir nefeste aşağı] in- : celilay

[düşey doğrultuyla] in- : culun, gyulun

[düşey doğrultuyla derin mekânın içine dibine] in- : dolulun, dululun

[düşey doğrultuyla derin mekânın içine hızla] in- : doluk’ap’ams/ deluk’ap’ams, doluk’ap’ay; dolilay, dolilams/ dolilaps, dililaps; doluk’ap’un; dolo3xontun

[hızla veya bir nefeste dik veya az meyilli yerden] in- : cuk’ap’ams; cilay

[birinin] inadına s.-e. : inat’i; inat’ine

inadına z. : inat’ine

inadından vazgeçmeyen : ti-xinci

inan- : inani ikoms

inat et- : nobazgay; t’rik’i nobaz*gams; k’uçxe nobaz*gaps

ince : mç’ipe; tutxuII

[eskiden kendir veya kenevirden yapılan çok] ince dokuma : lemsa

ince düşünen : mç’ipaşa

inceleş- : mç’ipe iyen; imç’ipanen

incelt- : mç’ipe ikums; mç’ipanums/ mç’ipanuy; omç’ipanay/ omç’ipanams/ omç’ipanaps

[tahtayı] incelt- : otutxanams

inci : inci, incu; moni

incik : t’ut’uli[1]-I; polo[2]; mpolo

incir : luği

incir sütü : luği-mca

[canlı varlığı düşey doğrultuyla] indir- : ciyonams/ ciyonay, geiyonams; geix’onams/ geix’onaps; gix’onups, gix’onaps

[cansız cismi az meyilli alanda] indir- : celiğams/ celiğay, geliğams, gelimers, gilimers, gilimars

[cansız cismi (biri için) az meyilli alanda] indir- : celuğams/ celuğay, geluğams, gelumers, gilumers, gilumars

[cansız cismi düşey doğrultuyla] indir- : ciğams/ ciğay, geiğamsI, geimers, gimers, gimars

[düşey doğrultuyla derin kapalı mekânın içine başkası için] indir- : doluğams/ deluğams, doluğay, dolumers, dulumers, dulumars

[düşey doğrultuyla derin kapalı mekânın içine kendisi için] indir- : doliğams/ deliğams, doliğay, dolimers, dilimers, dilimars

[İnternet’ten (makale, film vs)] indir- : ciyonayIII; geiğamsII; gyonç’amsIII; geiyonamsB-III

[ip veya tel ile] indir- : conç’ams/ conç’ay, gyonç’ams/ gyonç’aps

[sıvıyı boru veya kanal ile dik aşağıya] indir- : ciyonams/ ciyonay, geiyonams; geix’onams/ geix’onaps

[sıvıyı boru veya kanal ile az meyilli alanda aşağı doğru] indir- : celiyonams/ celiyonay, geliyonams, gelix’onams/ gelix’onaps, gilix’onups

[yemeği ya da suyu boğazından] indir- : coşk’ums/ coşk’uy; cuşk’ums; cişk’uy; geişkumers/ geişkumels; gyuşkumers

inek : puci, puji

inek dışkısı : puşk’undi; ç’enç’i; lazma

inek sidiği : ç’enç’i

İngiltere : İngiltere

[duman veya bulut bir yere] inip gir- : dolipinen

inişli çıkışlı : enduşk’a-cenduşk’a

inkâr et- : moivarams/ moivaray/ moivaraps

inkıbaz : ink’ip’azi

inkisar : me(y)oçama, meyaçama; k’rima[2]

[birine birinin] inkisari tut- : ağoden; ak’nen; nak’nen

[ağrıdan] inle- : mk’usums, mk’usinoms; mk’usoms, mk’usaps

inme in- : noğlut’un

insan : k’oçi

insan vücudunun gövdesi : t’ani

insaniyetli, terbiyeli ve akıllı : 3’iminde[2]-II

insanlık : k’oçonoba, k’oçinoba, k’oçoba

[var olan binaya balkon vs] inşa edip ekle- : no3’opxams; nu3’opxay; nok’odams

[var olan binanın üstüne yeni kat] inşa edip ekle- : yok’idapsII

[duvar vs] inşa et- : k’odums/ k’oduy, k’idums/ k’idups

[ev, bina vs] inşa et- : 3’opxums[1]-I/ 3’opxuy[1]-I

[taş veya tuğlayı kullanarak duvarı] inşa et- : 3’odums/ 3’oduy; 3’k’ondums[1]; 3’k’idums/ 3’k’idups

[taş veya tuğlayı kullanarak duvarı (bir şeyin) altına] inşa et- : e3’u3’k’ondums, e3’u3’k’ondams

[taş veya tuğlayı kullanarak duvarı (bir şeyin) etrafına] inşa et- : gu3’k’ondams

[taş veya tuğlayı kullanarak duvarı yeniden] inşa et- : meyo3’odums/ meyo3’oduy

[var olan binaya bitişik ve bağımsız oda vs] inşa et- : elu3’opxams; eluk’oday/ eluk’odams

inşa planı : ok’odu-ğari

inşaat : inşaeti, inşaat’i

[başlanmış olan] inşaatı tamamla- : nok’oday

inşallah : bolaç’i, bolaçi, bolaki

İnternet : İnternet’i, İnterneti

İnternet bağlantısı : İnternet’işi mek’idale

İnternet-kafe : İnternet-k’afe

ip : toç’iII/ toç’ç’i, tok’i; mt’vaII; nonç’epiII, nok’epiII

[bir parça] ip : mt’vaIII

ip eğirme düzeneği : k’anave3’a; anamidi; k’asma

ip yumağı : kuka

ipek : met’aksi, mek’t’asi[1]; 3’ikva

ipekböceği : met’aksişi munt’ri; mek’t’asi-bobola

ipekböceğin kozası : mek’t’as-obğe; konkola

[ince] ipekli dokuma : lemsa

iplik : lomç’epi; mt’vaI; nonç’epiI, nok’epiI, nok’epe

[çok küçük bir parça] iplik : mt’vaIV

[iğneye takılı olan] iplik : mt’vaI

[iğneye takılı olmayan] iplik : lomç’epi

[kendir veya yün dokumada] iplik çileşi sarmaya yarayan ahşap tezgâhın bir bölümü : k’anave3’a; anamidi; k’asma

İran : İrani; Persi-msva

iri : mçxu

iribaş : k’op’alina; 3’ari-k’op’aliII/ 3’ari-k’op’p’ali, 3’k’a-k’op’ali; k’op’ali

irin : txombi, txomri, txombri; txomburi, ntxomuri, txomuri

is : m3’ola, n3’ola; isi

isabet et- : nat’en

[istenmeden yere paralel hareket ederek] isabet et- : mvat’en, mat’t’en, mat’en

[rast gelerek] isabet et- : moxvadun

[isteyerek] isabet ettir- : nok’limay[1]

[rast getirerek] isabet ettir- : noxunay[2]; mut’inay, mut’t’inay, mut’inams; mut’alams/ mut’alaps; muxvadinams, muxvalaminams/ muxvalaminaps

ise : -na

ise de : tina[2]; tina-ti

[yiyeceği] ise tut- : om3’olams/ om3’olay

ishal : korbaçxala; ameli; t’ra3’i

ishali var : korbaçxala uğun; t’rak’ums/ t’rak’uy, at’rak’en; ameli uğun; t’ra3’i uğun

isilik : minç’a; ç’eğeli; floxti; noçxvopeli

isim : yoxo; ncoxo, coxo

isimli : coxoni

iskambil : çağet’i[2]; sk’ambili

iskele [= kayıkların yanaşıp rampa edebilmesi için yapılan, suya doğru uzatılmış köprü] : sk’ele; sk’enceIII-4; skele

iskele [= yapıların dışında keresteden kat kat kurulan, çalışmak için üstüne çıkılan çatı] : sk’enceIII-1

iskele babası : p’andura

iskemle : k’uli; orz*o/ oz*z*o; troni[2]

[çocuk dilinde] iskemle : t’at’a

iskemlenin ayağı : baba

[birinin] ismi [...dir] : cozun, gyoz*in; coxons

ispinoz : k’axi

ispirto : isp’irto, ispirto, isporto

İsrail : İsraili; İsraili-msva

İstanbul : İst’amboli, İst’anboli; St’anp’oli, St’anboli, P’oli, Mp’oli

İstanbul’lu : P’oluri, Mp’oluri

iste- : gorums[1]/ goruy[1]/ gorups[1]; unon, unons

[birinden bir şeyi] iste- : ak’vandams/ ak’vanday, akvanden, ak’vans; ank’vay; (“gorums/ goruy/ gorups” altında) ugorams/ ugoray

[çok] iste- : dolangonen

[(bayan), olmayacak şeyleri] iste- : asp’at’alen

[(erkek), olmayacak şeyleri] iste- : asalen

[birine] istek uyandır- : mungonams/ mungonay/ mungonaps

istemeyerek : agure

[odun] istifi : ç’arma; març’a; xarga

[düşey doğrultuyla derin mekânın içine doğru bükerek] istifle- : dolondrik’ums/ dolondrik’uy

istihbaratçı : çelepuri

istirahat : moşvacina; moşvacinu

istiriç : 3xembi, 3xemuri/ 3xemuyi

is tut- : im3’olen

isyan et- : mo3’ixven, mo3’ixuy; edgitun

: dulya

[birinin elinden] iş gelme- : xez var-nağen; xeşa var-muxtams, xeşen var-muxtams

işaret et- : noğirams/ noğiray/ noğiraps

işaretle- : noğarams/ noğaray/ noğaraps

işçi : amele; madulya; işçi

işe koy- : dodginams, dvodginay, dodginay, dodginaps, dvodginaps; amodginams

işe yaramayan [araç; kişi] : mudara[2]

işe yararlı [kişi]: xilli[1]

işe- : psams, dopsams, psuy/ psums, psims/ psips

[(pencere vs’den) dışarıya] işe- : gamopsams, gamvopsay, gammopsay; gamapsums, gamapsims/ gamapsips

[düşey doğrultuyla yukarı doğru] işe- : epsams, epsuy/ epsums, epsims/ epsips, yepsips

[kendi altına (= külotun içine)] işe- : e3’ipsams/ e3’ipsay, e3’ipsaps, i3’ipsaps; i3’ipsips

[kendi etrafına] işe- : goipsay

[torba, şişe vs’nin içine] işe- : dolopsams; dolvopsay; dolopsuy/ dolopsums, dolopsims/ dolopsips

[uyurken yatağa] işe- : cepsams, cepsuy, gepsums, gepsims

[(bir şeyin) üstüne] işe- : goyopsams/ goyopsay

[yan tarafa ya da bir kenara] işe- : elapsams; elvopsay; elapsuy/ elapsums, elapsims/ elapsips, ilapsips

işe yaramayan : va-ipelapu

işemesi var : apsen; 3’k’ayişe dadginen

işgal : işgali

[bir şey birinin] işine gel- : mvarçilen, marçilen; eluvelun, eluvelay; mangonen, mvangonen, mvangoninen; munay, muynay, munyay

[etrafında] işle- : go3’opxums

[(duvarı inşa etmek için) taş veya tuğla] işle- : şums[2]-II

[belin ön tarafına bağlanan] işlemeli kadın örtüsü : metvalaşe

[birini yerleştirip] işlerini yoluna koy- : kyona gyodumers

[kendini yerleştirip] işlerini yoluna koy- : kyona geidumers

işlevsiz şey : anderi

işte : ehe

işte böyle : moro; moro mu ?; yaa

işten kaç- : eliç’up’ranams[1]

it- : nomşarams/ nomşaray; notxams; nontxams; nuntxips/ nuntxaps; nuxvancams/ nuxvancaps

[içeriye yavaş yavaş] it- : amonç’ams/ amvonç’ay/ amonç’aps/ amvonç’aps

[yanlamasına derin mek’anın içine yavaş yavaş] it- : meşk’onç’ams/ meşk’vonç’ams/ meşonç’ams/ meşonç’aps/ mişvonç’aps/ mişonç’aps

itekle- : nontxams[1]-I; nuntxips

iterek kapat- : melazdums

[(kapıyı) uzaktan] iterek kapat- : nolandams

[taneli katı cismi ileri doğru] iterek yığ- : ilaxups

itimat edil- : nik’ardinen

iyi : vorsi, vrosi, vrossi; k’ai/ k’ayi; xili

iyi niyetli : xilli[1]

[yeni doğum yapmış olup] iyi süt veren [evcil hayvan] : manç’vale; lulvoni; muzimare

iyice : vrossişa; k’ayi k’ayi[B]+ [C]

[ağır hastalığı veya yarası olan biri] iyileş- : moik’aren/ moik’aen

[hastalıktan sonra] iyileş- : cikten; ik’aren

[iç hastalığı olan biri yavaş yavaş] iyileş- : elik’aren

[ölümcül hastalıktan sonra] iyileş- : şuri moğams/ şuri moğay; moik’aren; skidunIII

[yara] iyileş- : işvelen

[(birinin) yarası ya da beresi] iyileş- : aşvelen

[(birinin) dış hastalıklarını, yarasını, beresini] iyileştir- : uşvelams

[(birinin) iç hastalıklar için] iyileştir- : coktinams/ coktinay; ok’arams/ ok’aams

iyilik : xiloba; vorsinoba, vrosinoba/ vrossinoba; k’aoba

izah et- : (ognams/ ognay altında) ognapams/ ognapay; gamugnapay; (gamognams altında) gamognapams; nognapay/ nognapaps; (gamagneps altında) gamognapaps

izi bırak- : coxedun, gyoxedun

izi bulun- : coxen, coxers, gyoxen

izin : izini


J


jandarma : candama, jandama

jandarma ve polis : çark’at’uraI

Japon : Japoni

Japonya : Japoniya, Japoni-msva, Japonya

jip : jip’i